DPT VE BEŞ YILLIK KALKINMA PLANLARININ ARAZİ TOPLULAŞTIRMASINDAKI YERİ VE ÖNEMİ
DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI (DPT) Devlet Planlama Teşkilatı ülke kaynaklarının verimli bir şekilde kullanılmasını ve kalkınmanın hızlandırılmasını sağlamak, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı planlı bir şekilde yürütmek, uzun süreli kalkınma planları ile yıllık proğramlar hazırlamak ve bunların uygulanmasını takib etmek gayesiyle kurulmuş, Başbakanlığa bağlı kuruluş. Devlet Planlama Teşkilatı, ilk defa 30 Eylül 1960’da 91 sayılı kanunla kuruldu.Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmanın bir plana bağlanacağı, 1961 Anayasası’nın 129. maddesinde yer aldı. 8 Haziran 1984 tarih ve 223 sayılı kanun hükmünde bir kararname ile yeniden düzenlenen DPT; Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ile Yüksek Planlama Kurulundan meydana gelir. Başbakanın başkanlığında ilgili devlet bakanı, Maliye ve Gümrük, Tarım, Orman ve Köy İşleri, Sanayi ve Ticaret, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanları ile DPT Müsteşarından kurulu olan Yüksek Planlama Kurulu;ekonomik, kültürel ve sosyal kalkınmayı ve politika hedeflerini planlamada Bakanlar Kuruluna yardımcı olur.
DPT müsteşarlığı, Bakanlar Kurulunun tasdik ettiği esaslar ve hedefler doğrultusunda uzun vadeli kalkınma planı ve yıllık programları hazırlar. Uzun vadeli kalkınma planı Başbakanlığa sunulduktan sonra, Yüksek Planlama Kurulunca incelenir ve Bakanlar Kuruluna iletilir. Burada kabul gördükten sonra da TBMM’nin onayına sunulur. DPT müsteşarlığının hazırladığı yıllık programlar ise, Yüksek Planlama Kurulunca incelenir ve Bakanlar Kurulunca kabul edildikten sonra kesinlik kazanır. DPT müsteşarlığındaki ana hizmet birimleri şunlardır: İktisadi Planlama Başkanlığı, Sosyal Planlama Başkanlığı, Kalkınmada Öncelikli Yöreler Başkanlığı, Koordinasyon Başkanlığı, Avrupa Topluluğu Başkanlığı, İslam Ülkeleri Ekonomik İşbirliği Başkanlığı, Teşvik ve Uygulama Başkanlığı, Yabancı Sermaye Başkanlığı ve Serbest Bölgeler Başkanlığı. Devlet Planlama Teşkilatının yurt dışında temsilcilikleri, danışma birimleri ve yardımcı birimleri de vardır.
Devlet Planlama Teşkilatının 223 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre vazifeleri şunlardır: 1. Memleketin tabii, beşeri ve iktisadi her türlü kaynak ve imkanlarını tesbit ederek, takib edilecek iktisadi, sosyal ve kültürel politikayı ve hedefleri tayinde hükümete müşavirlik yapmak. 2. Bakanlıkların ve kamu kurum ve kuruluşlarının iktisadi, sosyal ve kültürel politikayı ilgilendiren faaliyetlerinin koordinasyonunu temin etmek için görüş ve tekliflerde bulunmak ve bu hususlarda müşavirlik yapmak. 3. Hükümetçe kabul edilen hedefleri gerçekleştirecek uzun vadeli kalkınma planları ile yıllık programları hazırlamak. 4. Kalkınma planlarının ve yıllık programların başarı ile uygulanabilmesi için ilgili kurum ve kuruluşların ve mahalli idarelerin kuruluş ve işleyişlerinin ıslahı hususunda görüş ve tekliflerde bulunmak.
5. Kalkınma planlarının ve yıllık programların uygulanmasını takip ve koordine etmek, değerlendirmek ve gerekli hallerde planda ve yıllık programlarda usulüne uygun olarak değişiklikler yapmak. 6. Özel sektör ve yabancı sermaye faaliyetlerinin plan hedef ve gayelerine uygun bir şekilde yürütülmesini teşvik ve tanzim edecek tedbirleri tesbit ve teklif etmek, uygulamayı takib etmek. 7. Kalkınmada öncelikli yörelerin daha hızlı şekilde gelişmesini sağlayacak tedbirleri tesbit ve teklif etmek, uygulamayı takip ve koordine etmek. 8. Kalkınma planı ve yıllık programlardaki ilke ve hedeflere uygun olarak, milletlerarası ekonomik kuruluşlarla münasebetlerin geliştirilmesinde gerekli görüş ve tekliflerde bulunmak.
ARAZİ TOPLULAŞTIRMASI? Arazi toplulaştırması birçok sosyal ve çevresel hedefi içermekle birlikte gelişmekte olan ülkelerin çoğunda ekonomik amaçlara öncelik verilmektedir. Günümüzde, araziyle ilgili mülkiyet haklarının kamu tarafından düzenlenip güvence altına alınmasına yönelik bir arazi yönetimi serbest piyasa ekonomisin ana bileşeni ve gelişmiş bir yaşam standartlarına erişimin öncelikli adımı olarak görülmektedir (FIG, 1995). Arazi Bilgi Yönetimi ve yönetim düzeneklerinin oluşturulmasının gerekliliği; bilgi toplamak için gerekli teknolojiyi sağlamayı, bilgilerin etkili biçimde kullanılması yollarının aranmasına, bilgi sistemlerinin oluşturulmasına, geliştirilmesine, neden olmuştur.
Şekil-2 - Arazi Yönetiminin İlgi Alanları TOPLUM - Kaliteli hayat (kır-kent), kalkınma İnsan sağlığı Güvenlik Doğal tehlikelerin önlenmesi Kamu hizmetlerinin etkinliği Nüfusun tahmini…ve yerleşim EKONOMİ Bedel takdirleri Altyapı maliyetleri Geliştirme yatırımları Bakım maliyetleri Risk bedelleri… Arazi Yönetimi TOPRAK-SU-ÇEVRE Toprak kaynak. fonksiyonları Su kaynakları Çevre İklim Biyolojik çeşitlilik KURUMLAR Merkezi Yönetimler Bölgesel Yönetimler Yerel Kurum ve Kuruluşlar STK’lar Bireysel sorumluluk Şekil-2 - Arazi Yönetiminin İlgi Alanları
ARAZİ TOPLULAŞTIRMASININ ETKİLERİ 1_İşletmelerin Net Arazi Kullanma Alanında Artış olmaktadır. 2_Parsel Sayısı Azalmakta, Parsel Büyüklükleri Artmakta, Parsel şekilleri düzenlenmekte ve şahıslara Ait Hisseler birleştirilmektedir. 3_Parsellerin Korunmasında Kullanılan Malzemede Azalma Olmaktadır. 4_İşletme Merkezi İle Parseller Arasındaki Uzaklıkta Azalma Olmaktadır . 5_Teknik Tarım Yöntemlerinin Uygulanmasında Kolaylık, İşçilik Gereksinmesinde Azalma Olmaktadır. 6_Sulama projelerinin yatırım giderlerinde tasarruf sağlanmaktadır . 7_Tarım İşletmelerinde Verim ve Gelir Artışı Sağlanmaktadır 8_Proje Alanındaki Çiftçiler Arasında Huzur Sağlanmaktadır
Toprak ve Tarım Reformu Kanunu Türkiye’de geniş kapsamlı bir toprak reformundan söz edilmeye 27 Mayıs 1960 devriminden sonra başlanmıştır. 1961 yılında kabul edilen Anayasanın, 37. maddesi, toprak reformu deyimini kullanmadan “Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini gerçekleştirmek ve topraksız olan veya yeter toprağa sahip bulunmayan çiftçiye toprak sağlamak amacıyla gereken tedbirleri alır. Kanun bu amaçlarla değişik tarım bölgelerine ve çeşitlerine göre toprağın genişliğini gösterebilir” hükmünü getirmiştir. 1963 yılında Planlı Kalkınma dönemine giren Türkiye’de Devlet Planlama Teşkilatı kurulmuş, hazırlanan 5 yıllık kalkınma planlarında toprak mülkiyet dağılımının iyileştirilmesi, arazi toplulaştırması yapılması, arazi kullanma sistemlerinin düzenlenmesi gibi hususlara yer verilmişse de 1973 yılına kadar toprak reformu tartışma ortamında kalmıştır.
Ancak 1973 yılında 1757 sayılı “ Toprak ve Tarım Reformu Yasası ” kabul edilerek ilk uygulamalara Şanlıurfa ilinde başlanmıştır. Oldukça kapsamlı olarak hazırlanan TTRY toprak ve tarım reformunu “ toprak mülkiyet dağılımının, tasarruf (kullanım) ve işletme şeklinin ve işletmelerle ilgili yapının, verimlilik ve sosyal adalet ilkelerine uygun olarak düzenlenmesi ” şeklinde tanımlamıştır. TTRY genelde üç temel esası gerçekleştirmeye yönelmiştir. Bu amaçlar sırasıyla şunlardır: (1) Ekonomik amaç: Toprağın verimli bir şekilde işletilmesini sağlayacak tarımsal üretimi sürekli olarak arttırmak, artan üretimin değerlendirilmesini sağlamak ve kalkınma için zorunlu olan sanayinin geliştirilmesine ortam hazırlamak, (2) Sosyal amaç: Tarım kesiminde toprak ve gelir dağılımındaki dengesizliği gidermek, istihdam imkanı yaratmak ve mülk güvenliğini sağlamak, (3) Siyasal amaç: Çalışanlara Anayasanın öngördüğü hakları özgürce kullanma imkanı sağlamaktır. TTRY 1973 yılında Şanlıurfa ilinde uygulamaya konulmuş ancak Anayasa Mahkemesinin 10 Mayıs 1977 tarih ve 15933 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan kararıyla şekil yönünden iptal edilmiş ve yeni bir tasarının hazırlanıp parlamentodan geçmesi için tanınmış olan bir yıllık süre içerisinde yeni bir yasa çıkarılmadığı için 10 Mayıs 1978 tarihinde yürürlükten kalkmıştır.
Tarım Reformu Kanunu 1982 yılında kabul edilen yeni Anayasada, mülkiyet hakkı (Madde 35), toprak mülkiyeti (Madde 44), tarım ve hayvancılığın korunması (Madde 45) ve kamulaştırma (Madde 46) gibi tarımın temel konularında neler yapılabileceği açık bir şekilde belirlenmiştir. Anayasanın yukarıda belirtilen maddelerine dayanarak 22.11.1984 tarihinde çıkarılan 3083 sayılı yasa, “Sulama Alanlarında Arazi Düzenlemesine Dair Tarım Reformu Kanunu” adıyla yürürlüğe girmiştir. Bu yasayla; Güneydoğu Anadolu Bölgesinde (Şanlıurfa’da) Toprak ve Tarım Reformu Yasası’nın iptal edilmesiyle yarım kalan işlemlerin sürdürülmesi amaçlanmıştır. Gerek 4753, gerek 1757 sayılı yasalar ilk kabul edildikleri hali ile oldukça kapsamlı kamulaştırmalar yapılmasını öngören ve mülkiyet hakkının küçük çiftçiler ile tarım işçileri lehine düzenlendiği toprak refdaklanmış yasalardır.
5403 Sayılı Kanun 3.7.2005 tarihinde düzenlenen 5403 Sayılı “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı ” Kanunu ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na arazi toplulaştırma yapma ve yaptırma yetkisi verilmiştir. 09.02.2007 tarih ve 26429 sayılı Resmi Gazete’de 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanununun 17. maddesinde değişiklik içeren 5578 sayılı kanun yayımlanarak, Arazi toplulaştırması (AT) ve Tarla içi geliştirme hizmetlerinde (TİGH) “ DSİ Genel Müdürlüğünün kendi sulama alanlarında arazi toplulaştırması” yapmasına olanak sağlanmıştır. 3083 sayılı Kanun ile Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, 5286 sayılı Kanun ile İl Özel İdareleri, (5286 sayılı Yasa ile 3202 deki görev ve yetkiler İstanbul ve Kocaeli illerinde Büyükşehir Belediyelerine diğer vilayetlerde ise il Özel İdarelerine bırakılmıştır.) 5403 sayılı Kanun ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, 5578 sayılı Kanun ile ilgili Kamu Kurum ve Kuruluşları Özel Arazi Toplulaştırması yapabilmektedir.
1963 Yılından Bu Yana Hazırlanan Kalkınma Planları
BEŞ YILLIK KALKINMA PLANLARI Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, kırsal alanlar için sağlanacak hizmetlerde etkinlik ve verimliliği sağlamak amacıyla kırsal yerleşme yapısında yeni bir düzenleme yapılmasını gerekli görmüştür.Bu kapsamda, kırsal alanların kalkındırılmasıiçin Toplum Kalkınması Yöntemi kabul edilmiş; bunun yanında kredilendirme, pazarlama kolaylıkları,kooperatifleşme ve toprak reformu da planın öngörüleri arasında olmuştur , İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planında da ilk planda olduğu gibi, halkın eğitilmesi ve örgütlenmesi için Toplum Kalkınması yöntemi benimsenmiştir.Planda, kırsal kesimde yaşayanların kalkınması ve artan gelirden pay almaları için tarımda çalışan nüfusun tarım dışı sektörlere aktarılması hedeflenmiş; Toprak ve Tarım Reformu Ön Tedbirler Kanunu bu plan döneminde kabul edilmiştir. İlk kez bu plan döneminde köykent ve tarımkent gibi kırsal yerleşme önerileri geliştirilmiştir. Ayrıca,Toplum Kalkınması Enstitüsü kurulması ve toprağın toplulaştırılması planlanmış olsa da bunlar daha sonraki süreçlerde gerçekleştirilememiştir
Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı, merkez köy yaklaşımına ilk olarak yer veren kalkınma planıdır.Merkez köylere, kırsal yerleşme düzenini değiştirecek ve köylünün yaşam düzeyini yükseltecek bir araç olarak bakılmıştır. Ayrıca, planda Toprak ve Tarım Reformunun yapılması amaçlanmış ancak bu İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planında da olduğu gibi gerçekleştirilememiştir Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planında, tarımsal gelişmeyle köylünün kalkınması özdeş sayılarak; sanayi toplumuna köylünün katkısıyla geçilebileceği varsayımından yola çıkılmıştır.Etkili bir toprak reformu, kooperatifleşme ve köykentler aracılığı ile yeni bir yerleşim düzeninin oluşturulması kırsal kalkınmanın araçları olarak belirlenmiştir. Kent ile köy arasında yeni bir ölçek olarak planlanan köykentler, kalkınma planının sosyo-ekonomik kararlarının, mekana uygulama aracı olarak önerilmiştir. Planla, Kalkınmada Öncelikli Yöreler kavramı getirilerek, geri kalmış yörelerin gelişiminin bölge gelişme anlayışıyla ele alınması ve geniş kapsamlı projeler hazırlanması amaçlanmıştır. Aşağı Fırat ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi için çok amaçlı gelişme projesi hazırlanması bu plan kapsamında yer almıştır (DPT, Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı, 1979-1983). Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı, kırsal kalkınma açısından önceki kalkınma planlarıyla karşılaştırıldığında daha geniş kapsamlıdır.Ancak, geri kalmış bölgelerin gelişimi için geliştirilen politikalarda ve köykent yaklaşımında öngörülen başarı sağlanamamıştır
Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planında, köylünün refah seviyesini yükseltmek için kırsal kesime sosyal ve ekonomik hizmetlerin götürülmesi hedeflenmiş; bunun için bu defa merkez köylerin araç olarak kullanılması planlanmıştır. Kırsal bölgelerde, entegre kırsal kalkınma projeleri uygulanması ve başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri olmak üzere Kalkınmada Öncelikli Yörelerin kalkındırılması hedeflenmiştir, böylece bu bölgeler ile diğer bölgeler arasında gelişmişlik farkının asgariye indirilmesi; ayrıca, miras hukukunda yeni düzenlemeler yapılarak tarım topraklarının mülkiyetinden kaynaklanan sorunların çözümlenmesi, tarımsal işletmelerin miras vb yollarla küçülmesinin önlenmesi hedeflenmiştir(DPT, Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, 1985-1989). Ancak, bölgeler arası farklılıkların giderilmesi öngörüldüğü oranda gerçekleştirilememiş ve miras hukukunda istenilen yeni düzenlemeler yapılamamıştır
Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planında, kamu kaynaklarının tahsisinde Kalkınmada Öncelikli Yöreler yararına bir uygulama yapılması; bu yörelere imalat sanayi, madencilik ve bunlara dayalı sanayilerin kurulmasında Devletçe öncülük yapılması;Kalkınmada Öncelikli Yöreler için bölge ve alt bölge bazında planlar hazırlanması; Kırsal Alan Planlama yaklaşımı çerçevesinde hizmetlerin ve tarıma dayalı sanayi yatırımlarının merkez köy ve kasabalara yönlendirilmesi; kırsal alanda, tarım dışı ekonomik faaliyet kollarının desteklenmesi;toprağın rasyonel kullanımı için gerekli düzenlemelerin tarımsal araştırma kurumları ile birlikte yapılması; kırsal alanda, tarım dışı ekonomik faaliyet kollarında da çalışılması; kırsal alanda yaşayan ailelerin eğitim ve kültür düzeylerinin yükseltilmesi için eğitim program ve projelerinin artırılması; kırsal alana götürülen sağlık hizmetleri ve ünitelerinin yaygınlaştırılması;köye hizmet götüren kamu kuruluşları arasında koordinasyonun geliştirilerek birbirleriyle uyumlu hizmet vermelerini sağlayacak entegre projelerin uygulanması hedeflenmiştir (DPT, Altıncı Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, 1990-1994).
Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planında, 1996 yılı itibariyle tarım sektörünün Gayri Safi Yurt İçi Hasıla içindeki payının %17.5’ten, %15’lere düştüğü ve tarımın ekonomideki öneminin azaldığı belirtilmektedir. Planda, bunun nedeni olarak arazi kullanım planlarının bulunmayışı, tarım alanlarının tarım dışı kullanımlarının artışı, arazi mülkiyetinde dengesiz dağılımın olması ve küçük işletmelerin sayısının artması gösterilmiştir. Plan döneminde, kırsal altyapının oluşturulması, Su ve Toprak Yasası çıkarılması; arazi toplulaştırma hizmetlerinin Toprak Yasası içinde yer alması, tarım arazilerinin tarım dışı amaçlarla kullanımının önlenmesi, bölgeler arası dengesizliklerin azaltılması için bölgesel gelişme projeleri hazırlanması; kırsal alan yerleşim düzenin planlanmasında, merkez köyün araç olarak kullanılması; arazi toplulaştırma ve tarım reformu çalışmalarına devam edilmesi planlanmıştır (DPT,Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, 1996-2000). Ancak Toprak ve Su Yasası çıkarılamamış, arazi toplulaştırma çalışmalarından beklenen verim alınamamış,tarım reformu gerçekleştirilememiştir.Yedinci Planda kırsal kalkınma içi önerilen pek çok çalışmaya başlanılmamış, başlanılanlar da sonuçlandırılmamıştır.
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planında kırsal alan politikaları, Bölgesel Gelişme Hedef ve Politikaları başlığı altında Kırsal Kalkınma adıyla yer almıştır. Diğer kalkınma planlarıyla karşılaştırıldığında kırsal kalkınma kavramı, ilk kez bu planda doğrudan yer almıştır.Planın bölgesel gelişme hedef ve politikaları: bölgelerarası dengesizliklerin en aza indirilmesi, geri kalmış yörelerde yaşayan nüfusun refah düzeyinin yükseltilmesi, AB Bölgesel politikalarına uyum sağlanması, bölge planlamasına ağırlık verilmesidir. Planın kırsal alana ilişkin ana hedefleri ise: kırsal alanda istihdamın artırılması,insangücü kaynaklarının geliştirilmesi, kırsal nüfusun gelirinin artırılması, yaşam kalitesinin iyileştirilmesi, etkili örgütlenme ve katılımcılığın desteklenmesidir.Planda kırsal kalkınmanın sağlanması için sivil toplum örgütlerinin kalkınma sürecine katılımlarını artırıcı düzenlemeler yapılması; Kalkınmada Öncelikli Yörelerin geliştirilmesine devam edilmesi; kırsal altyapı hizmetlerinin yaygınlaştırılması için merkezi kamu kuruluşları, yerel yönetimler ve sivil toplum örgütlerinin eşgüdüm içinde çalışmaları; sürdürülebilir kalkınma çerçevesinde yerel potansiyellerin harekete geçirilerek gelir ve istihdamın artırılması için tarıma dayalı sanayinin geliştirilmesi; sulama projelerinin, arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetleri ile birlikte yürütülmesinin sağlanması;kırsal alanda yaşayan nüfusun gelirini artırmak için girişimcilerin desteklenmesi ve bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılması amacıyla bölge planlaması yapılan alanlarda, bu planlarla uyumlu fiziksel planlama çalışmaları yapılması hedeflenmiştir (DPT, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı,2001-2005)
Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı ,2007-2013 dönemine ilişkin uluslararası gelişmeler ve temel eğilimler doğrultusunda, Türkiye ekonomisine ilişkin geçmiş dönemdeki gelişmeler ile mevcut ekonomik ve sosyal gelişmeler dikkate alınarak hazırlanan Dokuzuncu Kalkınma Planının vizyonu, “istikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen ve AB’ye üyelik için uyum sürecini tamamlamış bir Türkiye” olarak belirlenmiştir.
YAPILAN KALKINMA PLANLARI Güneydoğu Anadolu projesi içinde yer alan ve ilk aşamada sulamaya açılması planlanan 144.000 ha’lık Urfa-Harran sulamasının 44000 ha’lık bölümünde toplulaştırmaya yer verilmediği takdirde, yedek kanal, kanalet ve servis yollarından oluşan tesislerin parsel sınırlarını takip etmesi nedeniyle uzunluğunun toplulaştırmalı koşullara kıyasla % 25-30 bir artış göstereceği saptanmış ve projenin toplam yatırım bedelinin yaklaşık 61 milyar lira olacağı hesaplanmıştır. Projede toplulaştırma uygulandığı takdirde toplam yatırım bedelinin yine yaklaşık olarak 47.5 milyar liraya inebileceği belirlenmiştir. Başka bir ifade ile toplulaştırmanın sulama şebekesi inşaatında %22 oranında bir tasarruf sağlayabileceği açıklanmıştır. (Şehirlioğlu, 1988). Yukarıda açıklanan bulgular, sulama projelerinin etüt ve planlama aşamasından itibaren toplulaştırma ile birlikte ele alınması halinde, DSİ ve dolayısıyla devlet bütçesinde büyük meblağlara erişen kamulaştırma bedellerinin, tersiyerlerde olduğu gibi, ana kanal ve sekonderler bazında da ortadan kalkabileceğini ve sulama yatırımlarında önemli tasarruflar sağlanabileceğini ortaya koymaktadır.
''GAP Eylem Planı Uygulamalarında Son Durum''
GAP_ EYLEM KALKINMA PLANI
Türkiye’nin en önemli tarımsal alanlarından biri olan Samsun ili Bafra Ovasında yapılmakta olan sulama projeleri çerçevesinde yapılan toplulaştırma çalışmalarının ilk aşamasını kapsayan köylerde yapılmıştır. Bafra Ovası sol sahil kesiminde yer alan Bafra ilçesine bağlı 20 adet köyde yaklaşık 10.000 ha alanda toplulaştırma çalışmaları devam etmektedir. Çalışma alanı toplam alanın yaklaşık %5’lik kısmıdır. 1967 yılında Manisa – İzmir İllerinde bulunan Turgutlu, Manisa ve Menemen ovalarında sulamanın geliştirilmesi ve tarımsal üretimin arttırılması için ‘Aşağı Gediz Sulama Projesi’ içerisinde arazi toplulaştırma çalışmalarına geniş yer verilmiştir. Daha sonra bu projenin esasını arazi toplulaştırması oluşturmuş ve finansmanını Avrupa Yatırım Bankasının üzerine alması nedeniyle TİGH ‘nin arazi toplulaştırmalı olarak yapılması şartı getirilmiştir
Beş Yıllık Kalkınma Planı Bünyesinde Tarihi Eserlerin Korunması
Çorum-Çankırı Kırsal Kalkınma Projesi Türkiye’nin ilk kırsal kalkınma projesidir. Projeye, 1972 yılında (Gıda ve Tarım Teşkilatı) FAO ve Dünya Bankası yardımlarıyla başlanmış; uygulaması 1984 yılında tamamlanmıştır. Çorum-Çankırı Kırsal Kalkınma Projesinin, uygulamadaki bazı aksaklıklara rağmen olumlu sonuçlar verdiği söylenebilir. Çorum ve Çankırı illerinde tarımsal ve hayvansal üretimin artırılması ve kırsa l altyapının geliştirilmesi amaçlanmıştır (Doğanay, 1993). 1964 yılında D.P.T ile Birleşmiş Milletler Tarım Teşkilatı (FAO)’ nun birlikte yürüttükleri araştırma projesi içerisinde toplulaştırma çalışmalarını Antalya, Burdur ve Isparta İllerini içerisine alan bölgede tarımsal alt yapının geliştirilmesi için alınacak tedbirler araştırılmış ve arazi toplulaştırması yönünden geniş etütler yapılarak örnek planlamalarda bulunulmuştur. Bu bölgede pilot saha olarak Antalya-Aksu-Sağ Sahil sulama şebekesi içinde 134.4 ha alan toplulaştırılmıştır
Erzurum Kırsal Kalkınma Projesi, Türkiye’de uygulanan ikinci kırsal kalınma projesidir. DPT, Tarım Bakanlığı ve FAO-WB’ nin ortak çalışmaları ile projeye 1984 yılında başlamış ve 1988 yılına kadar uzatılmıştır. Proje sonunda çiftçiler tarafından modern tarım ekipmanlarının ve makinelerinin kullanımında artış olmuştur. Proje başlangıcında zayıf olan çiftçi-teknik personel iletişimi proje sonunda artmıştır. Çiftçiler hayvan, bitki hastalıkları ve bitki zararlılarına karşı mücadelede bilinçlenmişlerdir (Doğanay, 1993). Bingöl-Muş Kırsal Kalkınma Projesi, Proje 1983 yılında gündeme alınmıştır. Ancak, Tarımsal Kalkınma Fonunun (IFAD) mali durumu sebebiyle 1988 yılında, gecikmeli olarak hazırlık süreci tamamlanmıştır. Projenin maliyetin yaklaşık yarısı Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD) kaynaklıdır.Proje, 1990-1999 yıllarında yürütülmüştür.Kırsal alanda yaşayan nüfusun, gelir ve yaşam standartlarının yükseltilmesi, tarımsal üretimi artırma, köylerde altyapıyı geliştirmek ve kredi hizmetlerini sağlamak amaçlanmıştır (Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, 1991)
Erzincan-Sivas Kırsal Kalkınma Projesi, Sivas ve Erzincan illerinin az gelişmiş alanlarında, projenin 2004-2010 yılları arasında uygulanması hedeflenmektedir. Sivas ve Erzincan illerinden belirli kriterlere göre seçilecek fakir 200 köyde uygulanacaktır. Katılımcı kırsal planlama yaklaşımı prensip alınmıştır. Projeye 2004 yılında başlanılmıştır. Ordu-Giresun Kırsal Kalkınma Projesi, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı koordinatörlüğünde, Orman Bakanlığı ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından müşterek uygulanmaktadır. Projede ORKÖY fonundan yaralanılmakta olup; Tarımsal Kalkınma Fonundan (IFAD) kredi sağlanmaktadır. Projenin sona erme tarihi 2006’ dır. Bugüne kadar uygulanan kırsal kalkınma projelerinden farklı olarak Ordu-Giresun Kırsal Kalkınma Projesi çalışmalarında hedef ve ihtiyaçların tespiti köy seviyesinden başlamaktadır. İlk defa bir kırsal kalkınma projesinde Köy Kalkınma Planları hazırlanmakta ve bu planlar çerçevesinde proje köylerinde faaliyetler sürdürülmektedir. Toplam 916 köy proje kapsamına alınmıştır. Proje katılımcı kırsal planlama yaklaşımını hedeflemiştir.
Türkiye İçin Sürdürülebilir Bir Arazi Politikası İhtiyacı _ Politika ve kurumlar tasarlamadan önce, politik hedeflerin belirlenmesi gerekmektedir. _Arazi politikası, tarım ve ekonomi politikasıyla güçlü bir ilişkiye sahiptir.Arazi haklarının güvence altında olması, araziye yatırımın ve arazinin gelişiminin desteklenmesi için gerekli bir koşuldur. _ Ulusal arazi politikasının, yerel kurumların güç ve sorumluluğuyla uyumlu olması gerekir. _Arazi politikası, çevresel bozulma ve bu bozulmanın ekonomik ve sosyal maliyetlerinden korunmada önemli bir role sahiptir _ Arazi politikası, yerel, bölgesel ve ulusal arazi kullanım planlama prosedürleriyle tutarlı olmalıdır _ Adaleti geliştirmek ve tarımsal üretkenliği arttırmak için, politika, araziye erişimi güçlendirmeli ve arazi ile ilgili hakların güvenliğini arttırmalıdır.