İslam’da Bilginin Kaynakları
1. Vahiy
İslam dininde doğru bilgi kaynaklarının başında vahiy gelir. Vahiy, Hz İslam dininde doğru bilgi kaynaklarının başında vahiy gelir. Vahiy, Hz. Muhammed’e (s.a.v.)bildirilen ve Kur’an-ı Kerim’de bir araya getirilen ilahî bilgiler ve ayetlerdir. Yüce Allah’ın varlığı, birliği, peygamberler, ilahî kitaplar ve ahiret hayatı gibi dinimizin inanç esasları hakkında bilgiler verir.
Evrenin ve canlıların yaratılışı hakkında açıklama yapar Evrenin ve canlıların yaratılışı hakkında açıklama yapar. İnsanların mutlu, huzurlu ve barış içinde yaşamaları konusunda onlara çeşitli öğütlerde bulunur. İyi ve kötü davranışlar hakkında örnekler vererek insanları aydınlatır.
İnsanın görmediği ama merak ettiği çok şey vardır İnsanın görmediği ama merak ettiği çok şey vardır. Örneğin Allah’ın varlığı, insanın merak ettiği konuların başında gelir. İnsan, canlıların ve evrenin yaratılışında ve işleyişindeki mükemmelliği akıl yoluyla kavrar.
Nitekim şu ayet bizi evrenin işleyişindeki düzen üzerinde düşünmeye davet eder: “Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün art arda gelişinde akıl sahipleri için gerçekten açık ibretler (ayetler) vardır.”
Canlıların yaşayışını ve evrendeki düzeni inceleyen insan, bu düzenin bir yaratıcısı olması gerektiği sonucuna varır. Vahiy ise bu yaratıcının Yüce Allah olduğunu açıklar. Bu husus Kur’an-ı Kerim’de şöyle açıklanır: “İşte Rabb’imiz olan Allah budur. Ondan başka ilah yoktur. Her şeyin yaratıcısıdır…”
İnsan, aklıyla niçin yaratıldığını ve yaratılışının amacını da bulmak ister. Vahiy ise hayatın amacını şöyle açıklar: “Allah, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır…”
Bunun yanı sıra insan ölümden sonraki hayatı da merak eder Bunun yanı sıra insan ölümden sonraki hayatı da merak eder. Vahiy, bu konuda insanın sorularına cevap verir, merakını giderecek doğru bilgiler verir. İnsan aklı, yapılan iyilik ve kötülüklerin karşılıksız kalmaması gerektiğini düşünür.
Vahiy ise ahiret hayatının bir mükâfat yeri olduğunu şöyle ifade eder: “Herkesin, yaptığı işlere göre dereceleri vardır. Sonuçta Allah onlara işlerinin karşılığını verecek, onlar asla haksızlığa maruz kalmayacaklardır.”
2. Akıl
Akıl, Allah’ın insana verdiği en büyük nimetlerden biridir Akıl, Allah’ın insana verdiği en büyük nimetlerden biridir. Akıl, doğru ile yanlışı ayırt edebilme kabiliyetidir. İslam’a göre akıl sağlığı yerinde olan ve ergenlik çağına giren herkes dinin buyruklarından sorumludur. Çünkü insan, aklı sayesinde yaratıcısının kendisinden ne istediğini anlayabilir.
“...O, insanlara âyetlerini açıklar ki, öğüt alıp düşünsünler.” Bakara suresi 221. ayet “Allah size işte böylece ayetlerini açıklar ki düşünüp hakikati anlayasınız.” Bakara suresi, 242. ayet.
Selim akıl, duyularla elde edilen bilgileri değerlendirir Selim akıl, duyularla elde edilen bilgileri değerlendirir. Olaylar arasında bağlantılar kurar. Ulaştığı sonuçlardan yeni bilgiler üretir.Gerçeği bulmamıza yardımcı olur. Kur’an’da bu durum şöyle anlatılır: “Şüphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan (gerçeği görmeyen) sağırlar ve dilsizlerdir.”
Gözün görebilmesi için ışığa ihtiyacı olduğu gibi aklın da doğru düşünüp doğru karar verebilmesi için doğru bilgiye ihtiyacı vardır. Bu nedenle Kur’an, insandan çevresindeki mükemmel yaratılış üzerinde düşünerek Allah’ın varlığını anlamasını ister. Bunun içindir ki Kur’an-ı Kerim’de pek çok ayette “Aklınızı kullanmıyor musunuz, düşünmüyor musunuz?” gibi ifadelerle insanlar düşünmeye sevk edilir.
Aklı kullanmak ve düşünerek karar vermek çok önemlidir Aklı kullanmak ve düşünerek karar vermek çok önemlidir. İnsan düşünerek iyiyle kötüyü ve doğruyla yanlışı birbirinden ayırır. Yararlı ve zararlı olanın farkına varır. Akıl sayesinde insan, karşılaşacağı güçlüklerle mücadele etmeyi başarır ve kötülüklerden uzak durur. Bunun yanında her açıdan kendini geliştirerek yararlı şeyler üretebilir.
Akıl, insanın sahip olduğu en önemli nimettir Akıl, insanın sahip olduğu en önemli nimettir. Ancak akıl sınırlı olduğu için her konuda kesin hüküm veremez. Bu nedenle akıl, vahyin yol göstericiliğine muhtaçtır. Örneğin canlıları ve hayatı yoktan yaratan Allah’ın kıyametten sonra onu yeniden yaratabileceğini de aklımızla kavrarız. Ancak bu hayatın özellikleri konusunda vahyin açıklamalarına ihtiyaç duyarız.
3. Duyular
İnsanın bilgi edinme kaynaklarından biri de görme, duyma, tatma, koklama ve dokunma duyularıdır. Çevremizi duyularımızla algılar ve anlamlandırmaya çalışırız. Örneğin bilimsel çalışmalar temelde deney ve gözleme dayanır. Deney ve gözlemin aracı da duyularımızdır.
Ayrıca hayatımızı duyu organlarımızla sürdürürüz Ayrıca hayatımızı duyu organlarımızla sürdürürüz. Duyularımız olmasaydı Allah’ın yarattığı bin bir çeşit renk, tat ve kokuya sahip nimetleri fark edemezdik. Yüce Allah kendisine şükretmemiz için bu duyuların bize verildiğini şöyle açıklar: “De ki: ‘O, sizi yaratan ve size kulaklar, gözler ve kalpler verendir. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!’”
İnsan, söz ve davranışlarından sorumlu bir varlıktır İnsan, söz ve davranışlarından sorumlu bir varlıktır. İnsanın söz ve davranışlarını etkileyen faktörlerden biri de duyularımızdır. Bu nedenle duyular yoluyla elde ettiğimiz bilgilerin doğruluğundan emin olmalıyız. Aksi takdirde yanlış bilgilerle yanlış davranışlar sergileriz.
Allah katında bu yaptıklarımızdan sorumlu oluruz Allah katında bu yaptıklarımızdan sorumlu oluruz. Bu durum bir ayette şöyle açıklanır: “Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.”
Bilgiye; vahiy, akıl ve duyu organlarımız aracılığıyla ulaşırız Bilgiye; vahiy, akıl ve duyu organlarımız aracılığıyla ulaşırız. Vahyin ışığı ve yol göstericiliği ile aklımızı kullanır, doğru ile yanlışı birbirinden ayırırız. Duyu organlarımızı kullanarak gözlem yapar, yeni bilgiler üretir, faydalı sonuçlara ulaşmaya çalışırız.