ADALET
ADALET, HAK VE HUKUKA UYGUNLUK, HAKKI GÖZETME, DOĞRULUK, DENGELİ DAVRANMAK, EŞİT KILMAK, BİR ŞEYİ YERLİ YERİNE KOYMAK ANLAMLARINA GELİR.
ADALET KONULU AYET, HADİS VE SÖZLER
“Ey inananlar. Allah için adaletle şahitlik edenler olun “Ey inananlar! Allah için adaletle şahitlik edenler olun. Bir topluluğa karşı duyduğunuz kin sizi adaletten saptırmasın. Adil davranın, takvaya yakışan budur. Allah’tan korkun, kuşkusuz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” Mâide suresi, 8. ayet
“Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, ana babanız ve yakınlarınızın aleyhine de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar fakir olsunlar, Allah onlara sizden daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğip büker (doğru şahitlik etmez) yahut şahitlik etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” Nisâ suresi, 135. ayet.
“Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” Nahl Suresi 90. ayet
“Hak sahiplerinden yana çıkıp hakkın yerini bulmasına yardımcı olanlar insanların en hayırlılarıdır. İçinde, zayıf kimsenin incitilmeden hakkını alamadığı bir toplum yükselemez.” Hz. Muhammed (SAV) İbn Mace, Sünen, Sadakat, 17. hadis.
“Yer ve gökler adaletle ayakta durmaktadır.” Hz. Muhammed (SAV) Ebu Davut, Büyu’, 34.
“Bizi aldatan bizden değildir.” Hz. Muhammed (SAV) Müslim, İman 164
“Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunamaz.” Atatürk
"Mal cimride, silah korkaklarda, karar da zayıflarda olursa düzen bozuktur." Hz.Ebubekir
“Haksızlıklara isyan etmeyen o yüzden gelecek felaketlere hazırlansın Hz. Ali
“Adalet nedir. Ağaçlara su vermek. Zulüm nedir. Dikeni sulamak “Adalet nedir? Ağaçlara su vermek. Zulüm nedir? Dikeni sulamak. Adalet, bir nimeti yerine koymaktır, her su isteyen tohumu sulamak değil. Zulüm nedir? Bir şeyi, yerinde kullanmamak, lâyık olmayan yere koymak. Bu da ancak belâya kaynak olur.” Mevlânâ Celâleddin Rûmi
“Kılıcın yapamadığını adalet yapar.” Kanuni Sultan süleyman
“ Adaletsizliklerin en büyüğü adil olmayıp adil gibi görünmektir.” Platon
"Adaletin kuvvetli, kuvvetlinin de ÂDİL olması gerekir." Pascal
Devletin hazinesi adalettir.” Konfüçyüs
“İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır.” Victor Hugo
“Ülkeler kılıçla alınır, ancak adaletle korunur.” Timurlenk
“Hayatımın en mühim prensibi, kimseye hiçbir şekilde adaletsiz davranmamaktır.” Socrates
“Ahlaki nizam, adalet sayesinde kurulabilir ve hiçbir şey onsuz devam edemez.” Lacordaire
“Adalet kainatın ruhudur.” Ömer Hayyam
“Geç kalan adalet adaletsizliktir.” W. Savage Landor
“Adaletsizliği işleyen, çekenden daha sefildir.” Eflatun
“Haksızlığa yönelip bütün insanların senin peşinden gelmesi yerine, adaletli olup yalnız kalman daha iyidir.” M. Gandı
“Bir yerdeki haksızlık, adalet için her yerde tehlikedir.” Martin Luther King
“Bir davada karşı tarafı dinlemeden verilen karar doğru olsa bile hiçbir zaman adil olamaz.” Seneca
“Bir tek kişiye yapılan bir haksızlık, bütün topluma yapılan bir tehdittir.” Montesquieu
“Adalet olmadan düzen olmaz.” Albert Camus
ahlaktan bahsedilemez.” Eflatun “Adaletin olmadığı yerde ahlaktan bahsedilemez.” Eflatun
“Adaletsizliği bir yangından daha çabuk önlemeliyiz.” Herakleıtos
PEYGAMBERİMİZ VE HZ. ÖMER’İN ADALETİNE ÖRNEKLER
Hz. Peygamber, hak hususunda hiç kimseye en küçük ayrıcalık tanımamıştır. Şu örnek bunu açıkça ortaya koymaktadır: Kureyş kabilesinden bir kadın hırsızlık yapar. Bir kısım ileri gelen Kureyşliler Hz. Muhammed’e bir aracı göndererek kadını affetmesini isterler. Bu işi Hz. Muhammed’in çok sevdiği bir kişi olan Üsame’nin yapabileceğini düşünürler.
Üsame gelip durumu anlatınca Hz. Peygamber üzülür Üsame gelip durumu anlatınca Hz. Peygamber üzülür. Ayağa kalkarak şunları söyler: “Ey insanlar, sizden önceki insanlar aralarında varlıklı biri hırsızlık yaptığında ona dokunmazlar; zayıf biri hırsızlık yaptığında ise onun cezasını verirlerdi. Allah onları bu yüzden helak etti. Allah’a yemin ederim, değil o kadın, bu suçu işleyen Muhammed’in kızı Fatıma bile olsa onun da cezasını veririm.”
KÂBE HAKEMLİĞİ Peygamberimiz otuz beş yaşlarındaydı. Kâbe, sel vb. nedenlerle yıpranmıştı. Mekkeliler toplanıp Kâbe’nin tamir edilmesine karar verdiler. Bu kutsal yapıyı tamire başladılar. Sıra Mekkelilerce kutsal sayılan “Hacerü’l Esvet” adı verilen taşın yerine konulmasına geldi.
Ancak her kabile, bu onurun kendisine ait olmasını istiyordu Ancak her kabile, bu onurun kendisine ait olmasını istiyordu. Nerdeyse bu yüzden kavga çıkacak ve kabileler arasında savaş başlayacaktı. Sonunda, Kâbe’ye ilk girecek kişinin hakemliğine başvurma kararı alındı. Kâbe’ye ilk gelen kişi Hz. Muhammed’di. Herkes bu durumdan memnun oldu. Çünkü onun hakkı gözeten bir kişiliğe sahip olduğunu ve anlaşmazlığı adalete uygun olarak çözeceğini biliyorlardı.
Peygamberimiz, bir yaygı üzerine taşı koyarak her kabileden bir kişinin bunun ucundan tutmasını istedi. Taş, konulacağı yere kadar bu şekilde getirildi. Sonra Hz. Muhammed, eliyle taşı alıp yerine koydu. Böylece çıkması olası bir çatışma tatlılıkla çözüme kavuşturuldu.
Babam beni Rasûlullah (SAV)’e götürdü ve: Nûmân bin Beşîr şöyle anlatır: Babam beni Rasûlullah (SAV)’e götürdü ve: “–Ben, sâhip olduğum bir köleyi bu oğluma verdim.” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (SAV) : “–Bu hibeyi çocuklarının hepsine yaptın mı?” buyurdu.
“–Hayır, yapmadım.” dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz: “–Allah’tan korkunuz; çocuklarınız arasında adâletli davranınız!” buyurdu. Bunun üzerine Beşîr, hibesinden döndü ve derhâl o bağışını geri aldı. (Müslim, Hibât, 13)
Hz. Ömer’in Adalet Anlayışı Hz. Ömer halife olduğu dönemde bir akşam çalışıyordu. O esnada bir misafiri geldi ve oturup sohbet etmeye başladı. Hz. Ömer ayağa kalktı ve yanmakta olan mumu söndürüp başka bir mumu yaktı. Misafiri şaşkın gözlerle Hz. Ömer'e bakıyordu. Hiçbir şey anlamamıştı. Dayanamayıp sordu: "O da mum, diğeri de mum. İkisi de aynı şekilde aydınlık veriyor. Niye birini söndürüp de ötekini yaktın?"
Hz. Ömer'in cevabı şu oldu: "Söndürdüğüm mum, milletin parası ile alınmıştı. Özel işlerimi yaparken, arkadaşlarımla sohbet ederken onu kullanmaya hakkım yok. Bunun için o mumu söndürdüm ve kendi paramla aldığım mumu yaktım.”