Kur’an ı Kerim’in İç Düzeni Ayet : Sureleri oluşturan bir veya bir kaç cümleden oluşan bölümlere denir. Bir sayfadan oluşan ayetler olabildiği gibi tek bir harften oluşan ayetler de vardır. Toplam 6666 ayet bulunmaktadır.
Sure : Kur’anı Kerim’in değişik sayıdaki ayetlerinden oluşan bölümlere sure denir. Toplam 114 sure bulunmaktadır.
Diğer Bir Tanımla : Kuran'ın bölümlerine sure, surenin bölümlerine de ayet denir. Buna göre ayetler bir araya gelerek sureyi oluşturur; sureler de bir araya gelerek Kuranıkerim'i oluşturur. Örneğin "inna a'teynakel kevser" bir ayettir. Kevser suresinin tamamı ise bir suredir. En kısa sure üç ayetten oluşan Kevser suresidir. En uzunu ise 286 ayetten oluşan Bakara suresidir. İlk sure Fatiha, son sure ise Nas suresidir. Tevbe suresi dışındaki her bir sure başında Besmele bulunmaktadır.
Cüz : Kur’an’ın her yirmi sayfasına bir “cüz” denilmektedir ve toplam 30 cüz bulunmaktadır. Mekkî ve Medenî Sureler : Mekke’de indirilen surelere “Mekkî”, Medine’de indirilenlere ise “Medenî” sure denir. Sureler genellikle uzun olandan kısa olana doğru sıralanmıştır. Mekki sureler, Medeni surelerden daha kısadır.
Mushaf : Sözlükte iki kapak arasına toplanmış sayfalar demektir Mushaf : Sözlükte iki kapak arasına toplanmış sayfalar demektir. Kuranıkerim’in isimlerinden biridir. NOT : Kur’an okunup ezberlenmesi kolay bir kutsal kitap olduğu için en çok okunup ezberlenen kutsal kitaptır. Hem şiir, hemde düz yazı özelliklerine sahiptir.
İlk-Son İnen Ayetler İlk inen ayetler ; Alak suresinin ilk beş ayeti, son inen ayetler ise Bakara suresi 281.ayet,Nisa suresi 177.ayet,Tevbe suresi 129.ayet ve Maide suresi 3.ayettir.En uzun ayet ise borçlanma ayeti olarak bilinen Bakara suresi 282.ayettir.
Kur’an ‘ı Görelim
Kur’an ı Kerim’in Tarihi Kur’an ilk defa 610 yılı Ramazan ayında Hira mağarasında gelmeye başlamıştır.İlk gelen ayetler Alak Suresinin ilk beş ayetidir. Bundan sonra yaklaşık 23 yıl içersinde Kur’an bölüm bölüm gelmiştir. Kur’an’ın bölüm bölüm indirilmesi onun anlaşılmasını ve uygulanmasını kolaylaştırmıştır. Bu durum eğitimin tedricilik ilkesine yöneliktir.Kur’an ayetleri indirilirken hem ezberleniyor ve hem de yazılıyordu. Sahabe inen ayetleri öğrenmek ve ezberlemek için büyük gayret gösteriyordu. Ayrıca namazda da Kur’an’dan belli bölümler okunması gerekiyordu.
Peygamberimiz inen her ayeti “vahiy kâtipleri” olarak bilinen kişilere yazdırmış ve kontrol etmiştir. Kur’an ayetleri başta kağıtlar olmak üzere, deri, beyaz yassı taş gibi çeşitli yazı malzemelerine yazılmıştır. Cebrail, her yıl ramazan ayında o zamana kadar inen ayetleri peygamberimize okur, daha sonra da Peygamberimiz Cebrail’e okurdu. Bu uygulama Peygamberimizin vefatından önceki Ramazan ayında iki kez yapılmıştır.Bu şekilde Cebrail sure ve ayetlerin Kur’an’daki sıralarını Peygamberimize bildiriyordu.
Peygamberimizin sağlığında Kur’an yazıya aktarılmakla beraber kitap haline getirilmemişti. Çünkü vahiy devam ediyordu ve ayet ve surelerin yerleri indirildikten sonra belli oluyordu. Peygamberimiz’in sağlığında böyle bir şeye zaten ihtiyaç duyulmamıştı. Fakat Peygamberimizin vefatından sonra vahiy metinlerinin bir kitapta toplanması zarureti ortaya çıktı. Hz. Ebu Bekir’in halifeliği sırasında Yemame savaşında çok sayıda hafızın şehit olması bazı Müslümanları endişelendirmiş ve Hz. Ebu Bekir döneminde Kur’an metinleri bir kitapta toplanmıştır. Bu işi Zeyd bin Sabitin başkanlığında vahiy katiplerinden oluşan bir komisyon üstlendi. Kur’an’ın kitap haline getirilmiş haline Mushaf denildi.
Hz. Osman döneminde ise İslâm coğrafyası çok genişledi Hz. Osman döneminde ise İslâm coğrafyası çok genişledi. Değişik yerlerde Kur’an’ın okunması konusunda lehçe farklılıkları ortaya çıktı. Hz Osman anlaşmazlıkların ortadan kalkması için bir komisyon oluşturdu.Bu komisyonun başkanlığını da Zeyd bin Sabit yapıyordu. Titiz bir çalışmanın sonunda Kur’an çoğaltıldı. Çoğaltılan Kur’an nüshaları Kûfe, Basra, Şam, Yemen, Bahreyn gibi çeşitli yerlere gönderildi. Bu nüshalardan biri de bugün İstanbul’da Topkapı Sarayı Müzesinde bulunmaktadır.
Hz. Osman’ın çoğalttırdığı Kur’an nüshalarında hareke ve nokta yok idi Hz. Osman’ın çoğalttırdığı Kur’an nüshalarında hareke ve nokta yok idi. Araplar için bu sorun değildi. Çünkü onlar harekesiz ve noktasız da Kur’an’ı anlıyorlardı. Fakat Arap olmayan milletler Müslüman olunca onlar Kur’an’ı harekesiz ve noktasız okuyamıyorlardı. Bunun üzerine Emeviler döneminde büyük dil bilgini Ebu’l-Esved tarafından Kur’an harekelenmiştir.
KaPaNıŞ Ad-Soyad : Aslı Yıldırım Sınıf : 4 / E No :356