Kötü Alışkanlık ve Davranışlardan Nasıl Korunalım Dinimizce yapılması uygun olmayan davranış ve alışkanlıkların ilk önce zararlı olduğu bilincine varmalıyız. Bu bilinç ile bunlara başlama ve alışma nedenlerinden uzak durmalıyız. Bunun için merak ile de olsa dinimizce yasaklanan davranışları yapmamalıyız.

Kötü alışkanlıklardan korunabilmek için: Kötü ahlaklı insanları arkadaş olarak seçmemeliyiz. Kötü alışkanlıkların olduğu çevrelerden uzak durmalıyız. Kötü alışkanlıkları bir kere bile olsa denemekten uzak durmalıyız. Boş vakitlerimizi kültürel etkinliklerde bulunarak değerlendirmeliyiz.

Millî ve manevî değerlerimize, örf gelenek ve göreneklerimize sımsıkı bağlı kalmalıyız. Dinin ve ahlakın güzel ilkelerine uymalıyız. Çünkü bunlar bize kötülüklerden uzak kalınmasını öğütlerler.

Ailemizin, büyüklerimizin, öğretmenlerimizin öğütlerini dinlemeli, sözlerinden çıkmamalıyız. Kitap okumalı, bilgi ve kültürümüzü geliştirmeliyiz. Bilinmelidir ki, Okuyan bir toplumda kötü alışkanlıklar bir bir yok olur.

Yüce Yaratıcı (c.c.) bizlere, tertemiz bir vücut, arınmış bir ruh, kirlenmemiş bir akıl ve beyin bahşetmiştir. Önemli olan, sahip olduğumuz bu nimetleri tertemiz olarak koruyabilmektir. Hiçbir günah/zararlı alışkanlık bir sefercik olsun denenmeye değmez ve denemeye gelmez.

Aklımızı kullanarak, zararlı alışkanlıklara düşen insanların düştükleri acıklı hâlleri görüp, aynı durumlara düşmemeye çalışmalıyız. Ama ne hazindir, başkalarının yaşadığı tecrübelerden her zaman gereği gibi ders almasını bilememiştir.

Kutsal Kitabımız da “Aklınızı kullanmaz mısınız, derin derin düşünmez misiniz, bakıp ibret almaz mısınız?” buyrulmaktadır. Yaşadıkları toplumlarının bozuk olmasına rağmen, günahlara bulaşmadan yaşayabilen ve manen temiz kalabilenlerden Kur’ân’ın verdiği şu örneğe bakalım:

Hz. Adem’in oğlu Habil, kendisini öldürmeye kalkan kardeşi Kabil’e şöyle karşılık verir: “Sen beni öldürmek üzere elini bana uzatsan da, ben seni öldürmek için elimi sana uzatacak değilim, çünkü ben Âlemlerin Rabbinden korkarım. Dilerim ki, sen benim günahımı da kendi günahını da yüklenip cehennemliklerden olasın. Zaten zâlimlerin cezası da budur.” (Mâide Sûresi, 28-29).

Habil, kendisini öldürmek isteyen kardeşine, karşılık vermekten kendini alıkoyan şeyin Allah korkusu ve adam öldürmenin âhiretteki cezası olduğunu söylemektedir.

“Kim Rabbinin azametinden korkup da kendisini kötülükten alıkoyarsa, varacağı yer şüphesiz Cennet’tir.” (Nâziât Sûresi, 40-41). “Rabbine karşı durmaktan korkan kimseye iki cennet vardır.” (Rahmân Sûresi, 46).

Kişi, herkesin bozulduğu dönemlerde dahi, insanın kendi iradesi ile ahlâklı ve inanç bakımından tertemiz kalabileceğidir. Bunun için sağlıklı düşünen bir akıl, doğru bir bilgi donanımı, güçlü bir iç donanım ve sağlam bir kişilik sahibi olmak gereklidir.

Ama en önemlisi, en olumsuz şartlarda bile olumlu bir insan olunabileceğine inanmak, bunun için azim, çaba ve kararlılık gösterebilmektir.