BÖLGELERARASI REKABET VE MARKA KENTLER
Rekabet Kavramı Bölgenin gelişerek bölgelerarası dengesizlikleri giderebilmesi için karşımıza bölgenin rekabet gücünün arttırılması kavramı çıkmaktadır. Bölgesel politikalar da giderek bölgenin kapasitesini arttırmaya ve içsel dinamiklerine dayanan bir çizgiye ve stratejiye oturmaktadır. Yerel yönetimler, kalkınma ajansları, yerel iş çevreleri ve sivil toplum arası işbirliğinin mukayeseli bölgesel üstünlük için kilit roldedir.
Rekabet Kavramı Bölgesel düzeyde rekabet gücü giderek önem kazanmakta, bölgelerin rekabet gücünü arttırmaya odaklanan bir paradigma ortaya çıkarken, bölgelerarasında sınırötesi, uluslararası ve ulusal düzeydeki işbirliğinin geliştirilmesine yönelik projeler hazırlanmakta ve geniş bilgi tabanıyla bölgenin küresel ölçekte rekabet gücü kazanmasına yönelik bölgesel politikalar ortaya konmaktadır
Rekabet Kavramı Becerilerin, teknolojinin ve yenilikçi çalışma biçimlerinin gelişiminin kamu ve özel kurumların bölgesel örgütlenmeleri vasıtasıyla daha etkin bir şekilde gerçekleştirildiği, bölgesel aktörler arası işbirliğinin zorunlu bir hal aldığı ve bu gelişmelerin yerel ekonomik kalkınmaya katkı sağladığı düşünülmüştür. Keza bunların rekabet gücünün elde edilebilmesinde gerekli unsurlardır.
Bugün küresel rekabet süreci yerel ve bölgesel potansiyeli ortaya koyarak karşılaştırmalı üstünlükler elde etme temelindedir. Bu çerçevede yerel ve bölgesel uzmanlaşmaya dayanan ve ülkeler düzeyindeki rekabetten giderek bölgelerarası düzeye inen bir çizgide seyretmektedir. Bilgi ekonomileri ekseninde şekillenen yeni rekabet ortamında var olabilmenin ön koşulu olarak rekabet gücü gösterilmektedir ve bölge bu süreçte anahtar kavram olarak ortaya çıkmaktadır.
Eğitim, becerilerin geliştirilmesi, yerel halkın yenilik ve kalkınma için kapasitesinin arttırılması ve işsizliğin azaltılması bölgenin mukayeseli üstünlüğünün sağlanması için gerekli görülmüştür.
Her bölgenin rekabet gücü farklı unsurlara dayanacak ve farklı unsurlardan kaynaklanacaktır. Örneğin temel altyapı, teknolojik altyapı, bilgi altyapısı ve mekânın niteliği altyapı ve erişilebilirlik kapasitelerinde değerlendirilmektedir. Demografik eğilimler ve yüksek nitelikli işgücü beşeri kaynaklar, girişimcilik kültürü, sektörel yoğunlaşmalar, uluslararasılaşma, yenilik, yönetişim ve kurumsal kapasite, sermayenin bulunabilirliği, uzmanlaşma ve rekabetin doğası üretken çevre kapsamında değerlendirilmektedir. Bölgelerin analizleri yapılırken ve bazı bölgelerin neden daha dinamik olduğu açıklanırken ekonomik nedenlerin yanında bilgi, öğrenme, sosyal sermaye, karşılıklı ilişkiler, güven gibi unsurlar da dikkate alınmaktadır.
Bölgesel ve Ulusal Rekabet Gücünün Faktörleri Altyapı&Ulaşılabilirlik İnsan Kaynakları Üretken Çevre Temel Altyapı Karayolu Trenyolu Havayolu Mülkiyet Teknolojik Altyapı Bilgi ve İletişim Teknolojileri Telekom Internet Bilgi Altyapısı Eğitim Olanakları Yaşanılan Yerin Kalitesi Konut ve Yerleşim Doğal Çevre Kültürel Tesisler Güvenlik Demografik Trendler Yetenekli Çalışanların Göçü Çeşitlilik Yüksek Becerili İşgücü Bilgi Yoğun Beceriler Bilim adamları ve Mühendisler İşgücü Karakteristiği Verimlilik ve esneklik Yönetsel Beceriler Uluslararasılaşma Profesyonellik düzeyi Etkinlik Okul Sonrası Eğitime Yüksek Katılım Yüzdeleri Yüksek Eğitim Mesleki Eğitim Eğitim Altyapısı Girişimcilik Kültürü Girişte düşük engeller Risk alma kültürü Sektörel Yoğunlaşmalar Denge/Bağımlılık İstihdam Yoğunlaşması Yüksek Katma Değerli Eylemler İhracatlar/Küresel Satışlar Yatırım İş Kültürü Doğrudan Yabancı Yatırımın Yapısı Yenilik Patentler ARGE Düzeyi Araştırma Merkezleri ve Üniversiteler Şirketler ve araştırmalar arası bağlantı Teknoloji Uygulama Yönetim Yönetişim ve Kurumsal Kapasite Sermayenin Kullanılabilirliği Uzmanlaşma Rekabetin Doğası Sektörel Denge
Bölgesel rekabet gücünü belirleyen unsurlar Faktörler Alt Faktörler Ekonomik Performans Yerel ekonomi Uluslararası ticaret Uluslararası yatırım İstihdam Fiyatlar Kamusal Verimlilik Kamu maliyesi Mali politika Kurumsal çerçeve İş hayatıyla ilgili yasal düzenlemeler Toplumsal durum İş Dünyasınıdaki Verimlilik Verimlilik İşgücü pazarı Finans Yönetim uygulamaları Tutumlar ve değerler Altyapı Temel altyapı Technolojik altyapı Bilimsel altyapı Sağlık ve çevre Eğitim
Bölgesel Rekabet Edebilirlik Modeli
KOBİ’lerin ulusal/küresel rekabet koşullarına kolay uyum sağlayabilen esnek yapıda olduğundan dolayı bölgelerin ve ülkelerin küresel piyasalara entegrasyonunu ve kalkınmanın sürdürülebilirliğini sağladığı belirtilmektedir
Bölgesel rekabet gücünü belirleyen unsurlar Sektördeki istihdam yoğunlaşması Dış göç Yatırımlar Bölgeye yapılan dolaysız yabancı sermaye yatırımları Bilgi ekonomisi varlıklarına yapılan yatırımlar/Yenilikler Altyapı donanımı Eğitim düzeyi
Dünya üzerinde ülkelerin ve bölgelerin rekabet gücü üzerine çalışmalar yapan Uluslararası Yönetim Geliştirme Merkezi tarafından hazırlanan Dünya Rekabet Yıllığı 2014’de 2013’e göre üç basamak gerileyerek 40. sırada yer almaktadır. 2009’da Türkiye 47. sırada yer almaktadır. 2006’da Türkiye 46. sırada yer almaktaydı. Türkiye rekabet gücünde, Bavyera, Ile-de-France, Zhejang, Katalanya gibi bölgelerin gerisinde kalmıştır. Türkiye’nin rekabet gücünü arttırabilmesi için potansiyeline uygun stratejiler, küresel ortaklıklar ve kurumlararası işbirliği geliştirmesi gerekmektedir.
Avrupa Komisyonu hazırladığı Lizbon Stratejisi’nde (aynı zamanda 2000–2010 hedeflerinde revizyon amaçlı Kok Raporu’nda) ülkelerin ve bölgelerin rekabet edebilirliğine ve rekabetçi bilgi toplumu olmaya önem vermektedir. AB’nin 2007–2013 yılları arasındaki bölgesel politikasının öncelik alanlarından biri rekabet gücünün arttırılması olmuştur. 2007–2013 döneminde bölgelerin ve kentlerin cazibesini arttırma, yenilik, girişimcilik ve bilgi ekonomisinin büyümesini destekleme ve daha fazla ve daha iyi iş alanları yaratma kavramları öne çıkmıştır. 2014-2020 arasında da bu konu önemini devam ettirmektedir. Bunun yanında AB üye sayısının 28’e çıkmasının rekabetçilik ve Birlik içi uyumu tehdit eden bir konu olduğunu da vurgulamaktadır
AB’nin de etkisiyle 90’lı yıllarla birlikte değişen bölgesel politikaların odak noktası başta bilgiye ve bilgi toplumuna geçiş için yapılan yatırımlar olmak üzere uluslararası rekabet gücünün arttırılması, işsizliğin azaltılması, ekonomik etkinliğin sağlanması, geri kalmış bölgelerin potansiyellerinin arttırılması noktalarına odaklanmıştır.
Küresel rekabetin getirdiği süreçte, en dikkat çekici gelişmelerden biri de bölgelerarası rekabetin sağlanabilmesi için bölgesel/kurumsal yapılanmalara atfedilen değerdeki artıştır
Bölgesel kalkınma ajansları da bu süreçte faaliyet gösterdikleri bölgelerin küresel pazarda rekabet gücü elde edebilmesine, tanıtılmasına ve bölgelerine yatırım çekilmesine yönelik faaliyet göstererek küreselleşmeyle birlikte önemi artan yapılanmalardan biri haline gelmiştir.
Her ajans bölgesinde kendi potansiyeli ve öne çıkan sektörleri doğrultusunda faaliyet gösterecektir. Ajanslardan bölgelerarası dengesizliği giderme adına ancak bölgenin potansiyelini belirlemek ve ona uygun bölgesel gelişme stratejisini belirleme noktasında katkı beklenebilir. Kalkınma ajansları her bölgenin kendi şartlarını dikkate alarak bölgesel kalkınma politikası üretecektir 19
“Rekabet sadece ürünler ve firmalar arasında gerçekleşmez “Rekabet sadece ürünler ve firmalar arasında gerçekleşmez. Ülkeler ve şehirler de birbirleriyle rekabet eder.” Philip Kotler Pazarlama Gurusu
Marka Nedir? Ürünü diğer benzerlerinden ayıracak ve satışını sağlayacak bir tanıtım aracıdır; sözcükler, şekiller, sayılar, harfler, malların biçimi ve ambalajı ve bunların birlikte sunuluş şekli markayı oluşturur. Ancak marka sadece ürün demek değildir, bunun ötesinde kişiliği vardır. Bazı markalar kişiye tutkuyu yansıtırken bazıları kişide asalet duygusu uyandırır. Ancak her durumda güven önemlidir; hedef kitle ile kurulan bağ güvenle başlar. Marka kent olmak da benzer şekilde marka ile ilgili bir kavram, strateji, yöntem ve tekniklerin kentler için kullanılması anlamına gelir ve güven kavramını içerir. Marka olmuş bir kent, yeni yatırımcılara güven verir.
Marka Kent İçin Özgün değerin ortaya konması Kentin rekabet sürecinin farkında olması Şehrin gelişim planlarını tamamlamak, kentsel dönüşümünü sağlamak, marka kent olmak için yeter şart değildir. Marka Kent olmak için öncelikle kenti ve ili dışa açmak gerekmektedir. Bölgesel kalkınma ajanslarının rolü
Marka kent olmak için İstihdam sağlama kapasitesine sahip olmalı, Maaşlara oranla aşırı derecede pahalı olmamalı, İyi durumda ve karşılanabilecek konaklama imkânı sunmalı, Yeterli toplu taşıma imkânı olmalı, İyi okullar ve eğlence/kültür faaliyetleri olmalı, İklim şartları iyi olmalıdır. Marka kent projesine başlayan kentler bu özelliklerinin tanıtımını halkla ilişkiler, tanıtım ve reklam aracılığı ile yapabilirler. Doğru logo ve slogan seçimi gerekmektedir.
Marka kent olmak küresel rekabet ortamında özgün değerle ayakta kalabilmek için gerekli bir unsurdur.
0.92
184,301
105,122