TEVEKKÜL
“...Kim Allah’a güvenirse O, ona yeter...”(Talak Suresi - 3) Tevekkül; güvenmek, dayanmak, işi başkasına havale etmek anlamlarına gelir. Dini terim olarak tevekkül, bir amaca ulaşmak için gerekli olan bütün tedbirleri aldıktan sonra Allah’a güvenmek, işin sonucunu ondan beklemek demektir.
“Kader mahkûmuyum. ”, “Çekeceğimiz varmış. ”, “Başa gelen çekilir “Kader mahkûmuyum.”, “Çekeceğimiz varmış.”, “Başa gelen çekilir.”, “Alnımıza yazılmış.”, “İş olacağına varır.”, “Kaderine küs.” Tevekkül, kadere inanmanın bir gereğidir. Kadere iman eden kişi, “Kaderde ne varsa o olur.” deyip tembellik etmez, çalışır çabalar sonra dua eder.
İnsan evrendeki olayların ilahi düzen ve kanunlara uygun olarak sebep - sonuç ilişkisi içerisinde gerçekleştiğinin bilinciyle hareket eder.
Allah’a tevekkül eden insan, gerçekleştirmek istediği herhangi bir iş için gayret göstermeden Allah’a tevekkül etmez. Çalışır, çabalar, bütün çözüm yollarını dener, sonucu ise Allah’tan bekler.
Tevekkül eden insan, öncelikle kendi üzerine düşen sorumlulukları yerine getirir. Örneğin bir çiftçi tarlasını zamanında sürmeli, ekmeli, gübrelemeli ve sulamalıdır. Sonra da bol bol ve iyi ürün alabilmek için Yüce Allah’tan yardım dilemelidir.
Bir öğrenci bütün derslerine planlı ve etkin bir şekilde zamanında çalışmalı sonra da Allah’a yalvarıp başarılı bir sonuç dileyip beklemelidir.
Bu konu ile ilgili olarak Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır: “ Bu konu ile ilgili olarak Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır: “...Kararını verdiğin zamanda artık Allah’a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.” (Al-i İmran suresi, 159.ayet)
Hz. Peygamber, devesini bağlamayıp salıveren ve “Allah’a tevekkül ettim.” diyen bir kişiye şöyle buyurmuştur: “Önce deveni sağlam bir şekilde bağla, sonra tevekkül et.” Bu hadisten anlaşılıyor ki Müslüman, önce elinden geleni yapmalı sonra da Allah’a tevekkül etmelidir.