AB ORTAK TARIM POLİTİKASI
Ortak Tarım Politikası Nedir? AB’nde, tarımsal üretimi arttırmak, üreticilere daha iyi bir yaşam seviyesi yaratmak ve piyasaları istikrara kavuşturarak arzın devamlılığını sağlamak üzere, 1960 yılında Ortak Tarım Politikası (OTP) adı altında bir birlik politikası geliştirilmiştir. Ortak Tarım Politikası ile üye devletlerin tarım politikaları ortak bir çerçevede yönetilmektedir. Ayrıca bu politika, çerçevesinde tarım piyasaları desteklenmekte ve üye olmayan ülkelere karşı korunmaktadır. Oluşturulduğu ilk yıllarda Birlik bütçesinden yaklaşık %75 pay alan bu sektörün günümüzde de %40’ı aşan oranda paya sahip olması Avrupa Birliği’nde (AB) Ortak Tarım Politikasının ağırlığının bir göstergesidir.
NEDEN ORTAK TARIM POLİTİKASI? Üye ülkeler, AB’nin kurulduğu yıllarda tarımda ulusal politikalar uygulamak yerine ortak politikalar oluşturmayı tercih etmişlerdir. Bu tercihin nedenleri; İkinci Dünya savaşı sırasında Avrupa’da yaşanan kıtlık dolayısıyla gıda arzının devamlılığını sağlama isteği, Savaş sonrasında AB’nin nüfusunun önemli bir bölümünü (aktif nüfusun %20’si) oluşturulan tarım sektörünün gelir seviyesinin korunması ve Avrupa ekonomik bütünleşmesinin, toplumun önemli bir kesimini ilgilendiren sorunlara yeterince eğilmediği sürece başarılı olamayacağı düşüncesi, Üye ülkelerin ulusal tarım politikaları arasındaki farklılıkların sadece koordinasyonla giderilemeyeceği, bu konuda ortak politikalar üretilmesinin gerekliliğine olan inanç,
NEDEN ORTAK TARIM POLİTİKASI? AB kurulmadan önce yapılan görüşmelerde Almanya, bir gümrük birliği oluşturulması ve sanayi mallarının serbest dolaşımının sağlanmasını savunurken, sanayi mallarının yaratacağı rekabet ortamında dezavantajlı duruma düşeceğine inanan Fransa üye ülkelerin pazarlarının tarım ürünlerine de açılması gerektiği konusunda ısrarlı davranması, Ortak Tarım Politikasının (OTP) tercihinde etkili olan bir diğer neden ise tarımda ulusal politikaların uygulanması durumunda tarıma dayalı sanayi ürünlerinin de (gıda sanayi gibi) AB içinde serbest dolaşımının tam olarak sağlanamayacağı ve rekabetin bozulacağı endişesidir . Bu nedenlerle AB içinde bir ortak tarım politikası uygulanmasına karar verilmiş ve 1957 Roma Antlaşmasıyla da bu politikanın yasal temelleri atılmıştır.
ORTAK TARIM POLİTİKASININ AMAÇLARI Roma Antlaşmasının 38-37. maddeleri (Amsterdam Antlaşması ile yeni 32-38. maddeler) OTP’yi düzenlemektedir. OTP’nin amaçları 33. maddede aşağıdaki şekilde sıralanmıştır: teknik ilerlemeyi geliştirerek ve tarımsal üretimin rasyonel gelişimini ve üretim faktörlerinin, özellikle işgücünün en iyi biçimde kullanımını sağlayarak tarımda verimliliği yükseltmek, tarımla uğraşanların kişisel gelirini artırarak çiftçilerin adil bir yaşam standardına kavuşmasını sağlamak, Tarım ürünleri piyasalarına istikrar kazandırmak, ürün arzını güvence altına almak ve ürünlerin tüketiciye makul fiyatlarla ulaşmasını sağlamak olarak belirlenmiştir. Roma Antlaşması ile OTP’nin genel çerçevesi çizilmiş, daha somut önlemler, ilkeler ve mekanizmalar ise uzun yıllar süren görüşmeler sonucunda şekillendirilmiştir. Uzun görüşmelerin sonucunda 1962 yılında OTP resmen uygulamaya konulmuştur
ORTAK TARIM POLİTİKASININ İLKELERİ OTP’ nin amaçlarını gerçekleştirmek üzere tesis edilen Ortak Tarım Politikası üç ana prensibe dayandırılmıştır : 1. Topluluk tercihi, 2. Ortak bir Pazar Kurulması 3. Mali Dayanışma
ORTAK TARIM POLİTİKASININ İLKELERİ 1 .Tek Pazar Bu ilke, ticarette gümrük vergilerinin, diğer engellerin ve rekabeti bozabilecek sübvansiyonların kaldırılarak üye ülkeler arasında tarım ürünlerinin serbest dolaşımının sağlanmasını hedeflemektedir. Üye ülkelerde iç pazarlarına yönelik korumaya son verilmesi ve kuralların uyumlu hale getirilmesi, ayrıca dış rekabete karşı ortak koruma mekanizmaları kullanılması sonucunda Birlik içinde tarım ürünlerinde tek fiyatın oluşacağı düşünülmüşse de bu gerçekleşmemiştir. Birlik içinde tarımsal ürünlerde tek fiyatın oluşmamasında; idari kararlarla fiyat oluşumuna müdahale edilmesi ve döviz kurlarında yaşanan istikrarsızlık etkili olmuştur.
ORTAK TARIM POLİTİKASININ İLKELERİ 2.Birlik Tercihi Tek Pazar oluşturma çabalarının bir sonucu olarak görülebilecek bu tercih; ürün alımında Avrupa Birliği üyesi devletlerin tercih edilmesini ifade etmektedir. Böylece doğal olarak tarım sektörünün üçüncü ülkelere karşı korunması da sağlanmış olmaktadır. Avrupa Birliği tarım ürünlerinin fiyatları dünya fiyatlarının üzerindedir. Bu nedenle fiyatların düşmemesi dolayısıyla üreticilerin bu düşüşten zarar görmemesi ayrıca üçüncü ülkeler ile rekabet edebilme imkanına sahip olunması için Avrupa Birliği üreticilerini korumak zorunda bırakmaktadır. 3 . Ortak Mali Sorumluluk OTP’nin ortak bir politika olması nedeniyle finansmanının da üye ülkeler tarafından ortaklaşa karşılanması gerektiği düşüncesinden hareketle ortak mali sorumluluk ilkesi benimsenmiştir. Bu ilke gereği tüm harcamalar AB üyeleri tarafından ortaklaşa üstlenilirken, OTP’ ye bağlı olarak toplanan vergi gelirleri de Topluluğun ortak geliri olarak kabul edilmektedir
ORTAK TARIM POLİTİKASINDA REFORMLAR Oluşturulmasından bugüne OTP, yoğun eleştirilere maruz kalmış, son 50 yılda AB içinden ve dışından gelen zorluklara cevap vermek amacıyla önemli değişim ve dönüşümler yaşamıştır. 2000’li yıllarda da OTP konusunda AB içinde ve dışında yoğun tartışmalar yapılmış; ciddi eleştiriler yöneltilmiş; buna karşın genelde yeterli bulunmasa da tarım sektörünün modernize edilmesine ve daha fazla piyasa odaklı olmasına dönük olarak OTP’de önemli reformlar gerçekleştirilmiştir Travmatik sonuçlara neden olan ve özellikle Avrupa’da oldukça ağır ekonomik kayıpların yaşandığı II. Dünya Savaşını takip eden 1950’li yıllarda, Avrupa tarımında yaşanan sorunların başında gıda güvencesi ve gelir yetersizliği gelmiştir. Topluluğun ilk ortak politika alanlarından biri olan tarımda öncelikler bu iki sorun çevresinde toplanmıştır.
ORTAK TARIM POLİTİKASINDA REFORMLAR Böylece, OTP’nin amaçları; teknik ilerlemeyi geliştirerek ve tarımsal üretimin rasyonel gelişimini ve üretim faktörlerinin, özellikle işgücünün en iyi biçimde kullanımını sağlayarak tarımda verimliliği yükseltmek, tarımla uğraşanların kişisel gelirini artırarak çiftçilerin adil bir yaşam standardına kavuşmasını sağlamak, piyasalara istikrar kazandırmak, Tarımsal ürün arzını güvence altına almak ve ürünlerin tüketiciye makul fiyatlarla ulaşmasını sağlamak olarak belirlenmiştir.
ORTAK TARIM POLİTİKASINDA REFORMLAR Bu amaçlar doğrultusunda tarım sektöründe korumacı politikalar benimsenmiş, müdahale alımları, ihracat teşvikleri ve ithalat kotaları gibi piyasa araçları devreye sokulmuştur. Bunların sonucu olarak tarımsal üretimde meydana gelen artışla beraber tarımsal piyasada denge sağlanmış ve desteklenen çiftçilerin yaşam standardı yükselmiştir. Öte yandan, üretici açısından yaşanan bu olumlu gelişmeler, artan vergiler ve yüksek fiyatlar sonucunda tüketicilerde refah düşüşüne neden olmuştur. Özellikle Petrol Krizleriyle beraber ihracatta görülen daralma beraberinde aşırı üretim sorununu getirirken, ithalatta benimsenen korumacı politikalar üçüncü ülkelerin tepkisine yol açmıştır.
ORTAK TARIM POLİTİKASINDA REFORMLAR 1988 Reformu: Hem Topluluk içinden hem de GATT görüşmelerinde üçüncü ülkelerden OTP’yi hedef alan yoğun eleştiriler sonucunda, OTP’de reform dalgası 1988 yılında başlamıştır. 1988 Reformuyla; Üretim fazlasını kontrol altına almak adına, belirli bir üretim seviyesinin üzerine çıkıldığında desteklerin kısıldığı garanti eşiği, boş bırakılan arazilere sağlanan yardımlar ve ürün fazlası vermeyen ürünlerde üretimin teşvik edilmesi gibi önlemler alınırken, tarımsal harcamaları kısmak için bütçe dengeleyici unsurlar uygulanmaya başlamıştır.
ORTAK TARIM POLİTİKASINDA REFORMLAR 1992 MacSharry Reformları: 1992 yılında ortaya konan ve dönemin Tarım ve Kırsal Kalkınmadan Sorumlu Komisyoneri Ray MacSharry’nin adıyla anılan ve rekabet edilebilirlik üzerine odaklanan MacSharry Reformlarıyla üretim fazlalarının önüne geçmek ve tarımsal piyasalarda denge oluşturmak adına destekleme fiyatlarında indirime gidilmiş, bu durumu telafi etmek amacıyla doğrudan gelir destekleri devreye sokulmuştur. Böylelikle, fiyat desteği uygulamasından, ticaret bozucu etkileri daha az olan destekleme aracına geçiş süreci başlamıştır. Bunların dışında ağaçlandırma faaliyetlerini teşvik etmek ve tarım-çevre tedbirleri gibi yeni destekleme araçları eklenerek çevresel faktörler tarım politikasına entegre olmaya başlamıştır.
ORTAK TARIM POLİTİKASINDA REFORMLAR Gündem 2000 reformları: Sürdürülebilirlik üzerine odaklanmış olan Gündem 2000 reformları ile bütçede de ciddi kısıntıya gidilirken, aynı zamanda pazarda rekabeti, kırsal kalkınmayı teşvik eden ve çevreyi daha fazla gözeten anlayışla birlikte ürün kalitesini güvence altına alan önlemler yürürlüğe sokulmuştur. OTP’nin günümüzdeki iki sütunlu yapısının temeli, Gündem 2000 reform paketiyle atılmıştır. Üretim destekleri ilk sütunu, kırsal kalkınma ise ikinci sütunu oluşturmaktadır. OTP’de yeni bir yapı olan ikinci sütun kapsamında, gelir çeşitlendirmesi, üretici örgütlerinin oluşturulması, genç çiftçilerin desteklenmesi gibi kırsal kalkınma tedbirleri yer almıştır. Ayrıca, MacSharry planının bir devamı olarak doğrudan gelir desteklerinin payının artırılması ve üye ülkelerin kırsal kalkınma programlarında tarım-çevre tedbiri için bir plan oluşturma zorunluluğu öne çıkan gelişmeler olmuştur.
ORTAK TARIM POLİTİKASINDA REFORMLAR 2003 reformu: OTP’nin dönüşüm süreci 2000’li yıllarda da devam etmiş, 2003 reformu destekleme politikalarında önemli değişiklikler getirmiştir. Avrupa tarımının küresel piyasalarda rekabet gücünün artırılması, çevresel unsurların üretime entegre edilmesi, kırsal alanın gelişimi, Topluluk tarım politikasının gelişmekte olan ülkelerin çiftçileri üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılması gibi unsurlar, yapılan değişikliklerin odak noktası olmuştur. Bu amaçlar doğrultusunda, çiftçilere sağlanan desteklerin üretim kararına ve miktarına etkisini bertaraf etmek üzere Tek Ödeme Planı (Single Payment Scheme) devreye sokulmuştur. Bu sayede desteklerin üretimle ilişkisi ortadan kalkmış olmaktadır. Ayrıca söz konusu destekler için, belirli alanları (çevre, hayvan sağlığı ve refahı ile halk sağlığı ve bitki sağlığı) kapsayan AB mevzuatının ve iyi tarım ve çevre uygulamalarının gerekliliklerinin karşılanması koşulu getirilmiştir. Bunun dışında, OTP’nin ikinci sütunu oluşturan kırsal kalkınmaya doğrudan desteklerden fon aktarımı (modulation) karara bağlanmış ve böylece kırsal kalkınmaya verilen desteklerin artmasıyla birlikte bölgesel farklılıkların ortadan kaldırılması yönünde büyük bir adım atılmıştır.
ORTAK TARIM POLİTİKASINDA REFORMLAR 2008 Reformu: 2008 yılının Kasım ayında toplanan AB üye ülkelerinin Tarım Bakanları, OTP’ye daha etkin bir işlerlik kazandırmak amacıyla Sağlık Taraması (Health Check of the CAP) süreci üzerinde mutabakata varmışlardır. Üretim odaklı destekleme mekanizmasından üretici odaklı destekleme modeline doğru yöneliş, bu karar doğrultusunda devam etmiş, böylelikle üye ülkelerin üretimle ilişkili olarak vermeye devam ettikleri bazı destekleme kalemlerinin 2012 yılı itibariyle Tek Ödeme Planına entegre edilmesi öngörülmüştür. Ayrıca, doğrudan gelir desteği kaleminden kırsal kalkınma harcamalarına fon aktarımı ivme kazanmıştır. Bunların dışında, 2004 ve 2007 genişleme dalgalarıyla Birliğe katılan 12 yeni üye ülkenin tarımsal desteklerden tam olarak faydalanmaları için 10 yıllık bir geçiş süreci öngörüldüğünden, bu zaman zarfında bazı sektörlere yönelik özel yardımların dayanağını oluşturan “Madde 68 tedbirleri” için ek kaynak sağlanmıştır. Üretim ile ilgili olarak ise, 1988 yılından itibaren uygulanmakta olan arazilerin boş bırakılması sistemine son verilmiş, 1984 yılından beri süregelen süt kotalarının artırılarak 2015 yılı itibariyle tamamen kaldırılması yönünde düzenlemeler getirilmiştir.
OTP’de 2013 Sonrası Reform Arayışları ve Gelecek Beklentileri 18 Kasım 2010 tarihinde geniş kapsamlı bir kamuoyu yoklaması sonrasında Avrupa komisyonu “2020’ye doğru OTP” adı altında gelecekte OTP seçeneklerinin özetlendiği bir rapor sunarak, diğer kurumlar ve paydaşların katılımı ile bir tartışma başlattı. Bu tartışmadan elde edilen bulgular ışığında 12 Kasım 2011 tarihinde Avrupa komisyonu tarafından OTP’nı rekabetçi ve sürdürülebilir bir tarım sektörü ve kırsal kalkınma modeli oluşturmak amacına yönelik daha etkin bir politika haline getirmeyi hedefleyen bir dizi yasa tasarısı yayınlandı.
OTP’de 2013 Sonrası Reform Arayışları ve Gelecek Beklentileri 2013 reformu daha etkin dağılmış bir gelir desteği, kriz yönetimi için daha uygun ve etkin enstrümanlar, uzun dönem verimliliği sağlamak için yeşil ödeme, araştırma ve inovasyona yönelik daha fazla yatırım, daha rekabetçi ve dengeli bir gıda zinciri, tarım-çevre girişimlerini teşvik etmek, genç çiftçi işletmelerine kolaylık sağlamak, kırsal kalkınma ve girişimciliği desteklemek, duyarlı bölgelerin tespiti, daha sade ve daha etkin bir OTP üzerine odaklanmaktadır.
YENİ ORTAK TARIM POLİTİKASININ AMAÇLARI A. UYGUN ve YETERLİ GIDA ÜRETİMİ • Çiftçilerin gelirine katkı sağlanması ve çiftçilerin gelirlerindeki oynaklığın sınırlanması, • Tarım sektörünün rekabetçiliğinin arttırılması ve gıda arzı zincirleri içerisinde tarım sektörünün aldığı katma değer payının iyileştirilmesi, • Spesifik doğal kısıtları olan bölgelerdeki üretim güçlüklerinin telafi edilmesi ve bu toprakların terk edilmesinin önlenmesi.
YENİ ORTAK TARIM POLİTİKASININ AMAÇLARI B. DOĞAL KAYNAKLARIN ve İKLİMİN SÜRDÜRÜLEBİLİR YÖNETİMİ • Sürdürülebilir üretim uygulamalarının garanti edilmesi, çevre ile ilgili kamu mallarının sağlanmasının güvenceye alınması, • Özellikle yeni yükselen biyo-ekonomi çerçevesinde, yeni teknolojilerin adaptasyonu, yeni ürünlerin ve üretim süreçlerinin geliştirilmesi, talepteki yeni eğilimlerin desteklenmesini gerektiren yenilikçilik yoluyla yeşil büyümenin desteklenmesi, • Tarımın iklim değişikliğine cevap vermesini sağlayarak, iklim değişikliğinin yumuşatılması ve uyum faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi.
YENİ ORTAK TARIM POLİTİKASININ AMAÇLARI C. DENGELİ BÖLGESEL KALKINMA • Kırsal istihdamın ve kırsal alanların sosyal dokusunun korunmasının desteklenmesi, • Kırsal ekonominin geliştirilmesi ve yerel aktörlerin potansiyellerinin ortaya konulması için çeşitlendirmenin teşvik edilmesi ve ilave yerel kaynakların kullanımının optimize edilmesi, • Çiftlik sistemlerinin yapısal çeşitliliğine izin verilmesi, küçük çiftliklerin koşullarının iyileştirilmesi ve yerel pazarların geliştirilmesi.
Ortak Tarım Politikası 2013 Sonrası Araçları Avrupa Komisyonu «2020’ye Doğru OTP» hedefleri çerçevesinde OTP’nin 2 sütunlu yapısını korumak için bir takım tedbirler önermektedir. Birinci sütunda çiftçilere doğrudan gelir destekleri ve piyasa destekleme tedbirlerine devam edilecektir. Doğrudan gelir desteği ve piyasa tedbirleri tek Pazar ilkesine dayalı ortak politikanın işlemesi ve bütünleşmiş bir yönetim ve kontrol sistemi kurulabilmesi için tamamen AB bütçesinden karşılanacaktır. İkinci sütunda ise kırsal alanda tarım ve ormancılık sektörünün rekabet gücünün arttırılması, ekonomik faaliyetlerin çeşitlenmesi ve yaşam kalitesinin arttırılmasına yönelik tedbirlere devam edilecektir. Üye ülkeler önlemlerin uygulanmasında ulusal ve bölgesel ihtiyaçları temelinde bir takım esnekliklere sahiptirler. İkinci sütunda ele alınan tedbirler için kırsal kalkınma politikasının kaldıraç etkisini pekiştirmek ve OTP temel hedeflerine ulaşması temelinde üye ülkeler tarafından eş-finansman sağlamaktadır. İki sütunlu yapı içinde, OTP’nin 2020 hedefleri ile uyumlu, daha adil, daha yeşil bir politika şeklinde modernize edilmesi ve kolaylaştırılması önerilmektedir.
2013 Reformu çerçevesinde uygulanacak politikalarla ilgili ele alınan bazı temel konular aşağıda açıklanmaktadır. 1. DOĞRUDAN ÖDEMELER a) Doğrudan gelir desteklerinin adil dağıtılması Avrupa Komisyonu sunduğu yasa tasarıları ile AB üyesi 27 ülkede 2014 itibariyle uygulamaya geçmek üzere yeni bir “Tek Ödeme Planı” önermiştir. Önerilen plan ile 2019 yılından itibaren her bölge içinde hektar başına eşit ödeme sistemine geçiş hedeflenmektedir. Tek ödeme planı çiftçiler ve üye ülkeler ile bölgeler arasındaki destekleme farklarını azaltacaktır. AB genelinde çiftçilere yönelik hektar başına doğrudan destekleme ödemeleri üye ülkeler arasında farklılık göstermektedir. Örneğin, 2013 yılı için uygun arazinin hektar başına ve yararlanıcı başına doğrudan destek tutarı Letonya için 94,7 Euro, Hollanda için ise 457,5 Euro’dur. AB-27 ortalamasına bakıldığında ise bu tutar 269,1 olmaktadır. Reform ile birlikte OTP’nin ülkeler arası eşitsizlikleri azaltmak ve daha adil bir doğrudan destek dağılımı sağlamak hedeflenmiştir.
b) Yeşil doğrudan ödemeler Reform ile birlikte yapılan en yenilikçi önermelerden birisi AB bütçesinden ayrılan ulusal desteğin %30’unun iklim ve çevre için uygun tarımsal faaliyet gösteren çiftçilere zorunlu yeşil doğrudan ödemeye ayrılmasıdır. Bu desteğin verilmesinde çiftçiler tarafından 3 koşulun yerine getirilmesi öngörülmektedir. • Ekilen Ürün Çeşitliliği; çiftçiler eş zamanlı olarak en az 3 ürün yetiştirmeli ve yetiştirdikleri 2 ürünün ekilebilir arazinin %5’inden az olmamak kaydıyla, 3. ürünün ise ekilebilir alanın %70’ini geçmemesi koşuluna uygun olarak ekimin planlanması gerekmektedir. • Mevcut Otlak alanlarının muhafaza edilmesi; bireysel tarım işletmelerinin 2014 yılı otlak alanları kalıcı olarak muhafaza edilmelidir. • Ekolojik amaçlı alanlarının ayrılması: Çiftlik arazisinin en az %7’si (otlak harici) ekolojik amaçlara yönelik olarak ayrılacaktır (Çitle çevrili alan, ağaçlık alan, manzaralı alan, vb.)
c) Aktif çiftçilere yönelik desteklemeler OTP kaynaklarının etkin dağılımı için aktif şekilde faaliyet gösteren çiftçilere doğrudan gelir desteği verilmesi önerilmektedir. d) Büyük çiftliklere yönelik doğrudan ödeme tavanı Günümüzde büyük çiftlikler doğrudan gelir desteklerinden çok büyük bir pay almaktadırlar. Destekleme ödemelerinin yaklaşık %80’i çiftçilerin % 20’sine ve çoğunlukla büyük çiftlik sahiplerine gitmektedir. OTP kapsamında yapılacak reform düzenlemeleri ile desteklemelere büyük çiftliklere yönelik ölçek ekonomilerini de dikkate alan bir doğrudan ödeme tavanı getirilmesi beklenmektedir.
e) Küçük ölçekli çiftçiler için kolaylaştırılmış ödeme planı Küçük çiftçilere yönelik doğrudan gelir desteklerinin basitleştirilmiş bir mekanizma ile çiftçiler ve üye ülkeler için idari maliyetlerinin azaltılması hedeflenmektedir. AB bütçesinden üye ülkelere ayrılan ulusal fonun %10’una kadar küçük çiftçilere destek verilmesi önerilmektedir. f) Sonuç odaklı kırsal kalkınma politikası Kırsal kalkınma politikasının, AB’nin bölgesel kalkınma fonları, Avrupa Kırsal kalkınma için tarımsal fonu ile uyumlaştırılması adına Avrupa Komisyonu ve üye ülkeler arasında imzalanacak ortaklık sözleşmeleri ile yürütülmesi önerilmektedir. Bu sözleşmeler, Avrupa 2020 Stratejisi ve ulusal reform programlarının hedefleri ile uyumlu olacaktır. Böylece kırsal kalkınmanın dâhil olduğu AB yapısal fonları ile desteklenen, bölgesel kalkınma için bütünleştirilmiş bir strateji oluşturulması hedeflenmektedir.
g) Pazar desteklemeleri ve kriz yönetim mekanizmaları Günümüzde Avrupa tarım sektörü özellikle tarımsal gelir üzerinde etkisi olan öngörülemeyen koşullara geliştirilen tepki mekanizmaları veya uluslararası ticaret anlaşmaları ile istenen uyum ve geçiş koşullarının sağlanması gibi çeşitli bir takım zorluklarla karşı karşıyadır. Bu nedenle, birinci sütunda pazar tedbirlerinin yeniden yapılandırılması önerilmiştir. Olası krizlere karşı çiftçilere acil destek sağlanmasına yönelik bir acil durum mekanizması oluşturulması da öneriler arasında yer almaktadır. Ayrıca, küreselleşme sonucu oluşan yeni pazar koşullarına çiftçilerin hızlı adapte olmalarına yönelik Avrupa Küreselleşme Fonu (European Globalization Fund) müdahale tedbirlerinin genişletilmesi gündeme gelmiştir.
2. Piyasa Önlemleri OTP reformunda piyasa önlemlerinde değişikliklerin şu konuları kapsadığı görülmektedir: Müdahale döneminin uzatılması, mücbir sebep koşullarının yumuşatılması, kriz yönetiminin güçlendirilmesi ve kapsamının genişletilmesi ve daha geniş yelpazede ürünlere özel stok imkânları sağlanması, etkinliği arttıracak diğer önlemler ve kontrollerin geliştirilmesi. Bahse konu piyasa önlemlerinin, özellikle müdahale aracı olarak, fiyata ilişkin kriz dönemlerinde ve potansiyel piyasa bozulmaları durumunda bir güvence aracı olarak kullanılması gerekliliği vurgulanmaktadır. Kalite politikasındaki değişiklik çerçevesinde, tüketici beklentileri dikkate alınarak ürünlerin özellikleri ve kalitelerine yönelik olarak çiftçilerle iletişim ve etkileşim imkânlarının geliştirilmesi öngörülmektedir. Komisyon belgesinde, arz miktarına ilişkin bazı kısıtlamaların sona ereceği belirtilmektedir (Süt kotaları, üzüm bağı yapımı, şeker ve glikoz). Özellikle şeker kotalarının sona ermesinin AB üreticilerinin yanında DTÖ, gelişme yolundaki ve tercihli rejimden yararlanan ülkeler açısından büyük önem taşıdığını vurgulamak gerekir.
3. Kırsal Kalkınma Kırsal kalkınma politikalarının şu alanlarda önemli işlevler göreceği Komisyon belgesinde vurgulanmaktadır: • Tarımın rekabet edebilirliği (Yenilikçiliğin ve yeniden yapılanmanın teşviki, tarım sektörünün kaynaklarını daha etkin kullanır hale gelmesini sağlama), • Doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimi (Çevreye, tarımın iklim değişikliğine ve kırsal alana yönelik esnekliğine dikkat edilmesi ve tarım arazilerinin üretim kapasitelerinin korunması), • AB düzeyinde kırsal alanların dengeli bölgesel kalkınması (Kırsal alandaki insanların sosyoekonomik açıdan güçlendirilmesi, kapasitelerin geliştirilmesi, yerel koşulların ve kent-kır ilişkilerinin iyileştirilmesi).
FİNANSMAN MEKANİZMASI Topluluğun Ortak Tarım Politikası, 1962 yılında oluşturulan Tarımsal Yönlendirme ve Garanti Fonu (FEOGA)’dan finanse edilirken, bu fon 2005 yılında kaldırılmış ve yerine AB genel bütçesinin parçası olarak iki ayrı fon kurulmuştur. 1. Avrupa Tarımsal Garanti Fonu (the European Agricultural Guarantee Fund) (EAGF): Çiftçilere yapılan doğrudan ödemeler (gelir desteği) ve tarım piyasasında istikrarı sağlamaya yönelik harcamalar(piyasa desteği) bu fondan karşılanır. OTP bütçesinin %70’i gelir desteği biçiminde, %10’u piyasa desteği biçiminde harcanmaktadır. Gelir desteği ile tarımla uğraşan ve diğer sektörlerde çalışanlara göre daha az gelir elde eden kesime doğrudan gelir yaratılması hedeflenirken, Piyasa desteği ile tarımda fiyat istikrarının ve tarımsal gıda arz güvenliğin sağlanması düşünülmüştür. Çünkü Tarım, hava ve iklime diğer sektörlerden daha çok bağlıdır. Bu durum tarım ürünlerinin fiyatında ve üretimde büyük istikrarsızlıklara neden olabilmektedir. Piyasa desteği bu açıdan önemlidir. 2. Kırsal Kalkınma İçin Avrupa Tarımsal Fonu (European Agricultural Fund for Rural Development) (EAFRD): Kırsal kalkınma programlarının finansmanı bu fondan karşılanır.
FİNANSMAN MEKANİZMASI Avrupa Tarımsal Garanti Fonu tamamen Birlik bütçesinden karşılanırken, Kırsal Kalkınma için Avrupa Tarımsal fonundan yapılan harcamalar üye ülkelerle birlikte ortaklaşa finanse edilmektedir. OTP bütçesinin yaklaşık %20’si bu amaçla harcanmaktadır. EAGF and EAFRD fonları üye devletler ve Birlik tarafından ortaklaşa yürütülür. Yani AB Komisyonu yararlanıcılara doğrudan ödeme yapmaz. Bu görev üye devletlere devredilmiştir. AB Bütçesinin kaynakları şunlardır: Gümrük vergileri, KDV, prelevman (Topluluğa ithal edilen tarım ürünlerinin fiyatını eşik fiyatı seviyesine yükseltmek amacıyla uygulanan değişken oranlı bir vergi) ve üye ülkelerin GSMH’ları baz alınarak sağlanan kaynaklar.
FİNANSMAN MEKANİZMASI 2015-2020 döneminde Doğrudan ödemeler için yıllık yaklaşık 42 milyar Avro ve toplamda 252 milyar Avro, Kırsal kalkınma için 2014-2020 döneminde ise yıllık 13.5 milyar Avro ve toplamda 95.5 milyar avro harcama planlanmaktadır. OTP’nin maliyeti (doğrudan ödemler + kırsal kalkınma) yıllık 53 milyar Avro dolayında olup bu rakam AB bütçesinin yaklaşık %40’ına tekabül etmektedir. Bu oran geçmiş yıllarda %75 civarında iken yapılan reformlarla önemli ölçüde düşürülmüştür.
FİNANSMAN MEKANİZMASI
Doğrudan Ödemeler Ülke Bazında 2015-2020
Kırsal Kalkınma 2014- 2020
AB ÜLKELERİ BAZI TARIMSAL İSTATİSTİKLER 28 Üyeli AB 12 milyon çiftçiye sahip olup 4 milyon kişi de gıda sektöründe çalışmaktadır. Tarım ve gıda sektörleri istihdamın %7’sini ve AB GSYİH’sının % 6’sını sağlamaktadır. Çiftliklerin büyün bir kısmı göreli olarak küçüktür. Ortalama bir AB çiftçisi 12 hektar araziye sahiptir. (yaklaşık 20 Futbol sahası büyüklüğünde) ve çiftliklerin 70 %’i büyüklük olarak 5 hektardan küçüktür. Amerika’daki çiftçi sayısı 2 milyon ortalama arazi büyüklüğü ise 180 hektardır.
AB DÜNYA TARIM TİCARETİ 2010-2012
AB’NİN YILLARA GÖRE TARIM ÜRÜNLERİ İHRACATI VE İTHALATI (AB-28 DIŞI)
AB’NİN EN FAZLA İHRACAT VE İTHALAT YAPTIĞI ÜLKELER (2014)
AB28’İN TÜRKİYE İLE TARIM ÜRÜNLERİ TİCARETİ
TÜİK verilerine göre, Türkiye’de tarım sektörünün 2013 yılında büyüme hızı yüzde 3,1, GSYH içindeki payı cari fiyatlarla yüzde 7,4 olarak gerçekleşmiştir. Sektörün toplam istihdam içindeki payı 2013 yılında yüzde 23,8 olarak gerçekleştir. İ