MATHEW BRADY
İrlandalı göçmen bir ailenin çocuğu olan Mathew Brady 16 yaşında New York'a geldi. Bir mağazada mücevher kutusu imalatı ile geçimini sağlamaya çalışıyordu. İşinden artakalan zamanlarında fotoğrafçılıkla ilgili dersler alırken Samuel Morse ve Samuel Avery ile tanıştı. Onlardan "daguerreotype" tekniğini öğrendi. Bu yeteneğin keşfedilmesi uzun sürmedi. 1844 yılında New York'ta kendi fotoğraf stüdyosunu açtı.
Brady, kısa süre içerisinde -özellikle portre fotoğrafçılığında- ABD'de ün saldı. 1856 yılında "Ulusal liderlerin" ve önde gelen yabancı isimlerin portrelerini çekmek için Washington’daki stüdyosunu açtı. Bunu yaparken bir diğer amacı ülke tarihinin önemli şahsiyetlerinin fotoğraflarını çekerek sonraki kuşaklara görsel belgeler sunmaktı.
Disiplinli çalışması ve tamamlayıcı yeteneği sayesinde öyle bir ün yapmıştı ki diğer ünlüler bile onun stüdyosunda toplanıyordu. Stüdyosuna gelenler arasında Abraham Lincoln gibi tanınmış kişiler de yer alıyordu.
Fotoğraf makinası tarihin gözüdür" diyen Brady, Portre fotoğrafçılığının zirvesinde iken dikkatini ABD deki "İç Savaş"a çevirdi.
Savaşın tüm cephe ve birliklerini kapsayan büyük ölçekte bir belgesel hazırlamayı amaçlıyordu ve bu amacı doğrultusunda fotoğrafçılardan oluşan bir ekip kurma hazırlığına girişti. Arkadaşları, savaş alanlarının tehlikeleri ve projenin finansal risklerinden bahsederek O'nun cesaretini kırmaya çalıştılarsa da bu konuyu kafasına koymuştu.
Avrupalı fotografçılar şehirlerinin görüntülerini kaydederken, Amerika'lılar da tarihlerindeki en kötü karmaşayı, iç savaşı kaydediyorlardı. Bu görüntülerle ilgilenen fotografçıların hiçbirinin adından söz edilmezken bir öğretmenin yaratıcı yeteneğini ve bir işadamının iç güdüsünü, bir sanatçının seçici gözleriyle birleştiren hırslı ve aynı zamanda seçkinci bir kişi olan Brady, adından savaşla bağlantılı olarak söz ettirdi.
Yakın çalışma arkadaşı Alexander Gardner ile savaşın tüm aşamalarını fotoğrafladı.15 kişiden oluşan fotoğrafçı grubu bıkmadan usanmadan çalışarak, yakılmış ıssız tarlalardan, dramatik manzaralara kadar, tarihi anlatan her şeyi dökümanlar halinde topladılar.
Cepheden çektiği enstantaneleri ve savaşın "ünlü" simalarının fotoğraflarını ağırlıklı olarak ‘’Anthony Compan’’e gönderiyor, onlar da aralarında "Incidents of the War," ve "Brady's Album Gallery" gibi fotoğraf albümlerinin de olduğu bu çalışmaları satıyorlardı. Ancak elde edilen gelir masrafları karşılamak için yeterli olmuyordu.
Arşivi 1875’te zamanın şartlarına göre önemli bir miktar olan 25 Arşivi 1875’te zamanın şartlarına göre önemli bir miktar olan 25.000 Dolar'a Birleşik Devletler'e satıldı. New York'ta yaşama gözlerini yumdu. Mezarı Washington'da olan Brady'nin bıraktığı tek miras, fotografçılarına empoze ettiği seçkincilik değildi, Brady aynı zamanda onların da kendi şöhretlerini kazanmasına yardımcı olmuştu.
Rıdvan Demirkaya Gazete-1(gündüz) 111502051