KÜRESELLEŞME VE DEĞİŞEN DÜNYA

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Siyaset Bilimine Giriş
Advertisements

2. Türkiye’de İçgöç Süreci ve Kentteki Sorunları.
Buharla Çalışan Su Pompaları
TOPLUMSAL YAPIYI OLUŞTURAN ÖĞELER
COĞRAFYA İÇERİSİNDEKİ YERİ
NÜFUS POLİTİKALARI.
SOSYOLOJİ DERSİ 2.ÜNİTE TOPLUMSAL YAPI.
Farklı Sistemlerde Kentleşme ve Kentleşme Politikası
TOPLUMSAL DEĞİŞME NEDİR? Toplumsal değişme, toplumsal yapının, kurumların, toplumsal ilişkiler ağının, davranış kalıplarının, toplumsal norm ve değerlerin.
MERKANTİLİZM TANIM Orta çağın sonları ile sanayi devrimi arasında kalan dönem. Ticaret Ev-sanayi şeklinde başlayan sanayi Kapitalist sınıf: sanayiciler,
Kültür.
Sosyolojide Kullanılan Bazı Kavramlar
Liberalizmin Tarihsel Kökenleri
…Tarih Kainatın Vicdanıdır...
DERS-2: Milli Güvenlik Stratejimiz
Küreselleşme ve Değişen Dünya
ÇEVRE SORUNLARI VE POLİTİKASI
SOSYOLOJİ DERSİ 3.ÜNİTE TOPLUMSAL DEĞİŞME PANT REEE
BİLGİ TOPLUMU.
Doç.Dr. Ahmet MUTLU Ondokuz Mayıs Üniversitesi İİBF
EKONOMİK FAALİYET ALANI (SEKTÖR):
6.Sınıf Sosyal Bilgiler Ülkemiz ve Dünya
T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük TÜRK ÇAĞDAŞLAŞMASI
SANAYİ DEVRİMİ Sanayi Devrimi ya da Endüstri Devrimi, Avrupa'da 18. ve 19. yüzyıllarda yeni buluşların üretime olan etkisi ve buhar gücüyle çalışan makinelerin.
BİLGİ BAZLI YENİLİKÇİ GELİŞME STRATEJİSİ BAĞLAMINDA TÜRKİYE’NİN KURUMSAL DÖNÜŞÜM İHTİYACI Prof. Dr. Hüsnü ERKAN DEÜ İİBF İktisat Bölümü Yrd. Doç. Dr. Canan.
TÜRKİYE EKONOMİSİNİN SEKTÖREL DAĞILIMI
İŞLETME İLKELERİ Küresel Ortamda İşletmecilik ve Rekabet
KÜTÜPHANE VE İLGİ ALANI
PSİKOLOJİ İLE DİĞER BİLİM DALLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ
1.  Teknik, ekonomik, sosyolojik ve psikolojik bağlamlarda ve her türlü örgütlerde ge r çekleşmekte olan girişimciliğin günümüzde çok çeşitli tanımları.
RUSYA Devletin Adı: Rusya Federasyonu
KÜRESELLEŞME VE DEĞİŞEN DÜNYA
Eğitimin ve Toplum.
Uygarlık Düzeyi Açısından Eğitimin Kısa Tarihi. Günümüzde e ğ itim bir sistem olarak ele alınmaktadır. Sistem, birbiri ile ilişkili olan ve birlikte çalışan.
NÜFUS ÖZELLİKLERİ VE NÜFUSUN ÖNEMİ
Kalkolitik Çağ Neolitik Çağ’ın sonuna doğru ölülerin evlerin tabanına gömülmesi adeti ortadan kalkmış ve ölüler yerleşim yerlerinin dışına gömülmeye başlanmıştır.
KIRSAL KALKINMA ve ÖRNEK PROJELER
SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ.
Klasik Sosyoloji Tarihi
GİRİŞİMCİLİK VE LİDERLİK
İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 11. SINIF
TARİH ÖNCESİ DEVİRLER TA®İH NOTLA®I.
Cumhuriyet Dönemi Roman ve Hikâye -Bu dönemde roman ve hikaye cumhuriyet düşüncesi etrafında biçimlenmiştir. -O dönemdeki sosyal ve siyasi ortamı yansıtır.
KÜRESEL TİCARET.
Buharla Çalışan Su Pompaları
EKONOMİ POLİTİK Ekonomi yönetiminde ve uygulamalarında tercih edilen politikalardır. Kırsal alan için ekonomi-politik belirlemeleri i. Nüfus ii. İstihdam.
ÜLKEMİZDE NÜFUS / Nüfusumuzun Özellikleri
ULUSLARARASILAŞMA.
Kırsal sosyoloji ve çalışma alanları-görevleri Prof. Dr
REFAH DEVLETİ.
KÖY MANTALİTESİ = KÖY DÜŞÜNÜ
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı ( ):
ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ SOSYAL HİZMET BÖLÜMÜ
Toplum ve Toplumsal Yapı
SOSYAL YAPI İlin Türkiye'deki konumu Edirne haritası Çalışma alanı
DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ ve BİLİM SUNU
Liberalizmin Tarihsel Kökenleri
Doç. Dr. İhsan ÇAPCIOĞLU 14. Hafta: Sosyal Hayatı Etkileyen Din
Yetişmesi için büyük kaynak gerektiren vasıflı insan gücünün, ilgisizlik ve imkânsızlıklar nedeniyle daha gelişmiş bir ülkeye göç etmesine beyin göçü.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Kültür ve Özellikleri.
SHB-221 TÜRKİYE’NİN TOPLUMSAL VE EKONOMİK YAPISI
Sosyoloji Tarihi-A- Klasik Sosyoloji Tarihi
TOPLUMSAL BİR BİLİM OLARAK SOSYOLOJİ
TOPLUMSAL BİR OLGU OLARAK KENT VE KENTLİLİK
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Siyaset Bilimi II 9. Hafta: milliyetçilik.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
İş ve Meslek Sosyolojisi
Sunum transkripti:

KÜRESELLEŞME VE DEĞİŞEN DÜNYA -Toplum Türleri -Toplumsal Değişme -Küreselleşme

TOPLUM TÜRLERİ Modern Öncesi Toplumlar Genel olarak 3 ana başlık altında toplanan modern öncesi toplumları modern toplumdan ayıran özellikleri bu toplumların modern toplumlara nazaran yaşam şartlarındaki radikal farklılıklardır.

i-) İlk toplumlar: Avcı ve toplayıcılar Bu gezegendeki insan varoluşunun, küçük bir bölümü hariç geri kalanında, insanlar, avcı ve toplayıcı toplumlarda yaşamışlardır. Avcı ve toplayıcılar yaşamlarını, avcılık, balıkçılık ve doğada bulunan yenilebilir bitkilerin toplanmasıyla kazanırlar. Bu kültürler, Afrika ve Brezilya ile yeni Gine’nin az sayıdaki kıraç köşeleri gibi dünyanın kimi bölgelerinde varolmayı sürdürmektedirler.

Avcı ve toplayıcı kültürlerin çoğunluğu, Batı kültürünün (Avrupa, A. B Avcı ve toplayıcı kültürlerin çoğunluğu, Batı kültürünün (Avrupa, A.B.D ve Avusturalya ile Yeni Zelanda kültürleri) yayılmasıyla yok edilmişler ya da asimile edilmişlerdir. Şuan, dünya nüfusunun çeyrek milyondan daha az bir bölümü-dünya nüfusunun sadece yüzde 0,001’i- avcılık ve toplayıcılıkla geçinmektedir.

Özellikleri: -M.Ö 50.000’den günümüze kadar yaşamışlardır ve yaşamaktadırlar (şimdi yok olmanın eşiğindedirler). -Yaşamlarını avcılık, balıkçılık ve yenilebilir bitkilerin toplanmasıyla sürdüren az sayıda insandan oluşurlar. Eşitsizlik çok azdır. Rütbe farklılıkları yaş ve cinsiyetle sınırlıdır.

Modern toplumlarla kıyaslandığında zengin ile yoksul ayrımı söz konusu olmadığı gibi konum ve rütbe farklılıkları yaş ve cinsiyetle sınırlıdır. Yaşamları bizim için bir önem taşımayan ilkel insanlar değillerdir. Savaşın olmayışı, rekabet yerine iş birliğinin hakim olması ve temel servet ve güç eşitsizliklerinin olmayışı, avcı ve toplayıcı toplumları modern sanayi uygarlığı tarafından yaratılan dünyadan daha istikrarlı ve daha doğal kılmaktadır.

ii-) Kır ve Tarım Toplumları Kır toplumları esas olarak evcil hayvanlara dayanırlarken tarım toplumları tahıl yetiştiren (tarım yapan) toplumlardır. Modern dünyada özellikle Afrika, Ortadoğu, ve Orta Asya’daki bölgelerde yoğunlaşan pek çok kır toplumu bugün de varlığını sürdürmektedir.

Özellikleri -M.Ö. 12 000 den günümüze kadar yaşamışlar ve halende az sayıda da olsa varlıklarını devam ettirmektedirler. -Kentler ya da kasabaların olmadığı, küçük kır topluluklarına dayanır. -Yaşamlarını genellikle avcılık ve toplayıcılıkla desteklenen tarım yoluyla sürdürürler. -Avcı ve topluluklara kıyasla daha güçlü eşitsizlikler bulunur. -Şefler tarafından yönetilirler.

iii-) Geleneksel Toplumlar yada Uygarlıklar Yaklaşık olarak M.Ö 6000 lerden başlayarak 19.yy a kadar yaşamışlardır. Uygarlık anlamında bugün tümü ortadan kalkmıştır denebilir. Kentlerin ortaya çıkmasına dayanan bu toplumlarda oldukça belirgin servet ve güç eşitsizliği gözlemlenmektedir. Yazının kullanımı ile bilim ve sanatta gelişmelerin bu toplumlarda ortaya çıkması bu toplumları genellikle uygarlıklar olarak adlandırmaya yol açmıştır.

Özellikleri Birkaç milyon nüfusa sahip olacak kadar çok büyüktürler. -Ticaret ve tarım dışı üretimin yoğunlaştığı kimi kentler bulunur. -Büyük ölçüde tarıma dayanırlar. -Farklı sınıflar arasında önemli eşitsizlikler bulunur -Bir kral ya da imparatorun başında bulunduğu ayrı bir hükümet aygıtı bulunur.

Modern Dünya Toplumları: Sanayi Toplumları Sanayileşmeyle beraber 200 yıl öncesine kadar tarım, kır, kısaca geleneksel diyebileceğimiz bir çok toplum radikal değişikliğe uğramıştır. Sanayileşme cansız güç kaynaklarının (buhar ya da elektrik gibi) kullanımına dayanan makinalaşmış üretimin ortaya çıkışına göndermede bulunur. Sanayi toplumları (kimi zaman modern ya da gelişmiş toplumlar olarak da adlandırılır), daha önceki bütün toplumsal düzen türlerinden son derece farklıdırlar.

Geleneksel uygarlıkların en gelişmişlerinde bile, insanların büyük bölümü toprak üzerinde çalışırlardı. Bugünkü sanayi toplumlarının temel bir özelliği ise çalışan nüfusun büyük bölümünün tarım yerine fabrikalar, ofisler ya da dükkanlarda çalışıyor olmalarıdır. İnsanların yüzde doksandan fazlası var olan işlerin büyük bölümünün yer aldığı ve yeni iş olanaklarının yaratıldığı kasaba ve kentlerde yaşamaktadır.

Modern toplumlarda siyasal düzenler geleneksel toplumlardan gelişmişlik ve yoğunluk bakımından daha merkezi konumdadır. Geleneksel uygarlıklarda, siyasal yetkelerin (monarklar ve imparatorlar), kendilerine oldukça yeterli olan köylerde yaşayan tebalarının büyük bölümünün yaşamları üzerindeki doğrudan etkileri çok azdı. Sanayileşmeyle birlikte, taşımacılık ve iletişim çok daha hızlı hale geldiğinden, daha bütünleşmiş bir ulusal topluluk ortaya çıkmıştır. (Demiryollarının ülke içindeki farklı coğrafyaları bağlaması gibi)

Sanayi toplumuyla beraber ulus-devlet olgusu gittikçe yaygın bir hal almıştır. Sanayinin iletişimin yanında ekonomiye ve askeri silahlanmaya getirmiş olduğu katkılarla beraber merkezi yönetimleri güçlendirmiş ve ulus-devletin Avrupa’da yayılmasına zemin hazırlamıştır. Kısacası sanayi devrimiyle beraber toplumda ekonomi, siyasi, askeri ve kültürel bir çok öğe geleneksel toplumlara nazaran köklü değişikliklere uğramış ve yeni bir toplum ortaya çıkmıştır.

Sanayileşmeyle ortaya çıkan yeni toplumlar: On yedinci yüzyıldan beri Batı ülkeleri geleneksel toplumların yaşadığı bölgelerde sömürgeleştirme politikalarıyla bir çok yerde sömürge elde etmişlerdir. Her ne kadar bugün bütün bu sömürgeleşmiş ülkeler bağımsızlıklarını kazanmış olsalar da sömürgecilik süreciyle beraber dünya haritası yeniden biçimlenmiştir.

Sanayileşmiş Birinci Dünya Toplumları Sanayisini tamamlamış gelişmiş toplumlar olarak da adlandırılır. Bu toplumların en büyük özelliği çok partili, parlamenter, yani kısaca demokratik siyasal yönetimleri benimsemiş olamalarıdır. Bunun yanında Birinci Dünya Ülkelerinin bir diğer özelliği de sömürgeler yoluyla ekonomilerini geliştirmiş olmalarıdır. Birinci Dünya toplumları ya da ülkeleri genelde ABD ve Batı Avrupa ülkeleri için kullanılır.

Özellikleri: 18 yy.dan günümüze kadar yaşamışlar ve yaşamaktadırlar. Sanayi üretimi ve genellikle serbest girişime dayanırlar. İnsanlarının çoğu kentlerde yaşar, pek azı kırsal alanda tarımla uğraşır. Sınıfsal eşitsizlikler az da olsa vardır.

İkinci Dünya Toplumları: Birinci dünya savaşından sonra ortaya çıkan Sovyetler Rus Cumhuriyetinin ikinci dünya savaşından sonra Sovyetler Birliği olarak dünya siyaset sistemine çıkmasıyla bu Birliğe üye olan komünist toplumlara ikinci dünya toplumları ya da ülkeleri denmekteydi. Soğuk savaşın bitmesiyle beraber artık bu kavram sosyolojide kullanılmaz oldu. Sovyetler Birliği (S.S.C.B), Çekoslovakya, Polonya, Doğu Almanya ve Macaristan gibi komünist toplumlar anlamına gelmekteydi.

Özellikleri: 1917 Rusya Devriminden 1990 ların başına kadar varlıkları devam etmiştir. Sanayiye dayanmasına rağmen, ekonomik sistem merkezi planlamayla yönetilir. Önemli sınıf eşitsizlikleri varlığını sürdürür. Çoğunluk kent ya da kasabalarda yaşar.

Gelişmekte Olan Toplumlar (3. Dünya Toplumları?) İçlerinde geleneksel biçimde yaşayan insanlar olsa da, gelişmekte olan ülkeler daha önceki geleneksel toplumlardan oldukça farklıdır. Bu toplumların politik düzenleri, ilk kez Batı toplumlarında kurulan düzenlere dayanmaktadır. Yani bunlar ulus devlettir. Nüfuslarının büyük bölümü kırsal bölgede yaşıyor olsa da, bu toplumların pek çoğu hızlı bir kentleşme süreci de yaşamaktadır.

Tarım yine ana ekonomik etkinlik olarak kalsa da, yetiştirilen ürünler artık çokluk yerel tüketime yönelik olmak yerine dünya piyasalarında satılmak için üretilmektedir. Bu ülkeler daha önceki, daha geleneksel ülkelerin çözülmesine yol açan Batı Sanayisiyle olan karşılaşma sonucu ortaya çıkmıştır. *İkinci Dünya Ülkeleri teriminin Sovyet Rusya’nın ortadan kalkmasıyla beraber 3. Dünya ülkeleri ya da toplumları kavramının kullanılması artık anlamsızlaşmıştır diyebiliriz.

Özellikleri On sekizinci yüzyıldan günümüze kadar yaşamaktadırlar. Nüfus çoğunluğu, geleneksel üretim yöntemlerinin kullanıldığı tarımda istihdam edilir. Tarımsal ürünlerin bir bölümü dünya pazarlarında satılmaktadır. Kimilerinde serbest girişim sistemi, diğerlerinde merkezi planlama bulunur. Çin, Hindistan, Afrika ve Güney Amerika ülkeleri örnek gösterilebilir.

TOPLUMSAL DEĞİŞME ÜZERİNDEKİ ETKİLER 1-) Kültürel Etkenler: A-) Dinin Etkisi: Toplum yaşamı içinde tutucu ya da ilerletici bir güç olabilir. Kimi dinsel inanç ve pratik biçimleri, geleneksel değer ve törenlere bağlılık üzerinde durarak, değişimi frenleyici rol üstlenirken, bazı dinler ya da dini mezhepler değişimi körükleyebilir. Aynı dinin farklı iki mezhebi olan Katoliklik birinci görüşü protestanlık ise ikinci görüşü destekler niteliktedir. (Bknz. Max Weber Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu adlı eseri.)

B-) İletişimin Etkisi: Değişimin nitelik ve yönünü belirleyen özellikle önemli bir etki, iletişim sistemlerinin yapısıdır. Örneğin yazının buluşu kayıtların tutulmasını sağlayarak toplumsal tarih bilincini artırmıştır. Aynı şekilde matbaanın icat edilmesiyle beraber kültürler arası iletişim sağlanarak toplumsal değişmeler yaşanmıştır.

C-) Liderlik olgusunun Etkisi Tek tek liderler dünya tarihinde çok fazla etkide bulunmuşlardır. Bunun doğru olduğunu görebilmek için, yapmamız gereken tek şey dinsel kişilikleri (Hz. İsa, Hz. Muhammed gibi), politik ve askeri liderleri (Jül Sezar) ya da bilim ve felsefede yenilik yapanları (Isaac Newton gibi) düşünmektir.

Bu kategoride dinamik politikaları izleyebilme ve önceden varolan düşünce biçimlerini izleyen ya da onları kökten bir biçimde değiştiren bir kitle yaratabilme yeteneğine sahip bir lider, daha önceki kurulmuş bir düzeni alaşağı edip yeni bir toplum yaratabilir. Köklü değişiklerin yaşanabileceği toplumlar olduğu gibi değişim bazı toplumlarda bu liderler tarafından toplumdaki potansiyel değişime ön ayak da olabilir. Yani değişim hem tepeden inme hem de tabandan başlayarak gerçekleşebilir.

2-) Fiziksel Çevre: İnsanların yaşam biçimlerini hava koşullarına göre düzenlemek zorunda olduğu daha aşırı çevre koşullarında en açık biçimiyle ortaya çıkar. Kutup bölgelerinde yaşayanlar ister istemez tropikal bölgede yaşayanlarınkinden farklı alışkanlık ve pratikler geliştireceklerdir. Kültürel alışkanlıklar çevreyle dolaylı da olsa belirlenmektedir.

3-) Siyasal Örgütlenmenin Etkileri: Toplumsal değişmeyi güçlü bir biçimde etkileyen ikinci bir etken, politik örgütlenme türüdür. Avcı ve toplayıcı toplumlarda bu etki topluluğu harekete geçirebilecek bir siyasal yetkinin olmadığından gelişmiş toplumlara nazaran daha azdır. Siyasal örgütlenmeler toplumu baştan aşağı yenileyebilir. Teokrasiyle yönetilen toplumlarla demokrasiyle yönetilen toplumlardaki değişime karşı direnişler bunun göstergelerindendir. İran devlet örgütlenmesiyle, İngiltere devlet örgütlenmesi toplumsal değişmeye farklı tepkiler verebilmektedir.

MODERN DÖNEMDE DEĞİŞME 1-) Kültürel Etkenler: Bu dönemde yaşanan bilimsel buluşlar ve düşüncenin laikleşmesi olayı modern bakış açısının eleştirel ve yenilikçi niteliğinin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Gelenekler yalnızca eskiden beri gelen alışkanlıklar olarak kabul görmemekte ve bunlar akıl süzgecinden geçerek değerlendirilmeye başlanmıştır. Bu şekilde bir değerlendirme ister istemez kültür olgularına daha akılcı ve laik bakılmasına yol açmıştır. Giyimden kuşama, törel olandan dinsel olana bir çok alışkanlık hor görülmeye başlanmıştır.

2-) Ekonomik Etkenler: Sanayi kapitalizmin oluşmasıyla beraber fabrikalarda yaşayan insan sayısının artması, köylerden kente göçün yaşanması, yeni sınıfların ortaya çıkması vs. bütün bu değişimleri ekonominin toplumsal değişme üzerindeki etkisi olarak değerlendirebiliriz. Geleneksel üretim düzenlerinin yerine modern sanayi üretim düzenlerinin geçmesi yaratmış olduğu işçi sınıfı ve burjuva sınıfı olgusuyla toplumsal yapılanmanın kökten değişmesine yol açmıştır.

Aynı şekilde bilim ve teknoloji arasındaki gelişme de modern toplumların yapısını iletişimden kaynaklı yeniliklere doğru evirebilmiştir. Örneğin: Telefon, internet, televizyon gibi iletişim araçları son yıllarda toplumları siyaseten ve kültür açısından değişime uğratmıştır.

3-) Siyasal Etkenler: Geleneksel yapıdan farklı olarak (geleneksel siyasi yapı soylu sınıfı odaklıyken) modern dönemdeki siyasal yapılar genelde ulusun egemen güç olarak kabul gördüğü ulus-devlet şeklindeki örgütlenmelerden oluşmaktadır. Adem-i merkeziyetçilikten merkeziyetçiliğe doğru değişimin olduğu ülke yönetimlerinde toplumu tepeden inme reformlarla köklü değişimlere uğratabilme potansiyeli modern dönemde gittikçe artmıştır.

Modern toplumların inşa sürecindeki değişimleri görebilmemiz açısından Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunu örnek gösterebiliriz. Modernleşme, batılılaşma, muasırlaşma adı altında Cumhuriyet döneminde gerçekleştirilen politikalar toplumsal değişmenin tepeden aşağı doğru olduğunu göstermektedir. Bu dönemde alınan bir çok siyasi kararlar ve yürürlüğe konan yasalar bir toplumun nasıl radikal bir değişikliğe uğratıldığının göstergeleridir. Modern dönemde bu türden değişimlere sayısız örnek verebiliriz. Sovyetler Birliğindeki Rus Devrimi, İran’da ki Şah Rıza devrimleri bunlar arasında akla gelebilecek ilk örneklerdir.