ÜNİTE 3 ERKEN ORTAÇAĞ’DA AVRUPA İKTİSAT TARİHİ ÜNİTE 3 ERKEN ORTAÇAĞ’DA AVRUPA
AVRUPA MEDENİYETİNİN SOSYAL VE COĞRAFİ ÇEVRESİ Avrupa’nın Coğrafi Özellikleri Avrupa toprakları önemli farklılıklar göstermekteydi Kuzey bölümü daha çok ovalarla kaplıydı Kuzey ile Güneyi ayıran topraklar arasında bir dizi dağ tepe bulunuyordu Dağların ayırdığı bölgeler arasında iklim farklılıkları bulunuyordu Ulaşım Kuzey ovalarında denize doğru yavaş akan nehirler bulunmaktaydı. Bu nehirler gemiciliğe elverişli olduğu için ağır ve hacimli malların taşınmasına imkan veriyordu. Kuzey Batı Avrupa kıyıları girintili çıkıntılı olduğu için liman şehirleri bulunmakta, bu da denizciliği teşvik etmekteydi. Kuzey ve Güney Avrupa’yı ayıran dağlar geçilmez değildi. Bu nedenle kara taşımacılığı yapılabilmekteydi.
AVRUPA MEDENİYETİNİN SOSYAL VE COĞRAFİ ÇEVRESİ İklim ve Bitki Örtüsü Kuzeybatı Avrupa iklimi Akdeniz’den daha nemlidir, çünkü Atlantis’ten esen rüzgarlara açıktır. Doğuya gidildikçe yazlar sıcak, kışlar soğuk geçer Kuzeybatı Avrupa’nın büyük bir bölümü ormanlarla kaplıdır Yağışların bol olması nedeniyle bataklıklar bulunmakta, tarım sadece kuru bölgelerde yapılmaktadır Kuzey Avrupa’da tarımda kullanılan hayvanlar daha çok atlar ve sığırlardı. Akdeniz bölgesinde ise eşek, koyun ve keçi ağırlığı oluşturmaktaydı.
AVRUPA MEDENİYETİNİN SOSYAL VE COĞRAFİ ÇEVRESİ Maden Kaynakları Kömür ve maden yataklarının mevcut olduğu topraklar; Belçika Kuzey Fransa Orta Ren Silezya
ORTAÇAĞ AVRUPA TOPLUMU Ortaçağ Avrupa toplumu üç etkiye tabi idi. Bunlar; Roma İmparatorluğu’nun Mirası Cermenlerin Etkisi Kilisenin Etkisi a-) Roma İmparatorluğu’nun Mirası Ortaçağ Avrupa toplumu Cermenler tarafından çökertilen Roma İmparatorluğu’nun kültürü kurumları ve geleneklerinden etkilenmiştir. Bu etki Güney ve Güneydoğu Avrupa bölgelerinde daha yaygındı.
ORTAÇAĞ AVRUPA TOPLUMU b-) Cermenlerin Etkisi Sezar’ın birlikleri Cermenlerle ilk karşılaştıklarında Cermenler çobanlık ve çiftçilik yapan yarı göçebe topluluklardı. Cermen toplumunda toprakta kömünal mülkiyet söz konusuydu. Her yıl aşiret liderleri toprakları kabilenin üyeleri arasında yeniden dağıtmaktaydı. Ancak hayvanlarda özel mülkiyet söz konusuydu. Bu yeniden dağıtım toplum üyeleri arasında servet farklılıklarını engellemekteydi. Ancak Romalılar ile yürütülen lüks mal ticareti Cermenlerin bu eşitlikçi yapılarının bozulmasına neden oldu. c-) Kilisenin Etkisi Kilise dönemin önemli bir sosyal ve siyasal müessesesiydi. Pek çok manastır, tarım üretiminin merkeziydi. Kilise yüksek bürokrasiyi temsil etmekteydi. Kilise önemli ölçüde maddi servete sahipti. Kilise devlet gibi fonksiyon gücüne sahipti. Kilise = Devlet
ORTAÇAĞ’IN EKONOMİK DÖNEMLERİ Erken Ortaçağ: 476 – 1000 yıları arasını ifade etmektedir. Bu dönemde Avrupa siyasi kargaşa ve ekonomik düşüş içerisindeydi. Uzak mesafeli ticaret kesintiye uğradı. Bu dönemde Avrupa’da feodal yapı ve malikaneler ekonomisi gelişti. İleri Ortaçağ: 1000 – 1350 yılları arasını ifade etmektedir. Bu dönemde yaygın ve hızlı ekonomik kalkınma görüldü. Müslümanlara karşı haçlı seferleri meydana geldi. Avrupa içinde göç ve kolonizasyon faaliyetleri yaygınlaştı. Dışarıda ticari üsler kurma faaliyetleri yaygınlaştı. Geç Ortaçağ: 1350 – 1450 yılları arasını ifade etmektedir. Ekonomik kriz yaşandı. Salgınlar nedeniyle nüfus azaldı.
ERKEN ORTAÇAĞ İstilalar ve Feodal Örgütlenme Batı Roma’nın yıkılmasıyla Avrupa yaklaşık yarım bin yıl sürecek bir kargaşa dönemine girmiştir. Çeşitli gruplar istilalar gerçekleştirmiştir. Cermenler: İlk istila dalgası Cermenler tarafından gerçekleştirilmiştir. İstila sonucunda Avrupa’da barbar krallıklar ortaya çıkmıştır. Müslümanlar: İkinci istila dalgası Müslüman fetihleriyle ortaya çıkmıştır. 711 yılında Kuzey Afrika’dan gelerek İspanya’yı fethettiler. 732’de Korsika, Sicilya ve Sardunya’yı ele geçirerek Akdeniz’i Müslüman gölü haline getirdiler. Macarlar ve Vikingler: Üçüncü istila dalgası Macarlar ve Vikingler tarafından gerçekleştirildi.
İSTİLALAR VE FEODAL ÖRGÜTLENME İstilaların Sonuçları Bu üç istila sonucunda Avrupa’da iktisadi ve kültürel birlik doğdu. Avrupa istilalara karşı savunma bilinci olarak feodalizmi geliştirmiştir. Avrupa’da birçok bölgede barbar krallıklar ortaya çıkmaya başlamıştı. Bu barbar krallıkların orduları kılıç ve kalkanla donatılmış amatör askerlerden oluşmaktaydı. Bu ordu daha sonra, iyi donatılmış, atlı profesyonel askerlerle güçlendirildi. Daha önceleri sadece ok ve mızrak kullanan atlı askerle, Müslümanlarla girilen savaşlardan öğrenilen üzenginin kullanılmaya başlanmasıyla güçlendi. Üzengi: Eyere yapıştırılmış ayak koyma yeri. Ok atarken attan düşmemeyi sağlamaktaydı.
İSTİLALAR VE FEODAL ÖRGÜTLENME Şarlman’ın dedesi Charles Martel, bu yeni savaşçılara askeri hizmetleri karşılığında toprakları mülk olarak dağıtma uygulaması başlattı. Bu durum şövalye sınıfının doğmasına neden oldu. Şövalye: At üzerinde mızrak ve kılıçla dövüşen, kalkan ve zırhla korunmuş profesyonel savaşçıya verilen isimdir. Şövalye sınıfı zorunlu olarak azdı. Çünkü bir bölgenin çok sayıda şövalyeyi finanse edebilmesi mümkün değildi. Bu yeni savunma sistemi beraberinde yeni bir siyasi örgütlenmeyi de getirdi: Feodalizm Feodalizm: Büyük arazilere sahip lord ya da senyör denilen kişilere korunma ve adalet karşılığında mal ve hizmet üreten kölelerle, serfler ve hür köylülerin alt tabakasını meydana getirdiği dikey olarak örgütlenmiş sosyal ve siyasal organizasyona denir.
İSTİLALAR VE FEODAL ÖRGÜTLENME Feodalizm Kral: Tepede ülkenin bütün topraklarının Tanrı tarafından kendisine bağışlandığına inanılan bir kral bulunmaktaydı. Derebeyi, Lord, Senyör: Çeşitli bölgelerde farklı isimler alan bu kişiler kralın toprakları korumaktaydı. Vassal: Bir derebeyinin himayesinde, ona bağlı olan kimseye denir. Fief: Kralın çeşitli parçalara ayırarak vassallara emanet ettiği topraklardır. Feodal Sözleşme: Bir fiefin bağışlanması, senyör ve vassal arasında birbirlerine karşı hak ve görevleri belirleyen sözleşme niteliğindeydi. Vassal tarafından senyöre bağlılık yemini edilerek sözleşme resmiyet kazanıyordu. Serf: Hür fakat toprağa bağlı köylüye denir.
İSTİLALAR VE FEODAL ÖRGÜTLENME Tarım 10. yüzyılda Avrupa’nın büyük bir kısmı malikanelerden oluşmaktaydı. Malikane: Bir şato ve çevresindeki topraklardan oluşan köylünün güvenliği, aristokrat sınıfın geçimi ve otoritesini sağlayan kurumdur. Şatonun bölünemezliği nedeniyle koruma ve güvenliğin sağlanmasında ölçek ekonomisi kuralları işlemekteydi. Bir malikane için en etkin ekonomik büyüklük, güvenlik sağlamanın marjinal maliyetinin, korunması sağlanan işgücünün ürettiği üründen lordun vergi şeklinde aldığı payın değerine eşit olduğu noktadır. Malikane dört bölümden oluşmaktaydı. Yerleşim yeri Tarlalar Çayırlar Koruluk ve ormanlar
İSTİLALAR VE FEODAL ÖRGÜTLENME Açık Tarla Sistemi ve Ağır Saban Akdeniz Avrupa’sında toprak yumuşak olduğu için hafif saban kullanılmaktaydı. Hafif saban: Toprağı altüst etmeyen, sadece gevşeten bu nedenle toprağın çapraz olarak ikinci kez sürümünü gerektiren sabandır. Kuzey Avrupa’da sert ve yoğun topraklı bataklıklar olduğu için ağır saban kullanılmaktaydı. Ağır Saban: 6. yüzyılda Slavlar tarafından kullanılmaya başlandı. Sekiz öküzle çekilen, toprağı derinden ters yüz eden sabandır. Hafif Saban - Çapraz sürüm gerektirdiğinden genelde tarlalar kare şeklinde ekilmekteydi. Ağır Saban – Manevra kabiliyeti sınırlı olduğu için tarlalar genelde uzun çizgiler halinde ekilmekteydi.
İSTİLALAR VE FEODAL ÖRGÜTLENME Açık Tarla Sistemi Hububat tarımı ve hayvancılık aynı malikane içinde yapıldığı için tarlalar çitlenmiyordu. Sadece ekim yapılan tarlalar çitleniyordu. Bu sayede hem çitleme masrafları oluşmuyor, hem de hayvan otlamasında ölçek ekonomisinden yararlanılıyordu. Açık tarla sisteminde lordun ve köylülerin paylarını oluşturan çizgiler tarlalar arasında dağılmış bir şekilde bulunuyordu. Tarlalar genelde 25 çizgiden oluşmaktaydı. Bunun nedeni ikiye ayrılabilir; a-) Tek bir merkezi tarlada üretim yapmanın riskini önlemeyi amaçlayan sigorta sistemi olarak görülmekteydi b-) Köy topluluğunun her üyesine kalitesi ve yerleşim yerine uzaklığı farklı topraklardan eşit pay verme düşüncesinin varlığı Lordun bir yandan tembelliği önlemek için köylüyü denetlemesi, diğer yandan gelirini en yüksek düzeye çıkarmak istemesi
İSTİLALAR VE FEODAL ÖRGÜTLENME İkili ve Üçlü Tarla Rotasyonu Malikanelerde ilk başlarda ikili tarla rotasyonu hakimken daha sonraları üçlü tarla rotasyonuna geçilerek verim artırılmıştır. İkili Tarla Rotasyonu: Tarlanın bir bölümüne kış ekimi yapıldığı, diğer bölümününse nadasa bırakıldığı sistemdir. Üçlü Tarla Rotasyonu: Kışın buğday, arpa, çavdar ekimi, ilkbaharda yulaf ve baklagil ekimi yapıldığı, üçüncü bölümde ise nadasa bırakıldığı sistemdir. Ortaçağ’da tarım ortaklaşa yürütülmek zorundaydı. Bu nedenle sistem herhangi bir yeniliğe kapalıydı. Korular, hayvanların yazın otlamasını sağlıyordu. Çayırlar ise hayvanların kışın beslenme ihtiyacını karşılıyordu. Yerleşim merkezi, su kaynağına yakın bir yerde ve köyü dış dünyaya bağlayan bir yolun üzerinde bulunmaktaydı.
İSTİLALAR VE FEODAL ÖRGÜTLENME Malikanede Sosyal Yapı Lordların bir veya birden çok malikanesi olabilirdi. Lordun doğrudan yararlandığı topraklara rezerv (demesne) adı verilmekteydi. Bu yapının en alt tabakasını serfler ve hür köylüler oluşturmaktaydı. Bu dönemde tipik işgücü organizasyonu serfler ve hür köylüler üzerine inşa edilmişti. Serfin yükümlülükleri Angarya: Köylünnü ve serfin rezervde genelde haftada üç gün çalışmak ve bu iş için gerekli saban, öküz ve aletlerden kendi payına düşeni getirmek zorunda olmasına denir. Bu dönemde pazar imkanlarının sınırlılığı angaryayı en etkin iş organizasyonu haline getirmiştir. Mirastan Pay: Serf öldüğü zaman lord serfin mirasından pay alabilirdi. Ödeme: Serfin kızı evlendiğinde lorda ödeme yapmak zorundaydı. Ayrıca kümes hayvanı ve yumurta da vermekteydi. Toprağa Bağlılık: lordun izni olmadan toprağı terk etmek mümkün değildi.
İSTİLALAR VE FEODAL ÖRGÜTLENME Ticaret 476’da barbar krallıkların kurulmasıyla 5. yüzyılda Akdeniz ticaretinin sona erdiği iddia edilmektedir. Bu görüşe iki bilim adamı (Pirenne ve Dopsch) itiraz etmiştir. Alfons Dopch Cermen istilacılarının barbar olduğu görüşüne karşı çıktı. Onların bir zamanlar sanıldığından daha medeni olduklarını iddia etmiştir. Bu nedenle ticareti kesintiye uğratmamışlar, aksine miras olarak sürdürmüşlerdir demiştir. Henri Pirenne 6. yüzyılda Marsilya’nın hâlâ Batı Avrupa’ya Doğu Akdeniz mallarını arz eden büyük bir ticaret merkezi olduğunu iddia etmiştir. Bu tezin ana kanıtlarından biri Mısır’da yapılan papirüsün ithal edilmesidir. Pirenne’nin iddiası Akdeniz ticaretinin 5. yy’da Cermen istilası yüzünden değil, 7. yüzyıldaki Müslüman fetihleri dolayısıyla sona erdiğidir.
İSTİLALAR VE FEODAL ÖRGÜTLENME Robert S. Lopez Lopez’e göre Akdeniz ticaretinin sona ermesi Müslüman fetihlerinin hemen ardından olmamıştır. Yaklaşık 50 yıl daha sürmüştür. Kesintinin nedeni ise Bizans ve İslam imparatorlukları arasındaki düşmanlıktır. F. Vercauteren Buna göre Akdeniz ticareti 4. yüzyıl ile 9. yüzyıl arasında dalgalanma göstermiştir.
İSTİLALAR VE FEODAL ÖRGÜTLENME Şehirler İstilacılar 5. yy’da şehirlere çok zarar verdi. Şehirlerin bir kısmı kendini koruyabildi, bir kısmı çok tahrip oldu, bir kısmı da tamamen ortadan kalktı. Bu dönemde şehirlerin devamlılığını sağlayan unsurlar; Surlar: İstilacılara karşı tek güvenlik kaynağıydı. Kolay kolay yıkılmaz nitelikteydi. Hıristiyan kilisesinin kurumları: Hıristiyanlık bir şehirli diniydi. Katedraller pazar yerine yakındı, bir barış ve güven ortamı sağlıyordu. Manastırlar üretimin merkezini oluşturmaktaydı.
İSTİLALAR VE FEODAL ÖRGÜTLENME Şehirler Avrupa’da şehirlerin başlangıcını inceleyen Edith Ennen üç farklı bölge tespit etmiştir. Kesintiye Uğramayan Şehirler: Akdeniz Bölgesi’nde herhangi bir kesinti söz konusu değildi ancak bir daralma mevcuttu. Kesintiye Uğrayan Şehirler: İngiltere, Fransa, Belçika, İspanya’nın bir bölümü ve Tuna ve Balkan Bölgeleri’nde şehirler Ortaçağ’a girerken kayboldu. Ancak daha sonra yeniden merkezileşti. Ortadan Kaybolan Şehirler: Eski Roma İmparatorluğu’nun dışında kalan bölgede şehirler tamamen ortadan kalktı.
İSTİLALAR VE FEODAL ÖRGÜTLENME Sanayi Ortaçağ’ın başlarında sınai üretim sınırlıydı. Sanayi içe kapalıydı. Bunun nedeni taşıma maliyetlerinin yüksekliğidir. Pazarlar ve ticaret kaybolmasa da değerli mallar ticarete konu oluyordu. Günlük basit ve bayağı malların ticareti sınırlıydı. Uzak mesafeli ticaret neredeyse ortadan kalmıştı. Ortaçağ’da daha çok kendi kendine yeterlik söz konusuydu. Bu dönemde malikaneler sınai üretim merkezleriydi.