TEMSİL HEYETİNİN DIŞ ÜLKELERLE OLAN İLİŞKİLERİ Mustafa Özmen
Amerika ile ilişkiler-1 Sivas Kongresi’nden gelen talep üzerine Amerikan Başkanı Wilson, General Habbord önderliğinde bir inceleme heyetini Türkiye’ye göndermişti. Atatürk ve Temsil Heyeti’nin bu isteği Amerikan mandasına girmekten ziyade güçlü bir ülkenin desteğini ve öğütlerini almaktı . Wilson ilkelerinden birisi olan self-determination(ulusların kendi kaderini kendilerinin belirlemesi ilkesi) doğrultusunda General Habbord Sivas'a gelerek Mustafa Kemal ve Temsil Heyeti ile görüşmüştür. Mustafa Kemal bu görüşmede yeni Türk Devletini kurmaktaki amacı şu sözlerle belirtilmiştir: "Her şeye rağmen, yurdumuzu kurtarmak, özgür ve uygar bir Türk Devleti kurmak, insan gibi yaşayabilmek için yapacağım bunu"(Lord Kinross, Atatürk, Bir Milletin Yeniden Doğuşu C.I., op. cilt).
Amerika ile ilişkiler-2 Görüşmelerden sonra General Habbord ülkesine verdiği raporda, Türklerin mücadelelerinde haklı olduklarını, ancak Osmanlı hükümetinin yönetimde etkisiz olduğunu belirtti. Ayrıca General Habbord ve heyeti, bölgeye İngiltere’nin böl-yönet politikasıyla yaklaşmanın hata olacağını söylemiştir. Bunun dışında, Rusya’daki Bolşevik rejimi ile İslam’ın uyuşamayacağını ve bu yüzden Amerika’nın olası Rusya Türkiye işbirliğinden çekinmemesi gerektiğini öne sürmüştür.
Amerika ile ilişkiler-3 Mustafa Kemal, Heyet-i Temsiliye adına Urfa Kuvayı Milliye Komutanı Namık Bey'e gönderdiği emir ile özetle; 1- Kuvayı Milliyenin mücadele bölgelerinde bulunan Amerikalıların ülkemizin konukları olduğunu ve milletimizin dostları olduğundan bahsederek en bunalımlı zamanda onların can ve mal güvenliklerinin sağlanması gerektiğini belirtmiştir. 2- Amerikalıların bölgemizde rahatça araştırma yapmasına izin verilmesi istenmiştir. 3- Antep'in güneyinde Fransız ve Ermeniler tarafından öldürülen Perry ve Johnson adlı Amerikalıların ölümleri hakkında soruşturma yapılmasını istemiştir. (Seyfettin Turhan, Atatürk'te Konular Ansiklopedisi. YapıKrediYayınları S.29)
İngiltere ile İlişkiler-1 İngiltere Birinci Dünya Savaşı sonrasında silah bırakılmasıyla birlikte işgallere derhal başladı. Böl ve yönet politikası çerçevesinde Kürtlere bağımsızlık sözü ile ayaklandırmaya çalışmış ve Yunanlıların İzmir’i işgalini desteklemişti. Bu tutumundan dolayı milli kurtuluştan yana olan Türk cephesi İngilizlere sempati ile yaklaşmamıştır. Fakat yine de Erzurum Kongresi esnasında Atatürk, İngiliz yarbay Rawlinson ile görüştü. Bu görüşme sonrasında Atatürk’ün kararlığından etkilenen yarbay, dönemin dışişleri bakanına mili mücadele önderleriyle görüşülmesini önerdi. Yine Rawlinson, Kazım Karabekir ile yaptığı görüşme esnasında, İngiltere’nin Türklerin yanında olduğuna dair teminatlarda bulundu ve bunun üzerine Karabekir İngilizlere karşı bir ayaklanma olmayacağını belirtti.
İngiltere ile İlişkiler-2 Tüm bu görüşmelerin dışında İngilizler İstanbul hükümeti ile de yakın ilişki içindeydiler. Mustafa Kemal aleyhinde bit tutum izleyen İngilizlerin bu cephesi kukla bir hükümet kurulmasını ve böl-yönet politikasının Türkler üzerinde de uygulanmasını öne sürmekteydiler. Mustafa Kemal önderliğindeki Temsil Heyeti ise İngilizlerin Damat Ferit Hükümeti ile yaptığı gizli antlaşmalara karşı kendi Kuvayı Milliye Komutanlarını uyarıyordu ve o anlaşmaları hiçe sayıyordu.
İtalya ile İlişkiler İtalyanlar, İtilaf devletleri arasında Türklere en ılımlı yaklaşan devletti. İngilizlerin kendilerine vaat ettiklerini yerine getirmemesi üzerine sadece ekonomik çıkar etme peşine düşmüşlerdi ve bu nedenle de bir an önce savaşı sonlandırmak istiyorlardı. İtalyanlar bu ılımlı politika dışında, Milli Mücadele’ye de istihbarat bilgileri vererek yardımcı olmaktaydı. Özellikle Yunanlıların püskürtülmesi için Ege tarafında çeteler kurulmasını teşvik ediyor, silah tedarikinde yardımda bulunuyordu. Ayrıca Mustafa Kemal’in mücadelesinin önemi kavrayan İtalyanlar, Türk-İtalyan Dostluk Derneği yoluyla milliyetçi cepheyle iyi ilişkiler kurma peşindeydi.
Yunan ve Ermeni Güçleri ile İlişkiler-1 Yunanlıların İngiliz desteğinde İzmir’i işgali tüm Anadolu halkını ve Milli Mücadele savunucularını etkiledi. Yunanlıların yaptığı geniş çaplı insanlık dışı zulümler halkı bezdirmişti. “Zito Venizelos” demediği için Albay Süleyman Şükrü Bey şehit edildi. Yunanlıların İzmir’i işgali daha büyük bir hedef olan Megali İdea’nın yani Anadolu üzerinde kurulması istenen bir Bizans Devleti’nin uzantısıydı. Yunanlıların bu sert politikasına karşın tek çözüm yolu vardı. Yunanlıların yasal olarak da haksız olan bu işgaline karşı milli mücadele, bu çözüm yoluydu. Çünkü, Temsil Heyeti’nin hayaller peşinde koşan Yunanlılarla olan başka yollarla anlaşması imkansızdı.
Yunan ve Ermeni Güçleri ile İlişkiler-2 Ermenilerle de Doğu sorununu çözmek görüşmelerle olabilecek gibi değildi. Ermeniler ve Yunanlılar Türk direnişçilerine karşı 16 Ocak 1920’de toplanıp bir anlaşma imzalamıştır. Bu anlaşma ile Bolşeviklerin Milli Mücadele’ye verdiği desteği kesinlikle engellenmek zorundaydı. Buna karşı Milli Mücadele’nin Bolşevik desteğini korumasından başka şansı yoktu. Paris Barış Konferansı'na gitmek üzere Suriye'den hareket eden F.G. Picot'la ilgili olarak Kazım Karabekir Paşa'ya Heyeti Temsiliye adına Mustafa Kemal'in gönderdiği genelgede: "Suriye ve Ermenistan olağanüstü komiseri olan Picot ile özel bir görüşme yapıldığını, kendisine milletin amaç ve isteklerinin Sivas Kongresi Bildirisinde yer aldığını bildirdik. Kilikya, Urfa, Maraş ve Antep'in mütareke hükümlerine aykırı olarak Fransa tarafından işgal edildiğini ve buralarda Ermenilerin halka yaptığı zulümleri anlattık.“ demiştir. (Seyfettin Turhan, Atatürk'te Konular Ansiklopedisi. YapıKrediYayınları S.217)