İmmün Sistemin Yapısı Prof. Dr. Mehmet KIYAN.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
DOLAŞIM SİSTEMİ İÇERİK Dolaşım sisteminin elemanları - Kan - Kalp
Advertisements

CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ
TİMUS.
LENFORETİKÜLER SİSTEM HİSTOLOJİSİ
LÖKOSİTLER LÖKOSİTLERİN MİKTARI VE SINIFLANDIRILMASI
İmmunobiyoloji Prof.Dr.Melek ÖZTÜRK. Bağışıklık sistemi, canlıları enfeksiyonlardan korur. Fiziksel engeller bakteri, virüs,Parazitler örn: mantar,Protistler,solucanlar.
SAĞLIK Sağlık Okuryazarlığı - Erkek Üreme Sistemi -
SAĞLIK Sağlık Okuryazarlığı - Dolaşım Sistemi -.
İMMUNOKİMYA.
Humoral yanıt mekanizması
VÜCUDUMUZUN BİLMECESİNİ ÇÖZELİM
AKYUVARLAR (LÖKOSİTLER), GELİŞMELERİ VE SAYIMI
DOĞAL BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI
Kan ve İmmun Sistem.
EGZERSİZ VE KAN.
KAN DOKU.
Lenfoid öncülü NK İL-15 TİMUS İL-2, İL-4, İL-7 İL-7
İmmunite.
ANATOMİ VE FİZYOLOJİ Dolaşım Sistemi 10 – 17 Mart 2014.
İMMÜNOLOJİ Tıbbın bir alt dalıdır, Türkçe’ye bağışıklık bilimi olarak geçmiştir. Canlının immün sistemi (bağışıklık sistemi) ile ilgilenir. Organizmanın.
SOLUNUM SİSTEMİNİN SAVUNMA MEKANİZMALARI
HEMATOPOEZ Kan Hücrelerinin Yapımı
Transplantasyon İmmunolojisi
2 3 Kılcal damarlarda çıkan kan sıvısının tamamı tekrar damarlara geri döne- mez.Bir miktar sıvı,dokular arasındaki boşlukta birikir.
Lenfoid öncülü NK İL-15 TİMUS İL-2, İL-4, İL-7 İL-7
Kanatlılarda immun sistem
İmmün Sistem Patolojisi
ANTİJENLER.
LÖKOSİT FİZYOLOJİSİ Doğal bağışıklık Özgün bağışıklık
NÖTROFİL AKTİVASYONU BAKTERİ KEMOATRAKTAN UYARISI SALGI KOMPLEMAN
VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER
6.SINIF: VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER DOLAŞIM SİSTEMİ
BÖLÜM 11 İmmün Sistem Hastalıkları
VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER
FİZYOLOJİYE GİRİŞ VE HOMEOSTAZ
Hücresel ve Hümoral Immünite
VÜCUDUMUZDAKİ KANIN YAPISI VE GÖREVLERİ
İMMÜNOLOJİ VE İMMUNOPATOLOJİ
A. Gaz Alışverişi Gaz alış verişi: Canlılar hücresel solunumda kullanılan oksijeni hücre içine almak ve oluşan karbondioksiti hücreden uzaklaştırmak amacıyla.
BAĞIŞIKLIK.
BAĞIŞIKLIK.
Hücre Vücudumuz hücrelerden oluşmuştur.
İNSANDA BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ
Serdar SARICI VİRÜSLER Serdar SARICI
Neşe Akış İmmünoloji dersleri için ders kitabı: Lippincott ve ark. İmmünoloji. 2.baskı Çev: Deniz ve ark. Nobel Tıp Kitapevi, İstanbul, TL (Öğrenciler.
Prof.Dr. Akgün YAMAN Mikrobiyoloji AD.
Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Antijen İşleme ve Sunma , Bahar, Trakya Üniv Tıp Fak 6. Kurul, Neşe Akış, PhD, Tıbbi Mikrobiyoloji.
Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Lenfoid Doku ve Trafikler , Bahar, Trakya Üniv Tıp Fak 6. Kurul, Neşe Akış, PhD, Tıbbi Mikrobiyoloji.
Antijen tanıyan reseptörler
Kısa Sınav Sonuçları Öğrenci sayısı Doğru yanıt Sınav almayan 0/3 1/32/33/3.
SerdarSARICI BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ SerdarSARICI
Lenfosit Ne Görür?.   Herhangi bir antijene özgül az sayıdaki lenfosit herhangi bir yerden vücuda girebilen mikropları nasıl bulabilmektedir?  İmmün.
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ 6\F ECEM POLAT SİNEM GÖKDERE BUSE BAŞKURT
ANTİJEN, İMMUN SİSTEMİN YAPISI VE İMMUNGLOBULİNLER
PLAĞA BAĞLI PERİODONTAL HASTALIKLARIN PATOGENEZİ
Bağışıklık Sistemi ders kitabı: Abbas ve ark. Temel İmmünoloji. 4
KILCAL DAMARLARLA DOKU HÜCRELERİ ARASINDA MADDE ALIŞVERİŞİ
Antijen tanıma ve tahribat kimyası
Trafik Bağışıklık Sistemi dersi-4
CANLILIK HÜCRE İLE BAŞLAR
Endositoz ve Ekzositoz Prof. Dr
Savunma eylemcileri ve üretilmeleri
Temel İmmunoloji İmmun Sisteme Giriş
İmmün Sistem Dr. Mehmet KILIÇ.
KÖK HÜCRE PROF. DR. E. SÜMER ARAS 9. HAFTA.
TEMEL İMMÜNOLOJİ (I) Prof Dr Cengiz ÇAVUŞOĞLU
DOLAŞIM SİSTEMİ.
İmmün Sistem Vücudumuz, çevremizde bulunan çeşitli hastalık yapıcı infeksiyöz ajanlara karşı hücreler, doku ve organları ile birlikte(immün sistem) çalışır.
Emir Şaşmaz 6/B 431. Canlılık için gerekli besin ve oksijenin tüm hücrelere taşınmasını, metabolik faaliyetler sonucu ortaya çıkan zararlı maddelerin.
Sunum transkripti:

İmmün Sistemin Yapısı Prof. Dr. Mehmet KIYAN

Amaç Öneri Bu derste; organizmada Bağışıklık sistemini oluşturan organlar Santral Lenfoid Organlar: Kemik iliği, Timus, Fabricius Kesesi Periferik Lenfoid Organlar: Lenf Düğümleri, Dalak, Kapsülsüz Lenfoid Dokular. Bağışıklıkta rol alan hücrelerin Makrofajlar Lenfositler Diğer Hücreler öğrenilmesi hedeflenmektedir. Öneri İmmün cevapta rol alan lenfoid organlar ve hücreler konusunu daha iyi anlayabilmeniz için, anatomi, histoloji ve fizyoloji. derslerinizdeki ilgili konuları gözden geçiriniz.

Bağışıklık sistemi (İmmün sistem) En basit yapılı canlılarda bile kendinden olanı tanıma, yabancıyı ayırt edebilme özelliği mevcuttur. Evrimsel açıdan en gelişmiş canlı olan insan kendi yapısına yabancı olan maddeleri (antijenleri) tanıyabilme ve onlarla baş edebilme özelliklerine sahiptir. Bu sayede konak organizma mikroplar, yabancı ve zararlı olabilecek maddelere karşı kendisini savunur. Genelde antijen olarak tanımladığımız bu maddelerin organizmaya girmesi ile başlayan ve birbiri ile ilişkili birçok biyolojik reaksiyonun meydana geldiği bağışık yanıt olayında, birçok sistem, organ ve hücre görev alır.

Bağışıklık sistemi (İmmün sistem) Bağışık yanıt özünde hücresel bir olaydır. İmmün sistemde rol oynayan hücreler kemik iliğindeki kök hücrelerden farklılaşarak gelişirler. Kemik iliği kök hücrelerinin immünolojik olarak etkin hücre haline gelebilmesi için önce santral lenfoid organlara gelmesi ve olgunlaşması gerekir. Gelişimini tamamlayan, olgun T ve B lenfositler daha sonra periferik lenfoid organlara gidip yerleşerek antijenle karşılaşmayı bekler ve gerektiği zaman (antijenle karşılaşınca) bağışık yanıt oluştururlar.

Bağışıklık Sistemini Oluşturan Organlar 1. Santral Lenfoid Organlar A) Kemik İliği B) Timus C) Fabricius Kesesi ve buna eşdeğer organlar 2. Periferik Lenfoid Organlar A) Lenf Düğümleri B) Dalak C) Mukoza ile ilgili Lenfoid Dokular (= Kapsülsüz Lenfoid Dokular)

Santral Lenfoid Organlar Kemik İliği Kemik iliği (Kİ), tüm kan hücrelerinin yapım yeridir (Hemopoiesis). Vücut ağırlığının %6'sını Kİ oluşturur. Kİ'nde ana (kök) hücrelerden farklılaşarak oluşan immün hücreler kan dolaşımına karışarak ilgili organlara giderler. Kİ, yassı ve yuvarlak kemikler ile uzun kemiklerin uç kısımlarındaki süngerimsi yapının içinde bulunur.

Timus Timus bağışık yanıt oluşmasında önemli bir organdır. Timus, insanda mediasten boşluğunun üst kısmında, sternum kemiği arkasında yer alır. Doğumdan itibaren gelişmeye başlar, ergenlik çağında en büyük şeklini alır, ileri yaşlarda tekrar küçülür. Özellikle hücresel tip bağışık yanıtta etkilidir. Timus, Kİ'de kök hücrelerden farklılaşan lenfosit öncü hücrelerin olgunlaşarak, olgun T-lenfosit haline geldiği organdır. Yavru deney hayvanlarında timus çıkartıldığında T-lenfosit işlevi bozulmaktadır. Dolaylı etki ile antikor yapımında da bozukluk oluşur.

Timus Anatomik olarak iki loblu (bölmeli) ve kapsül ile çevrilidir. Kapsülün içe doğru uzantıları ile loblar daha küçük bölümlere (lobüllere) ayrılırlar. Her lobül korteks (kabuk) ve medulla (ortada iliksi bölge) olmak üzere iki kısımdan oluşur.

Timus Kortekste hücre yoğunluğu fazladır ve bunlar Kİ'den gelen olgunlaşmamış lenfosit (timosit) kümeleridir. Hızla çoğalırlar ancak büyük bir kısmı hemen ölür. Medullada ise daha seyrek olmak üzere olgun lenfositler bulunur. Timusta olgunlaştıkları için bunlara T-lenfosit denir. Timusta ayrıca epitel hücreleri ve makrofajlar bulunur. Lenfositlerin timusta nasıl olgunlaştığı tam olarak bilinmemektedir. Ancak epitel hücreleri ve makrofajlar ile bazı timus hormonlarının timulin, timozin, timopoietin gibi T- lenfosit gelişimine etkili olduğu kabul edilmektedir.

Fabricius Kesesi ve Buna Eşdeğer Organlar Fabricius kesesi (= Bursa of Fabricius) kuşlarda kalın bağırsak son kısmında bulunan bir organdır. Bu kesecik Kİ'nden göç eden lenfosit öncü hücrelerinin olgunlaşıp olgun B-lenfosit haline geldiği yerdir. Civcivlerde bu kese çıkartıldığında antikor sentezi durmaktadır. Memelilerde böyle bir kese yoktur. Memelilerde bu görevi kemik iliği yapmaktadır.

Periferik Lenfoid Organlar Santral lenfoid organlarda farklılaşan, olgunlaşan ve immünolojik reaksiyonlar için hazır hale gelen olgun T ve B lenfositlerinin yerleştiği organlardır. Antijenik uyarım olduğunda bağışık yanıt ikincil lenfoid organlarda gerçekleşir. Kısaca immün hücreler santral organlarda oluşur, periferik organlarda görev yaparlar.

Lenf Düğümleri Vücudun çeşitli yerlerinde dağınık veya küçük gruplar halinde bulunurlar. 1-25 mm çapındadırlar Lenfatik damarlar üzerinde bulunurlar Başlıca görevleri: lenfi süzmek antijene karşı bağışık yanıt oluşturmak

Lenf Düğümleri Lenf düğümleri oval veya fasulye biçimindedir. Dıştan bir kapsül ile çevrilidir. Kapsülün içeriye giren uzantıları organı bölmelere (loblara) ayırır. Hilustan kan damarları girip - çıkar. Çevreden gelen lenf sıvısı, organın dış kısımlarından girer, süzüldükten sonra hilus bölgesinden, çıkış gösterir.

Lenf Düğümleri Lenf düğümlerinin iç yapısı 1. Kabuk (=Korteks): Kapsüle yakın yerler 2. Merkezi kısım (=Medulla): İliksi bölge 3. Parakortikal bölge: Kabuk ile iliksi bölge arası Follikül: Kabuk bölgesinde, olgun B-lenfosit paketleri ile çevrelenmiş yapılar Antijenik uyarım olduğunda foliküllerde bulunan olgun B-lenfositler çoğalıp başkalaşıma uğrarlar.

Lenf Düğümleri Germinal merkez: Folliküllerin orta kısmında bulunur. Burada başkalaşıma uğramış B-lenfositlerden oluşan plazma hücreleri ve makrofajlar bulunur. Parakortikal bölge: T-lenfositlerin ve antijen sunucu hücrelerin bulunduğu bölgedir. Medulla: Lenf düğümüne giren ve çıkan damarların dallanarak arterio-venöz sinüzoidlere dönüştüğü ve lenf sıvısının dolaştığı yerdir. İliksi bölgede çok sayıda T ve B lenfositleri, plazma hücreleri ve fagositik makrofajlar bulunur.

Dalak Karnın sol üst köşesinde yer alan 100-200 gr ağırlığında bir organdır. Çevresi bir kapsül ile çevrilidir. Bu kapsülün içe doğru uzantıları bulunur. Dalak kesitinde koyu renkli kısımlara kırmızı pulpa denir. Bunlar venöz sinüzoidlerden oluşmuştur ve içlerinde bol miktarda harab olmuş eritrosit bulunur.

Dalak - Beyaz pulpa Dalak kesitinde soluk renkte görünen kısımlara denir. Dalağa giren atardamarın (Arteria centralis) en uç kısımlarının çevresindeki lenfoid dokudur. Arteriollerin hemen çevresinde T-lenfositler kümelenmiştir. Beyaz pulpa içinde B-lenfositlerin oluşturduğu foliküller bulunur. Beyaz pulpanın ara kısımlarında (=zona marginaliste) antijen sunucu hücreler ve fagositik makrofajlar vardır.

Dalağın görevleri 1. Hücresel ve humoral bağışık yanıt oluşturarak vücut savunmasına katılır. 2. Güçlü fagositik işlevi ile kanı yabancı ve zararlı parçalardan (özellikle mikroorganizmalardan) temizler. 3. Damar yapısı ile portal kan akımını düzenler. 4. Fetusta kemikiliği gibi çalışarak kan hücrelerinin yapımına katılır. 5. Ömrü dolmuş veya anormal kan hücrelerini ortadan kaldırır.

Mukoza ile ilgili lenfoid dokular Yabancı antijen veya mikroorganizmaların en sık giriş yolları olan sindirim, solunum ve genitoüriner sistem mukozalarının altında, kapsülsüz, çok sayıda follikül içeren yaygın lenfoid dokular Tonsiller Apendiks Peyer plakları bulunur. Bu bölgelerdeki lenfoid hücreler, yayılmış halde olabileceği gibi, lenf düğümündekine benzer şekilde foliküller halinde de bulunabilirler. Mukoza altı lenfoid dokular genellikle Ig-A yapımından sorumludurlar. Mukoza hücreleri de Ig-A salgılattırırlar. Dolayısıyla infeksiyonlara karşı korunmada ve yerel bağışıklıkta mukoza ile ilgili lenfoid dokuların önemi oldukça fazladır.

Bağışık Yanıtta Rol Alan Hücreler III - Natural Killer = (NK) = Doğal Öldürücü Hücreler IV - Diğer Hücreler - Nötrofiller - Eosinofiller - Bazofiller ve Mast hücreleri - Trombositler I - Makrofajlar II - Lenfositler B - lenfosit (Plazma Hücresi) T - lenfosit Th = T helper Lenfosit (Yardımcı / Uyarıcı) T cy/s = T cytotoxic / suppresor lenfosit

Makrofajlar Tek çekirdekli (= mononükleer), fagositik aktivite gösteren hücrelerdir. Vücut doku ve organlarında yaygın olarak bulunurlar. 10-15 mikron büyüklüğünde, tek çekirdekli, geniş sitoplazmalı, sitoplazmalarında içi sindirim enzimi dolu çok sayıda lizozomları bulunan, sitoplazma zarları dalgalı hücrelerdir. Tüm bu hücrelerin oluşturduğu topluluk mononükleer fagositik sistem veya retiküloendotelial sistem (kısaca RES) olarak da adlandırılır.

Makrofajlar Makrofajlar kemik iliğinde yapılır. Kana geçip gezgin makrofaj = monosit adıyla dolaşımda yer alırlar. Ameboid hareket yetenekleri vardır. Dokulara geçen monositler, kan dolaşımına geri dönemezler ve dokularda yerleşik makrofaj olarak kalırlar (RES).

Makrofajlar bağışık yanıttaki rolleri itibariyle iki tipe ayrılır A - Fagositik Makrofajlar: Temizlenmesi gereken maddeleri ortadan kaldırarak vücudun özgül olmayan savunmasında önemli rol alırlar B - Antijen sunucu Hücreler: Bağışık yanıtın başlamasını sağlarlar.

İnsanda Mononükleer Fagositik Sistem Hücreleri ( = RES) Kanda: gezgin monositler Akciğerlerde: alveoler makrofajlar Seroz boşluklarda: makrofajlar Kemik dokuda: osteoklastlar Sinir dokusunda: mikroglia hücreleri Dalak ve lenf düğümlerinde: Dentritik hücreler Deride: Langerhans hücreleri Bağ dokusunda: histiositler Karaciğerde: Kupffer hücreleri Böbrekte: mezangial makrofajlar

A - Fagositik Makrofajlar : Fagositik makrofajlar, organizmada bulunan ve temizlenmesi gereken madde, mikroorganizma ve tümör hücrelerini fagositoz yaparak ortadan kaldırırlar. Eğer mikroorganizmalar özel reseptörleri veya antikor ve komplemanla kaplı olarak makrofaja yapışırsa fagositoz çok hızlı ve güçlü olur. Fagositoz için, fagosite edilecek maddelerin makrofaj yüzeyindeki algaçlara (= reseptörlere) bağlanmaları gerekir. Bu nedenle makrofaj yüzeyinde çok çeşitli reseptörler bulunur.

B - Antijen sunucu Hücreler (ASH) : Bu hücreler antijen ile ilk karşılaşan ve onları lenfositlere sunan hücreler olarak bağışık yanıtta ilk adımı başlatan hücrelerdir. Sunuculuk görevi yapan makrofajlar tarafından alınan antijenlerde fagositoz olayındaki gibi parçalama ve sindirme işlemi oluşmaz. Antijenler sunucu hücrelerde henüz tam anlaşılamamış özel bir hazırlık dönemi geçirirler. Daha sonra bu antijenleri, lenfositlere sunarlar ve bağışık yanıtı başlatırlar.

B - Antijen sunucu Hücreler (ASH) : Antijen sunuculuk görevi yapan makrofajlarda, fagositoz yapan makrofajlardan farklı olarak yüzey reseptörleri bulunur. Ayrıca B-lenfosit, damar endotel hücresi, derideki Langerhangs hücresi de antijen sunuculuk görevi yaparlar.

Histokompatibilite genleri (antijenleri) (MHC) - (HLA) 6. kromozomda bulunur İmmün reaksiyonların önemli düzenleyicisi HLA molekülleri antijenleri T hücrelere sunar. Hem humoral hem hücresel immünitede önemlidirler Bazı HLA subgrupları ile bazı hastalıkların birlikteliği söz konusudur. HLA-B27 ile ankilozan spondilit birlikteliği gibi Class I antijenler: nükleuslu hücreler ve trombositlerde bulunur. HLA-A, B, C lokusları vardır Class II antijenler: HLA D lokusundadır. Monosit / makrofaj, dendritik hücreler, B hücreler (Profesyonel Antijen sunucular) bulunur. T hücrelerinden salınan IFN ү etkisi ile endotel hücreleri, fibroblast, böbrek ve epitel hücrelerinden eksprese edilebilirler Class III proteinler, histokompatibilite antijenleri olarak hareket etmez, komplemanı kodlarlar

Antijen Sunumu

1. Makrofajlar virüs ile karşılaşıp onu fagosite ettiğinde immün cevap başlar. Bu sırada serbest virüsler yakınlarında bulunan hücreleri infekte eder. 2. Daha sonra makrofaj virüsleri sindirir. Yüzeyindeki MHC’ler ile antijeni diğer hücrelere sunarlar. Yakında bulunan hücreler ise virüslerin saldırısı nedeniyle infekte olmuşlardır.

4. Bu bağlanma bazı kimyasal maddelerin 3. Yardımcı T hücresi makrofaj tarafından kendisine sunulan antijeni tanıyıp makrofaja bağlanır. class II MHC CD4 + class I MHC CD8 + 4. Bu bağlanma bazı kimyasal maddelerin makrofajlardan IL-1 ve TNF T hücrelerinden IL-2 ve IFNγ salınımını stimüle eder. Bu maddeler hücreler arası haberleşmeyi sağlar.

5. Salınan IL-2, diğer yardımcı T hücreleri ile katil T hücrelerine çoğalmaları için emir verir. Yardımcı T hücrelerinin çoğalması, B hücrelerinin çoğalmasına ve antikor üretmesine neden olur. 6. Katil T hücreleri virüs tarafından infekte edilmiş olan konak hücreye saldırır.

7. B hücreleri tarafından salınan antikorlar, serbest haldeki virusların yüzeyinde bulunan antijenlere bağlanır. Makrofajların virüsleri daha kolay takip etmesini sağlamasının yanı sıra, kan hücrelerinin bu bağlayıcı sinyalleri virüslerde delik açan komplement olarak adlandırılmaktadır. 8. İnfeksiyon kontrol altına alındığında aktif olan T ve B hücreleri suppressor T hücrelerine dönüşür. Aynı virüsle yeniden enfeksiyon durumunda hızlıca reaksiyon gösterebilmesi için bazı hücreler "hafıza hücreleri" olarak kalır.

Fagositoz

Beyaz küre hücreleri

Lökosit çeşitleri 1. Granülositler (Polimorf nüveli = parçalı çekirdekli lökositler ): Nötrofiller Eozinofiller Bazofiller 2. Mononükleer lökositler Monositler Lenfositler

Lökositler Savunma hücreleri Sayı: 4.000-11.000 / mm3 Spesifik inflamasyon ve infeksiyon bölgesine göç ederler. Granülositlerin ömrü: Kanda: 4-8 saat Dokuda: 4-5 gün Monositlerin ömrü: Kanda: 10-20 saat Dokuda: aylar-yıllar

Lökositlerin üretimi Lökopoez Makrofaj ve T hücreleri tarafından üretilen iki grup sitokin ailesi tarafından uyarılır: 1. İnterlökinler IL-1 IL-2 ……… 2. Koloni uyarıcı faktörler G-CSF M-CSF

Lökositlerin Üretimi Lökopoez Granülosit ve monositler kemik iliğinde üretilip depolanır. Kemik iliğindeki monosit ve granülosit miktarı dolaşımdakinin 3 katıdır. Lenfosit ve plazma hücreleri lenfoid dokularda lenf bezleri, dalak, timüs, tonsiller ve GIS lenfoid dokularında (peyer plakları) ve kemik iliğinde üretilir.

Lökositlerin hareketleri 1. Kemotaksis 2. Marginasyon 3. Diapedez

Salgı fonksiyonu 1. Lökositler fagositoz haricinde çeşitli salgılar yoluyla düzenleyici işlevler de üstlenir. Özellikle monositlerin salgıladığı interferon önemlidir. 2. Ayrıca lökosit yapımını uyaran CSF (colony stimulating factor) salgısında da monositlerin rolü vardır.

Lökositlerin işlevleri

Lökosit formülü Çomak çekirdekli genç nötrofil %1-2 Parçalı çekirdekli nötrofil %60-70 Eozinofil %1-4 Bazofil %0,5 Lenfosit %20-30 Monosit %2-8

Lökosit Formülün önemi Bakteriyel enfeksiyonlarda granülositler ile genç lökositler artmış bulunur. Allerjik hastalıklarda eozinofiller artar. Viral enfeksiyonlarda lenfositler artar. Kronik hastalıklarda monositler çoğalır. Sağa Kayma: yaşlı hücreler çoğunluktadır. Sola Kayma: genç lökositler çoğunluktadır.

Patolojik tanımlar LÖKOSİTOZ: Lökosit sayının artması > 10.000 LÖKOPENİ: Lökosit sayının azalması < 4.000 LÖSEMİ: lökositlerin kontrolsüz çoğalması durumu; kan kanseri

Lenfositler İmmün sistemin çok önemli hücreleridir. Kemik iliğindeki kök (stem) hücrelerden gelişirler. Santral lenfoid organlarda (Timus veya kemik iliği) olgunlaşırlar. Kan yoluyla periferik lenfoid doku ve organlara giderek özel bölgelerine yerleşirler. Erişkin bir insanda yaklaşık 1012 (~ 1 trilyon) lenfosit bulunur ve her gün 109 (~ 1 milyar) lenfosit yapılarak kana verilir. Kandaki lökositlerin % 20-30'unu lenfositler oluşturur. Lenfositler 8-12 mikron çapında, iri çekirdekli, dar sitoplazmalı hücrelerdir.

Lenfositler Görünümleri birbirine çok benzeyen ve ışık mikroskobunda ayırt edilemeyen farklı iki lenfosit tipi vardır. B ve T lenfositleri olarak tanımladığımız bu hücrelerin olgunlaşmaları, işlevleri ve antijen yapıları birbirinden farklıdır. Ancak aralarında yakın bir işbirliği bulunmaktadır.

T-lenfositler 1980 sonrası hücre yüzey molekülleri üzerindeki çalışmalar artmış ve pek çok reseptör çeşidi gösterilmiştir. Ancak bunların isimlendirilmesi sorun yaratmış ve karışıklığı önlemek için kan hücreleri ile ilgili yüzey reseptörleri numaralanmış ve “CD” ile ifade edilmişlerdir. CD2, CD4, CD8 gibi. T lenfositler hücresel tipte bağışık yanıttan sorumludur. Kemik iliğinde yapılan T öncü hücreler timusta olgun T lenfosit haline gelirler. Bu olgunlaşma sırasında T lenfosit yüzeyinde pek çok reseptör yerleşir. T lenfositleri uzun ömürlüdür.

T-lenfositler T-hücre yüzeyinde yüzey immünglobulini bulunmaz. Bunun yerine antijenleri özgül olarak tanıyan "T hücre reseptörü = TCR" bulunur. Bir T lenfositi sadece tek bir çeşit antijen için TCR taşır ve B lenfositlerinde olduğu gibi immün sistemde zaman içinde karşılaşma ihtimali olan onbinlerce çeşit antijene yanıt verebilecek onbinlerce çeşit T lenfositi bulunur.

T-lenfositler Organizmaya antijen girdiğinde yüzeyinde bu antijene özgül reseptör taşıyan T-lenfositleri bulur ve uyarır. Uyarılan T lenfositler başkalaşıma uğrar ve sonuçta o antijene duyarlı T-lenfositler oluşur. T lenfositler immün sistemin en önemli hücreleridir. Doğrudan antikora bağımlı olmayan ve hücrelerin yönettiği ve katıldığı özgül immüniteyi oluştururlar.

T-lenfositler Bağışık yanıttaki rolleri açısından T-hücre topluluğunun homojen (tek tip) olmadığı, yapı ve işlev özelliği farklı olan alt grupların bulunduğu bilinmektedir. Tüm T lenfositlerde bulunan ortak yüzey molekülleri (CD2, CD3, CD5 gibi) yanında bu alt gruplardaki farklı yüzey molekülleri onların ayırt edilmesinde kullanılır.

T-lenfositleri başlıca iki alt gruba ayrılırlar: 1. Th lenfosit (= T helper = yardımcı T lenfosit) CD4 yüzey molekülü taşır. 2. Tc/s lenfosit (= T cytotoxic / supressor = sitotoksik / baskılayıcı T lenfosit) CD8 yüzey molekülü taşır.

T helper (Th) = T yardımcı Lenfosit Yardımcı ve uyarıcı rolü olan lenfositlerdir. CD4 yüzey molekülü taşırlar. (CD4+, CD8-). B lenfositlerini ve Tc/s lenfositlerinin aktivitelerini şiddetlendirirler. Th hücre azlığında B ve T hücrelerinin antijene yanıtı zayıflar, bozulur.

T helper (Th) T yardımcı Lenfosit Çeşitli sitokinler salgılayarak monosit - makrofaj ve diğer bazı hücrelerin sayıca ve aktivite olarak güçlenmelerini sağlarlar. Bu özellikleri ile Th lenfosit immün sitemin orkestra şefi durumundadır. Yüzeylerindeki CD4 molekülü AIDS etkeni olan HIV için giriş kapısı oluşturur. Bellek T lenfositleri, antijeni tanımış olan çok uzun ömürlü ve antijenle tekrar karşılaştığında çok hızlı ve güçlü bağışık yanıt oluşturan hücrelerdir.

T cytotoxic / supressor (Tc/s) = T sitotoksik / baskılayıcı Lenfosit T sitotoksik Lenfositler Öldürücü ve baskılayıcı rolleri vardır. CD8 yüzey molekülü taşırlar (CD4- , CD8+) Organizmaya zararlı veya yabancı hücrelere virus, bakteri ve parazit ile infekte hücreler, tümör hücreleri, transplante doku ve organ hücreleri gibi saldırarak öldüren hücrelerdir.

T sitotoksik Lenfositler Perforin, granzim salgılarlar Osmotik lizis ve apopitoz Vücudun kendi hücrelerine de zarar verebilirler.

T cytotoxic / supressor (Tc/s) = T sitotoksik / baskılayıcı Lenfosit T supressor Lenfositler Sitotoksik ve T helper hücre etkinliğini baskılayarak bağışık yanıtın aşırıya kaçmamasını ve dengede kalmasını sağlarlar. İmmün yanıtın vücuda zarar verebilecek aşırı tepkisini düzenler. Organizmada bağışık yanıtın düzenli bir şekilde işleyebilmesi için Th / Tc / s lenfosit oranının belirli bir dengede olması gerekir.

Th / Tc / s lenfosit oranı Normalde bu oran 1.7 civarındadır. Bu oran Th lenfosit sayısının artması sonucu bozulursa (artarsa) gereğinden fazla bağışık yanıt oluşumuna yol açabilir (Allerjik olaylar gibi). Bu oran Tc/s lenfosit sayısının artmasıyla bozulacak (küçülürse) olursa bağışık yanıtta aşırı bir baskılanma olacağı için immünite düşüklüğü meydana gelir.

B - Lenfositler B lenfositler humoral (antikora dayalı) immüniteden sorumlu hücrelerdir. Kuşlarda fabricius kesesinde, memelilerde kemik iliğinde olgunlaşırlar. Kandaki lenfositlerin %25'i, dalaktakilerin %50'si B -lenfosittir. B lenfositler sentezledikleri immünglobulin moleküllerini hücre yüzeylerinde zarda taşırlar ve bu molekül antijene karşı özgül reseptördür. Bu yüzey immünglobulinler IgM ve IgD sınıfı yapı gösterirler Immunglobulin

B - Lenfositler

B - Lenfositler Bir B lenfosit sadece tek bir çeşit antijene (daha doğrusu tek bir epitopa) bağlanabilen yüzey immünglobulin reseptörü taşır. Bu nedenle immün sistemde, zaman içinde karşılaşma ihtimali olan onbinlerce çeşit antijene karşı özgül reseptör taşıyan onbinlerce B-lenfosit çeşidi hazır durumda bulunmaktadır.

B - Lenfositler Organizmaya antijen girdiğinde, yüzeyinde bu antijene özgül reseptör taşıyan B-lenfositleri bulur ve uyarır. Uyarılan B-lenfositler başkalaşıma uğrar ve plazma hücresine dönüşürler. Plazma hücresi de uyaran antijene özgül olan çok miktarda antikor (immunglobulin) sentezler.

B - Lenfositler Plazma hücresinin çoğalma yeteneği yoktur ve ömrü kısadır. (~ 2-3 gün). Ancak bir dakikada yaklaşık 20 bin antikor molekülü sentezleyebildiği gösterilmiştir. Uyarılan B-lenfositlerinden bir kısmı ise bellek hücre haline gelir. Bellek B-lenfositleri uzun ömürlüdür (bazen bir ömür boyu) ve aynı antijenle tekrar karşılaştıklarında hızla çoğalarak daha hızlı ve güçlü antikor yanıtı oluştururlar.

Antikor Oluşumu