KAZAKLAR. GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KAZAKİSTAN ■ Yüzölçümü olarak Orta Asya’nın diğer bir adıyla Türkistan’ın en büyük yüz ölçümüne sahip olan bu devlet, geçmiş.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
AVRASYA COĞRAFYASINDA TÜRKLÜK VE RUSLUK ARASINDA ETKİLEŞİMLER
Advertisements

1. Çarlık Rusyası'nın Yıkılışı ve Bolşevik İhtilali
Anadolu gibi Mezopotamya’da eskiçağlarda pek çok defa istilaya uğramış, tarih boyunca üzerinde farklı uygarlıklar değişik kültür ve medeniyetler kurmuşlardır.
T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük TÜRK DIŞ POLİTİKASI
Erhan KALAN Mahsum ŞEN Muhammet ÇÖPÇÜ Sercan ONAT
Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi I
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI & Bilgehan EMEKLİER
T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük SSCB’NİN DAĞILMASI
ÜLkeLer Arası KöprüLer
…Tarih Kainatın Vicdanıdır...
1.
DERS-2: Milli Güvenlik Stratejimiz
TÜRKİYE’NİN JEOPOLİTİĞİ
Türkiye'nin Jeopolitik Konumu
Kırgızistan Cumhuriyeti
T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük II. DÜNYA SAVAŞI SONRASI DÜNYA
KAZANIMLAR 3. Türkiye’nin dünya üzerindeki konumunun öneminden yola çıkarak İkinci Dünya Savaşı sonrası değişen ülkeler arası ilişkileri değerlendirir.
I. DÜNYA SAVAŞI’NIN NEDENLERİ SAVAŞIN BAŞLAMASI
20. YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI DEVLETİ.
1.DÜNYA SAVAŞI’NDA OSMANLI DEVLETİ HANGİ CEPHEDE?
TANZİMAT SONRASI TÜRK TOPLUM YAPISINDAKİ DEĞİŞİMLER

Dönemlere Ayrılma Her dönüm noktası, hem yeni bir gelişmenin başlangıç noktası, hem de bir önceki gelişmenin doruk noktası olmaktadır.
T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER
KÜTÜPHANE VE İLGİ ALANI
Macaristan.
Canakkale savaslari Yaprak yurdakul. Yirminci yüzyılın başlarında Avrupa sınırlarından taşıyordu. Ekonomik rekabet, sömürgecilik ve milliyetçilik akımları.
Avrupa Hun İmpartorluğu (Attila İmparatorluğu)
ÇANAKKALE MERVE UYSAL 9-B 668.
KÜRESELLEŞME VE DEĞİŞEN DÜNYA
Erdoğan GÜL SOSYALBİLGİEVİ 2014.
Sosyal Bilgiler BEYLİKTEN DEVLETE
Atatürk İlkeleri Ve İnkılap Tarihi
Kırım ve Kırım Türkleri
ANADOLU KAPLANLARI. Anadolu Kaplanları 1980'li yıllardan günümüze Türkiye ekonomisindeki ve sanayi üretimindeki payları dikkat çekici ölçüde ve hızda.
TÜRKİYE KIRSAL YERLEŞME DÜZENİ
SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ.
ATATÜRK‘ÜN FİKİR DÜNYASI
20 Maddede 1.Dünya Savaşı Berat Köse.
20 Maddede 1.Dünya Savaşı Berat Köse.
Osmanlı Devleti 17. yüzyıldan itibaren toprak kaybetmeye başlamıştır
ATATÜRK’ÜN GÖREV ALDIĞI SAVAŞLAR
MİLLİ MÜCADELE.
TARİH SAATİ CUMA BARAN ŞAHİN TARİH ÖĞRETMENİ
AMERİKA TARİHİNDE VERGİ İSYAN HAREKETLERİ
SSCB’NIN KURULUŞU VE BOLŞEVİK İHTİLALİ
AVRUPA ‘ NIN SÖMÜRGECİLİK FAALİYETLERİ
Buharla Çalışan Su Pompaları
3. ÜNİTE: İLK TÜRK DEVLETLERİ
ÇAĞDAŞ TÜRKİYE YOLUNDA ADIMLAR / Büyük Nutuk
1.DÜNYA SAVAŞI.
TÜRKİYE.
İtfaiye Hizmetleri Alanındaki Yenilikler
dendiğinde ne anlaşılmaktadır?
TÜRK TARİHİNDE YOLCULUK / OSMANLI DEVLETİ’NİN KURULUŞU / Osmanlı Devleti’nin Hızlı Yükselme Sebepleri.
Engin DEMİRCİ MALATYA 2016.
SHB-221 TÜRKİYE’NİN TOPLUMSAL VE EKONOMİK YAPISI
I. Dünya Savaşına İtilaf devletleri yanında giren Çarlık Rusya’sı savaş sırasında ekonomik bunalıma girince 1917 de Bolşevik İhtilali çıkmış Çarlık.
SOSYAL YAPI İlin Türkiye'deki konumu Edirne haritası Çalışma alanı
Osmanlı Siyasi Tarihi (Yıkılış Dönemi)
TÜRKİYE KIRSAL YERLEŞME DÜZENİ. 16. yüzyıla ait kayıtlara bakıldığında Anadolu da iki farklı kırsal yerleşim görünmektedir. a) KÖY : Ekonomisi bitkisel.
ÇOK PARTİLİ HAYAT DENEMELERİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Kavimler Göçü.
TÜRKÇENİN LEHÇELERİ VE YAYILDIĞI COĞRAFYA
Resmi dil: Farsça Başkent: Tahran En büyük şehir: Tahran Yüzölçümü: km² Nüfusu: 75 milyon Para birimi: İran Riyali.
Sunum transkripti:

KAZAKLAR

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KAZAKİSTAN ■ Yüzölçümü olarak Orta Asya’nın diğer bir adıyla Türkistan’ın en büyük yüz ölçümüne sahip olan bu devlet, geçmiş tarihten bu yana çok büyük Türk İmparatorluklarına, büyük istilalara ve dünya tarihinin seyrini değiştiren birçok olaya şahit olmuştur. ■Kazakistan, yer altı ve yer üstü kaynakları ile küresel güçlerin de dikkatini çekmiş ve Rus Çarlığı’ndan Sovyet İmparatorluğu’na kadar belirli dönemler ve politik fay hatlarından geçerek, 19. yüzyılın başlarından günümüze kadar stratejik, jeopolitik ve jeo-stratejik olarak önemini korumuştur. Rus Çarlığı ile başlayan ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ile devam eden ilişkiler, Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra değişen dengeler ile daha karmaşık ve heterojen bir yapıya bürünmüştür.

ÇARLIK RUSYASI DÖNEMİ: ■18. yüzyılın başlarında Kafkasya’da büyük ölçüde hâkimiyet kuran Çarlık Rusyası’nın, 1853 ile 1856 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu ile yaptığı Kırım Savaşı’nı kaybetmesinden sonra Avrupa’daki etkin gücü büyük ölçüde başarısızlıkla sonuçlanmış ve Rusya bu tarihten itibaren yönünü Türkistan’a çevirmiştir. ■Kırım Savaşı’nı Osmanlı’nın kazanmasında İngilizlerin büyük rol oynaması, Rusya için İngilizlerin ne kadar büyük bir tehdit olduğunu göstermiştir. Bu savaştan sonra Rusya, Türkistan’ı geçip Yeni Delhi’ye (Hindistan) ulaşıp İngiliz politikalarını dengelemek istemiştir. İşte tam bu güzergahta Ruslar için 3 büyük engel bulunuyordu. Bu üç büyük Türk devleti Hive, Hokand ve Buhara Hanlığı idi.

■Rusya’nın Türkistan’a yönelmesinde ekonomik hedefler önemli yer tutmaktaydı. Rusya Asya’yı hâkimiyeti altına alarak, kendisine yeni bir pazar sağlamış olacaktı. Çünkü Rus malları Avrupa’daki Fransız ve İngiliz malları ile rekabet edebilecek durumda değildi. Türkistan hâkimiyeti, Rusya’ya doğu dünyasının pazarını açacaktı. ■Rus Çarı I. Petro ( ), Rusya'yı dünya ticaret yollarında, hammadde kaynaklarında ve pazar ülkelerinde söz sahibi yapıp zenginleştirmek için birtakım hedefler tespit etmişti. ■XIX. yüzyıl ortalarında Petro'nun ilk hedefinin şu şekilde olduğunu belirtilir: "Rus tüccarlarına Orta Asya bozkırı içinden Hindistan servetinin yolunu açmak idi; çünkü biliyordu ki oraya nüfuz eden Batı Avrupa ülkeleri zenginleşiyor". ■ Nihaî hedef ise, Rusya'nın Sibirya yolu ile Çin'e, Türkistan yolu ile Hindistan'a, Karadeniz ve Kafkaslar yolu ile İran'a, Türkiye'ye, sıcak denizler ve okyanuslara çıkmasını sağlayarak, buraların zenginliklerini ve yeni ticaret yollarını ele geçirmek idi.

I. Petro: “Kazak ordaları bütün Asya memleketlerinin anahtarı ve kapısıdır. Bu yüzden, bu ordaları kendimize bağımlı hale getirmeliyiz”. Rus idarecileri ise Kazak bölgelerinin ellerine geçmesinden elde edilecek kazançları şöyle sıralamışlardır:  Rusya İmparatorluğu birkaç yüz bin nüfusu kendine katacak.  Kazakların teslim olmaları Güney-Doğu ülkelerinin güvenliğini sağlayacak.  Bu dönemde Cungarlar hala kuvvetli idiler ve Büyük Petro da en çok onlardan çekiniyordu. Kazakların itaati sağlandıktan sonra, Kazakları kullanarak Cungarlar’a karşı harekete geçmek ve onların kuvvetini zayıflatmak mümkün olacak.  Kazaklar, devamlı isyan ederek hükümeti rahatsız eden Başkurtlara, Karakalpaklar’a ve Büyük Petro zamanında Rusya’ya büyük tehlike yaratan Hive Hanlığı’na karşı kullanılabilecekti.

Çarlık Rusyası’nın başlattığı bu yayılmacı ve işgal politikalarına bakıldığında, Kazak toplumu ve Türkistan’daki diğer Türk unsurlarına uygulanan sosyo-kültürel ve ekonomik politikalar dikkat çekicidir. Rusya, geleneksel Çarlık politikası olan “Böl, parçala ve hâkim ol” prensibini mükemmel bir şekilde Türkistan’da uygulamakla kalmayıp, diğer Kırgız, Başkurt, Tatar, Özbek ve Türkmen toplumları arasında toplum mühendisliği yaparak düşmanlıklar yaratmış ve onların birbirlerini yok etmelerini sağlayarak bütün bölgelere hâkim olmuştur. Rus dilini ve kültürünü yaymak için büyük çaba göstermiş olan Rusya’nın, bunu başarmasındaki en büyük etken; Müslümanlığın Türkistan’da o dönemlerde tam anlamıyla hâkim olmamasıdır. Eski Türk-Şaman inançlarına olan bağlılık ve gelenekler, halkın büyük çoğunluğunun göçebe olması ve merkezi güç birliği ve otorite boşluğu ile birlikte teknik ve eğitimsel sorunların büyüklüğü, Rusların Türkistan ve Kazak bölgelerini hızla yutmasında etkili olmuştur.

SOVYET RUSYASI DÖNEMİ: ■1800’lü yılların sonlarına doğru Kazakistan’ın neredeyse % 40’ı Ruslaştırılmıştı. Çarlık döneminde geldiği zannedilen medeniyet, aslında gelecek yıllardaki baskı ve sindirme için bir nevi büyük ve temel bir yapıtaşıydı. Her alanda asimilasyon ve kültür baskısını arttıran Çarlık Rusyası, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) döneminde bu baskıyı doruk noktalarına çıkararak ve Türkistan ve Kazakistan’da Türk ve kültür soykırımı gerçekleştirecekti. ■Sovyet tarih yazımında Kazak halkının göçebe medeniyeti hesaba katılmamış, kültürel gelişme sadece yerleşik hayat ve iktisat ile ilişkilendirilmişti.

Çarlık Rusyası’nın zulüm ve iskân politikaları sona ermeden, daha büyük bir yıkım kısa süre içerisinde Kazakistan topraklarında yaşanacaktır. Rusya’nın son dönemlerinin sürekli savaşlar ile geçmesi ve halkın fakirleşmesi sonucunda insanlar, Rus Çarı’na karşı düşmanlık beslemeye ve Çar’ı devirebilmek için her türlü muhalefetle birlikte hareket etmeye başlamışlardır. Bu durum uzun sürmemiş, büyük mücadelelerden sonra ihtilalciler Rus Çarlığı’na son vererek ülke yönetimini ele geçirmişlerdir. Yapılan ihtilal, Rus Çarlığı’nın son dönemlerinde gerçekleştirilen sanayi inkılâpları sayesinde var olan işçi sınıfı tarafından desteklenmiş ve yeni Sovyet rejiminde ideolojik yapı ön plana çıkmaya başlamıştır. İhtilal sadece Rusya’da değil, diğer topluluklar arasında da kabul görmüş ve Lenin Özbekler, Tatarlar, Kırgızlar, Başkurtlar ve diğer Slav kökenli topluluklar tarafından desteklenmiştir. Lenin, Asya halklarının Çarlık Rusya’sı döneminde çektikleri zorlukları bildiği için, özellikle onlara bağımsızlık vaadinde bulunmuştur.

Lenin, Orta Asya halklarına 24 Mayıs 1917’de “Rusya Halkları Beyannamesi” adı altında yaptığı konuşmasında; “Rusya Müslümanları, Volga ve Kırım Tatarları, Sibirya ve Türkistan Kırgızları ve Sartları, Kafkas ötesinin Türk ve Tatarları, Çeçenleri ve Kafkas Dağlıları, sizler!.. Camileri ve ibadethaneleri yıktırılmış, inanışları, gelenekleri, çalar ve Rusya’nın yıkıcıları tarafından boğulmuş olan sizler!.. İnanışlarınız ve gelenekleriniz, milli ve kültürel kurumlarınız bundan sonra serbesttir ve dokunulmazlık içindedir. Bu sizin hakkınızdır. Biliniz ki, haklarınız Rusya’nın tüm halklarının hakları gibi, ihtilalın bütün gücü ve onun organları olan milletvekilleri, işçiler, askerler ve köylülerin Sovyetleri tarafından korunacaktır. O halde bu ihtilalı destekleyiniz!.. şeklinde vaatte bulunmuştur

Lenin’in bu vaatleri her ne kadar kulağa hoş gelip yerel halklar tarafından desteklenmiş olsa da, Türkistan’da ve özellikle Kazakistan Sovyet rejimini uyguladığı politikalar Çarlık Rusyası dönemindeki baskıların kat kat fazlasını getirmiştir. Sovyet yönetimi, Türkistan Türklerinin üzerinde büyük baskı kurup, onlar üzerinde kültür, dil ve ekonomik hâkimiyetini kurmuştur. Özellikle Kazakistan’da kurulan kolhozlarda inanılmaz insanlık dramları ve milyonları aşan insan ölümleriyle birlikte tüm halka açlık ve sefalet getirmiştir. Mali yönden durumu zengin olan Kazak ailelerinin, ekonomik eşitlik adı altında bütün mal varlıkları ellerinden alınmış ve bu aileler ya sürülmüş ya da hapse atılmıştır. Hayvancılık ile uğraşan Kazak toplumu, Sovyetlerin sistemli kültür ve ekonomik hataları yüzünden yerleşik hayata geçmeye zorlanmıştır. Geçmek istemeyenler kesin baskı ile sindirilmiş ve birçoğu idam edilmiştir. Bu vaziyete şahit olan Kazak halkı, çevredeki diğer Türk devletlerine göçmüş, çoğu da yolda ölmek durumunda kalmıştır.

Sayım Yıllarına Göre Sovyet Dönemi Slav-Kazak Nüfus Oranı Yeni rejimin uyguladığı bu değişimler günümüzde bile hissedilmekte olup, ölen yüz binlerce Kazak nüfusu yüzünden Kazakistan’ın demografik yapısı değişmiş ve Kazak lehine olan nüfus Rus lehine kaymıştır. Bütün ibadethaneler kapatılmış, Kazak düşünür ve aydınları ya sürgüne gönderilmiş ya da “vatan haini” ve “milliyetçi” suçlamalarıyla kurşuna dizilmiştir

Bu felaket Komünist Partisi’nin Kazakları ve yarı göçebe hayattan yerleşik hayata geçirme kararının uygulanması sonucudur. Kazak tarihçi Manaş Kozıbayev, bu felaketi Kazak Türklerinin tarih boyunca maruz kaldığı felaketlerin en korkutucu ve en ıstırap vericisi olarak nitelendirmektedir. Kremlin için Kazakların yerleşik düzene geçmesi çok önemliydi. Çünkü Kazakların hemen hepsi göçebe olarak yaşamaktaydı. 1920’lerin sonunda olan toplam Kazak nüfusunun sadece ’i şehirlerde yerleşik hayat sürdürmekteydi. Bu durum ise Kazakların Sovyet sistemine adaptasyonu ve kontrol altına tutulmasını güçleştiriyordu.

1925 yılında Kazakistan Komünist Partisi 1. Sekreterliğine seçilen Filip Goloşçekin’in Kazakistan’da uygulayacağı olağanüstü politikalar için Stalin’den destek istemek üzere gönderdiği raporunda;“Kazakların vahşi ve kültürsüz bir halk olduğunu, bozkırda rastgele oraya buraya göç ederek yaşayan bu halkı bir araya toplayacağını onlara çatal, kaşık ve bıçak kullanmasını, temiz elbiseler giymesini ve evlerine pencere, baca takmasını öğreteceğini”yazdı. Bu düşünceler ile işe başlayan Goloşçekin büyük kolhozlar kurdurdu. Kolektif toplama kamplarına gönderilen Kazaklara yeterli gıda ve barınak temin edilmedi.

SSCB’nin izlediği politikalardan hoşnut olmayan Kazaklar, 1985’ten sonra SSCB’deki değişimlerden yararlanarak bağımsızlık için harekete geçtiler. Gorbaçov tarafından Kazakistan’ın başına getirilen Nursultan Nazarbayev, SSCB’nin dağılmasından sonra 1991’de bağımsızlığını ilan etti. Kazakistan’ı tanıyan ilk devlet Türkiye oldu.

Bağımsızlıktan Sonra Nüfus

ARAT, Reşid Rahmeti: Kazakistan maddesi, İslâm Ansiklopedisi, Cilt: VI, İstanbul 1952.