QNB FİNANSBANK HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ (21.02.2018)
HAYAT SİGORTASI SEBEBİYLE BANKA ALEYHİNE AÇILAN DAVALAR
Banka ve Hayat Sigortası İlişkisi? Bankalardan kredi kullanan tüketicilere, çoğu banka hayat sigortası yaptırmaktadır. Bunlar, kredi/kredili hayat sigortası, krediye bağlı hayat sigortası gibi isimlerle anılmaktadır. Kredi hayat sigorta sözleşmelerinde asıl amaç, kredi kullandıran bankanın kredi verdiği kişinin ölümü halinde, kredinin geri ödenememesi nedeniyle maruz kalacağı riskin teminat altına alınmasıdır. Kredi hayat sigortasında, Bankalar acente konumunda bulunurlar. Tüketici isterse, bankanın önerdiği sigorta şirketinin dışında bir başka sigorta şirketine kredi hayat sigortası yaptırabilir. Bunun yanında belirtilmelidir ki; hayat sigortası yapılması zorunlu bir husus değildir. Ancak sigorta yapılmasındaki amaç, borcun teminat altına alınması olduğu kadar, belli bir prim borcu getirmekle birlikte sigortalının ve murislerinin de bu işlemde menfaati bulunduğu kuşkusuzdur. Bu husus aşağıda bir örneğine yer verilen Sözleşme Öncesi Bilgi Formları’ nda da açıkça belirtilmektedir:
Hayat sigortalarının süresi değişkenlik gösterebilmekle birlikte, bu süre içerisinde ölüm gerçekleşirse ve bu tarihte ayakta bir sigorta poliçesi mevcut ise, sigortalı olan tüketicinin ölüm tarihindeki, sigorta bedeli mirasçılarına ödenmek zorundadır. Ancak, bazı durumlar, bu sigortanın teminat kapsamı dışındadır. Ve bu haller sigortacılık mevzuatı gereğince düzenlenen sigorta poliçesine ek belgeler ile sigorta ilişkisinin kurulması sırasında tüketicilere açıkça bildirilmektedir. Bu hallerden birinin varlığı halinde sigorta tazminatı ödenmez. Yine, tüketici, kredi hayat sigortası sözleşmesinin yapılması sırasında kendisince bilinen ve sigorta şirketinin sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigorta şirketine/acentesine bildirme yükümlülüğündedir. Bu yükümlülüğün ihlali durumunda, sigorta şirketi, durumu öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebilir. Bu durumda da sigorta tazminatları istenemez. Uygulamada sorun da tam bu noktada ortaya çıkmaktadır. Kredi çeken tüketici vefat ettikten sonra, mirasçıları, hayat sigortası tazminatlarının ödenmesini talep etmekte, sigorta şirketleri ise tüm koşulları taşıyan bir poliçe söz konusu değil ise bu tazminat talebini reddetmektedir. Ardından mirasçılar, sigorta tazminatlarını tahsil edememeleri dolayısı ile yapmış oldukları bakiye kredi ödemelerine ilişkin davalarını genellikle sigorta ilişkisine aracılık eden Bankalara bazen de hem Bankalara hem de sigorta şirketlerine yönlendirmektedirler.
Red sebebi ise, çoğu zaman, vefatın neden olduğu hastalığın, kredi kullanımı sırasında tüketicinin beyan yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesine dayandırılmaktadır. Çünkü, sigorta şirketleri, sigortalı tüketicinin hastalığını gizlediğini, tüketicide mevcut olan risk sigorta şirketi tarafından bilinseydi sigorta sözleşmesinin düzenlenmeyeceğini, bu durum karşısında tek taraflı fesih hakkını kullandıklarını beyan etmektedirler. Mahkemelerce yapılan yargılama neticesinde eğer, ölümün, sigorta poliçesi teminatı kapsamında olmadığı ortaya çıkarsa, mahkeme, tüketicinin mirasçılarının sigorta tazminatı taleplerinin reddine karar vermektedir. Birazdan inceleme konusu edeceğimiz kararda da görüleceği gibi hastalığın gizlenmesi dışında her somut olay özelinde farklı uyuşmazlık sebepleri ortaya çıkabilmektedir.
I. Dava Neden Açıldı? Davacılar; Murislerinin 17/01/2011 tarihinde Bankamızdan 48.000,00 TL tutarlı 120 ay vadeli konut kredisi kullandığını, Konut kredisinin teminatı olarak murislerine hayat sigortası yapıldığını, Murislerinin 22/03/2015 tarihinde vefat ettiğini, Murisin hayat sigortası bulunmadığından kalan kredi borcundan sorumlu olduklarının banka tarafından kendilerine bildirildiğini, Hayat sigortası yaptırma yükümlülüğünün bankada olduğu halde yerine getirmediğini, davalı bankanın tam kusurlu olduğunu, zarara uğradıklarını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 29.273,00 TL'nin faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
II. Banka Davaya Ne Cevap Verdi? II. 1. Banka Usule İlişkin İtirazlarını İleri Sürmüştür. HUSUMET YÖNÜNDEN ; HUZURDA BULUNAN DAVADA BANKAYA HUSUMET YÜKLENEMEZ. Huzurdaki davanın konusu vefat eden murisin kredi borcunun kalan kısmının kimin tarafından ödenmesi gerektiği ve Müvekkil Bankaya olan kredi borcundan kimin sorumlu olduğunun tespiti ise, iş bu davanın yöneltilmesi gereken taraf hayat sigortası poliçesini düzenleyen sigorta şirketidir. Bu nedenle husumet itirazında bulunuyoruz. DAVA HARCININ TAMAMLATTIRILMASI YÖNÜNDEN : Davacılar tarafından, dava dilekçesinde dava değeri “29.273,00.-TL.” olarak bildirilmiş olmasına rağmen dava harcının bu bedel üzerinden yatırılmadığı görülmüştür. Bu nedenle de dava harcının dava değeri esas alınarak tamamlattırılması gerekmektedir. Öncelikle, dava değerine göre eksik yatırılan harcın davacılar tarafından tamamlanmasına karar verilmesini talep etmekteyiz.
II. 2. Banka Esasa İlişkin Hangi Hususları İleri Sürmüştür? GEREK KANUNEN GEREKSE SÖZLEŞMESEL OLARAK MÜVEKKİL BANKANIN KREDİ KULLANAN MÜŞTERİLERİNE HAYAT SİGORTASI YAPTIRMA VEYA YENİLEME ZORUNLULUĞU BULUNMAMAKTADIR. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında tüketici ile akdedilen kredi sözleşmesi gereğince müvekkil Bankanın konut, araç veya ihtiyaç kredisi kullanan müşterilerine hayat sigortası yaptırma ve/veya yenileme zorunluluğu bulunmamaktadır. Bununla birlikte hayat sigortası gerek isteğe bağlı bir sigorta gerekse kanuni bir hak olup kredi kullanan, hayat sigortası yaptırmak istediği şirket seçiminde de özgürdür. Bir başka anlatımla müşteriler, kredi kullanacakları bankayı seçmekte nasıl özgürlerse, sigorta yaptıracakları şirketi seçmekte de aynı şekilde özgürdürler. İşbu dava konusu olan uyuşmazlıkta da taraflar arasında akdedilen 18.01.2011 tarihli Konut Destek Kredisi Sözleşmesi’nin 9.5 ve ilgili maddeleri gereğince tüketici tarafından serbest iradesi ile kullanacağı kredi sebebiyle Bankanın uygun göreceği bedel ve şartlarla ferdi kaza sigortası, konut sigortası yaptıracağını, önceden yapılmış bir ferdi kaza sigortası, hayat sigortası bulunması halinde ilgili sigorta poliçesinde bankanın dain ve mürtehin olarak gösterilmesi yönünde gerekli değişikliğin yapılarak poliçeyi bankaya teslim edeceğini, bankanın bu sigortalarla ilgili prim tutarlarını banka nezdindeki hesaplarından tahsile yetkili olduğunu açıkça kabul ve taahhüt etmiştir.
II. 2. Banka Esasa İlişkin Hangi Hususları İleri Sürmüştür? Yine davacıların murisi ile sözleşme öncesi yapılan bilgilendirmeyi gösteren ‘’ Sabit Faizli Konut Destek Kredisi (Konut Finansmanı) Sözleşme Öncesi Bilgi Formu’’ nun Sigortaya İlişkin Açıklama başlıklı 3. Maddesi de aynen ‘’ Konut Destek Kredisi (konut finansmanı) ile ilgili olarak, hayat sigortası, konut sigortası gibi yapılması isteğe bağlı sigortaların yaptırılması zorunlu değildir. ‘’ şeklindedir. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi bu yönde vermiş olduğu bir kararında “Böyle bir uyuşmazlıkta öncelikle sözleşmenin hangi tarafa veya taraflara hangi yükümlülükleri getirdiği üzerinde önemle durulmalıdır. Yukarıda metni aynen alınan kredi sözleşmesinin ilgili maddesindeki düzenlemede hayat sigortası ile ilgili davacı banka değil kredi borçlusuna bir yükümlülük getirdiği açık ve belirgindir. Davacı Bankanın kendisi için zorunluluk getirmeyen ve kredi borcunun teminatlarından ilke olarak her zaman vazgeçebileceğinin kabulü gerekir” şeklindedir. Müvekkil Banka ile davacıların murisinin taraf olduğu kredi sözleşmesinin 9.5. maddesi kapsamında ‘’ … müşteri açısından Bankanın uygun göreceği bedel ve şartlarla ferdi kaza sigortası, hayat sigortası yaptıracağını, vefat halinde mezkur sigorta sonucu ödenecek tazminattan o tarihteki bankaya olan borcun mahsubundan sonra kalacak olan meblağın mirasçılara ödenmesi kabul, beyan ve taahhüt edilmiştir ‘’ şeklinde, açık ve belirleyici düzenleme getirilmiştir. Yine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’ nin başka bir kararında; «kredi sözleşmesine göre kredi kullananın dilediği sigorta şirketine hayat sigortası yaptırabileceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmeye konulan bu hükmün tüketici lehine olduğu, ancak tüketicinin sözleşmenin bu hükmünden kendi insiyatifi ile istifade etmediği ve hayat sigortası yaptırmadığı veya yenilenmediği takdirde, Bankaya bu konuda yasal mevzuat ve taraflar arasındaki ilişkiyi esas itibariyle belirleyen sözleşme hükümlerine göre böyle bir yükümlülük getirmediği, hayat sigortası yapılması veya yenilenmesi hususunun tamamen krediyi kullananın isteğine bağlı tutulduğu ve krediyi kullananın lehe olan bu hükümden istifade etmediği anlaşıldığından davacı tarafın davasının reddine karar vermek gerektiği» ifade edilmiştir.
II. 2. Banka Esasa İlişkin Hangi Hususları İleri Sürmüştür? Kredi borçlusunun sözleşme tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği 6. madde gereğince ‘’ ihtiyari sigortalarda kredi süresi içerisinde yenileme sorumluluğu ‘’ altında olduğu açıktır. Davacılar murisi, sorumluluk kendi üzerinde olmasına rağmen yenileme talebinde bulunmamıştır ve dolayısıyla da vefat tarihi itibariyla yürürlükte bulunan bir sigorta poliçesi bulunmadığından hayat sigortası kapsamında sigorta şirketince müvekkil Bankaya ödenip borçtan mahsup edilecek bir tutar söz konusu değildir. Davacıların murisi ile müvekkil Banka arasında akdedilen Konut Destek Kredisi Sözleşmesi hak ve yükümlükleri ile bağımsız bir sözleşme olup hayat sigortası yapılıp yapılmaması veya hayat sigortasının herhangi bir şekilde yenilenmediği iddiası kesinlikle Konut Destek Kredisi Sözleşmesi ile ilgili olmayıp kredi sözleşmesi geçerliliğini etkilememektedir. Bu yönüyle davacı tarafın, müvekkil Banka tarafından konut destek kredisi kullanan murise sanki hayat sigortası poliçesi yaptırma veya sürekli yenileme yükümlülüğü mevcut ve bu yükümlülüğe aykırı davranış, kredi sözleşmesini de hükümsüz kılacakmışcasına talep ve iddiada bulunması hukuken kabul edilebilir nitelikte değildir. Talebe konu 29.273,00-TL’ lik miktar neyin karşılığıdır? Borç nedeniyle oluşan zarar ile kastedilen nedir? bilinmemektedir. Davacılar iddialarını ispata yarayacak hiçbir delili dosyaya sunamamışlardır. Hayat sigortası poliçesi ölüme bağlı olarak sonuç doğurmakta olup, davacılar murisinin ölümünden önceki borçlarını da kapsama alınması düşünülemez. Tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmelidir.
III. Yerel Mahkeme Ne Demiştir ? Yerel mahkeme yaptığı değerlendirme sonucu; Davanın kısmen kabulü ile; davacıların zararlarının, davalı Banka’ nın kanuna aykırı davranışlarından kaynaklanması sebebiyle haksız fiil hükümleri uyarınca dava tarihi itibari ile 29.225,11 TL anapara ve bu tutara zararın meydana geldiği tarihten itibaren işletilecek kanuni faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine ve fazlaya iişkin talebin reddine karar verilmiştir. (Talep;29.273,00 TL idi)
IV. Bölge Adliye Mahkemesi’nin Kararı Nedir ? İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ nin ilgili dairesi istinaf talebimiz üzerine mahkeme kararını incelemiş olup; “Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortalar uygulama Esasları Yönetmeliği”nin “İhtiyari Sigortalar” başlığında düzenlenen, 6. maddesinin 2. fıkrasında da, “İhtiyari sigortalarda, kredi süresi içerisinde yenileme sorumluluğu kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğu ise kredi kuruluşuna aittir.” denilmektedir. «Mahkemece, bilirkişi raporu ile belirlenen davacıların zararından davalı bankanın tam kusurlu olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Oysa ki, kredi sözleşmesi nedeniyle hayat sigortası yapılmasındaki amaç, Banka yönünden kredi borcunun teminat altına alınması olduğu kadar, belli bir prim borcu getirmekle birlikte, sigortalının da bunda menfaatinin olduğu kuşkusuzdur. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde, her iki tarafın da hak ve menfaatlerinin gözetilip korunması esas alınmalıdır.»
IV. Bölge Adliye Mahkemesi’nin Kararı Nedir ? «Somut olayda, dain ve mürtehin sıfatına sahip, kredi veren kuruluş olan ve aynı zamanda sigorta şirketinin acentesi olan davalı Bankanın, davacıların murisine ait hayat sigortasının yenilenmesi için, en azından muhatabına bildirim yapmak suretiyle kredi borçlusunu konu ile ilgili bilgilendirmesi, asgari özen yükümlülüğünün bir sonucu olduğu gibi, Medeni Kanunun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kurallarının da bir gereğidir. Miras bırakanın hayat sigortası yapılmasını takip ve işlemlerin yerine getirilmesini kontrol sorumluluğunun olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle olunca kredi borcunun teminat altına alınması için sigorta poliçesi düzenlenmemesinde murisin ve davalı bankanın karşılıklı kusurlarının başka bir değişle müterafik kusurlarının olduğu kabul edilmelidir. Zararın %70 Banka ve davacıların murisinin de hayat sigortasının yenilenip yenilenmediğini takip etmesi gerekirken bunu yerine getirmediği için %30 kusurlu olduğunun kabulü gerektiği ve oluşan zararın bu kusur oranları göz önüne alınarak paylaşılması gerekirken mahkemece davalı bankanın %100 kusurlu olduğuna karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.» Davalının istinaf taleplerinin KISMEN KABULÜ İle; İstanbul 2. Tüketici Mahkemesinin 20/10/2016 tarihli 2015/1030 Esas, 2016/1648 Karar sayılı kararının İPTALİNE, Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile; Tarafların kusur oranları dikkate alınarak 20.457,57 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine KESİN OLARAK karar verilmiştir.
Somut Olayda Yenileme Bildirimi Hiç Gerçekleştirilmediği İçin İnceleme Konusu Edilmeyen «Bildirim Yöntemi»nin Sizce Herhangi Bir Önemi Var mıdır? Kesinlikle Evet!!!
V. Bildirim Yöntemi Poliçelerin bir iptal sebebinin de tahsilatsızlık olduğunu belirtmiş idik. Bu hallerde, açılan davalarda düzenlenen bilirkişi raporlarında, Bankamız uygulamasının sigortalıya yapılması gereken iptal bildiriminin SMS ile gerçekleştirilmesi şeklinde oluşundan kaynaklı sigorta poliçesini yenilemeyen sigortalı ile Bankamızın müterafik kusurlu olduğu yönünde kanaat bildirilmekte ve bu raporlar doğrultusunda aleyhe hükümler tesis edilmektedir. SMS bildirimi uygulamasının dayanağı nedir? 13/09/2015 tarihinde yürürlüğe giren 2015/20 sayılı Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliğinin Bazı Maddelerinin Uygulanması Hakkında Genelge’nin 5/a maddesi: “Yenileme ve bildirim” başlıklı 12 nci maddenin; ikinci, üçüncü ve beşinci fıkraları kapsamında kredi kuruluşunun gerçekleştirmesi gereken bildirimlerin bilgi formunda belirtilen yöntem kullanılarak bir kez yapılması yeterlidir.” Poliçe ilişkisi kurulur iken müşterilere sunulan Bilgilendirme formunun, Kredi Kullananın İletişim Bilgi Tercihleri başlıklı bölümünde “Yenileme Bildirimi İçin Tercihiniz” başlıklı bölüme SMS yazıldığı takdirde bu bildirim yönteminin, Genelge nin yürürlük tarihi olan 13/09/2015 tarihinden itibaren yeterli olacağı söylenebilecektir. Ancak yüksek tutarlı poliçelerin iptaline ilişkin bildirim usulünde SMS yanında ihtarname de gönderilmesi usulü tedbirli bir davranış olacaktır.
TEŞEKKÜRLER