EDEBİYAT PERFORMANS ÖDEVİ A.FARUK BALCI 11/D 4382
NABİZADE NAZIM ZEHRA
YAZARIN HAYATI 1862 yılında İstanbul’da doğan sanatçının, otobiyografik yapıtı Yadigarlarım’da anlattığı kadarıyla çocukluğu ve ilk gençliği sıkıntılarla geçmiştir. Kara Askeri Mühendis Okulu’nu bitirmiş ve 1884’te topçu üsteğmen olarak mezun olmuştur.
Yazarın hayatı Başarılı bir öğrenci olması dolayısıyla bitirdiği okulda öğretim üyesi olarak çalışmaya başlamış, “keşif ve araştırma” yapmak üzere Suriye’de görevlendirilmiştir. 1890’da İstanbul’a dönmüş, kısa bir süre sonra kemik veremi hastalığına yakalanmıştır. Haydarpaşa Hastanesi’nde iki yıl kadar tedavi gördüyse de iyileşememiştir; 6 Ağustos 1893’te vefat etmiştir.
EDEBİ KİŞİLİĞİ Tanzimat edebiyatının gerçekçi yazarlarından biri olan Nabizade Nazım, realizmin edebiyatımızdaki ilk önemli temsilcilerinden biri olarak köye yönelik ilk romanımız olan Karabibik'in yazarıdır. Nabizade Nazım eserlerinde sade bir dil kullanmaya çalışmıştır.
EDEBİ KİŞİLİĞİ Şiirlerinde ölüm, tabiat, tanrı gibi temaları işlemiştir. Şiirde çok başarılı olduğu söylenemez. Zaten kendisi de bunlara “Heves Ettim” adını vermiştir. 1891′de çıkmaya başlayan ve o sırada bir bilim dergisi niteliğinde olan Servet-i Fünun dergisinin de ilk yazarlarındandır.
ROMANIN ÖZELLİKLERİ Psikolojik özellikleri ağır basan bir romandır. Karakterlerin tasvir ve tahlili son derece başarılıdır. Edebiyatımızda ilk tezli,ilk natüralist ve psikolojik roman denemesi sayılır.
ROMANIN KONUSU Zehra zengin bir aile kızıdır. Küçük yaşta annesini yitirir. Sevgi ve şefkatten yoksun kalır. Bu yüzden sinirli, kıskanç ve geçimsizdir. Her şeye öfkelenir. Büyüyünce, babası onu iş yerinde katip olarak çalıştırdığı Suphi ile evlendirir. Zehra bir süre kocasıyla iyi geçinir. Sonra eski huyları depreşir. Eşini herkesten kıskanır, durmadan onu rahatsız eder.
ROMANIN KONUSU Suphi’nin annesi, ev işlerine yardımcı olmak üzere, Sırrıcemal adında güzel bir cariye alır. Bu durum Zehra’yı iyice çileden çıkarır. Karısından bıkan ve bunalan Suphi bu kez Hüsnücemal’e bağlanır. Sonra da onunla evlenir. Ayrı bir eve taşınırlar. Zehra’nın babası ölünce Suphi onu boşar.
ROMANIN KONUSU Zehra öç almak için bir Rum kadınını Suphi’ye musallat eder. Yosma Ürani kısa zamanda amacına ulaşır. Suphi’yi kandırır, kendisine bağlar. Suphi’nin gözü artık Hüsnücemal’ı görmez. Şimdi aklı Ürani’dedir. Bu yüzden, varını yoğunu ona yedirir. Sonunda iflas eder. Bunun üzerine Ürani ona sırt çevirir. Hüsnücemal üzüntüsünden intihar eder. Suphi tulumbacılığa kadar düşer, öyleyken Ürani’yi unutamaz. Sevgilisinin başka bir erkekle yaşadığını duyunca tepesi atar. Gizlice onları izler ve ikisini de yakalayıp öldürür. Fakat, delil yetersizliğinden kurtulur. Trablusgarp’a sürgün edilir.
ROMANIN KONUSU Bu arada Zehra Suphi’nin katibi Muhsin ile evlenmiştir ama mutlu değildir. Yeni kocası bir süre sonra ölür. Zehra yalnız kalır. Ayrıca, Suphi’nin başına gelenleri de öğrenince sinirleri büsbütün bozulur. Çünkü, için için, hala onu sevmektedir. Bir gün sokakta giderken, bir dilenci kadının ansızın düşerek öldüğünü görür. Dikkatle bakınca Suphi’nin annesi olduğunu anlar. Kendini tutamaz, kadının üstüne kapanarak ağlar. Ardından, hastalanıp yatağa düşer. Bir ay kadar ateşler içinde yatar, sonra da ölür.
Kaynakça http://www.edebiyatfatihi.net/2013/10/zehra-romaninin-ozetiolay.html