Zerdüştlük
Zerdüşt, MÖ 6. asırda ortaya çıkan Zerdüştlük dininin kurucusudur. Soylu bir aileden gelen Zerdüşt, İran’da doğmuştur. Zerdüşt, İrandinleri üzerinde önemli bir etki bırakmıştır.
Tek tanrılı bir inanç telkin ettiği için onu, vahiy alan bir peygamber olarak kabul edenler vardır. Gathalar diye adlandırılan kutsal metinler ona Dayandırılır.
Zerdüşt, eski İran’a tevhit inancını getirmiştir. Ondan önce İranlılar, bir kısım tanrılara tapınmakta ve rahiplerin hazırladığı ve insanı uyuşturan bir kutsal içkiyi içerek uygulanan haoma (bütün âlemi sıvı şekilde doldurduğuna inanılan hayat tanrısı) kültürünü devam ettirmekteydiler.
Zerdüşt, dünyayı kurtarmak üzere faaliyete geçtiği zaman , yüce tanrı Ahura Mazdah’a ibadet, feriştehlere (meleklere) hürmet, kötü güçlere (şeytanlar gibi) lanet ve iyilikte yarış gibi konuları, öğretisinin temeli yapmıştır.
Zerdüştlüğe göre âlemin gayesi yalanın ve kötülüğün hakikat tarafından yok edilmesidir. Zerdüşt, yüce tanrı olarak inandığı Ahura Mazdah ile yakın irtibatta bulunduğunu söylemiştir. Ona göre âlemde mücadele eden iki ruh bulunur. Ahura Mazdah, bu iki ruhtan iyi olanla beraberdir. İnsanoğlu da bu iki ruhtan birini seçmek zorundadır. Bu seçim onun kaderini belirleyecektir.
Ahura Mazdah, önce manevi bir nur olarak kabul edilirken Zerdüş’ten sonra bu manevi nur, ateş olarak düşünülmüş ve böylece ateş kültü olan Mecusilik gelişmiştir.
Ahura Mazdah’ın yanında altı büyük melek bulunmaktadır. Ameşa Spentalar ( Kutsal Ölümsüzler) denilen bu melekler iyi akıl, adalet, ilahî irade ülkesi, tevazu, mükemmeliyet ve ölümsüzlük şeklinde Ahura Mazdah’ın sıfat ve fonksiyonları olarak telakki edilir.
Zerdüşt’e göre bir tarafta iyilik ve aydınlıktan oluşan “aşa” (âlem nizamı), öteki tarafta da kötülükve karanlığı içinde bulunduran “drug” (yalan, anarşi) vardır. Zerdüştlüğe göre, insanları, hayvanları, öldürmek büyük günahtır. Zina da yasaktır.
Kabile Dinleri Gelişmiş bir hayat tarzına ulaşamamış, geçimlerini avcılık, balıkçılık ve toplayıcılık gibi uğraşlarla sağlayan küçük topluluklara kabile denir. KABİLELER GÜNÜMÜZDE Afrika, Avustralya, Pasifik Okyanusu, Cava, Brezilya gibi bölgelerde bulunmaktadır.
İlkel kabile dinlerinde çeşitli kavramlar vardır. Bunlar her kabilede değişik kelimelerle ifade edilse de özde aynıdır. İlkel kabile mensupları kendilerinin görünmez kuvvetlerle kuşatıldığına inanırlar.
“mana” gizli bir gücü, saklı bir enerji kaynağını ifade etmek için kullanılan bir kelimedir. Manaya sahip bulunduğuna inanılan ve taşıyanlara güç verdiği kabul edilen değişik taşlar, zincirler, muskalar, maskotlar ve kaba tasvirlere “fetiş” denir
Yüce tanrı ve yaratıcı varlık inancı kabilelerde ortak inançlar arasındadır. Ancak bu üstün varlığı tasavvur şekilleri farklıdır. Bu yüce Tanrı, hükmeder veya daha aşağı derecede bulunan ruh ve tanrıları yönetir. O, insanları ve her şeyi yaratandır. Yüce Tanrı’ya ancak büyük felaketlerde dua edilir.
“Tabu” haram anlamına gelen bir kelimedir. Tutulması tehlikeli ve yasaklı şeylerin dokunulmazlığını ifade eder. Mana inanışının tabi bir sonucu olarak “mana”ya sahip olan bir kimse, bir yer ve nesne tabu kabul edilir.
“Totem ” kelime olarak alamet, işaret anlamına gelir. Terim olarak ise genellikle ilkel kabile mensuplarının kendilerine akraba saydıkları hayvan, bitki veya cansız varlıklara verdikleri bir isimdir. Toteme, kabilelerin büyük atası olarak inanılır. Aynı toteme bağlı kimseler kendi aralarında evlenemezler. Totem yenilmez, tabu kabul edilir ve ona dokunulamaz.
“Şaman”, kabilelerde dinî ayin ve törenlerle meşgul olan, büyü yapan, gelecekten haber veren ve çoğu zaman kendinden geçerek ruhlar alemiyle iletişim kurabilen kimselere verilen bir isimdir.
“Büyü” tabiatüstü güçlerle bağ kurarak belirli bir gayeye ulaşmak veya bir durumu gerçekleştirebilmek için kendilerinde gizli güçler olduğu kabul edilen kişiler tarafından uygulanan bir işlemdir. İlk kabilelerde din ile büyü birlikte yaşarken toplumlar şehirlileştikçe büyü bilimsel bir yapıya bürünmüştür.
“Efsane” ve “mit” kelimeleri Yunanca “mitos”tan (hikâye, masal) dilimize geçmiştir. Bunlarla, tanrı, kahraman ve kâinatın oluşumu ile ilgili hikâyeler anlatılır.
“Ayin” bir dinin pratiği ve uygulanması ile ilgili kurallar ve törenler bütünüdür. Kabilelerde, birçok farklı amaçla geleneksel törenler yapılır. Bu törenlerde danslara da yer verilir. Kabile mensupları, ruhi durumlarını danslar aracılığıyla dışa vururlar.