ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ GÖLBAŞI MESLEK YÜKSEKOKULU Öğr. Gör. Arif YILDIZ
İşletme biliminde kullanılan birçok kavram, kökünü iş kavramından almaktadır. İşletmede yapılan bütün fiziksel ve düşünsel çabaların tümünü kısaca iş olarak tanımlamaktayız. İş denilince akla sadece fiziksel unsurlar gelmemelidir. Bir makinenin başında ürün üreten de iş yapmaktadır. Bir yazarın kitap yazma çabaları da bir iştir.
İş kavramı birçok açıdan ele alınabilir. Bir bireyin yaşamını sürdürebilmek için giriştiği bedensel ve düşünsel çabalara, ekonomik anlamda iş denir. Bu çabalarının karşılığında ücret elde eder. Psikolojik anlamda iş, bireye saygınlık ve doyum sağlayan bir kavramdır. Çalışan bir insan psikolojik açıdan rahatlar, mutlu olur.
İşi, görevi, sorumluluğu yerine getiren kişi akla gelmektedir. Yerine göre personel, işçi, memur, çalışan, emektar, ücretli, emekçi, sorumlu, görevli gibi anlamlarda da kullanılmaktadır. İşgören, işletmeye belirli ücret karşılığında fiziksel ve düşünsel emeğini, çabalarını katan kişidir. Ancak bu çabalar karşılığında ücretin yanı sıra bir işgören, sosyal ve psikolojik açılardan da gereksinimlerini işletmelerde karşılamak ister.
Örneğin, işletme içerisinde kendine saygı duyulması, fikirlerinin dikkate alınmasını ister. ihtiyaçları karşılanan bir işgören daha verimli ve istekli çalışır. Personel veya insan kaynakları olarak ifade edilen bu kesim, işletmelerin başarı ve başarısızlığında direkt etkileri olan kişilerdir.
İşletmede, üretim faktörlerini bir araya getiren, işletmeyi kuran, faaliyete geçiren, tüm faaliyetleri yerine getiren kişi işverendir. Yerine göre girişimci, sermayedar, müteşebbis, yerine göre patron olarak adlandırılan kişilerdir. Bu faaliyetler neticesinde işveren kar elde eder.
Bir işletmenin ortak amaçlar olarak belirlediği hedeflere en kısa zamanda ve en etkin bir biçimde ulaşabilmeleri için ekip halinde harekete geçmeleri, "yönetim" olarak ifade edilmektedir. Yönetim fonksiyonun gerçekleşebilmesi için en az iki kişinin mevcut olması gerekmektedir. “Yönetim, başkalarına iş yaptırma gücü ya da sanatıdır.” denilebilir.
kar ve riski başkalarına ait olmak üzere Yönetim işlevini yerine getiren kişiye, yönetici denir. Yönetici, kar ve riski başkalarına ait olmak üzere, mal ve hizmet üretmek için üretim faktörlerini bulan, bir araya getiren ve bu amaçla çalışanlarına yön veren kişidir. Yöneticileri işverenden ayıran en önemli özellik, kar ve zarar riskine katılmamalarıdır. Ancak zarar eden bir işletmede de yönetici, uzun süre istihdam edilmez.
Bir insan sisteminde beyin hangi görevi yerine getiriyorsa bir işletmede de yönetici aynı görevi yerine getirir. Kısacası yönetici, bir işletmenin beynidir. iyi bir yöneticide birçok özellik olması gerekmektedir. Yöneticiler, yaptıkları işi ve işi yapan kişileri çok iyi bilmedirler. Kişilikleri ve davranışları ile örnek olmalı, eğitime önem vermeli, insanlara eşit ve adil davranmalı, ekip çalışmasını bilmeli, sabırlı, kararlı ve cesur olmalıdırlar.
İşletmecilik biliminin başlangıç noktası, ihtiyaçlar ve isteklerdir. Çünkü ihtiyaç ve istek varsa tüketim vardır. Tüketim olabilmesi için mutlaka üretim olması gerekmektedir. Üretim yapan birimler de her zaman işletmelerdir. İhtiyaç, insanların bazı temel doygunluklardan yoksun olduklarını hissetme durumudur.
ŞEKİLDE ANLATILMAK İSTENENLER NELERDİR???
İnsanı tüketime yönelten en önemli etkenin ihtiyaçlar olduğu görüşü, bilimsel anlamda ilk olarak Abraham Maslow tarafından savunulmuştur. Şekil’de Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi piramidinin en altında, temel fizyolojik yaşamsal ihtiyaçlar yer almaktadır. Daha sonra güvenlik, aidiyet, saygınlık, kendini gerçekleştirme ihtiyaçları yer almaktadır. Bir ihtiyaç karşılandığında diğer ihtiyaç ortaya çıkmaktadır. İşletmecilik açısından insan ihtiyaçlarının bilinmesi çok önemlidir.
Tüketim, insan ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılamak amacıyla üretilen mal ve hizmetlerin kullanımıdır. Ekonomik değer taşımayan mal ve hizmetlerin kullanılmasında tüketim söz konusu değildir. Tüketimin mutlaka bir ihtiyacı karşılaması gerekmektedir. Tüketiciler ise, ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılamak amacıyla, mal ya da hizmetleri satın alan kişi ya da kuruluşlardır.
Bir işletmenin, tüketicilerin hangi tür malları satın aldıklarını ve bunları ne sıklıkta ve nereden aldıklarını çok iyi takip etmesi gerekmektedir. Çünkü işletmelerin her türlü faaliyetinde tüketici odaklılık geçerli olmalıdır. Tüketicileri dikkate almayan işletmeler, çok kısa sürede başarısız olmaktadır.
1. İşletmeyi tanımlayınız. Üretim faktörlerini sıralayınız 2. İş ve işgören kavramlarını açıklayınız. 3. Girişimci ile yönetici arasındaki temel farklılıkları yazınız. 4. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisini şekil yardımıyla açıklayınız.
En açık ifade ile sistem, belli bir amacı gerçekleştirmek için birlikte çalışan ve birbirlerini etkileyen parçalardan oluşan bir bütündür. Bu tanıma dayalı olarak bir sistemin iki temel özelliği, (1) bir amacının olması ve (2) birbirleri ile etkileşimde bulunan parçalardan oluşmasıdır.
Örneğin, insan vücudu bir sistemdir. Çünkü bir amacı vardır (yaşamak). Çeşitli parçalardan (organlardan) oluşmuştur ve bu parçalar birbirleri ile etkileşim halindedir. Birisinde meydana gelen bir değişim, tüm vücudu etkiler. Aynı biçimde, işletme de bir sistemdir. Bir amacı vardır (mal veya hizmet üretmek ya da kar etmek). Çeşitli parçalardan oluşmuştur (üretim, finansman, personel, muhasebe bölümleri vb.) Birisindeki değişme tüm sistemi etkiler
Örneğin, bir otomobil böyle bir sistemdir. Kendi içerisinde birçok alt sistemlerin birleşimi ile otomobil, amacına göre hareket etmektedir. Sistemin parçaları, girdiler ve çıktılar açısından birbirine bağlıdırlar ve bütün sistem, arzu edilen amaca ulaşıp ulaşmadığını belirlenmek için sürekli, dinamik bir yapıya sahiptir. Eğer sistem amacına ulaşmamışsa sistemde sürekli aksamalar oluyorsa geri bildirim-feedback yoluyla bu aksamalara çözüm bulununcaya kadar süreç devam eder
Şekil de açıkça görül düğü gibi sistem fonksiyonları, dış çevreden girdilerin alınması, belirli yöntemler ile dönüştürülmesi ve bir ürün olarak tekrar dış çevreye verilmesini sağlarlar. İşletme organizasyonlarının bir sistem olarak ele alınmasında karşımıza dört bileşen çıkar. Bunlar, girdi, dönüşüm süreci, çıktı ve geri beslemedir. Girdi, insan, fiziki varlıklar, bilgi kaynakları gibi üretim ve hizmet için kullanılan materyallerden oluşur. Dönüşüm süreci, üretim teknolojisinin girdiyi çıktıya dönüştürmesidir. Çıktı, örgütün ürünü veya hizmeti, geri bildirim ise sonuç bilgisinin bir dahaki döngüde kullanılmasıdır. Başka bir deyişle sistem yaklaşımı işletmeyi çeşitli parçalar, süreçler, amaçlardan ve alt sistemden oluşan bir bütün olarak ele alır.
Tüm bu açıklamalardan sonra bir işletme sistemi tanımı yapılacak olursa "mal ve hizmet üretmek veya pazarlamak amacıyla kurulan sistemlere işletme denir.“ En temel tanım olarak işletme; "insanların ihtiyaç duydukları mal ve hizmeti üretmek için, üretim faktörlerini bilinçli, uyumlu ve sistemli bir şekilde bir araya getiren, mal ve hizmet üreten, pazarlayan, satıştan sonraki tüm hizmetleri yerine getiren ekonomik, sosyal kuruluşlardır."
Bu tanıma göre, bir simitçi de işletmedir. Otomobil üreten dev bir kuruluş da işletmedir. Bunun yanında hizmet üreten, mali müşavirlik veya avukatlık bürosu da işletmedir. İşletme yerine göre organizasyon, girişim, teşebbüs, ticari müessese, ticarethane, fabrika, iktisadi kuruluş gibi anlamlara gelmektedir.
İnsan gereksinmelerini giderme özelliğine sahip mal ve hizmetlere ekonomik mal ve hizmetler denir. İnsan gereksinme ve isteklerini gidermeye yarayan araba, kalem, televizyon gibi somut araçlara mal, somut olmayan araçlara da hizmet diyoruz.
Bir işletmenin mal ve hizmet üretebilmesi için işletme dışından belirli girdileri sağlaması gerekir. Bunlar, üretim faaliyetlerini gerçekleştirebilmek için bir araya getirilmesi gereken temel nitelikteki unsurlardır. Kısaca "üretim faktörleri" olarak adlandırılmaktadır.
Sermaye, bir işletmenin mal ve hizmeti üretebilmesi için gerekli olan parasal ve fiziksel varlıkları ifade eder. Örneğin, sermaye olarak para, malzeme, makine, bina vb. sayılabilir. Sermaye karşılığında "faiz" ödenir. İşletme girdilerinin ikincisi, insan gücü veya emek faktörüdür. İnsan faktörü, işletmenin her aşamasında çok değerlidir ve her geçen günde daha da önemli hale gelmektedir. Emek faktörüne sahip olan işgörenler, bu çabaları karşılığında "ücret" elde ederler.
Üçüncü girdi (doğal kaynak), özellikle işletmenin mal ve hizmeti üretebilmesi için gerekli olan ham madde kaynağını ifade eder. Maden, petrol, su, ağaç, orman, zirai ürün, toprak vb. unsurlar sayılabilir. İşletmelerin yerine getirdikleri iş türüne göre ham madde kaynakları değişebilir. Doğal kaynak kullanımı karşılığında bedel olarak “rant (kira)” ödenir.
Bir diğer girdi, girişimcidir. Sermaye, emek ve doğal kaynakları bir ihtiyacı karşılamak için mal ve hizmetleri üretmek üzere tedarik eden ve uygun şekilde birleştiren kişi, girişimcidir. Müteşebbis olarak da ifade edilen girişimciler, riskleri göze alır, fırsatları değerlendirir ve sonuçta kar veya zarar elde eder.
İşletme girdilerinden bir başka önemli girdi de bilgi, birikim ve tecrübedir. Özellikle teknolojik bilgi çok önemlidir. Örneğin bilgisayarlar, yazılımlar, paket programlar, bilgisayarlı makineler, robotlar, üretim teknolojileri vb. birçok teknolojik yenilik, önemli girdilerdir. İşletme girdileri 5M olarak da ifade edilmektedir: Money (para), man(insan), material (malzeme), Method (yöntem), machine (makine) gibi İngilizce kelimelerinin baş harflerinden oluşmaktadır.
işletmeciliğin en önemli ilkesi verimliliktir. Verimlilik, üretim faaliyetlerinden elde edilen çıktının (mal ve hizmet) fiziki miktarının, bu üretim faaliyetlerine konan girdinin (üretim faktörleri) fiziki miktarına oranıdır. Verimlilik, bir işletmede varlıkların ve kaynakların ne ölçüde etkin kullanıldığını ölçmektedir. Bir işletmede verimliliği arttırmak için en az girdi miktarı ile en çok çıktı miktarı elde edilmeye çalışılmalıdır. Verimlilik= Çıktı (Üretim miktarı) Girdi (Üretim Faktörleri Miktarı)
Ekonomiklik, üretimden elde edilen gelirler ile üretim sırasında yapılan maliyet giderleri arasındaki oran olarak tanımlanabilir. İşletmede maliyet giderinin düşük olması veya bu maliyet giderleri ile sağlanan mal ve hizmet satışının yüksek olması, ekonomiklik oranını yükseltir. Verimlilik, «fiziksel miktarların» oranı olduğu halde ekonomiklik, «iktisadi değerlerin» birbirine oranıdır. Ekonomiklik = Üretimden elde edilen mal ve hizmetlerin satışından elde edilen gelir tutarı Üretim sırasında oluşan maliyet giderleri Ekonomikliğin 1’den büyük olması, işletmenin başarısını göstermektedir. 1’den küçük olması, işletmenin giderlerinin gelirlerinden fazla olduğunu gösterir. Bu durumda işletme zarardadır.
Kârlılık, kârın bu kârı sağlamak için kullanılan sermayeye oranını ifade eder. Kullanılan sermaye ile ne kadar çok kâr elde edilirse o kadar çok kârlılık (rantabilite) olur. Kârlılık = Kâr (kazanç) Sermaye X 100 Oranın büyük olması, işletmenin başarısının yüksek olduğunu gösterir. Ancak, kârlılığın yeterli olup olmadığını belirlemek için sektör ortalamasına bakmak gerekir.
İşletmelerin ekonomik özellikleri yanında sosyal özellikleri de vardır. Sosyal unsurlar içerisinde en önemli olan insan unsurudur. İnsan, bir işletmede hem çalışan, hem yöneten hem de satın alandır. Toplumu oluşturan insanlara yönelik bir işletmenin istihdam sağlaması, onlara sosyal imkanlar oluşturması, toplumsal projeler ve kampanyalar düzenlemesi, toplumsallık ilkesi gereğidir. Çünkü bir işletme, kalıcı olmak istiyorsa ömrünü uzun tutmak istiyorsa insanlar nezdinde itibarlı olmak istiyorsa toplumu oluşturan insan unsuruna önem vermelidir.
TKY, sürekli gelişmeyi hedef alan ve insana değer veren bir ilkedir. Bir düşünce yeniliği olan TKY, bir işletmede yapılan her işin sıfır hatayla yapılmasını ve müşterilerin yüzde yüz memnun edilmesini savunmaktadır. TKY, bir işletmede en alt kademeden en üst kademeye kadar bütün çalışanları içine almaktadır. Çünkü kalite sadece yöneticilerin değil, bütün çalışanların işidir. İşletmedeki tüm çalışanlar TKY’yi ‘işletme kültürü’ haline getirmelidir. TKY’de «yaptıklarınızı yazınız, yazdıklarınızı da yapınız ve sürekli bunları geliştiriniz» önemli bir ilkedir.
İnovasyon; yeni, değişik ve farklı fikirlerin, bilgiyi kullanarak, yeni ve gelişkin ürün/hizmet/ yöntemlere dönüştürülmesidir. Çağın özelliği yoğun rekabettir ve rekabet üstünlüğü için gerekli olan şey, ucuz emek değil, beyin gücü ve yenilikçiliktir. İşletmecilik açısından inovasyon, para getiren yenilikler ve farklılıklardır. (ceptelefonlarının aynı zamanda kamera, müzik çalar, oyun oynama, yer bulma gibi özellikleri). İnovasyon günümüz işletmelerinin hedef ve stratejilerini oluşturan çok önemli bir kavramdır.
ÜRETİMMALİYETKALİTE HIZ ESNEKLİKFARKLILIK ÜSTÜNLÜK Yıllar İtibariyle İşletmeler Tarafından Hedeflenen Temel Kavramlar
İşletmelerin en önemli çıktısı mal ve hizmettir. Mal ve hizmet üretmek bir işletmenin ana amacıdır. Mal, insan gereksinimlerini karşılayabilme niteliği olan somut araçlara denir. Ekmek, peynir, kumaş, otomobil vb. Üretilmesi için çaba harcanıp harcanmaması açısından ele aldığımızda mallar ikiye ayrılır: 1) Ekonomik olmayan mallar (serbest mallar) 2) Ekonomik mallar
serbest mal Üretimi için hiçbir çaba ya da örgütlenme gerektirmeyen mallara serbest mal denir. Soluduğumuz hava, gün ışığı, yağmur suyu vb. Ekonomik mallar, Ekonomik mallar, üretimi için emek harcanan mallardır. tüketim malları üretim malları Ekonomik malları gereksinimleri giderme özellikleri yönünden tüketim malları ve üretim malları olmak üzere iki grupta incelemek mümkündür.
Tüketim malları Tüketim malları son tüketicilerce, kişisel veya ailevi gereksinimleri karşılamak için istenirler. (ekmek, ayakkabı, çamaşır makinesi vb) Üretim malları ya da endüstriyel mallar Üretim malları ya da endüstriyel mallar ise başka bir malın üretilmesi için gerekli olan mallardır.
Başarının ilk kuralı konsantrasyondur. Bütün enerjiyi bir noktaya yönlendirip etrafa bakmadan o noktaya kilitlenmek gerekir. Williams MATHEUS Gençliğe üç öğüdüm vardır; çalışın, çalışın, çalışın. Otto Von BISMARK
Girişimciliği net bir tanımın sınırları içine yerleştirmek oldukça zordur. İlk kez ortaçağda kullanılan bu kelimenin "entreprendere" kökünden ve "üstlenmek", "girişmek" anlamına geldiği görülür. Girişimci terimi ilk olarak 17. yüzyılda Fransız askeri terminolojisinde kullanılmıştır. Bu kelime uzun askeri yolculuklara rehberlik etmeyi üstlenen kişileri ifade etmek için kullanılmıştır. Yine bu terim, iş dünyasında ilk defa 18. yüzyılın başında Fransa'da yaşayan İrlanda asıllı ekonomist Richard Cantillon tarafından kullanılmıştır. Latince'de “intare” kökünden gelen girişimci kavramı, İngilizce 'de enter (giriş) ve pre (ilk) kelime köklerinden gelmekte ve entrepreneur yani ilk girişen, başlayan anlamına gelmektedir.
Bu tanım, zaman içinde farklılaşarak, 20. Yüzyılda daha çok 'yenilik yapabilme, fırsatları değerlendirebilme ve ticari anlamda uygulanabilir hale getirme" anlamında kullanılmıştır. Girişimci, en basit şekliyle girişimi gerçekleştiren kişi olarak tanımlanabilir. Ancak, girişimciyi sadece ''yeni bir yatırım yapan kişi" olarak tanımlamak doğru olmayacaktır.
Geçmişte kullandığımız “teşebbüs" ve "müteşebbis" kavramları yerine bugün daha çok "girişim" ve "girişimci" kavramlarını kullanmaktayız. Günlük hayatta, girişim (enterprise); bir işi yapmak için harekete geçme, başlama, kalkışma durumunu ifade etmekte, girişimci (entrepreneur) ise; böyle bir durum içinde yer alan girişken kişi anlamında kullanılmaktadır. Bu kavramlar esasta, iktisadi bir çerçeve içinde ele alınmaktadır. Bu çerçevede girişimci, arz ve talebi yönlendiren, pazar arayan kişi, girişimcilik ise, daha çok kaynakları ekonomik olarak seferber etme, harekete geçirme faaliyeti olarak görülmektedir.
Bu açıklamalardan sonra girişimci, “mal veya hizmet üretmek veya pazarlamak için sahip olduğu sermayeyi ortaya koyarak amacına ulaşmak için bir işletme kuran ve bu işletmeyi ya yöneten ya da yönetim konusunda profesyonel bir uzmandan yardım alan ve kar elde etmeyi amaçlayan kişi” olarak tanımlanabilir. Başka bir deyişle, girişimci, yeni fırsat noktalan konusunda öngörüsü olan ve o fırsatlar üzerinde harekete geçmek için düşünen bir kimsedir. Girişimci risk ve sorumluluk üstlenebilme, dinamik bir kişiliğe sahip olma, yeniliklere açık olma, büyüme tutkusuna sahip olma gibi özelliklere de sahip olmalıdır.
Diğer taraftan, girişimcilik ile para sahipliğinin birbirinden kesinlikle ayrılması gerekmektedir. Çünkü girişim kavramı, paranın varlığından çok yeni ürün ve üretim tekniklerini, geniş bir vizyonu veya değişen koşullara uyum yeteneğini çağrıştırır. Dolayısıyla, girişimcilik yeteneklerine sahip fakat yeterli sermayesi olmayan kişiler potansiyel birer girişimci olarak tanımlanmaktadır.
İşletmelerin faaliyette bulunabilmeleri için üretim faktörlerinin temin edilerek, belirli bir düzen içinde yönlendirilmesi gerekir. Neyin, nasıl, ne zaman ve niçin üretileceğine karar veren kişiye işletmeci veya girişimci denir. Bu tür faaliyetler ise işletmecilik veya girişimcilik olarak ifade edilir. Girişim ise; girişimcilik faaliyetleri sonucu girişimcinin ortaya koyduğu oluşum veya yapıdır.
Girişimin belirleyici nitelikleri şunlardır: Girişimin amacı kazanç veya yarar sağlamaktır. Girişim, ücret karşılığında satmak üzere mal veya hizmet üretir veya fonlar sağlar. Bu nitelik girişim olmanın zorunlu unsurudur. Girişimin üç temel işlevi, üretim, satış ve finansmandır. Girişim hukuki bir birimdir. Tüzel kişiliği bulunan girişimin sahiplerinden ayrı bir kişiliği vardır. Girişim finansal bir birimdir. Kendisine ait varlıkları ve bunları karşıladığı öz ve yabancı kaynakları bulunur. Girişim, insan ve meteryalden oluşan bir örgüttür ve bu örgüt devamlılık gösterir.
Girişim kavramı genel olarak iki farklı bakış açısı ile ele alınır: 1) Ekonomik, teknik ve hukuki birimler 2) Girişimcilerin bir işletme kurmak amacıyla ortaya koydukları çabaları ve katlandıkları zorlukları kapsamaktadır.
Girişimcilik gerek toplum hayatının gerekse ekonomik yaşamın canlanması açısından hayati öneme sahip bir fonksiyondur. Girişimcinin çağdaş toplumlardaki temel işlevi, ardı arkası kesilmeyen yenilikleri gerçekleştirmek şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu açıdan modern girişimcinin gücü; yenilik yapma ve yaptığı yenilikleri iş dünyasında somut ticari ürünlere dönüştürebilme kapasitesine dayanır. Bu kapsamda çağdaş bir girişimcinin yerine getirmesi beklenen fonksiyonlar şöyle sıralanabilir:
1) Yeni mal ve hizmet üretmek veya bilinen mal ve hizmetlerin nitelik ve kalitelerini yükseltmek, 2) Yeni üretim yöntemleri geliştirme ve uygulayabilme yeteneği: 3) Endüstride yeni organizasyonlar kurmak 4) Yerel pazarlara ulaşma, 5) Hammaddelerin ve benzeri maddelerin sağlanabileceği yeni kaynaklar bulmak, 6) İstihdam oluşturma, 7) Sermaye birikimi sağlama
Girişimci bazen yanlış olarak anlaşıldığı gibi, sadece parası olan kişi demek değildir. Girişim kavramı, paranın varlığından ziyade, yeni ürün veya üretim tekniklerini bilme,geniş bir ufuk sahibi olma veya yeni ve değişen şartlara uyum sağlama kabiliyetidir.
Başarılı bir girişimcinin kişilik özellikleri şu şekilde sıralanmıştır. Özgüven Kararlı olma Yeni fikirlere açık olma Vizyon sahibi olma İnsiyatif kullanabilme Güvenilirlik Olumlu düşünme Esneklik Risk alma Çalışkanlık
Organizasyon kabiliyeti Zamanı iyi kullanma Denetim yeteneği Bilgi Azim Akılcılık Kararlılık Sürekli kendini Yenileme
Girişimcinin fark edilmeye ihtiyacı vardır. Bunun için gerçekten farklı olun !
Girişimcilik başlıca üç gruba ayrılır. Bunlar; Fırsat Girişimciliği, Yenilikçi Girişimcilik, Takipçi Girişimcilik
Fırsat girişimciliği temelde, pazardaki mevcut fırsatları görerek ya da potansiyel fırsatları sezinleyerek, mevcut olan bir mal veya hizmetin pazara yeterince sunulamaması veya pazarda hiç olmaması, ya da mevcut işletmelerin istenilen kalitede hizmeti pazara sunamamalarından kaynaklanır. Bu tür girişimcilik, pazardaki fırsatları değerlendirebilecek görüş açısını, kar edebilecek biçimde kaynakları organize ederek, yönlendirme yeteneğini gerektirir.
Yeni bir fikir veya buluşu,ya da mevcut olan bir mal veya hizmetin dizayn, fiyat, kalite gibi yönlerden iyileştirilerek pazara sunulmasıdır. Kimi araştırmacılar, bu tür girişimciliğin asıl girişimcilik olduğu görüşündedirler. Mevcut ürünlerde tasarım veya kullanım itibarı ile bazı değişiklikler yapılması, hatta, işletmelerin tüketici beklentilerinin de ötesine geçerek mevcut olmayan ürünleri yeni bir fikir veya buluşun pazara sürülmesi şeklinde üreterek, müşterilerin kullanımına sunmalarıdır.
Piyasadaki gelişmeleri izlemekle yetinen, bu gelişmelere göre davranan, yenilik yapan girişimcilerin yolundan gitmeyi içeren girişimcilik türüdür. Bu tür girişimcilik türünde girişimcilerin, yenilikçi girişimcileri izlemekle yetindikleri görülmektedir. Fakat girişimciliğin dinamik yapısı nedeniyle roller her an değişebilir.
3) Aşağıdakilerden hangisi bir işletmenin verimlilik açısından tam olarak başarısını gösterir? a) En az sermaye ile en yüksek kârı elde etmek b) En çok ürün ile en az satışı sağlamak c) En az maliyet ile en çok ürünü elde etmek d) En az maliyet ile en çok satışı sağlamak e) En az girdi ile en yüksek çıktıyı elde etmek
4) Aşağıdakilerden hangisi para getiren yenilikler, farklılıklardır? a) Rantabilite b) Verimlilik c) İnovasyon d) AR-GE e) Karlılık
5) İşletmecilik biliminin başlangıç noktası ……………….. ve ………………….dir. Boş bırakılan yerlere uygun olan cevap seçeneği aşağıdakilerden hangisidir? a) Üretim ve tüketim b) Tüketim ve üretim c) Yönetim ve yönetici d) Girişim ve girişimci e) İhtiyaç ve istek
6) Aşağıdaki oranlardan hangisi «kârlılık»ı gösterir? a) Sermaye / kâr b) Girdi / çıktı c) Maliyet / satış tutarı d) Kâr / sermaye e) Satış tutarı / maliyet
7) ‘Çalışana saygınlık ve doyum sağlaması’ iş kavramını hangi açıdan tanımlamaktadır? a) Ekonomik açıdan b) Psikolojik açıdan c) Sosyolojik açıdan d) Finansal açıdan e) Yasal açıdan
8) Mal ve hizmet üretmek için gereken üretim bilgisine ne ad verilir? a) Teknoloji b) Üretim yönetimi c) Girişimcilik d) İşletmecilik e) Geribildirim
9) Aşağıdakilerden hangisi üretim faktörlerinden değildir? a) Emek b) Sermaye c) Hammadde d) Girişimci e) Mal ve hizmet
10) Girişim ile işletme kavramlarını, aşağıdaki örneklerden hangisi en iyi şekilde açıklamıştır? a) Koç Holding – Sabancı Holding b) Sabancı Holding – Diasa c) Beko – Arçelik d) Brisa – Toyotasa e) Migros - Opet