Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Kur’ân Buluşmaları: 31 ÜMİT ŞİMŞEK. وَاِذْ قَالَ مُوسٰى لِقَوْمِه۪ٓ اِنَّ اللّٰهَ يَأْمُرُكُمْ اَنْ تَذْبَحُوا بَقَرَةًۜ قَالُٓوا اَتَتَّخِذُنَا هُزُواًۜ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Kur’ân Buluşmaları: 31 ÜMİT ŞİMŞEK. وَاِذْ قَالَ مُوسٰى لِقَوْمِه۪ٓ اِنَّ اللّٰهَ يَأْمُرُكُمْ اَنْ تَذْبَحُوا بَقَرَةًۜ قَالُٓوا اَتَتَّخِذُنَا هُزُواًۜ"— Sunum transkripti:

1 Kur’ân Buluşmaları: 31 ÜMİT ŞİMŞEK

2 وَاِذْ قَالَ مُوسٰى لِقَوْمِه۪ٓ اِنَّ اللّٰهَ يَأْمُرُكُمْ اَنْ تَذْبَحُوا بَقَرَةًۜ قَالُٓوا اَتَتَّخِذُنَا هُزُواًۜ قَالَ اَعُوذُ بِاللّٰهِ اَنْ اَكُونَ مِنَ الْجَاهِل۪ينَ Yine hatırlayın o ki, Musa kavmine “Allah size bir inek kesmenizi emrediyor” demişti. Onlar “Sen bizimle eğleniyor musun?” dediler. Musa ise “Cahillik etmekten Allah’a sığınırım” dedi.

3  İnkârları yüzünden buzağı sevgisi yüreklerine işlemişti.  Bakara, 2:93  “Kur'an-ı Hakîm, Hazret-i Musa aleyhisselâm'ın risaletiyle, o milletin seciyelerine girmiş ve istidadlarına işlemiş olan o bakar-perestlik mefkûresini kesip öldürdüğünü, bir bakarın zebhi ile ifham ediyor.”  Bediüzzaman

4  Kavm-i Fir’avn olan putperest Mısırlıların bakaraya taptıkları ve hattâ boğa bunların en yüksek mabudlarını temsil ettiği rivayat-ı tarihiyeden olduğuna nazaran, bakara zebhetmek o zaman Benî İsrail üzerinde şiddetle hakim olan Âl-i Fir’avnın mabudlarını boğazlamak demek olacağı cihetle...  Elmalılı, 1:382  Her zamanın bakara’sı, bakar-perestliği var  Katili bulmak üzere ineğin kesilmesi emredilmiş olabilir (72-73. âyetler)

5  “Bizimle alay mı ediyorsun?”  Soruyu soranlar: Allah’ın emirlerini alaya alanların ta kendisi  Cehl  Bilmeme, tanımama, ahmaklık, sefihlik, beyinsizlik  Cahiliye dönemi: Allah, peygamber, din, kitap bilinmeyen dönem

6  Yusuf “Yâ Rabbi,” dedi. “Onların beni çağırdığı şeyden ise, zindan bana daha sevimlidir. Eğer Sen onların tuzaklarını benden uzak tutmazsan, ben onlara meyleder ve cahillerden olurum.”  Yusuf, 12:33  Yusuf “Cahilliğiniz zamanında Yusuf’a ve kardeşine ne yaptığınızı biliyor musunuz?” dedi.  Yusuf, 12:89

7  Rahmân’ın has kulları, yeryüzünde alçakgönüllülükle yürürler; cahiller kendilerine sataştığında da “Selâmetle” der, geçerler.  Furkan, 25:63  Boş söz işittiklerinde ondan yüz çevirirler ve “Bizim işimiz bize, sizin işiniz size,” derler. “Size selâm olsun. Bizim cahillerle işimiz olmaz.”  Kasas, 28:55

8  Evlerinizde ağırbaşlılıkla oturun, eski Cahiliyet döneminin açılışı gibi açılıp saçılmayın, namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah’a ve Resulüne itaat edin.  Ahzâb, 33:33  De ki: Allah’tan başkasına kulluk etmemi mi istiyorsunuz, ey cahiller?  Zümer, 39:64

9  “Ey Musa,” dediler, “onların tanrıları gibi bize de bir tanrı yap da tapalım.” Musa “Siz ne cahil milletsiniz,” dedi.  A’râf, 7:138  İnkâr edenler, cahiliyet taassubundan ibaret olan o hamiyeti kalplerine yerleştirdiklerinde, Allah da Peygamberine ve mü’minlere güven ve huzur indirdi ve takvâ sözüne tutunmalarını nasip etti ki, zaten onlar buna lâyık ve ehil kimselerdi. Allah ise herşeyi hakkıyla bilir.  Fetih, 48:26

10  [Nuh:] “Ey kavmim, bunun için ben sizden bir karşılık beklemiyorum. Benim ücretim Allah’a aittir. İman edenleri ise kovacak değilim; hiç şüphesiz onlar Rablerine kavuşacaklardır. Ben de sizi cahillik eden bir topluluk olarak görüyorum.  Hûd, 11:29  Lût’u da peygamber olarak gönderdiğimizde, kavmine dedi ki: “Göz göre göre o hayâsızlığı mı işleyip duruyorsunuz?  55. “Kadınları bırakmış, erkeklere şehvetle yaklaşıyorsunuz. Ne kadar cahil bir kavimsiniz siz!”  Neml, 27:54-55

11 قَالُوا ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّنْ لَنَا مَا هِيَۜ قَالَ اِنَّهُ يَقُولُ اِنَّهَا بَقَرَةٌ لَا فَارِضٌ وَلَا بِكْرٌۜ عَوَانٌ بَيْنَ ذٰلِكَۜ فَافْعَلُوا مَا تُؤْمَرُونَ “Rabbine bizim için dua et de onun nasıl birşey olduğunu bize açıklasın” dediler. Musa “Allah buyuruyor ki,” dedi, “o ne çok yaşlı, ne de çok genç, ikisinin ortasında bir inektir. Haydi, artık size emredileni yapın.”

12  Ey iman edenler! Açıklandığı takdirde sizi üzecek şeyleri sormayın. Kur’ân’ın indiği sırada soracak olursanız, o da size açıklanıverir; oysa Allah onu sizden affetmiştir. Çünkü Allah Gafûrdur, Halîmdir.  Mâide, 5:101  Yoksa, siz de Peygamberinizden, daha önce Musa’dan istenenlere benzer şeyler mi isteyeceksiniz? Kim imanı inkârla değişirse, dümdüz yoldan sapmış olur.  Bakara, 2:108

13  Peygamberimiz hac âyetini tebliğ ederken, bir adam ısrarla “Her sene mi?” diye sormuş, Peygamberimiz ise buna cevap vermemişti. Adam yine ısrar edince Peygamberimiz “Evet dersem farz olur; bu defa güç yetiremezdiniz; terk edince de sapardınız. Ben birşey söylemediğim sürece siz de susun; sizden öncekileri çok sormaları ve peygamberlerine karşı olan ihtilâfları helâk etti” buyurmuştu.  Konuyla ilgili bir başka vak’ada da, insanlar Peygamberimizi gereksiz sorularla bunaltmışlardı ki, bunlar arasında, “Benim babam kim?” gibi sorular da vardı.  Buhârî, Tefsir 5:12; Müslim, Fedâil: 134-138; Tirmizî, Tefsir 5:15-16

14  İbni Abbas (r.a.):  Ben Resulullah’ın (s.a.v.) Ashabından daha hayırlı bir topluluk görmedim. Onlar, Resulullah’ın vefatına kadar kendisine on üç tane sualden başkasını sormamışlardı. O suallerin hepsi de Kur’ân’da yer alan “Sana Haram Ayları soruyorlar,” “Sana hayız halini soruyorlar” şeklindeki âyetlerde geçer. Onlar kendilerine faydası olmayan şeyi sormazlardı.  Dârimî, Mukaddime: 18

15  Enes b. Mâlik (r.a.):  Biz Resulullah’a (s.a.v.) sual sormaktan nehyolunmuştuk. Onun için, çöl ahalisinden aklı başında bir adamın gelip de Resulullah’a sual sormasından hoşlanır ve onu dinlerdik.”  Müslim, İman: 10  İbni Ömer (r.a.):  Olmamış şeyleri sormayın. Çünkü ben Ömer b. Hattab’ın olmamış şeyleri soranları lânetlediğini işittim.  Dârimî, Mukaddime: 18

16  “Rabbine bizim için dua et”  Aynı küstahlık devam ediyor  “Ne çok yaşlı, ne de çok genç; ikisinin ortasında”  İçtihad alanı bırakıyor  “Haydi, artık size emredileni yapın”  Daha fazla kurcalamayın; şartları kendi elinizle ağırlaştırmayın

17 قَالُوا ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّنْ لَنَا مَا لَوْنُهَاۜ قَالَ اِنَّهُ يَقُولُ اِنَّهَا بَقَرَةٌ صَفْرَٓاءُۙ فَاقِعٌ لَوْنُهَا تَسُرُّ النَّاظِر۪ينَ Onlar “Rabbine bizim için dua et de onun rengini bize açıklasın” dediler. Musa “Allah buyuruyor ki,” dedi, “o bakanların içini açan parlak renkte sapsarı bir inektir.”

18  İşin kolayına kaçmak tabiatlarına daha yakın olduğu halde kendi elleriyle zorlaştırdılar / Allah’ı ve Resulünü alaya alma arzusu baskın çıktı  Musa aleyhisselâmın sabrı ve ağırbaşlılığı:  Hani Musa kavmine “Ey kavmim,” demişti. “Benim size Allah tarafından gönderilmiş peygamber olduğumu bile bile niçin bana eziyet ediyorsunuz?” Onlar haktan sapınca Allah da kalplerini haktan ayırdı. Çünkü yoldan çıkmış bir topluluğu Allah amaçlarına eriştirmez.  Saf, 61:5

19  Azim ve sebat sahibi peygamberler nasıl sabrettiyse, sen de sabret; onlar için acele etme. Kendilerine vaad olunan günü gördüklerinde, onlar dünyada gündüzün bir saatinden fazla kalmadıklarını sanırlar. Bu bir tebliğdir. Yoldan çıkmışların güruhundan başkası helâk olur mu hiç?  Ahkaf, 46:35

20 قَالُوا ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّنْ لَنَا مَا هِيَۙ اِنَّ الْبَقَرَ تَشَابَهَ عَلَيْنَاۜ وَاِنَّٓا اِنْ شَٓاءَ اللّٰهُ لَمُهْتَدُونَ “Rabbine bizim için dua et de onun nasıl birşey olduğunu bize açıklasın,” dediler. “Çünkü sığırlar bize birbirine benzer geldi. Böylelikle inşaallah onu buluruz.”

21 قَالَ اِنَّهُ يَقُولُ اِنَّهَا بَقَرَةٌ لَا ذَلُولٌ تُث۪يرُ الْاَرْضَ وَلَا تَسْقِي الْحَرْثَۚ مُسَلَّمَةٌ لَا شِيَةَ ف۪يهَاۜ قَالُوا الْـٰٔنَ جِئْتَ بِالْحَقِّۜ فَذَبَحُوهَا وَمَا كَادُوا يَفْعَلُونَ۟ Musa “Allah buyuruyor ki,” dedi, “o boyunduruğa koşulup da toprağı sürmemiş, ekin sulamamış bir inektir. Kusursuzdur, renginde alacası yoktur.” Onlar “İşte şimdi bize gerçeği anlattın” dediler. Onu bulup kestiler, ama az kalsın bunu yapamayacaklardı.

22  Sıradan bir ineği kesivermekle altından kalkılacak bir iş, büyük emekler ve paralarla altından zor kalkılacak bir hal aldı  “İşte şimdi bize gerçeği anlattın”  Hâlâ alaycılıkları devam ediyor  İneğin ne kadar zamanda bulunduğu meçhul

23 وَاِذْ قَتَلْتُمْ نَفْساً فَادّٰرَءْتُمْ ف۪يهَاۜ وَاللّٰهُ مُخْرِجٌ مَا كُنْتُمْ تَكْتُمُونَۚ Yine hatırlayın ki, siz birisini öldürmüş, onun katili hakkında da birbirinizle çekişmiştiniz. Allah ise sizin sakladığınızı açığa çıkaracaktı.

24 فَقُلْنَا اضْرِبُوهُ بِبَعْضِهَاۜ كَذٰلِكَ يُحْـيِ اللّٰهُ الْمَوْتٰى وَيُر۪يكُمْ اٰيَاتِه۪ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ “Bir parçasıyla ona vurun” dedik. İşte Allah ölüleri böyle diriltiyor ve akıl edesiniz diye size âyetlerini gösteriyor.

25  İneğin bir parçasıyla ölüye vurun  Bir ölünün cansız bir parçası: hayata en uzak şey / hayat vermeye daha da uzak  Sebep ile müsebbep arasındaki ilgisizlik  Musa aleyhisselâmın asâsında da aynı durum  Bizzat vurmalarının sebebi  Hiçbir bahaneleri kalmasın

26  Haşrin çeşitli seviyelerde ispatı  Allah herşeye kadirdir.  Gökleri ve yeri yaratan, onların benzerini yaratamaz mı? Elbette yaratır. Çünkü O herşeyi yaratan, herşeyi bilendir.  Birşeyin olmasını dilediğinde, Onun işi “Ol” demekten ibarettir; o da oluverir.  Her türlü kusurdan ve ortaktan uzaktır o Allah ki, herşeyin egemenliği elindedir; siz de Ona döneceksiniz.  Yasin, 36:81-83

27  Yine Onun âyetlerindendir ki, sen yeryüzünü kurumuş, boynu bükük görürsün; fakat üzerine suyu indirdiğimizde kıpırdanır ve kabarır. Ona can veren, ölüleri diriltenin tâ kendisidir. Çünkü Onun gücü herşeye yeter.  Fussılet, 41:39  Yoksa ilk yaratış Bize zor mu geldi? Böyle olmadığını onlar da biliyorlar; fakat yeni bir yaratılıştan şüphe ediyorlar.  Kaf, 50:15

28  En müşahhas vak’a:  Öldürülen kişinin dirilmesi  Cansız bir kemik parçasıyla diriltilmesi  Kendi elleriyle vurarak hiçbir hile, göz boyama, sihir v.s. ihtimaline meydan bırakılmaması  Görünen fiilden görünmeyene intikal

29  Gerçek dünyadakinden farklı olmayan bir mucize  Canlılar, hayattan uzak unsurların sebebiyeti ile hayata kavuşturuluyor  Çekirdekten ağaca  Yumurtadan kuşa  Ölmüş yeryüzünün dirilmesi

30  İnternet adresleri  iman_ilmihali@googlegroups.com  utesav.org.tr  facebook.com/yazarumitsimsek


"Kur’ân Buluşmaları: 31 ÜMİT ŞİMŞEK. وَاِذْ قَالَ مُوسٰى لِقَوْمِه۪ٓ اِنَّ اللّٰهَ يَأْمُرُكُمْ اَنْ تَذْبَحُوا بَقَرَةًۜ قَالُٓوا اَتَتَّخِذُنَا هُزُواًۜ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları