SANAYİ DEVRİMİ
Üretimde insan ve hayvan gücü yerine buhar ve elektrik gücünün kullanılmasıdır.
TOPLUMSAL GELİŞME İnsanlar yaşadıkları ilk dönemlerden günümüze kadar hep bir gelişme içine olmuşlar, daha ileriye , daha yeniye, daha farklıya ulaşma çabası içinde olmuşlardır. Toplumsal gelişme dönemleri kabaca ele alındığında insanlığın günümüze kadar dört temel aşamadan geçtiği söylenebilir. Bu dönemlerin temel karakteristiklerine özetle baktığımızda hem bu dönemleri hem de günümüzü daha iyi anlamak mümkün olacaktır.
İLKEL TOPLULUKLAR İlkel toplulukların en önemli özelliği bireylerin temel fizyoloji ihtiyaçlarına yönelmeleridir. Yiyecek, barınma ve korunma ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik çabalar, insanın çevresine yavaş yavaş egemen olmasına yol açmıştır. Zamanla toprağın işlenmeye başlamasıyla ilkel hayat koşullarından o döneme göre çok daha gelişmiş tarım toplumu hayat koşullarına geçilmiştir.
TARIM TOPLUMU Tarım toplumu olarak bilinen toplumsal hayat biçimi insanların toprağı keşfetmeleri, tarımla uğraşmaları sonucu ulaşılan bir aşamadır. Bu dönemde toprak işlenmeye, çeşitli ürünler elde edilmeye başlanmıştır. Toprak mahsulleri, toprağın önemini arttırmış, göçebe hayatı sona erdirmiş ve mal mübadelesi, madeni paraların ekonomik hayata girmesine yol açmıştır. Basit araç-gereçlerin kullanılmaya başlanması, küçük atölyeler bu dönemin üretim araçları olarak devreye girmiştir.
SANAYİ TOPLUMU Sanayi toplumu olarak bilinen toplumsal hayat biçimi tarımsal üretim artışı ve özellikle ürünlerin taşınma ihtiyacının bir sonucudur. Bu döneme geçişi sağlayan ana olay ise buharlı makinenin icadıdır ki bu Sanayi Devriminin başlangıcını oluşturmuştur. Buhar gücü ile çalışan gemilerin, üretilen mamulleri uluslararası düzeyde taşıyabilmesi, yine çeliğin bulunması ile döşenen raylar ve lokomotiflerle adeta yeni dünyalar keşfedilmiş ve o dönem itibariyle dünya birden küçülmüş, ulaşım ve iletişim birden hızlanmıştır. Sanayi Devrimi ile başlayan bu dönemde insan ile işin arasına üçüncü bir faktör olan makine girmiştir.
Büyük yerleşim yerleri bu dönemde kurulmaya başlanmış, şehir hayatına geçilmiş, işçi sınıfı doğmuştur. Bu dönemde temel sermaye makineler ve sanayi olmuş, insanların ilgisi topraktan sanayiye yönelmiş, yine bu dönemdeki savaşların en önemli nedenini sanayi makineleri veya sanayi ürünleri oluşturmuştur. Hızlı kentleşme, endüstriyel üretim araçları, ekonomik verilere dayalı yönetim, işçi sınıfının doğuşu, geniş atölyeler, fabrikalar, kâğıt para hâkimiyeti, hızlı okullaşma, zorunlu eğitim sanayi toplumunun beraberinde getirdiği başlıca kavramlar ve değişikliklerdir.
BİLGİ TOPLUMU Bilgi toplumu, hızlı sanayileşme, yoğun teknolojinin üst noktaya çıktığı bir dönemde özellikle 1940’lı yılarda günlük hayata girmeye başlayan bilgisayarlar yoluyla gündeme gelmiştir. Özellikle bilgisayar teknolojisinin sağladığı hızlı iletişim olanakları bilginin çok kısa sürede ulaştırılabilmesini sağlamıştır. Bu durum berberinde baş döndürücü bir hızla sağlanan bilgi artışına yol açmıştır.Bilgi dalgası ile hemen her alanda hızla artan bilginin üretimi, pazarlanması, ulaştırılması, en uygun bilginin uygulamada kullanılması başlı başına bir iş alanı, bir sektör olarak öne çıkmış bulunuyor. Böylece günümüz insanının ilgisi sanayiden bilgiye yönelmiştir. Bilgi temel sermaye, ana güç halini almıştır.
Basit anlamı ile Sanayi Devrimi, küçük zanaat, tezgâh ve atölye üretiminin yerine yeni buluşların getirdiği yeni teknik ve makinelerle donatılmış fabrika üretiminin geçmesi, diğer bir deyişle yeni bir enerji kaynağı buhar gücünün harekete geçirdiği makinenin insan, rüzgâr, su, hayvan gibi doğa enerjisinin yerini almasıdır. Sanayi Devriminin bir diğer anlamı ise çağdaş sanayi tekniğinin XVIII. Yüzyılın ikinci yarısından başlayarak şaşırtıcı bir hızla gelişmesidir.
Daha çok el yordamıyla yürütülen ve ağırlıklı olarak insanın fiziksel gücüne dayalı işler, 1770’li yıllarda önemli bir değişime uğramıştır. Adam Smith (1776), özellikle üretim süreci üzerinde durarak, üretim sürecindeki işleri basite indirgemiş ve temel görevlere ayırmıştır. Sanayi devrimi ile birlikte insanların çalışma koşullarında birtakım değişiklikler meydana gelmiştir. Bu değişiklikler de toplumda radikal değişiklikler meydana getirmiştir. Fabrika örgütleri ortaya çıkmıştır. Bu oluşum da fabrikalarda çalışan işçi sınıfının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu fabrikalarda iş bölümü gelişmiş ve teknik bir hal almıştır. Bu işbölümünü belirleyen makinelerin organizasyonu olmuştur. Çok uzun süreler boyunca insan hayatına egemen olan emek zamanımıza yakın bir dönemde kendi doğal yapısından ayrılıp teknik hale gelmiştir.
Sanayi Devriminin başlattığı hızlı makineleşme beraberinde bilimsel yönetimi de getirmişti. F.W. Taylor’ın öncülüğünde geliştirilen bu akım, üretim sürecindeki çalışanların daha verimli olmalarına yönelik yeni ilke ve teknikler getirmiştir. İş görenlerin, üretim sürecinin herhangi bir bileşeni olarak ele alındığı bu dönemde, üretimin arttırılması için işlerin gerektirdiği zaman ve emek miktarları etüt edilmiştir.
On sekizinci yüzyılın sonlarına doğru doğup gelişmeye başlamış bulunan Sanayi Devrimi ve yeni ekonomik atılımlar liberal bir düşünce ortamı içinde oluşmuştur. Bir bölüm halkın, başka bir deyimle Sanayi Devrimi ile doğan, büyüyen, kalabalıklaşan ve giderek sınıf bilincine ulaşan işçi sınıfının yaşam ve çalışma koşullar bambaşka olmuştur. Yeni düşüncelerin ekonomik, toplumsal ve siyasal yaşamda ağır basması, buhar gücünün ve yeni tekniklerin üretim içindeki uygulamaları, ekonomik açıdan zayıf durumda olanlar için beklenmeyen ya da düş kırıcı sonuçlar doğurdular. El ve tezgâh sanayinden büyük sanayi ve fabrika yaşamına geçiş emek ile anamal arasındaki ilişkileri derin bir biçimde değiştirdi. Anamalın giderek yığışması işverenlerin gittikçe ve hızla anonimleşmesini arkasından getirdi.
XVIII. YÜZYIL İşçi sermayedar denetimine girmiştir. Sermaye sahibi alet sayısını arttırarak atölyeler kurmuştur. Kullanım ve değişim değeri olan, pazarda satılabilen meta yaratılmaya başlandı. Ürün doğrudan üretenin değil sermayedarındır. Üretim ilişkilerinde belirleyici üretim araçlarına sahiplik olmuştur. Küçük çapta üretimin yerini kitlesel üretim almıştır.
Zanaate dayalı işbölümünün yerini atölyenin gerektirdiği iş bölümü almıştır. Artık işçi kolektif bütünün bir parçasıdır. İşçinin üretkenliği artmış ancak eskisine oranla tek yanlı uzmanlaşma başlamıştır. Üretim araçları çeşitlenmiş ve özelleşmiştir. Zamanla işi belirleyen makine oluyor. Artık sistemi belirleyen makine, belirlenen işçi oluyor. Üretim sürecinde daha fazla denetçiye ihtiyaç oluyor. Fabrika sistemi teknik değişikliğin yanı sıra çok ciddi sosyal dönüşüme neden oluyor. (kentleşme)
XIX. YÜZYIL Elektrik, dinamo, mekanik güç itici güç haline geldi. Amerikan modeli üretim : √ Özelleşmiş makine √ Değiştirilebilir parçalar √ Standardizasyon √Makine yapan makine Ucuza mal eden üretim süreci önem kazandı. İşbirliği gittikçe uzmanlaşıp üretim gittikçe monotonlaştı.
XX. YÜZYIL İşçilerin vasıfları çeşitlenmiştir. Maliyet düşürülürken insansızlaştırmaya gidiliyor. Düşük stok hedeflerden bir tanesi olmuştur. Hareketli montaj hattı bugün hemen hemen her sanayide kullanılmaktadır. Emek süreci zihinsel etkinlik ve uygulama alanı olarak birbirinden ayrılmıştır.
Robot teknolojisi kullanılmaktadır Robot teknolojisi kullanılmaktadır. (Tekrar gerektiren, tehlikeli işler yapan elektronik kollar.) Amerikan üretim tarzında anahtar kelime standardizasyon, Japon üretim tarzında kalitedir. Üretim sürecinde elektrik-elektronik, bilgisayar yoğu olarak kullanılmaktadır. Denetim modelinde belirginleşen bireysel denetim ile rıza ve ikazdır.
Sanayi devrimi ile başlayan süreçte insan ile işin arasına üçüncü faktör olan makine girmiştir. Bu dönemde temel sermaye makineler ve sanayi olmuş, insanların ilgisi topraktan sanayiye yönelmiş yine bu dönemde savaşların en önemli nedeni sanayi makineleri ve sanayi ürünleri olmuştur. Hızlı sanayileşme ve yoğun teknolojinin üst noktaya çıktığı bir dönemde özellikle 1940’lı yıllarda günlük hayata giren bilgisayarlar yoluyla bilgi toplumu gündeme gelmiştir. Bilgisayar teknolojisinin sağladığı hızlı iletişim olanakları bilginin çok kısa sürede ulaştırılabilmesini sağlamıştır. Bilgi dalgası ile hemen her alanda hızla artan bilginin üretimi, pazarlanması, ulaştırılması, en uygun bilginin uygulamada kullanılması başlı başına bir iş alanı, bir sektör olarak öne çıkmıştır. Böylece günümüz insanının ilgisi sanayiden bilgiye yönelmiştir.
SANAYİ DEVRİMİ Sanayi Devrimi olarak bilinen dönem İngiltere’de tarım, tekstil ve metal üretimi,ulaşım, iktisadi politikalar ve sosyal yapıda esaslı değişimlerin yaşandığı bir dönemdir. Devrim olarak adlandırılmasının sebebi önceki üretim yapılarını temelden değiştirmiştir. Tüm değişimler bir anda olmamış ve 1760- 1850 arasında aşama aşama gerçekleşmiştir.
Dokumadaki Teknolojik Gelişmeler 1764 pamuk eğirme makinesi 1767 eğirici çıkrık 1785 iplik eğirme ve bükme makinesi 1804 mekanik-tezgahı 1
Buharlı Lokomotif (Steam Locomotive) İplik Eğirme Makinesi (Spinning Jenny)
Sanayi Devrimi Buhar makinesinin icadı (verimliliğin artışı) Uçak,telgraf ve radyonun icadı (yeni iletişim yolları) Rahatsız edici yaşam koşulları (işçiler kalabalık koğuşlarda yaşamaktadır ve bulaşıcı hastalıklar yaygındır) Kısa yaşam süresi Çocuk işçiler (ucuz işçiler) Kirlilik (hava kirliliği, su kirliliği)
İmal edilmiş bütün malların fiyatları hızla düştü. Bunun sonucunda; İmal edilmiş bütün malların fiyatları hızla düştü. Ticarette ve imalatta bolluk yaşandı. Korunmasız hemen hemen bütün dış pazarlar ele geçirildi. Ulusal zenginlikte ve sermayede ani bir artış söz konusu oldu. Üretken nüfus, hızla arttı. İş güvenliği ve mülk sahipliği ortadan kalktı. Tarımda yeni teknolojiler kullanılmaya başlandı ve artan nüfusun tarımsal ürünlere olan talebi, hızla arttı. Karayolları ve demiryollarındaki düzenlemelerle, ulaşılamayan alanlar üretime ve tüketime dahil oldu. Tarımsal kesimlerden kente göç edenler nedeniyle kentlerde nüfus büyük oranda arttı. Zanaat sanayileşmiş, işbölümü sert bir şekilde uygulanmıştı. Endüstri Devriminin tüm yönleri ve tüm ilişkileriyle izlenebileceği klasik topraklar İngiltere’dir. 2
Köyden Kente Dönüşüm İmalatçı kuruluş, yatırım yapmak için bazı fırsatlar arar. Bu olanaklara sahip küçük bir köyde yatırım yapan imalatçı, fabrikada çalışmaları için köylülere başlangıçta yüksek ücret verecektir. Yüksek ücret, yeni işgücünü çeker. İşgücü artınca ücretler düşer ve yeni imalatçılar bu yöreye yatırım yapar Böylece köy, küçük bir kent, giderek büyük bir kent olur. Kent büyüdükçe avantajları da büyür. Yolları, demiryolları ve kanalları, kalifiye emeği vardır. Tüketime hazır bir kitlenin olduğu bir pazar, hammadde ihtiyacının karşılandığı bir ortamdır. Mamul ürünleri talep eden pazarlarla doğrudan ilişkinin kurulmasını sağlayan bağlantıları vardır. Bu nedenle büyük imalatçı kentler, şaşırtıcı bir hızla gelişir. 4
SANAYİ KENTİ Yeni fabrikalar kuruldu ve köyden kente iş için gelenler kentlerin nüfusunu artırdı. MANCHESTER 1685 6.000 1801 72.215 1851 303.382 LONDRA 1801 864.845 1841 1.873.676 1891 4.232.118 Tarihte ilk defa, işçiler için şehir yaşamı başlamış oldu. Endüstri devrimi kent ve kırsal alanlar arasındaki ilişkiyi öncekilerle kıyaslanmayacak biçimde altüst ediyordu. 5
1850’YE GELİNDİĞİNDE İNGİLİZ HALKININ ÖNEMLİ BİR BÖLÜMÜ ENDÜSTRİ MERKEZLERİNDE TOPLANAN İŞÇİLERE DÖNÜŞMÜŞ, İNGİLTERE DÜNYANIN BİR TÜR ATÖLYESİ OLMUŞTUR. MODERN İMALAT SANAYİNİN EN MÜKEMMEL BİÇİMİNİN GÖRÜLDÜĞÜ VE İNGİLİZ İMALATININ BAŞLAMA NOKTASI VE MERKEZİ OLAN LANCASHİRE ÖZELLİKLE MANCHESTER’DE PAMUK SANAYİSİNDE DOĞA GÜÇLERİNİN KULLANILMASI, EL EMEĞİNİN YERİNİ MAKİNELERİN ALMASI VE İŞBÖLÜMÜ EN YÜKSEK NOKTADA GÖRÜLMEKTEDİR. LEWİS MUMFORD’A GÖRE, ENDÜSTRİ KENTİNİN 3 TEMEL UNSURUNU; FABRİKA, DEMİRYOLU VE BAKIMSIZ KENT OLUŞTURUYORDU. DUMANI, KÖMÜRÜ, HANGARLARI VE DOKLARIYLA KENT MERKEZİNE GİREN DEMİRYOLU, FABRİKALARLA BİRLİKTE KENTİN BÜYÜK BİR KISMINI KAPLIYOR, HAVAYI VE SUYU HIZLA KİRLETİP, TEPELER OLUŞTURAN ATIK MADDELERLE KENTİ BİR “SAVAŞ ALANI”NA ÇEVİRİYORDU. 6
SANAYİ DEVRİMİNİN AÇIKLAMALARI İktisat tarihçileri tarafından Sanayi İnkılabını hazırlayan faktörler olarak ileri sürülen nedenler şöylece özetlenebilir: Sermaye teşkili oranındaki artış Dünya ticaretinde modern zamanlarda meydana gelen artış Teknolojik değişmeler Serbest ekonominin gelişmesi ve insanların servete karşı daha rasyonel bir ahlaka sahip olmaları
Sermaye birikimindeki artış iktisat tarihçileri, bu artışı da ya yatırımları teşvik eden düşük faiz oranlarına ya da kar enflasyonuna bağlamışlardır. Dünya ticaretinde modern zamanlarda meydana gelen artış Bu dünya ticaretindeki artıştan en büyük payı İngiltere almış ve bu da İngiliz ihracat sanayiini uyararak genel ekonomik büyümeyi sağlamıştır. Teknolojik değişmeler Bilgi alanında bağımsız olarak ortaya çıkan gelişme ile bilgi birikiminin sınai makinelere ve iş organizasyonuna uygulanması ekonomik verimliliği yükseltmiştir. Serbest ekonominin gelişmesi ve insanların servete karşı daha rasyonel bir ahlaka sahip olmaları Bu sonuç felsefi ve dini düşüncelerdeki bir değişmenin ürünüydü ve böylece ekonomik teşebbüsler hür hale gelmişti.
SANAYİ DEVRİMİNİN ZAMANI İngiliz sanayileşme tecrübesini inkılap kavramı çerçevesinde ele alan ilk iktisat tarihçisi Arnold Toynbee idi. Ona göre 1750’lerde İngiliz ekonomisinde köklü bir değişim başladı ve bunu 1850’lere doğru tamamlanan hızlı ve genel bir sanayileşme süreci izledi. Daha sonra pek çok iktisat tarihçisi Toynbee’nin önerdiği tarihlere itirazda bulundular. 1850’lerde sanayileşmenin yalnızca pamuklu dokuma ve demir sanayileriyle sınırlı olduğu; makineleşmenin ve fabrika sisteminin diğer alanlara yayılmasıyla genel bir sanayileşmenin çok daha ileri tarihlerde tamamlandığı ileri sürüldü. Bazıları ise, tarihte devamlılığın esas olduğunu belirterek büyük ölçekli sanayinin ve teknolojik değişmenin başlangıçlarının 16. ve 17. yüzyıla kadar götürülebileceğini, bu yüzyıllardaki ekonomik gelişmelerin 18. yüzyılın ikinci yarısı ile 19. yüzyılın ilk yarısındaki değişmeler kadar önemli olduğunu savundu.
Yakın zamanlarda yapılan çalışmalarda ise Sanayi İnkılabının zamanıyla ilgili yorumlara, ekonomik büyüme hızıyla ve dış ticaretin gösterdiği gelişmeyle ilgili istatistik bilgiler yön vermektedir. Bu çerçevede bugün genellikle kabul edilen görüş, ilk sanayi inkılabını İngiliz uluslararası ticaretinin yukarıya doğru önemli bir sıçrama gösterdiği 1780’lerden başlatmaktadır. Hatta Prof. W. Rostow Sanayi İnkılabını uzun bir süreçten çok, Toynbee gibi ani ve hızlı bir değişme olarak görmüş ve onu 1783-1802 yılları gibi çok kısa bir döneme sıkıştıran bir teori geliştirmiştir. Rostow, ekonomik gelişme safhalarıyla ilgili modelinde bu dönemi, İngiliz ekonomisinin sürekli büyüme için “kalkış” a geçtiği, modernleşmeye dönük güçlerin kesin başarı kazandığı ve ekonomik gelişmeye doğru otomatik ve geri dönülmez bir değişimin başladığı bir zaman olarak tanımlamıştır.
SANAYİ DEVRİMİNİ HAZIRLAYAN EKONOMİK DEĞİŞMELER Günümüzde sanayileşmenin ön şartları olan belirli değişmelerden söz etmek mümkün olmadığı gibi, geçmişte de tüm sanayileşme olayları aynı şemaya uygun olarak ortaya çıkmış değildir. Ancak Sanayi İnkılabı olarak adlandırılan İngiliz sanayileşme tecrübesi, tarım ve sanayideki belirli değişmelerle yakından alakalıydı. İngiltere’deki Sanayi İnkılabını hazırlayan bu değişmeleri şöylece özetlemek mümkündür. Tarımsal Değişmeler Tarımdaki en önemli değişme, çitleme yoluyla açık tarla sisteminin tasfiye edilmiş olmasıydı. Fiyatların yükselmesi, şehir nüfusunun artışı ve taşıma imkanlarının gelişmesi artan ölçüde tarımın ticarileşmesini teşvik etmişti. İngiltere artan nüfusuna yetecek derecede yiyecek üretemez durumdaydı. Açık tarla sisteminde sahipleri farklı çizgiler halinde dağılmış tarlalarda çok sayıda çiftçinin tarımsal faaliyetleri ortaklaşa olarak yürütmesi, yeni ürün ve rotasyon şekillerinin denenmesini, ortak çayırlarda hayvanların otlatılması da besicilik çalışmalarını imkansız kılıyordu.
Gelişmiş rotasyon sistemleri ve hayvan besiciliğinin temel şartı, açık tarla sisteminin tasfiye edilerek tarlaların toplulaştırılmasıydı. Bazen bir köy topluluğunun üyeleri, lordla anlaşma yaparak toprakların hak sahipleri arasında birleştirilmiş tarlalar halinde dağıtılmasını sağladılar. Bazen de büyük toprak sahipleri köylülerin aleyhine olarak topraklarının etrafını çitle çevirdiler. Bazı topraklar da parlamento tarafından çıkarına zorunlu çitleme yasalarıyla toplulaştırıldı. Sonuçta 100’lerce hektardan oluşan büyük çiftlikler İngiltere’de yaygın işletme tipi haline geldi. Böylece İngiliz tarımında teknik gelişmenin önü açılmış oldu. 17. yüzyılın ikinci yarısında daha önce Hollanda’da geliştirilmiş olan ileri tarım teknikleri İngiltere’ye aktarıldı. Sınai Teknoloji ve Yenilikler Tarımdaki gelişmeler teknolojik değişmelerle de desteklenmişti. Ancak, teknolojik değişmeler asıl tarımdışı alanlarda, özellikle de sanayide daha büyük önem taşıyordu. 17. yüzyıl boyunca Hollanda, sanayi ve teknoloji alanında Avrupa’nın lideri durumundaydı. 18. yüzyılda ise İngiltere liderliği eline geçirdi.
Sınai teknoloji alanında pek çok yenilik İngiltere’de ortaya çıktı Sınai teknoloji alanında pek çok yenilik İngiltere’de ortaya çıktı. Bu yenilikler madencilik ve metalürji ile tekstil alanında üretimi büyük ölçüde etkiledi. Madencilik alanında en belirgin değişme kömür üretiminin artışıydı. Enerji alanındaki en büyük değişme ise buharlı motorun icadıydı. Buharlı motor, ucuz ve kolaylıkla kontrol edilebilen bir güç kaynağıydı; kömürden sağlanan kimyasal enerjiyi, mekanik enerjiye dönüştürüyordu. Artık, sınai teşebbüslerin artık nehir kenarlarında kurulması gerekmiyordu. Bunun yerine yakında bir kömür madeninin bulunması sanayinin yerini tayin eden temel faktördü. Nüfus ve üretim kömür bulunan alanlara doğru kayma gösterdi. Metalürji alanındaki temel değişme demirin kok kömürü ile eritilmesi metodunun keşfedilmesiydi. Bu buluş sayesinde İngiltere, demir üretimi için azalan odun kömürü arzına bağımlı olmaktan kurtuldu. Bu tekniğin yaygınlaşmasıyla demir, daha ucuz olarak üretilmeye başlandı.
Önemli teknik yeniliklerin olduğu bir diğer alan tekstil sanayii idi Önemli teknik yeniliklerin olduğu bir diğer alan tekstil sanayii idi. Dokuma sanayii putting-out sistemi çerçevesinde sanayi inkılabı donemi öncesinde de önem kazanmıştı. Ancak önemli olan yünlü kumaş üretimiydi. Pamuklu kumaş sanayii, 17. yüzyılda ilk kez başlamıştı ve yünlü kumaş sanayiine göre çok önemsiz bir sanayi koluydu. Aynen yünlü kumaş sanayiinde olduğu gibi üretim faaliyetleri elle yapılıyordu. O yeni ve önemsiz bir sanayi kolu olduğundan, diğer sanayilerdeki sınırlayıcı düzenlemeler ve lonca kontrollerine ve dolayısıyla teknik değişimi engelleyen geleneksel uygulamalara daha az bağımlıydı. Gerek iplik yapma ve gerekse dokuma safhasında işgücünden tasarruf sağlayacak makineler icat etme çabaları 18 yy da başlamıştı. Birbirini izleyen teknik yenilikler sonucu hem ürün kalitesi yükseltildi hem de önemli verimlilik artışları sağlandı. Tekstil üretimi evlerde icra edilen aile içi bir faaliyet olmaktan çıkıp fabrikalarda toplanmaya başladı. Üretim maliyetleri düşerken pamuklu kumaş üretim ve ihracatı süratle arttı. 19 yy ın başına gelindiğinde pamuklu kumaş İngiliz sanayinin katma değeri en yüksek sektörü olmuştu.
Devrimin en önemli sonuçlarından birisi çocuk işçilerinin sayısının muazzam bir şekilde artmasıydı. Buhar gücünün makinelerde kullanılmaya başlamasıyla çocuk işçi alımı, ekonomik olması nedeniyle yaygınlaştı. Çocuklara çok daha az maaş ödeniyordu (1/10 kadar) ve günde 16 saate varan çalışma saatleri olabiliyordu. Başlangıçta pamuk fabrikalarında çalıştırılan çocuklar, daha sonra galerilere kolayca sığabildikleri için maden işçisi olarak çalışmaya başladılar. Madenlerde çalışan şanssız çocukların hayatları 25 yıl kadar kısaydı. 9
19.yüzyılda artan fabrikalara paralel olarak ortaya çıkan bu kentlerde acımasız bir gelişim yaşanıyordu. Kamusal ahlak konusunda son derece duyarlı bir yazar olan Charles Dickens, Zor Zamanlar (1845) romanında 19. yüzyıl ortasının sanayi kentlerinden Coketown’ın etkili bir tanımını yapar: “Fabrikaların ve yüksek bacaların kentiydi, bu bacalardan hiç durmadan yılan gibi kıvrıla kıvrıla dumanlar yükseliyor, birbirine dolanıyor ve hiç çözülmüyorlardı. Kapkara bir kanalı, kötü kokan, mor renkte akan bir nehri, gün boyu pencerelerinden bir yığın gürültünün yayıldığı fabrika binaları, deli bir filin başını sallaması gibi sürekli inip kalkan buhar pistonları vardı… Coketown’da işe yaramayan hiçbir şey göremezdiniz… Hastane ile mezarlık arasındaki her şey gerçekti. Sayılarla ifade edemediğim, en ucuz pazarda alamadığın, en pahalı pazarda satamadığın hiçbir şey olamazdı. AMİN” 10
Nüfustaki ve imalatın miktarındaki artış, ev ve çevre koşullarındaki zorlukları da beraberinde getirdi. Herkes için yeterli bina yoktu, fakat daha fazla bina için de para yoktu. Bu yüzden, insanlar evlerini ve hatta yataklarını paylaşmak zorunda kaldılar. İnsanlar hiçbir uygarlıkta karşılaşmadıkları bir konut sorunuyla karşı karşıyaydılar. Eski yapıların her bir odasında, aileler yüksek kiralar karşılığı kalıyordu. Liverpool’da nüfusun 1/5’i, Manchester’da 50.000 kişi, Londra’da 20.000 aile mahzenlerde yaşıyordu. 11 1842’de yapılan bir sayıma göre, Preston’da 422 evde yaşayan 2400 insan vardı. Her evde 5- 68 arası insan yaşıyordu ve her yatakta 2- 8 arası insan yatıyordu. Kalabalık evlerde altyapı yoktu. Yani sağlıkları risk altındaydı. Tuvaletler ortaktı ve temizliği de her zaman ihmal ediliyordu.
Yoksulların yaşadığı gecekondu mahallelerinde genellikle sıra halinde 1-2 katlı kulübeler, ev olarak kullanılan mahzenler, kaldırımsız pis sokaklar, binaların arasındaki üstü kapalı dar aralıklardan geçilerek girilen pis ve sağlıksız mekanlar bulunmaktaydı. “Susuz, tuvaletsiz, çamur, rutubet ve is içindeki bu “konut”lar kolera ve tifüs taşıyan fare ve bitlerle paylaşılıyordu. 1845’te Londra’da 50.000 kişi her sabah, gece nerede yatacaklarını bilmeden uyanıyordu. Fabrikaların hemen yanında yapılan işçi evlerinin durumu daha iç açıcı değildi. Yan yana ve sırt sırta kötü malzemeyle yapılmış bu küçük evlerin arka odaları ışıksız ve havasızdı. İşçi mahallelerinin çamur ve çöplerle kaplı yollarında çocuklar ve domuzlar birlikte geziniyordu. Ama zamanla, mesleklere göre ayrılmış Ortaçağ kentlerinin mahallelerinden farklı olarak zenginliğe göre sınırları çizilmiş burjuva mahallelerinin tam bir güvenlik sağlamadığı, “iyi mahalleler”in biraz ilerideki sefaletle birlikte yıllarca yaşayamayacağı anlaşıldı: işçiler yaklaşamıyorlardı ama kolera, tifo, tifüs oralara ulaşmıştı. 14
Burjuvalar, ortaçağ zenginlerinin vebadan kaçmaları gibi, kentin merkezini yoksullara bırakarak banliyölere çekildiler. 19.yüzyılın ortalarına doğru sadece kendilerini korumanın yetmeyeceğini idrak etmeye başladırlar: hasta bir işçiden verim elde edilemiyor, işçi mahallerindeki binlerce raşitik, sakat, veremli çocuk / genç, askerlik yapamıyordu. 1849’da, Lille’deki işçilerin hayat koşullarına ilişkin bir rapor hazırlayan Adolphe-Jerome Blanqui şöyle diyordu: “Bu korkunç evlerde sağ kalabilen zavallı çocuklar çok güçsüzler. Yirmi yaşına vardıklarında 100 kişiden 10’u bile asker olmaya uygun değil.” Burjuvazi çalışacak adamlar bulsa bile, devlet savaşacak adam bulamıyordu. Oluşturulması gereken yeni insan tipi ise, bugünün çalışanı, yarının savaşanı olabilecek sağlıklı ve becerikli” insandı. 16
Kaynak: Journal of the Statistical Society Düşük ücretlilerin yaşadığı en büyük bölge olan Londra’da Whitechapel’da; 2795 aile / 12000 kişi (yaklaşık) / 1400 barınakta yaşamaktadır. / Toplam alan 130.000 m2 (13 ha). Yani; Yaklaşık 2 aile 1 konutta / 8.6 kişi (konut başına) / 923 kişi/ha (brüt) / toplam alan 10.8 m2/kişi 1840’ta St.John ve St.Margaret bölgelerinde; 5366 aile Yani; 26830 kişi Konut başına yaklaşık 1 aileden fazla 5294 barınakta yaşıyor. Konut başına 5.07 kişi düşüyordu. Evsizler için yapılan barınaklardaki koşullar daha berbattı. Londra’da Yukarı Ogle Sokağında 1844 yılında açılan barınak 300 kişi kapasiteliydi; ama gecede 2740 kişiyi yani 1 yatakta 9 kişiyi barındırıyordu. 1844’de Playhouse Yard’daki Merkezi Barınak’ta ortalama 460 yatak vardı ve gecede 6681 kişi yani 1 yatakta 14 kişi yatıyordu. Kaynak: Journal of the Statistical Society
Manchester 400.000’den fazla insanın yerleştiği bu kentte sanayi işçilerinin oturduğu konut bölgeleri ile orta sınıflara ayrılan bölümler kesinlikle birbirinden ayrılmıştır. Kentin tam ortasında aşağı yukarı 1.5 km. uzunluğunda ve genişliğinde, sadece bürolardan ve büyük mağazalardan oluşan büyük bir ticari bölge vardır. 23 Tüm bu bölge geceleri tamamen ıssızdır. Bu ticari bölgenin dışında tüm Manchester 1.5 km. uzunluğunda ve aşağı yukarı 1 km. genişliğinde bir kuşak gibi bu ticari semtlerin etrafını saran işçi bölgesidir. Bu bölgenin dışında orta burjuvazi, işçi bölgelerinin yakınlarındaki düzenli sokaklarda, yukarı burjuvazi ise kente uzak bahçeli villalarda, kısa aralıklarla kente giden bir otobüsün kalktığı bölgelerde yaşarlar.
Manchester’da, işçi mahalleleri o kadar “iyi” yerleştirilmişti ki, varlıklı birisi bir işçi mahallesi ya da işçilerle karşılaşmadan “yıllarca yaşayabilir”di. Üst gelir grubu, bir sefaletin ortasında olduklarını fark etmeden işçi bölgelerinden geçerek işyerlerine gidebiliyordu. Bu yolların iki tarafında orta burjuvazinin dükkanları vardı ve gerisinde yer alan sefaleti gizliyordu. Kente yeni gelenler çoğunlukla sanayi işçisi olmaktadır; ücretleri ve emek koşulları gibi konutları da sadece özgür girişime bağlıydı ve yaşayabilmek için zorunlu gereksinimler minimuma indirgenmişti. Bir takım spekülatörler ihtiyaçlara uygun şekilde ve maksimum kar sağlamak amacıyla tek katlı sıra evler yapmaya girişmişlerdi. 24
Bu dönem boyunca yapılan evler sefil ve barınmaya elverişsiz bir haldeydi: Bu işçi mahallelerinin inşaat düzeyinden çok, kentçilik anlayışı sorunluydu. İşçi mahalleleri birbirine girmiş evleri, iğrenç artık ve pisliklerle dolu arka avluları ve meydanları, kapısız, penceresiz, tuvaletsiz koşulları ile hayvanların bile barınamayacağı mekanları içeriyordu. Her avlu ve meydan, yan taraftakiler önemsenmeden labirent gibi yapılaştığı için sokaklarda dolaşan bir insan her adım başında ya kör bir avluya girer ya da bir köşeyi döndüğünde kendini başladığı noktada bulurdu. 26
Sanayi bölgelerindeki evlerde belli ortak özellikler vardır Sanayi bölgelerindeki evlerde belli ortak özellikler vardır. Bloktan bloğa aynı biçim tekrarlanır: Aynı kasvetli sokaklar, aynı gölgeli, çöp yığınlarıyla dolu geçitler, hep aynı şekilde, çocuk oyun alanlarının ve bahçelerin olmayışı; mahalle genelinde o aynı uyumsuzluk ve kişilikten yoksunluk. Pencereler genellikle dardı; iç ışıklandırma yetersizdir; sokak modelini güneş ışığı ve rüzgara göre ayarlamak için hiç çaba sarf edilmemiştir. İyi gelirli zanaatçıların veya memurların yaşadığı, sıra evlerin veya önlerinde bir avuç ot veya dar arka avlularında bir ağaç olan yarı müstakil evlerin bulunduğu daha saygın semtler can sıkıcı, gri bir temizliğe sahiptir. Bu bölgelerin saygınlığı, yoksul semtlerin pasaklılığı kadar iç bayıcıdır; hatta daha da fazla: Yoksul semtlerde hiç değilse hayat daha renklidir, sokaklarında kukla gösterileri, pazaryerlerinde dedikodular, meyhane ve tavernalarında şamatalı ahbaplıklar vardır, kısacası, yoksul sokaklarda daha toplumsal ve daha dostça bir hayat söz konusudur. 27
3 tip yapılaşma vardı: Genel olarak evlerin gruplaşması tesadüfidir. 2. Aynı bölgenin daha yeni kesimlerinde ve diğer işçi bölgelerinde sınai hareketin ilk günlerinden başlamak üzere daha düzenli bir yerleşme görülebilir. İki sokak arasındaki meydanlar daha düzgün, genellikle dörtköşe olan avlulara bölünmüşlerdir. Bu avlular başlangıçtan beri bu şekilde yapılmışlardır ve sokakla olan bağlantıları üstü kapalı geçitlerle sağlanır. Avluları çevreleyen evler sırt sırta inşa edilirler ve arka duvarları ortaktır. 28
30 3. Daha yakın zamanda ve tek bir müteahhit eliyle inşa edilen bu grup yapılar ise 3 sıra konutu içeriyordu: Ön cephedeki kulübeler en iyi yapılanlar ve en yüksek kira getirenlerdir; bir arka kapıları ve küçük bir avluları vardı. Arkalarında da bir geçit, bir arka sokak vardır. Bu sokağa bakan kulübeler, en az kira getiren ve bakımsız kulübelerdir. Bunların arka duvarları, ikinci bir sokağa bakan ve birinci sıradaki evlerden daha ucuz ama ikinci sıradakilerden daha pahalı olan 3. bir sıra ev ile ortaktır.
Genelde kentin merkezine en yakın olan sokaklar en kötü durumda olanlardı. Malzeme mahzenlerde enine, yan yana getirilmiş tuğlalar, üst katlarda dar kenarından yan yana getirilmiş tuğladır. Havalandırma çok kötüdür. Doğal olarak salgın hastalıklar bütün işçi bölgelerini kırar geçirir. Bu dönemin önde gelen özelliklerinden birisi bilimle teknolojinin yakınlaşmaya başlamasıdır. Özellikle bu yüzyılın ikinci yarısından sonra, bilimsel bilgi birikimi, gündelik ihtiyaçların karşılanması maksadıyla teknolojinin hizmetine verilmiş ve teknolojideki gelişmeler yerleşik yaşam biçimlerini değiştirmeye başlamıştır. Örneğin, kuramsal elektrik araştırmalarından elde edilen sonuçlar, hemen elektrik dinamosu ve motoruna, telgrafa, telefona ve diğer cihazlara dönüştürülmüş ve bunların yaygınlaşmasıyla Dünya yeni bir çehre kazanmaya başlamıştır. Bu dönemin en önemli gelişmelerinden birisi, üretime yönelik araştırma laboratuarlarının kurulmasıdır. Bu laboratuarlarda geliştirilen ürünler, bunlara bağlı olan fabrikalarda seri olarak üretilmiş ve satışa sunulmuştur. Özellikle ABD'deki sanayi atılımında, gerek devlet ve gerekse özel teşebbüs eliyle kurulan dev araştırma laboratuarları etkin rol oynamışlardır.
Endüstri Devrimi'nin endüstri yaşamında görülen özellikleri: Başta demir ve çelik olmak üzere yeni hammaddelerin kullanılması. Kömür, buhar makinesi, elektrik, petrol ve patlamalı makineler gibi, yeni enerji kaynaklarının kullanılması. İplik eğirme makinesi ve yeni enerji kaynakları ile çalışan tezgahtar gibi, daha az insan enerjisi ile daha çok üretim yapılmasına yol açan yeni makinelerin icadı. İşgücünün fabrika sistemi içinde, daha yüksek bir işbölümüne ve uzmanlaşmaya yol açan biçimde yeni örgütlenmesi. Buharlı lokomotif, buharlı gemi, otomobil, uçak, radyo ve telgraf gibi ulaşım ve haberleşmede önemli gelişmeler. Bilimin endüstriye, gittikçe artan bir biçimde uygulanması. 34
TEKNOLOJİK GELİŞMELER Bu yeniliklerden tüm insan ilişkilerini etkileyecek güçte olanı, teknolojik gelişmeler olmuştur. Teknolojik değişme ve gelişmelerin doğrudan doğruya ortaya çıkan başka sonuçları da vardı. Bunlar: Çok daha büyük tarım dışı nüfusu besleyecek üretimi sağlayan tarımsal gelişmeler. Servetin daha yaygınlaşmasına yol açan ekonomik değişmeler, artan endüstriyel üretim ve uluslararası ticaret karşısında servet kaynağı olarak göreli önemini yitiren tarım toprağı. Ekonomik güç kaynağındaki değişmeleri yansıtan siyasal değişiklikler ve endüstriyel bir toplumun gereklerine uygun olarak düzenlenen yeni politika uygulamaları. Kentlerin büyümesi, işçi sınıfı hareketlerinin gelişmesi ve yeni otorite kaynaklarının ortaya çıkması gibi, büyük toplumsal değişmeler. Çalışanların yeni beceriler elde etmeleri, fabrika disiplininin ortaya çıkması, bütün bunların sonunda insanın kendine güveninin artması gibi ögelerle belirlenen çok geniş bir kültürel değişme. 35
The Great Smog of 1952-London Kirli hava Londra için alışılmış bir durum olsa da 5-9 Aralık 1952 tarihlerinde yaşananlar alışılmışın dışındaydı. Bu tarihlerdeki kirli hava, Londra’da yaşayanları olumsuz etkilerken yoğun ölümlere de yol açmıştır.
The Great Smog of 1952-London Kirli hava boyunca atmosfere büyük miktarda yabancı madde salındı. Kirli hava boyunca her bir günde: 1,000 ton kirli hava partikülleri, 2,000 ton karbondioksit, 140 ton hidroklorik asit ve 14 ton fluorine bileşenleri salınmıştır. Daha da tehlikelisi 370 ton sülfüroksit 800 ton of sülfürik aside dönüşmüşür.
The Great Smog of 1952-London Rakamın daha fazla olması muhtemeldir ama yaklaşık 4000 kişi ölmüştür. Pek çok kişi solunum problemleri yaşamıştır. Hayvanlar oksijensiz kalmıştır. Seyahatler yapılamamıştır.
SANAYİ DEVRİMİNİN SONUÇLARI Sanayi inkılabı tarım inkılabından farklı olarak kısa sayılabilecek bir sürede gerçekleşen önemli sonuçlar ortaya çıkardı: Nüfus çok hızlı oranda artmaya başladı. Nüfus artışının nedenleri insanların daha az hastalığa yakalanması, doğum oranlarının yükselmesi ve insan ömrünün uzamasıydı. Batı dünyası geçmişte benzeri olmayan bir hayat seviyesine ulaştı. Ortalama zenginlikte bir şehir sakini, daha önceki toplumların zenginlerinin bile elde edemediği lüks mallara sahip oldu. Ayrıca, hayat düzeylerindeki bu yükselme, geçmiş dönemlerdekinden farklı olarak istikrarlılık ve süreklilik kazandı. Batı dünyasında tarım hakim ekonomik faaliyet olmaktan çıktı, işgücü temel mallar üretiminden mamul mallar üretimine kaydı ve böylece sanayi ve hizmet sektörleri daha önemli hale geldi. Bu netice tarımsal verimlilikte olağanüstü bir artışla sağlandı. Nitekim sanayi öncesi bir ekonomide faal nüfusun % 60 ile 80’i arasında değişen bir bölümü tarımda çalışmak zorundadır. Oysa sanayileşmiş bir ülkede faal nüfusun % 5 ile 10’undan da azı tüm nüfusun yiyecek ihtiyacını karşılayabilmektedir. Batı dünyası bir şehir toplumu haline geldi. Kırdan şehire göç oldu ve bu nüfus gelişen fabrika sisteminde çalışan işgücü kitlesini oluşturdu.
Sürekli teknolojik değişme bir kural haline geldi Sürekli teknolojik değişme bir kural haline geldi. Modern bilim ve deneysel bilgi pazar için üretim sürecine geniş ölçüde ve sistematik olarak uygulandı. Üretimde daha çok makineden yararlanıldı. Cansız enerji, hayvan ve insan kaynaklı canlı enerjinin yerini aldı. İnsan ihtiyaçları için yeni pek çok madde üretimde kullanılmaya başlandı. Gelir dağılımında değişmeler oldu. Yeni gelir dağılımından sana-yiciler ve bankerler kesin olarak kazançlı çıkarken, esnaf kesimi gelir kaybına uğradı. Ekonomik faaliyet aileiçi veya mahalli kullanımlardan çok ülke çapında ve uluslararası pazarlar için üretime doğru ihtisaslaşmaya yöneldi. Tipik üretim birimi genişledi, şahsi esaslı olmaktan çıktı ve böylece aile ve akrabalığa daha az, buna karşılık ortaklık ve kamu teşebbüslerine daha fazla dayalı hale geldi. Toprak dışındaki üretim araçları -yani sermaye- sahipliğinin ya da bu araçlarla ilişkinin belirlediği yeni sosyal ve mesleki sınıflar doğdu.