KURAMSAL DAYANAKLAR
DAVRANIŞÇI KURAM Bireyde, istenen davranışları elde etmeyi hedefleyen bu kuram, söz konusu davranışlara ulaşabilmek için dış çevrenin ayarlanması üzerinde durmaktadır. Bu kurama göre öğrenme, büyük ölçüde uyarıcı-tepki ilişkisi içinde gerçekleşmektedir. Dolayısıyla eğitimciye düşen görev, istenen davranışı elde etmeye olanak sağlayacak uyarıcıları sunmaktır. Uygun uyarıcılar sunulduğunda bireyler kendilerinden beklenen tepkiyi göstereceklerdir; eğer göstermiyorlarsa uyarıcı seçiminde veya sunumunda bir sorun olduğu anlamına gelir.
DAVRANIŞÇI KURAM Bu uyarıcılar belirlendikten ve bireye sunulduktan sonra; eğer birey istenen tepkiyi göstermişse, olumlu geribildirim anlamında pekiştireçler sunularak davranışın tekrarlanma olasılığı arttırılmalıdır. Eğer birey istenen tepkiyi göstermemişse de, olumsuz geribildirim anlamında söndürme işlemi yapılmalı ve davranışın tekrarlanma olasılığı azaltılmalı hatta ortadan kaldırılmaya çalışılmalıdır. Bu kuram eğitimci merkezlidir, öğrencilerin fazla söz hakkı yoktur, onlardan yaratıcı olmaları beklenmez ve istenmez. Bir çeşit ezbere eğitim söz konusudur.
DAVRANIŞÇI KURAM Bu kuramın öncüleri Rus fizyolog Pavlov ve Amerikan psikolog Skinner’ dir. Pavlov’ un «klasik koşullanma» kuramı: Organizma önceden tepki göstermediği bir uyarıcıya onun sonucu ya da onu izleyen başka bir uyarıcı nedeniyle tepki göstermeyi öğrenir. Bir süre tekrarlandıktan sonra öğrenme bir reflekse dönüşür. Eğer uyarıcı-tepki ilişkisinde doyum sağlamayan bir değişiklik meydana gelirse organizma öğrenilmiş davranışı artık göstermemeye başlar; yani davranış sönmüş veya söndürülmüş olur. Skinner’ in «edimsel koşullanma» kuramı: Uyarıcı-tepki ilişkisinin doyum sağlayan bir sonucu olmalıdır. Eğer birey istenen davranışı göstermekten bir yarar elde edemiyorsa davranışı sergilemeyecektir ya da isteksiz davranacaktır.
DAVRANIŞÇI KURAM Davranışçı kuramın öğretim tasarımı ve teknolojisine etkisinin en iyi iki örneği «programlı öğretim» ve «öğretim makineleri» olmuştur. Davranışçı kuramın stratejilerinden bahsedecek olursak; Sıradan stratejiler boyutunda, pratik yapma, alıştırmalar, pekiştirme, ayırt edici uyarıcılar sunma, ipuçları verme ve bunları duruma göre arttırma ya da azaltma önemlidir. Biçimlendirici stratejiler boyutunda ise, tepki türünün(ayırt etme, genelleme, ilişkilendirme, zincirleme) çözümlemesini yapma, öndüzenleyicileri kullanma, dikkati toplama ve içeriği güçlendirecek biçimde ardışık olarak düzenleme ön plandadır. Özelleştirilmiş stratejiler, daha çok özel nitelikli öğrencilerin öğrenme sorunları için geliştirilmiştir.
DAVRANIŞÇI KURAM Davranışçı kuramda tasarlamış bir öğretim programında; Öğretimden önce öğrencilerin önbilgilerinin ölçülmesi; Önbilgilerden yola çıkarak ve gereksinimler göz önünde bulundurularak beklenen öğrenme çıktıları davranışsal terimlerle yazılması, Öngörülen davranışın kazanılıp kazanılmadığının saptanması amacıyla ölçme araçlarının geliştirilmesi söz konusudur.
YOL GÖSTERİCİ KURAM Yol gösterici kuram Gagne ve Briggs tarafından 1960’ larda geliştirilmeye başlamıştır. Gagne-Briggs kuramı hem «öğrenme nasıl gerçekleşir?» hem de «öğretim nasıl tasarımlanmalıdır?» sorusuna yanıt vermektedir. Genel olarak öğretim sürecindeki akış, öğrencilerin dikkatinin çekilmesi, içeriğin kazandırılması, sonra da öğrenilenleri kalıcılaştırılması ve genişletilmesi şeklinde ilerler. Bu kuram, öncelikle bireylerin öğrenilmiş yeterliklerini sınıflayarak işe başlamıştır. Bu sınıflandırmayı da sözel bilgiler, zihinsel beceriler, tutumlar, bilişsel stratejiler ve devinsel beceriler olarak belirlemiştir.
YOL GÖSTERİCİ KURAM Sözel bilgiler, çoğunlukla ezberleme yoluyla belleğe saklanan ve gereksinim duyulduğunda çağırılabilen içerik birimleridir. Zihinsel beceriler, öğrenilecek içeriği bilgi işleme yoluyla kalıcılaştırıp uzun dönemli belleğe yerleştirme ve uygun durumlarda kullanmaya dayanır. Tutumlar, açık tepkilerin arka planında bulunan ve davranışlara yön veren eğilimlerdir. Bilişsel stratejiler, bireyin kendi öğrenmeleri hakkında geliştirdikleri ve duruma göre bilinçli bir şekilde seçip kullandıkları stratejilerdir. Devinsel beceriler, beden gücüyle ya da fiziksel eylemlere dayalı olarak gerçekleştirilen durumları anlatmaktadır.
YOL GÖSTERİCİ KURAM Yol gösterici kuramın ardışık olarak belirtilen dokuz aşaması vardır; Dikkati Toplama, Öğrenciye Amaçları Bildirme, Önbilgiyi Uyarma, Uyarıcı Bilgiyi Sunma, Öğrenciye Rehberlik Sağlama, Performansın Sergilenmesine Fırsat Yaratma, Geribildirim Verme, Performansı Değerlendirme, Kalıcılık ve Transferi Destekleme.
BULDURUŞSAL KURAM Lev Landa tarafından ortaya atılmış bir kuramdır. Bulduruşsal kuram, öğrencilere, kalıplara dayalı kesinlik içeren bir öğretimden çok, yaratıcı düşünme süreçlerinden oluşan bilişsel işlemler üzerinde duran bir öğretim sürecinden bahseder. Kurama göre, öğrencilere yalnızca çeşitli bilgiler değil, öğrendiklerinin nasıl uygulayacakları da öğretilmelidir; yani öğrencilerin, düşünme, anlamlandırma, sorun çözme ve karar verme becerilerini geliştirmelerine olanak sağlayacak durumlar yaratılmalıdır. Yaklaşımın özü, « kartopu» modeli olarak belirtilen, yeni bilgilerin eski bilgiler üzerine eklenmesiyle birikerek ve birleşerek tıpkı bir kartopunun gitgide büyümesi gibi bilginin çoğalması olarak açıklanabilir.
BULDURUŞSAL KURAM Bulduruşsal kuramın etkili bir öğrenme-öğretme süreci için öngördüğü beş teknik vardır; Herhangi bir problem karşısında gösterilen öğrenci performansına, öğrenmesine ve karar vermesine dayanak oluşturan gözlenemez, bilinçsiz ve sezgisel nitelikli zihinsel süreçleri harekete geçirme, Bilinçli ve bilinçsiz süreçleri olabildiğince temel bileşenlerine ayırma, Bu işlemleri bilişsel ve bedensel olarak betimleme, söz konusu süreçlerin betimsel modellerini oluşturma, Bir uzmanın düzeyinde öğrenme ve uygulama için bir öğrencinin ya da uzman olmayan kişinin kendi kafasında ne yapacağına ilişkin betimlemelere dayalı bilinen ve bilinmeyen, bulunması amaçlanan bir sistemle reçeteler üretme, Öğrencide, uzman düzeyindeki süreçleri etkili biçimde geliştirmek için üretilen reçetelerden yararlanarak özel öğretim programları ve dersler yaratma.
BİLİŞSEL KURAM Bilişsel Kuram Davranışçı Kuram’ ın tam tersini savunmaktadır. Bu kuram, bireylerin geçmişteki deneyimleri, bireysel farklılıkları, zihinsel modelleri, öğrenme stratejileri, beklenti ve tutumları gibi temel değişkenler öğrenmeyi etkiler, der ve öğrenci merkezli bir yaklaşımdır. Eğitimcinin kendi görüşleriyle ya da öğretmeye çalıştıklarıyla öğrencinin görüşleri arasında farklılıklar ortaya çıktığında eğitimci bunu doğal karşılayabilmelidir. Bu kurama göre; dışarıdan gelen uyarıcılar, duyu organları ile algılanmakta, kısa süreli bellekte işlenmekte ve uzun süreli belleğe aktarıldığında ise kalıcılaşmaktadır. Öğrencilerin, yeni bilgiyi anlayabilmek için, önceden bildiklerinin bazılarını bellekten çağırmaları, yeni ve eski bilgileri ilişkilendirerek yapısal olarak yeniden düzenlemeleri ve uzun süreli belleğe aktarmaları temel bilişsel süreçlerdir.
BİLİŞSEL KURAM Bilişsel Kuram’ ın öncüleri Piaget, Ausubel ve Bruner’ dir. Piaget’ ye göre; dışardan gelen bilgi, zihindeki önceki bilgilerle uyumlu ise bilgi özümsenir; eğer yeni ve eski bilgi arasında çelişki varsa zihin yeni bilgiye göre uyarlanır. Her iki durumda da bilginin özümsenmesi söz konusudur ve bu kurama göre öğrenme; bilginin zihin tarafından özümsenmesiyle oluşur. Bilişsel Kuram «Bilgi İşleme Kuramı»’ dan büyük ölçüde etkilenmiştir. Davranışçı Kuram’ a göre ifade etmek gerekirse; «Uyarıcı Girdi, Davranış Çıktı» olarak algılanmıştır. Girdi ve çıktı arasındaki süreç ise «Bilgi İşleme Süreci»’ dir. Ayrıca bu kuram, geribildirimin önemi ve önbilginin öğrenme üzerindeki rolünü de ön plana çıkarmaktadır. Öğrenmenin gerçekleşebilmesi için önbilgi yeterli ve doğru olmalıdır; bunu sağlamak için de geribildirim oldukça önemlidir.
BİLİŞSEL KURAM Bilişsel Kuram’ ın stratejik öğeleri: Dikkat odaklama, Öğrenmeyi kolaylaştırma, Bağlamlı destekler, Öğrenme stratejiler, Bilişsel bağlantılar kurma, Ön bilgiyi uyarma, Görsellerden yararlanma, Örnekler ya da sorun durumları.
YAPISAL ÖĞRENME KURAMI Yapısal Öğrenme Kuramı Scandura’ nın öncülüğünde ortaya çıkmış bir kuramdır. Bu kuram, Bilişsel Kuram ve Bulduruşsal Kuram ile benzerlikler gösterirken, Yol Gösterici Kuram ile farklılaşmaktadır. Bu kuramın merkez aldığı boyutlardan birincisi öğrenciye ne öğretileceğine karar vermektir; yani içeriktir. Karar verilen içerik, belli kurallar biçiminde ve alt düzeyden üst düzeye doğru aşamalı biçimde verilmelidir. İkinci boyut ise, benzer sorun türleri için geçerli olan tüm kuralları kapsadığı için «eşitlik sınıfı» adı verilen kümelerde öğrencinin yetkinlik kazanmasıdır. Eşitlik sınıfı, benzer durumlara uyarlanabilen aynı tür nitelik ve düzeydeki kurallar bütünüdür. Yapısal Öğrenme Kuramı, öğrenci öğretimde eşit sınıflardaki kurallar üzerinde iyice yetkinleştikten sonra farklı kural sınıflarına geçmelidir, der.
YAPISAL ÖĞRENME KURAMI Kurallar öncelikle Bildirimsel ve İşlemsel olarak ikiye ayrılır. Daha sonra türü ne olursa olsun her kural yine kendi içinde üç bileşene ayrılır. Scandura’ nın içerik kuralları sınıflandırması tablodaki gibidir.
YAPISAL ÖĞRENME KURAMI Alan: Hedeflerin gerçekleşebilmesi için öğrencinin çalışmalarını dayandırdığı içeriktir. Genişlik: Belirli bir alan(içerik) içinde öğrenilecek kuralların uygulanabildiği davranış ve kararlara ilişkin yapıların ne kadar çeşitlendirilebileceğidir. İşlem: Belirli bir genişlik bileşeniyle ilgili olarak öğrencinin üretebileceği tüm kararlar ve bunlara bağlı eylemlerin toplamıdır.
YAPISAL ÖĞRENME KURAMI Yapısal Öğrenme Kuramı’ na göre; yapılan çözümlemelere dayalı olarak öğrencide bulunması gereken minimum düzeydeki beceri ve kararlar belirlendikten sonra bu verilere uygun testler geliştirilerek öğrencilerin düzeyi ölçülmelidir. Bu testlerin az sayıda madde içermesine ve içeriğin aşamalı yapısını doğru yansıtmasına özen gösterilmelidir. Test sonuçlarına göre öğrencinin yetersizlik gösterdiği en alt yoldan başlayarak ve gittikçe karmaşıklaşan yolları öğreterek ileri düzeydeki kurallar üzerinde yetkinleşmeyi hedefleyen bir öğretim sırası izlenmelidir. Ayrıca her kural üzerinde yetkinleştikten sonra yeterlik testleri uygulanmalıdır.
SORGULAMACI DİYALOG KURAMI Bu kuramın en önemli özelliği diğer kuramlardan farklı olarak belirli bir öğrenme anlayışında kaynaklanmamış olmasıdır. Büyük ölçüde, deneyimli öğretmenleri gözlemleyerek ve onların kullandığı stratejileri sınıflayarak hangi stratejinin ne zaman kullanılması gerektiğine ilişkin önerilerde bulunan bu kuram tümevarımsal biçimde gelişmiştir. Ayrıca Sorgulamacı Diyalog Kuramı’ nı, Sokrates’ in izlediği diyaloglara dayalı öğretimin günümüze uyarlanmış şekli olarak da kabul edebiliriz. Sorgulamacı Diyalog Kuramı buluş yoluyla öğrenmeye olanak tanır. Bu kuramda öğrenciler, gözlemlerine dayalı denenceler geliştirmeye özendirilmekte ve böylece daha geniş bir bilgi toplama ve işleme sürecinden geçerek daha çok şey öğrenmeleri beklenmektedir.
SORGULAMACI DİYALOG KURAMI Bilişsel stratejiler üzerinde odaklanan bu kuram, düşünme özgürlüğü ve bağımsızlığı için uygun ortamlar sunar. Sorgulamacı öğretimi temel alan eğitimcilerin genel nitelikli iki hedefi vardır: Birincisi belirli bir alan hakkında derinlemesine anlayış kazandırarak öğrencilerin konuyla ilgili tahminler yapmalarına olanak sağlamaktır. İkincisi ise, öğrencilerin kendilerine özgü genel kural ya da kuramlarını oluşturmaları ve test etmelerini sağlamaktır. Bu kuramda öğretmen öğrencinin bilgiye ulaşmasına kılavuzluk eden bir rehber konumundadır ve süreç öğrenci merkezlidir.
SORGULAMACI DİYALOG KURAMI Sorgulamacı Diyalog Kuramı’ nda kullanılan stratejiler: Olumlu ve olumsuz örnekleyicileri seçme, Örnekleri sistematik olarak çeşitlendirme, Karşı örnekleri seçme, Hipotetik örnekler türetme, Denenceleri oluşturma, Denenceleri sınama, Alternatif tahminleri dikkate alma, Öğrencilere tuzak kurma, Çelişkilere götüren sonuçları izleme, Yetkeyi sorgulama.
ÖĞE YERLEŞTİRME KURAMI Tümevarımsal bir çalışmayla geliştirilen bu kuramın çıkarımları davranışçı, bilişsel ve insancıl etkiler içeren çoklu bakış açısıyla ortaya konmuştur. Öğe Yerleştirme Kuramı’ nın birçok kurama göre kapsamı oldukça dardır ve bilişsel alandaki yeterliklerin öğretimiyle ilgili mikro stratejiler üzerinde odaklanmaktadır. Öğe Yerleştirme Kuramı bir yöntem değil bir kuramdır, bu nedenle bu kuramı kullanacak olan öğretim tasarımcısı öğretilecek içerik ve istenen performansa uygun eşleştirmeler yaparak yönteme karar vermelidir. Öğe Yerleştirme Kuramı’ nın önemli bir özelliği öğrenci denetimidir ve bu boyut öğrencilerin içerik ve sunum öğelerine ilişkin kendi öğretim stratejilerini seçebilecekleri fikrine dayanır. Bu anlamda bu kurama göre tasarımlanacak bir öğretim yüksek düzeyde bireyselleştirme sağlar çünkü öğrenciler öğrenmeyi kişisel tercih ve öğrenme biçimlerine uyarlayabilirler.
ÖĞE YERLEŞTİRME KURAMI ÖĞRETİM SUNUMLARI ÖĞRENME SORGULAMACI AÇIKLAMACI PERFORMANS DÜZEYLERİ İÇERİK TÜRLERİ SORU SORMA SUNUM YAPMA BULMA OLGU ARAŞTIRMA SÖYLEME KULLANMA KAVRAM UYGULAMA ANLATMA ANIMSAMA İŞLEM GÖSTERME İLKE Hangi adımlarla Ne öğretiliyor? Nasıl öğretiliyor? öğretiliyor?
ÖĞE YERLEŞTİRME KURAMI Öğrenci Performansı: Anımsama, genellemeyi anımsama, kullanma ve bulmadır. Genelleme: Bir tanımın, ilkenin ya da işlem içindeki adımın ifadesidir. Kullanım: Yeni bir genellemeye ulaşmaktır. İçerik Türü: Olgu, kavram, işlem ve ilkedir. Olgu: Bir tarih ile olay ya da isim ile parça arasındaki ilişkidir. Kavram: Benzer özellikleri paylaşan nesneler, olaylar ya da simgeler takımıdır. İşlem: Bir etkinliği gerçekleştirmede işe koşulan adımların bütünüdür. İlke: Bir süreç içindeki neden-sonuç ilişki
ÖĞE YERLEŞTİRME KURAMI Kurama göre gerekli olan birincil ve ikincil sunumlar: Birincil Sunumlar: Öğrenci tarafından öğrenme sırasında; 1. aşamada genellemenin açıklamalı sunumu yapılmalı, 2. aşamada örnek durumların açıklamacı sunumu yapılmalı, 3. aşamada anımsama, sorgulayıcı genelleme yapılmalı, 4. aşamada uygulama yapılmalıdır. İkincil sunumlar: Öğretmen tarafından öğretim sırasında; 1. aşamada önkoşullar belirlenmeli, 2. aşamada amaçlar(hedefle) belirlenmeli, 3. aşamada sürece yardımcı materyaller belirlenmeli, 4. aşamada sürece bellek destekleyicileri belirlenmeli, 5. aşamada geribildirim verilmeli.
GÜDÜLEYİCİ TASARIM KURAMI Güdüleyici Tasarım Kuramı adından da anlaşılacağı gibi öğretim tasarımı bileşenlerinden en çok «güdülenme» boyutuyla ilgilidir. Bu kuram, güdülenme konusunda son derece kapsamlı, bütünleştirici, somut ve kullanışlıdır. Ancak Güdüleyici Tasarım Kuramı’ nı tek başına kullanmak yerine öteki kuramlarla destekleyerek kullanmak öğrenme süreci açısından daha verimli olacaktır. Keller tarafından geliştirilen bu kuram «ARCS Modeli» olarak da bilinmektedir. Attention(Dikkat) Relevance(İlişki) Confidence(Güven) Satisfaction(Doyum)
GÜDÜLEYİCİ TASARIM KURAMI Dikkat: Öğrenilecek konuya karşı merak uyandırmadır. Güdülenmede ilk adım, öğrencinin dikkatini çekmek ve sürdürmektir. Bunun için; Algısal Uyarılma: Yeni, şaşırtıcı, benzersiz durumlar kullanma, Araştırmacı Uyarılma: Sorular sorarak ya da sorun çözmelerini isteyerek öğrencilerin yeni bilgiler aramasını sağlamak, Çeşitlilik: Öğretim bileşenlerini farklılaştırarak öğrencilerin ilgisini koruma. İlişki: İnsanların öğrenecekleri yeni konunun kendi yaşamlarındaki yerini ve değerini görmeleridir. Anlamlılık ilişkisi kurulduğunda yüksek düzeyde güdülenme ortaya çıkmaktadır. Yakınlık: Öğrencinin deneyimleri ve değerleriyle ilgili somut bir dil, örnekler ve kavramları kullanma,
GÜDÜLEYİCİ TASARIM KURAMI Hedef Yönelimi: Başarılacak hedefleri açıklama ya da bunları öğrencilerin tanımlamasını isteme, Güdü Eşlemesi: Öğrencileri nelerin güdüleyeceğini belirleyerek buna uygun stratejileri kullanma. Güven: Başarabilme şansına ilişkin inançtır. İnsanlar bir görevi yerine getirmeye çalışırken başarı için olumlu beklentiye sahip olmalıdır. Bunun için; Başarı Beklentisi: Öğrencileri performans gereklilikleri ve değerlendirme ölçütlerinden haberdar etme, Güçlük Düzeyinin Ayarlama: Başarıyı deneyimleyecek ama beklentiyi sürekli yükseltecek başarı düzeylerini kullanma, Yüklemeyi Sabitleme: Başarının belirleyicisi olarak öğrencinin yetenek ve çabasını ön plana çıkaracak geribildirim verme.
GÜDÜLEYİCİ TASARIM KURAMI Doyum: Beklenti ve başarımların arasındaki tutarlılıktır. Bunun için; Doğal Sonuçlar: Yeni öğrenilen bilgi ve becerileri gerçek ya da gerçeğe yakın ortamlarda işe koşmaları için öğrencilere fırsat sağlama, Olumlu Sonuçlar: İstendik davranışı sürdürmeye yarayacak geribildirim ve pekiştireçler sunma, Eşitlik: Görev başarısı için tutarlı ölçütler ve sonuçları koruma.
YAPICI ÖĞRENME KURAMI Yapıcı Öğrenme Kuramı’ na göre öğrenme, bireyin kendi yaratıcı becerilerini ve farklı olma hakkını kullanarak özgün bir anlam oluşturmasıdır. Buna göre, mutlak veya nesnel gerçeklik yoktur; bireylerin kişisel algılamalarına göre çoklu gerçeklik vardır. (idealizm) Birey, sunulan gerçekliği kendi yaşantılarına dayalı olarak yorumlamaktadır. Demek oluyor ki, öğrenme sürecinde her bireye göre değişen kişisel bir yorumlama ya da anlamlandırma söz konusuysa, öğretim etkinliğinin, yalnızca içeriği aktarmakla sınırlı kalmayıp, öğrenmeye olanak verecek kaynakları düzenlemek olarak görülmesi gerekmektedir. Bu kuram diğer kuramlardan köklü biçimde farklılaşmaktadır. Örneğin, Bilişsel Kuram’ da öğrenme dıştan içe, Yapıcı Kuramda ise içten dışa doğru gerçekleşmektedir.
YAPICI ÖĞRENME KURAMI Yapıcı Öğrenme Kuramı ikiye ayrılmaktadır. BIG(Verilen Bilginin Ötesi): Bu yaklaşıma göre, öğrencilere temel bilgiler verilmeli; bunu ilerisine öğrenciler kendileri gitmelidir. WIG(Hiç Bilgi Vermeme): Bu yaklaşımda ise, öğrenciye hiç bilgi dayatılmamalı ve öğrenci gerekli bilgiye kendisi karar verip ulaşmalıdır. Yapıcı anlayışı benimseyen öğretim süreçlerinde öğrenciler; a) Gerçeklik düzeyi yüksek görevler üzerinde çalışmalı, b) Öğrenilecek konu hakkında çoklu bakış açıları ve işbirliği olanakları sağlanmalı, c) Öğrencilerin kendi öğretim hedeflerini belirlemeleri ve öğrenme sürecinde söz sahibi olmaları desteklenmeli, d)Ne öğrendikleri ve nasıl öğrendikleri üzerinde öğrenciler arasında tartışmalar özendirilmelidir.
BİLİŞSEL YÜK KURAMI Bilişsel Yük Kuramı, özünde Bilişsel Kuram’ dan kaynaklanmış ve Piaget’ in Şema Kuramı’ yla yakından ilgilidir. Piaget’ in kuramına göre, bilgi uzun süreli bellekte «şema» denilen bilgi paketleri veya tahmin edilebilir ilişkiler içinde olan bilgiler, kategoriler halinde düzenlenir. Olayları yorumlama ve sorunları çözmede işe koşulan bu yapılar da öğrenme ve deneyimle gelişmekte ya da karmaşıklaşmaktadır. İşte asıl önemli olan bu zihinsel ana yapıların oluşturulması ve ustaca kullanılabilmesinde otomatikleşmedir. Bu noktadan hareketle, bu kurama göre bir öğretim tasarımı yapılırken öğretim materyallerindeki bilişsel yük azaltılmalı veya uygun düzeyde tutulmaya dönük stratejiler yapılmalıdır.
BİLİŞSEL YÜK KURAMI Mayer ve Moreno bilişsel yükün azaltılmasına yönelik şu öneride bulunmaktadır: Çokortamlı öğrenmede canlandırma ya da diyagramlarla birlikte ekranda yazı yerine anlatının kullanılması terci edilmelidir; çünkü zaten görsel öğelere dikkatini vermeye çalışan kişi açısından metin bu dikkati bölecek, oysa anlatı sözel açıdan bir destek sağlayacaktır.
DURUMLU ÖĞRENME KURAMI Bu kuramda, öğrenmenin toplumsal ve kültürel belirleyicilerine vurgu yapılmaktadır. Bu kurama göre öğrenme; toplumsal bir uygulamaya katılım yoluyla gerçekleşmektedir. Yapılan iş ya da sahip olunan meslek bir uygulama topluluğu oluşturmakta ve bunun içindeki insanlar kendi bağlamlarını kolaylaştırıcı olarak kullanmaktadırlar. Bu da kazanılan deneyimlere bağlı olmaktadır. Daha basit bir şekilde ifade edilecek olursa kuram; bireylerin hayatın içinde ve uygulama yoluyla uzmanlaşmasını savunmaktadır. Durumlu Öğrenme Kuramı, Türkiye’ deki ahilik düzeninde gözlenen insan yetiştirme durumlu öğrenme felsefesine örnek olarak gösterilebilir.
DURUMLU ÖĞRENME KURAMI Bu kuramın öğretim tasarımı alanına yansıması «bağlaşık öğrenme»(anchored instruction) biçimindedir. Vanderbilt Biliş ve Teknoloji Grubu bağlaşık öğretimi sorun çözmek amaçlı durumlu bir bağlam sağlamak olarak görmüştür ve birçok video oyunu geliştirmiştir. Bu video oyunlarında; bir verilen bir durum bağlamında sorun çözmeye dayalı bağlaşık öğretim stratejilerini işe koşmuştur. Her oyunda gerçekçi bir çapa(anchor) sunularak bununla ilişkili sorunları belirleme, denenceler oluşturma, çoklu çözümler önerme, sınama, kararlar alma ve çıkarımlarda bulunma gibi etkinlikler içeren bir akış izlenmiştir. Böylece öğrenciler gerekli konuları gerçeklik düzeyi yüksek bağlamda , etkileşim içinde, işbirliği yaparak ve araştırmacı bir yaklaşımla öğrenmişlerdir.