KONU DAĞILIMI GÖÇ (Muhammed Akçaman)

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
NEREDE VE NASIL YAŞIYORUZ
Advertisements

Toplumsal Cinsiyet Etki Değerlendirmesi
Göç Nedir? İnsanların, doğdukları yerden başka yerlere geçici ya da sürekli olmak üzere taşınmasına GÖÇ denir.
Kazanım 4. Örnek incelemeler yoluyla göçün neden ve sonuçlarını tartışır.
TÜRKİYE’DE GÖÇLER.
NECDET YILMAZ SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENİ 2008 ISPARTA
TURİZMİN GELİŞMESİNE ETKİ EDEN UNSURLAR
AB Rekabet Politikası ve İç Pazar
Nerede, Nasıl Yaşıyoruz?
2. Türkiye’de İçgöç Süreci ve Kentteki Sorunları.
GÖÇLER 1.
TOPLUMSAL YAPIYI OLUŞTURAN ÖĞELER
Farklı Sistemlerde Kentleşme ve Kentleşme Politikası
SAĞLIKSIZ KENTLEŞME (ÇARPIK KENTLEŞME)
NÜFUS POLİTİKALARI.
SOSYOLOJİ DERSİ 2.ÜNİTE TOPLUMSAL YAPI.
Farklı Sistemlerde Kentleşme ve Kentleşme Politikası
KIRSAL SOSYOLOJİ. KIRSAL SOSYOLOJİ “Kırsal Alanda Yaşayan Her İnsan Geçimini Tarımsal Faaliyet İle Sağlar” “Geçimini Tarımsal Faaliyetlerden Elde Ettiği.
ÜLKEMİZDE NÜFUS Rasitgokhansucu.com.
Çevre Sorunları “Ayamama Felaketi”nin acı biçimde gösterdiği gibi çevre sorunları, artık yaşamımızda istisna olmaktan çıkmış, gündelik yaşamın bir parçası.
KONU:TÜRKİYE’DE NÜFUS
Kentleşme, Konut ve Afet Yasal Düzenlemeler ve Uygulamalarla
Ülkemizde Uygulanan Ekonomik Politikaların Temel Amacı -Doğal ve beşeri kaynakları en iyi şekilde değerlendirebilmek.
KENTSEL TOPRAK.
Arazi toplulaştırması kapsamına göre çeşitli şekillerde tanımlanabilmektedir. Dar anlamda arazi toplulaştırması, parçalanmış mülklerin hiçbir alt yapı.
T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük KÖRFEZ SAVAŞLARI ve DOĞAL KAYNAKLARIMIZ
Sosyal Bilgiler GÖÇÜN NEDEN VE SONUÇLARI
ÜLKEMİZDE NÜFUS ÖZGÜR GÜVERCİN 7.Sınıf SOSYAL BİLGİLER.
ÜLKEMİZDE NÜFUS.
Sosyal Bilgiler TÜRKİYE NÜFUSUNUN ÖZELLİKLERİ.
YERLEŞME TİPLERİ,KÖYALTI YERLEŞMELER,DAĞINIK VE TOPLU YERLEŞME
ÜLKEMİZDE NÜFUS.
TARIMSAL YAPILAR VE SULAMA DERSİ
NÜFUS : Belli bir yerde yaşayan insan sayısına denir.
TARIMSAL YAPILAR VE SULAMA DERSİ ARAZİ TOPLULAŞTIRMASI
KENTSEL SİYASET-2. KENTSEL SİYASET-2 Kentsel Siyaset-4 Doç.Dr. Ahmet MUTLU.
NÜFUS ÖZELLİKLERİ VE NÜFUSUN ÖNEMİ
BÖLÜM 3 EKONOMİLERDE TEMEL SORUNLAR
KÜRESELLEŞMENİN BEYİN GÖÇÜNE ETKİSİ VE TÜRKİYE
TÜRKİYE KIRSAL YERLEŞME DÜZENİ
KIRSAL KALKINMA ve ÖRNEK PROJELER
EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ
GİRİŞ Ülkenizde ya da coğrafi bölgenizde turizm ne kadar önemlidir? Şehrinizde ya da kasabanızdaki mevcut istihdamın ne kadarlık kısmı turizm ile.
COĞRAFYA PROJE ÖDEVİ:.
Sosyal Güvenlik Hukuku 1. Ders
Ü CRETSIZ AILE IŞÇISI Aile fertlerinden bir ya da bir kaçının sahip olduğu işletmelerde herhangi bir ücret almaksızın çalışan aile fertleridir. Bu kişiler.
Yurdumuzda Nüfus.
Tarıma verilen destek 90'lı yıllara kadar o zamanki Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun yıllık bütçesinin %60'ı kadardır. Tarım desteği bugünkü Avrupa Birliği'nin.
TÜRKİYE’DE KIRSAL KALKINMA POLİTİKALARI VE UYGULAMALAR
Sağlık ve Kültür Doç. Dr. Melike KAPLAN.
ÜLKEMİZDE EKONOMİK FAALİYETLER
BEŞERİ COĞRAFYA.
BEŞERİ COĞRAFYA.
ÜLKEMİZDE NÜFUS / Nedenleri ve Sonuçları İle Göç
ÜLKEMİZDE NÜFUS / Nüfusumuzun Özellikleri
REFAH DEVLETİ.
Kadın Girişimciler.
SHB-221 TÜRKİYE’NİN TOPLUMSAL VE EKONOMİK YAPISI
TARIMSAL YAPILAR VE SULAMA DERSİ ARAZİ TOPLULAŞTIRMASI
TÜRKİYE NÜFUSUNUN ÖZELLİKLERİ —Nüfus artışı yüksektir — Genç nüfus fazladır. — Aktif nüfus fazladır.(çalışabilecek nüfus). Çalışma çağındaki nüfustur.
TÜRKİYE KIRSAL YERLEŞME DÜZENİ. 16. yüzyıla ait kayıtlara bakıldığında Anadolu da iki farklı kırsal yerleşim görünmektedir. a) KÖY : Ekonomisi bitkisel.
Yetişmesi için büyük kaynak gerektiren vasıflı insan gücünün, ilgisizlik ve imkânsızlıklar nedeniyle daha gelişmiş bir ülkeye göç etmesine beyin göçü.
Bu Sunu En İyi Ofis 2010 Yüklü Bilgisayarlarda Görüntülenir
GECEKONDU OLGUSU VE GECEKONDU KÜLTÜRÜ
DEMOGRAFI.
SHB-221 TÜRKİYE’NİN TOPLUMSAL VE EKONOMİK YAPISI
A. NÜFUSUN ÖNEMİ ve ÖZELLİKLERİ 1. Nüfus Sayımları ve Nüfusun Önemi Nüfus: Belirli bir zamanda ve sınırları belirli bir alanda yaşayan insan sayısıdır.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
GÖÇ. GÖÇ : insanların siyasi,sosyal,ekonomik ve doğal nedenlerle geçici veya sürekli olarak yer değiştirmesine GÖÇ denir.
12. Hafta Ders İçeriğinin Başlıkları
Sunum transkripti:

KONU DAĞILIMI GÖÇ (Muhammed Akçaman) MESAFESİNE GÖRE GÖÇLER (Burak Tunç) GÖÇ KURAMLARI (Armağan Sadıker) TÜRKİYE’DE GÖÇ HAREKETLERİ (Feride Dursun) NÜFUS HAREKETLERİ (Jiyan Dağ) GECEKONDULAŞMA (Umut Çelik, Elif Gökçe, Uğurcan Erdem, Melike Gündüz) SLAYTI HAZIRLAYAN : Feride Dursun

GÖÇ İnsanların siyasi, sosyal, ekonomik ve doğal nedenlerle geçici veya sürekli olarak yer değiştirmesine göç adı verilir. Gelişmekte olan ülkelerde göç bir ülkenin başlıca sorunları arasında yer almaktadır. Bunun temeli ise köy yaşamında makineleşmeye geçilmesi ve sanayileşmenin ülkede daha fazla değer kazanmasıdır. Ayrıca eğitim şartlarının yetersizliği de insanları şehre sürüklemiştir. Sağlık koşullarının köylerde yeterli düzeyde olmaması da göçün başlıca etkenleri arasında yer almaktadır.

OLUŞUM NEDENLERİNE GÖRE GÖÇLER; Gönüllü Göç : İnsanların bulundukları alanı kendi iradeleri ile terk etmeleridir. Bu göçlerin oluşumunda çekici faktörlerin etkisi vardır. Gönüllü göçe neden olan çekici faktörler başlıca şunlardır: İnsanların içinde bulunduğu standartları yükseltme isteği Daha iyi eğitim alma isteği Sağlık alışveriş gibi sosyal hizmetlerden daha iyi yararlanma isteği Kariyer yapma isteği Daha yüksek ücretli bir iş bulma isteği Kişisel özgürlük ve inançları daha iyi yaşama isteği Arkadaş, aile, akraba ve aynı kültürdeki insanlarla birlikte olma isteği

Zorunlu Göç : İnsanların bulundukları yeri kendi iradeleri dışında terk etmeleridir. Bu göçlerin oluşumunda itici faktörlerin etkisi vardır. Zorunlu göçe neden olan itici faktörler şunlardır: Savaşlar ve doğal afetler Sosyal hizmetlerin yetersizliği Temel ihtiyaçların karşılanmasındaki zorluklar İşsizlik Dini, siyasi ve etnik baskılar Güvenlik ihtiyacı Baraj ve yol yapımı gibi devlet planlarının etkisi

SÜRESİNE GÖRE GÖÇLER; Mevsimlik (Geçici) Göçler : İnsanların tarım, hayvancılık ve turizm gibi faaliyetler nedeniyle yer değiştirmeleridir. Sürekli Göçler : İnsanların siyasi, sosyal, ekonomik ve doğal nedenlerle bulundukları yeri sürekli terk etmeleridir. Gönüllü olabileceği gibi zorunlu da olabilir.

Mevsimlik göç örneği

MESAFESİNE GÖRE GÖÇLER; İç Göç : Ülke sınırları içerisinde gerçekleşen göçlerdir. Sürekli olabilecekleri gibi geçici de olabilirler Ticaret ve sanayinin geliştiği bölgeler, verimli tarım alanları, zengin maden yataklarına sahip alanlar turizm açısından cazip merkezler ve kültür kentleri göç çeken merkezlerdir.

İç göçler; Kırdan kente Kırdan Kıra Kentten kıra Kentten kente doğru gerçekleşir.

İç Göçlerin Sorunları : Ülke genelinde nüfusun dağılışında dengesizlik görülür. Yatırımlar dengesiz dağılır. Kırsal kesim yatırımlarında verimsizlik meydana gelir. Düzensiz kentleşme görülür. Sanayi tesisleri kent içinde kalır. Kentlerde konut sıkıntısı çekilir. Kent nüfusunda aşırı artış meydana gelir. Alt yapı hizmetlerinde (yol, su, elektrik) yetersizlik görülür. Kentlerde işsiz insanların oranı artar.

Dış göç : Ülke dışına gerçekleşen göçlerdir Dış göç : Ülke dışına gerçekleşen göçlerdir. Sürekli olabilecekleri gibi geçici de olabilirler. Dış göçlerin başlıca nedenleri Ekonomik nedenlerle çalışmaya gidilmesi Tabii afetler Savaşlar Etnik nedenler Sınırların değişmesi

GÖÇ KURAMLARI Ravenstein’ın Göç Kanunları : Endüstrileşmeyle birlikte gelişen iş imkânları ve endüstrileşmeye paralel gelişen ulaşım ağları, insanları Avrupa’nın içlerine ve Kuzey Amerika’ya doğru yöneltmiştir. Böylece milyonlarca insan evlerini, topraklarını ve yaşamlarını daha iyi bir hayat için bırakıp, başka yerlere göç etmişlerdir. Böyle bir dönemde çalışmasını yapmış olan Ravenstein, 1885 ve 1889 yıllarında yayımladığı Göç Kanunları (The Laws of Migration) başlıklı iki makalesinde belirlediği yedi göç kanunu tartışmaya açmıştır. Göç ve mesafe Göç ve basamakları Yayılma ve emme süreci Göç zincirleri Doğrudan göç Kır kent yerleşimcileri farkı Kadın erkek farkı

2. İtme Çekme Kuramı : Bu kuramın formülünü ve içeriğini ilk olarak 1966 yılında Everett Lee yazmıştır. İtme çekme kuramının temel özelliği göçü, göçmene göre önceleyen bir kuram olmasıdır. Bu çerçevede Lee ilk olarak göçlerin karakteristik temel ortak özelliklerini ortaya koymaya çalıştı ve bunun için de göçe ait itici ve çekici faktörleri saptamış, analizine temel oluşturacak dört ana faktör belirlemiştir. Bunlar; Yaşanan yerle ilgili faktörler Gidilmesi düşünülen yerle ilgili faktörler İşe karışan engeller Bireysel faktörler

3. Petersen’in Beş Göç Tipi : Petersen bireysel ve sınıfsal farklılıklara önem vermiştir. Petersen göç olgusunu beş farklı ilişkide tipleştirmiştir; İlkel göçler Zoraki göçler Serbest göçler Kitlesel göçler Yönlendirilen göçler

4. Kesişen Fırsatlar Kuramı : Kesişen fırsatlar kuramına göre, göç edilmesi düşünülen iki merkez varsa ve bu merkezlerdeki fırsatlar eşitse, göçmenler yakın olan merkeze doğru göz edecektir. Çağımızda dünya üzerinde yaşanan insan hareketliliğinin büyük bölümü yasadışı yollarla Avrupa ülkelerine ve Amerika’ya doğru yönelmektedir.

5. Merkez Çevre Kuramı : Wallerstein merkez ve çevre arasında ilişkiyi ekonomik temelli ve kapitalist ilişkiler bağlamında tanımlamaktadır. Kurama göre merkez ve çevre ülke arasındaki göç, kapitalist ilişki ve bağımlılıktan kaynaklanan işgücü göçüdür. Kurama göre kapitalist ilişkiler hem ülke içinde, hem de ülke dışına doğru uluslararası göç hareketine neden olmaktadır.

6. Göç Sistemleri Kuramı : Göç sistemleri kuramı uluslararası ilişkiler çerçevesinde, ekonomik ve politik temelli olarak geliştirilmiş bir kuramsal çerçevedir. Bu kurama göre, iki ya da daha fazla ülke karşılıklı olarak göçmen değişimiyle bir göç sistemi ve ilişkiler zinciri oluştururlar.

TÜRKİYE’DE GÖÇ HAREKETLERİ Ülkemize 1923 - 1989 yılları arasında çoğu Balkan ülkelerinden olmak üzere 2,2 milyon göç olmuştur. Bu sayı nüfusumuzun % 5'ini oluşturur.1950'den sonra, başta Almanya olmak üzere yurt dışına işçi gitmeye başlamıştır. Bugün Fransa, Belçika, Hollanda, İngiltere, İsveç, ABD, Avustralya, Libya, S. Arabistan, Kuveyt ve Orta Asya ülkelerinde işçilerimiz bulunmaktadır. Yurt dışındaki nüfusumuz 4 milyonu geçmiştir. Günümüz Türkiyesinde köylerden şehirlere ve kasabalara değil, kasaba ve küçük şehirlerden metropollere doğru bir göç hareketi sürmektedir. 1990'lara kadar çoğunlukla ekonomik sebeplerle gerçekleşen göçler o tarihlerden itibaren "terör odaklı" hale gelmeye başlamıştır. Buna bağlı olarak göç hareketleri metropollerde önceleri çoğunlukla konut ve altyapı gibi fiziksel sorunlara yol açarken, göçlerin son yıllarda yoğunlaşması etnik bir karakterde algılanmasına neden oldu.

1980 SONRASI (KÖRFEZ SAVAŞI VE PEŞMERGE GÖÇÜ) Körfez Savaşından sonra ayaklanan Kürtlerin Saddam kuvvetleri tarafından saldırıya uğraması sonucunda, yarım milyon Kürt Türkiye sınırına yığıldı. Türkiye, 1988'deki gibi bir Kürt göçünün yaratabileceği güvenlik ve maliyet sorunlarından çekinerek sınırlarını Kürtlere kapadı. Fakat 1986 -1988’de Saddam Hüseyin'in Halepçe'de Kürtleri hedef alan zehirli gaz saldırısından sonra Türkiye, bazı peşmergeleri ve ailelerini Türkiye'ye alıp vatandaşlık hakkı vermiştir.

1989 BULGARİSTAN ZORUNLU GOÇU 1989 yılında Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan Türklerin göç hareketidir. Bulgaristan Türklerinin Türkiye’ye göç etmesini tetikleyen en önemli etken asimilasyon eğimleri olmuştur. Bu dönemde Bulgaristan Türklerinin isimleri Bulgarlaştırıldı, Türkçe konuşmaları yasaklandı, etnik kimliğini ve dini inançlarını ifade eden her tür sosyal ve kültürel faaliyet yasaklandı. Bu sebeple Anavatan olarak kabul ettikleri Türkiye’ye göç etmişlerdir. Fakat Türkiye’de de karşılaştıkları sorunlarla hayal kırıklığına uğrayan göçmenler Bulgaristan’a tersine göç hareketini başlatmış oldular. Bulgaristan’a geri dönme veya uyum sağlama sürecini zorlaştıran etkenler üzerinde kısaca duracak olursak iş, barınma ve farklı düzeylerde kültür uyuşmazlığı gibi sorunların yanı sıra, ‘yerli’ Türklerin kendilerini ilk coşkulu karşılamadan sonra ‘Bulgar’ veya ‘gavur’ olarak adlandırmaları, hatta daha eski Bulgaristan göçmenlerinin bile kendilerini dışlamaları, önemli etkenler arasında sıralanabilir.

1989’da Bulgaristan Göçmenlerinin Çektiği Zorluklar; Maddi olarak yeni bir başlangıç yapma durumunda kalmışlardır. Bulgaristan’da evlerini, bahçelerini, topraklarını bırakmak zorunda kalmış ya da yok pahasına satmak zorunda kalmışlarıdır. Türkiye’ye geldiklerinde devlet konut imkanı sağlamıştır. Fakat sayıları fazla olduğundan bu imkandan az bir kısım faydalanabilmiştir. İş sahasında karşılaştıkları sorunlar ise meslek sahibi olsalar dahi vasıflı iş bulma konusunda zorlanmış bunun sonucunda vasıfsız işlerde çalışmak zorunda kalmışlardır. Bulgaristan’da Türk ve Müslüman oldukları için etnik ayrımcılığa maruz kalan göçmenler bu kez Türkiye’de ‘Bulgar’ yakıştırması ile karşılaşmıştır.

ALMANYA’YA İŞÇİ GÖÇÜ 1960’larda iş gücüne ihtiyaç duyan Almanya Türkiye'deki insanlara göç imkânı tanımıştır. Amaçları çalışıp, para biriktirerek Türkiye'ye kısa bir süre içinde geri dönmek olan bu grubun çok az bir kısmı Türkiye'ye geri dönmüştür. Büyük bir çoğunluğu ailelerini Türkiye'den getirterek Almanya'da yaşamaya devam etmişlerdir.1980’de Türkiye'ye geri dönmeleri amacıyla yapılan mali yardımlar bir sonuç getirmemiş, göç sürmüştür.

NÜFUS HAREKETLERİ (GÖÇ) İç göçlerin sonuçları ; Ülke genelinde nüfusun dağılışında dengesizlik görülür. Yatırımlar dengesiz dağılır. Kırsal kesim yatırımlarında verimsizlik meydana gelir. Düzensiz kentleşme görülür. Sanayi tesisleri kent içinde kalır. Kentlerde konut sıkıntısı çekilir. Kent nüfusunda aşırı artış meydana gelir. Alt yapı hizmetlerinde (yol, su, elektrik) yetersizlik görülür. Kentlerde işsiz insanların oranı artar.

İç göçü önlemek için; Tarımda sulama olanaklarını arttırmak İntansif tarım metodunu geliştirmek Besi ve ahır hayvancılığını geliştirmek ve yaygınlaştırmak Kırsal kesimde eğitim ve sağlık hizmetlerini yaygınlaştırmak Tarım ve hayvancılığa bağlı sanayi kollarını kırsal alanlara yönlendirmek Kırsal kesimde küçük sanayi kollarını geliştirmek, vb. gereklidir.

GECEKONDULAŞMA Gecekondu Barınma gereksinimlerini mevcut piyasa koşullarında karşılayamayan dar gelirli ya da yoksul ailelerin, bu gereksinimlerinin merkezi ya da yerel yönetimlece karşılanmaması halinde başvurdukları bir barınma türüdür. Bayındırlık ve yapı kurallarına aykırı olarak yapılan kurallardır. Bu konutlar, sahibinin bilgisi ve izni olmadan başkalarının toprakları üzerine yapılan konutlardır.

Ankara, Mamak

Gecekondulaşmanın Nedenleri Kontrolsüz göç Hızlı nüfus artışı Planlama ve altyapı yetersizliği Kaynak yetersizliği Yanlış politika izlenmesi

Gecekondulaşmanın Sonuçları Sağlıksız yerleşim yerleri ve konutlar oluşur Plan yapmak zordur Devlet arazileri haksız bir şekilde gasp edilmiştir Kayıt dışı ekonomiye kaynak sağlamaktadır Güvenliği olumsuz etkilemektedir

GECEKONDUNUN BİR YAPIM YÖNETİMİ OLARAK DEĞERİ YARARLARI Serbest pazar işleyişindeki aksaklıklardan dolayı toplumsal konut üretiminde meydana gelen açığın kapatılmasına yardımcı olur. Gecekondu yapımı genellikle yardımlaşma ve kendine yardım yöntemidir ki, gecekondu yapan ve gecekondu bölgelerinde oturanlar arasında dayanışma duygularının ve katılım eğilimlerinin gelişmesini güçlendirir. Gecekondu, konutu olmayan yoksul kentlilerin yaratıcı zekasının bir ürünü olduğundan bireylerin kendine güven duygularını geliştirir.

ELEŞTİRİLER Köylerden kentlere göç eden yoksullar, genellikle elverişli olmayan arsalar, sel baskınına uğramış ovalar, kurak olan bölgelere gecekondularını yapmışlardır. Genellikle sanayi, fabrika ve çalışma alanına yakın yerleri tercih etmişlerdir. Altyapı ve kentsel hizmetleri eksiktir. İnsanlar yüksek yoğunluk ölçünleri içinde, bulaşıcı hastalıkların kolayca artabileceği, insan sağlığı için tehlike oluşturduğu bir ortam içinde yaşarlar.

Kaçağın nedeni altyapı eksikliği

TÜRKİYE'DE GECEKONDULAŞMA SORUNU ve POLİTİKALARI GECEKONDUNUN NİTELİĞİ ve GELİŞİMİ Gecekondu kavramı, konuşma dilimize 1940 yılından sonra girmiştir. Gecekondu, ülkemizde II.Dünya Savaşı yılları içinde çıkmış bir olgudur. 50 yılı aşan gecekondu tarihimiz, gecekondu yapım sürecinin ticaretleştirilmesi yönünde dönemlere ayırabiliriz.

Birincisi, 1960'a gelinceye kadarki dönemi kapsar Birincisi, 1960'a gelinceye kadarki dönemi kapsar. Burada gecekondular ve yoksul ailelerin kendi çabalarıyla barınma gereksinimlerini karşılarlar. İkinci dönem, 1960-1970 arasındadır. Bu dönemde gecekondu genellikle, sahibinin emeğinden yararlanarak yapılmakta ancak kiraya verme oranı yükselmektedir. 1970 ve 1980'lerden sonraki üçüncü dönemde ise gecekondu yapım süreci tümüyle ticaretleşmiş, yoksul kitle için arsa sağlayıp yapı gereçlerini bulan ve gecekondu yapısını yaparak bunları satışa çıkaran ''gecekondu firmaları'' türemiştir.

2000'li yıllarda, gecekondu, özellikle büyük kentlerin doğal karşılanan bir parçası durumuna gelmiş gibidir. Gecekondu sahibi, daha çok gecekondusundan en büyük kazancı elde edebilmek için en karlı pazarlığı nasıl yapılabileceğinin derdindedir. Devlet ve belediyeler ise kentsel dönüşüm adı altında planlı dönüşüm etkinliği gibi görünmesine karşın, gerçekte projeler toplamında ibaret olan parçacıl bir dönüşüm çerçevesinde, gecekondu alanlarında yaratılmış rantın gecekondu sahipleriyle, yükleniciler arasında paylaşımına öncülük etmeye çalışmaktadır. Rant dağıtım işlevine ek olarak gecekonduların yerine apartman bloklarının yerleştirilmesi, yanlış bir değerlendirmeyle, çevre ve güzelduyu açısından olumlu bir özellik olarak kamuoyuna sunmaktadır. Yeni kentsel dönüşüm girişimlerine, yoksulluğun giderilmesine ilişkin çabaların yön verdiğini görme olanağı yoktur.

B. TÜRKİYE'DE GECEKONDULAŞMA SÜRECİ Her ne kadar halen bu süreç tamamlanmadıysa da Türkiye'de gecekondulaşma sürecini iki döneme ayırmak mümkündür.

PLANLI DÖNEME KADAR (1960 ÖNCESİ) Ülkemizde gecekondulaşmanın 1950'li yıllardan itibaren başladığı görülmektedir. Gerçekten gecekondular Cumhuriyetin kuruluşundan sonra ilk olarak Ankara'da görülmeye başlanmıştır. Bu durum, Ankara'nın kent planıyla modern Türk kentlerine örnek yapılmak istenmesi düşüncesine tersti. Ankara'nın Cumhuriyetin ilk yıllarında göç almasının anlaşılabilir bir sebebi vardır. Çeşitli kaynaklarda 20-30 bin arasında küçük bir kent olarak tarif edilen Ankara, başkent olunca başta devlet memurları olmak üzere çok sayıda insanın yerleşmesine yol açmıştır. Ankara ve çevresindeki gecekondulaşmaya ilk tepki 1948 yılında bir kanun çıkarılması ve yapı yapımının teşvikiyle olmuştur. Bu kanunla gecekondu olgusu fark edilmiş ama ismi konulmamıştır. Daha sonraki yıllarda çıkan bir dizi kanunla sorunun üstesinden gelinilmeye çalışılmıştır.

1948 yılından itibaren başlayan kanuni düzenlemelere bakıldığında: Belediyeler, başta hazine olmak üzere, çeşit kamu kurum ve kuruluşlarının ya ucuz ya da bedava temin ettikleri arsalarla konutsuz yurttaşları konutlandırmayı ve bu sayede gecekonduyu önlemeyi amaçlanmıştır. Çıkarılan çeşitli kanunlar gecekondu yapımının yasaklanması yoluna gidilmiştir. Çıkarılan kanunlar, kanun çıkana kadar yapılmış olan gecekonduları affetmiş, bugüne kadar yanlış yapılmış ama bundan sonra yapılmasın mantığıyla hazırlanmıştır.

2. PLANLI DÖNEM (1960 SONRASI) Tıpkı konut alanında olduğu gibi planlı dönem, gecekondu sorunlarını da daha geniş bir açıdan bakmaya olanak vermiştir. I. Beş Yıllık Planda önerilen politika bir kural olarak gecekonduların içinde yaşayanlara yer bulmadan yıkılmaması ilkesinde yola çıkmış ve başlıca üç amaca yönelmiştir.

Bir kısım gecekondular ıslah edildiklerinde oturulabilecek durumdadır Bir kısım gecekondular ıslah edildiklerinde oturulabilecek durumdadır. Bunlar ıslah edilecek. Bazı gecekondular iyileştirilse de oturulması mümkün değildir. Bunlar yıkılacaktır. Gecekonduların yapımı önlenecektir. Şu halde gecekondularla ilgili olarak iyileştirme, ortadan kaldırma ve önleme şeklinde üç ayrı politikanın belirlendiği söylenebilir.

2. Beş Yıllık Planın gecekondu konusundaki amaçları da 1 2. Beş Yıllık Planın gecekondu konusundaki amaçları da 1. Plandakilerden çok ayrı değildir. 2. Plandaki gecekondu politikasının amaçları önlemeye öncelik verilmesi, kendi evini yapmaya çalışanların emeğinden yararlanılması, gecekonduların arsa iyeliği sorunlarının kentlerin gelecekteki gelişmesini güçleştirici olmaktan çıkarılası şeklinde özetlenebilir. 3. Beş Yıllık Plan ise, gecekondu konusunda özel bir önem verildiği görülmez. 4. Planda, gecekondu bölgesinde yol, su , kanalizasyon, elektrik gibi altyapı ve hizmetlerin hızlandırılacağı, gecekondusu bulunan yurttaşlara ''uzun süreli kullanma hakkı'' tanınacağından söz edilmiştir.

5. Beş Yıllık Plan Dönemi, yapılmış gecekondular konusunda hükümet liberal bir tavır aldığı hepsinin yasallaştırılmasına çalışıldığı ve gecekondu affı yasasının geniş ölçüde uygulama bulduğu bir dönemdir. 6. Beş Yıllık Planda ise, sadece gecekonduların önlenmesi amacıyla, kendi evini yapana yardım yöntemi kullanarak nüve konut tasarılarına öncelik verilmesi istenmektedir. 7. Planda ise, gecekondu yasalarının günün koşullarına en uygun duruma getirileceğini belirtmekle yetinmiştir. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planında, gecekondu sözcüğünün en az kullanıldığı, yerine kaçak yapı teriminin yeğlendiği bir plandır. Planda, ''kaçak yasallaşmayı ve gecekondu yapımı önleyici tedbirler alınacaktır'' denilmekle birlikte önlemlerin neler olduğu gösterilmemektedir.

GECEKONDU YASASININ (775) ÇİZDİĞİ POLİTİKALAR Bugün uygulanmakta olan 775 sayılı gecekondu yasası kalkınma planlarının benimsediği ilkelere ana çizgileriyle uyan bir gecekondu politikası getirmiştir. Gecekondu politikası gecekondu sorunlarının kısa ve uzun dönemde çözülmesine olanak veren önlemleri içerir. Yani hem ekonomik hem toplumsal hem de dar anlamda kentçilik sorunlarını çözümlemeyi amaçlar Daha önceki çıkarılan yasalarda benimsenen erekler 775 sayılı kanunda da geçerlidir. Bu erekler, ‘’iyileştirme’’, ‘’ortadan kaldırma’’ ve ‘’önlemedir’’.

İyileştirme: Durumu düzeltebilecek olan gecekonduları devlet, yerel yönetim ve gecekondu sahibi ile oluşturabilecek niteliğe getirilmesidir Ortadan kaldırma: Gecekondunun yıkılmasıdır. Önleme: Uzun ve kısa dönem diye ikiye ayrılır; Olumsuz önleme; gecekondu yapılırken veya yapıldıktan sonra kolluk güçleri tarafından yıkılması Olumlu önleme; türlü kamusal yardımlar ile konut pazarına toplumsal konut sunulmasını arttırılması Uzun dönem; gecekondu sorununun kökten ele alınması, kentlere olan gereksiz ve verimsiz göçü önlemeye çalışır.

GECEKONDU BÖLGELERİNİN SAPTANMASI Gecekondularla ilgili önlemlerin uygulanması bunların nerelerde saptanmasının gerektiğini gerekli kılar. Gecekondu bölgesinin saptanması bu amacın dışında belediyelere, sınırları içindeki gecekonduların sayı ve nitelikleri hakkında bilgi verir.

B) ARSA YARDIMLARI a) Arsa Edinme: Yasa belediyelere üç ayrı kaynaktan arsa edinme olanağı vermiştir. Birincisi; Hazinenin il özel yönetimlerinin devletin hükmü ve tasarrufu elinde bulunan topraklar. İkincisi; Vakıflara ait araziler. Üçüncüsü; Arsa satın alınması ve kamulaştırma yapılması. b) Arsaları Kullanma Amacı: Yasaya göre belediyelerin eline geçen arsalar ancak konut yaptırmak için kullanılır. c) Arsadan Kimin Yararlanacağı: Sonuç olarak bu arsalardan yine yurttaşlar yararlanacak.

C) GECEKONDU FONLARI Arsa yardımı gören yurttaşların konut gereksinimlerinin karşılanabilmesi için gecekondu yasası türlü yardımlar öngörmüştür. Belediyeler Gecekondu Fonu Çevre ve Şehircilik Bakanlığının denetimindeki Gecekondu Fonu

D) KAMU HİZMETLERİNİN GİDERLERİNE KATILMA Gecekondu yasası getirilecek yol, su, elektrik, kanalizasyon, kaldırım vb. kamu giderlerinin türüne para olarak katılmasını öngörmüştür. E) YIKMA İŞLEMLERİ 1953 tarihli ve 6188 sayılı Bina Yapımını Teşvik ve İzinsiz Yapılan Yasalara İlişkin Yasa, gecekondu yapmanın zorla önlenebilmesi için belediyelere yıkma yetkisi verilmiştir.

Kaynakça Kentleşme Politikası (Ruşen Keleş) syf. 499 - 539 Kentleşme Politikası (Yusuf Şahin) www.vikipedi.com - Göç, Almanya’daki Türkler, Körfez Savaşı www.dunya.com - Geleceğimizi karartan çarpık kentleşme: Gecekondulaşma Sosyal Bilimler Enstitü Dergisi - Göç Kuramları www.cnnturk.com - Bulgaristan Göçü