TUZLA ATATÜRK İLKOKULU ABDURRAHMAN ÖZTÜRK SAYGI @ SEVGİ İLE BİRLİKTE KARDEŞÇE YAŞAYABİLİRİZ HOŞGELDİNİZ TUZLA ATATÜRK İLKOKULU ABDURRAHMAN ÖZTÜRK
İnsanları birbirine bağlayan ve sevgi ile karşılık bulması gereken bir değerdir saygı. Korku ve baskılar sonucu ortaya gösterilen saygı İkiyüzlü ve dalkavuk insan tiplerinin çoğalmasına sebep olur. Bu nedenle saygı kültürü hem doğru verilmeli hem doğru anlaşılmalıdır. Kültürümüzde büyüklere saygının önemli bir yeri vardır. Aslında nefes alıp veren her canlı saygı görmelidir. Ancak saygı adı altında özgüveni kaybetmek kendini ifade etmekten aciz kalmak, yetenekleri baskı altına tutup geliştirmemek de yanlıştır.
Büyüklere saygı geleneği ile yaş ve rütbece aşağıda olanları ezmek onları hizmetçi gibi görmek onlara emirler yağdırmak küçük ve zayıfları fakir ve güçsüzleri, keyfi baskılara esir etmek sonuçta öfke oluşturmaktan başka bir şeye yaramaz. Büyüklüğün şanı saygı beklemek değil hizmet etmektir. Fedakârlıktır, mertliktir. İnsanlığın rehberi Allah'ın elçisi olan Hz Muhammed’de (sas) bu konuda en güzel örnekler vardır: Bizans’tan Medine’ye gelen bir elçi onu taht üzerinde ararken halkına hizmetçi gibi su dağıtırken bulmuş hayretler içinde kalmıştır . O «Sakın kimseden özel bir şey isteme, kırbacın yere düşse bile başkasından isteme inip kendin al .» demiştir.
Saygı iyi anlaşıldığı ve yerinde kullanıldığı sürece toplumda huzur ve başarının sağlanacağı muhakkaktır. Onun yeri ve makamını bilmek, kime niçin ne kadar saygı gösterilmesi gerektiğini anlamak ve anlatmak eğitimin bir parçası olmalıdır. Toplumlar saygı ile birbirine bağlanır ve gelecek nesiller onunla çözülüp dağılmaktan kurtulur. Saygıların tasnifi yapıldığında öncelikle saygıların en büyüğü ve en önemlisi olan Allah’a ve Onun resulüne ve sonra adalet sahibi devlet adamlarına gösterilmesi gereken saygı gelir ve ilahi bir emir olarak karşımıza çıkar. Bundan sonra da yaratıcının canlılara bahşettiği (hayat hakkına saygı) gelmektedir. Bütün saygıların temelinde hukuka saygı vardır ve hukukun üstünlüğü yatmaktadır. Allahü Taalaya Cenabı HAK (yüce Hak ) denilmesiyle saygının hangi temele dayandığı anlaşılmalıdır. Bütün saygılar ve sevgiler hep Cenabı Haktan dolayı olmalı Yunus Emre’nin dediği gibi «yaratılanı Yaradan dan ötürü sevmeli ,saymalı.»
BAYRAĞA SAYGI Atatürk bu engin insanlık duygusu ile milletlerin istiklali prensibine olan gönülden saygı ve bağlılığını İzmir'e girdiği sırada da göstermiştir. O’na İzmir’de Karşıyaka'da bir ev hazırlanmıştı , bu evde işgal esnasında Yunan kralı Konstantin kalmıştı. Evin sahibinin oğlu ile hazırlıkta çalışanların bazı yakın akrabası Yunanistan’da esir bulunuyorlardı; işgal esnasında, bütün Türkler gibi çok ıstırap çekmişlerdi; içlerinden yaralıydılar ve Yunanlılardan öç almak ateşiyle yanıp tutuşuyorlardı.
Yabancı kral bu evden içeri, bizim bayrağımıza basarak girmişti; siz lütfedin, bu karşılıkla o lekeyi silin. Burası bizim şehrimizdir, bu ev sizin evinizdir, bu hak sizindir” diye yalvarıyorlardı. Hiçbir durumda benliğini ve sağduyusunu kaybetmeyen civanmert insan; kendilerine en tatlı bakış ve sesi ile: “o, geçmişte hata etmiş; bir milletin istiklalinin timsali olan bayrak çiğnenmez, ben onun hatasını tekrar edemem,” cevabını vermiş ve ancak bayrağı yerden kaldırttıktan sonra beyaz mermerlere basarak içeriye girmiştir. Bu duyguların etkisi altında evin dış merdiveninin üzerine, muzaffer başkomutanının basıp geçmesi için, ipek bir düşman bayrağı sermişlerdi. Atatürk yere serili bayrağın önünde durmuştu; etrafında bulunan kadın-erkek İzmirliler, kendisini içeriye girmeye davet ediyor, gözleri yaslarla dolu: “buyurunuz, geçiniz, bizim öcümüzü yerine getiriniz.
Saygı düzenin anahtarıdır. Atatürk
Oğul ! Ananı, Atanı say ! Bereket büyüklerle beraberdir. (Osman Gazi)
MEVLANA’NIN SAYGISI Mevlana’nın insan sevgisi tarif edilemeyecek kadar büyüktür. Aynı zamanda Mevlana’nın insanlara duyduğu saygı da tarif edilemeyecek kadar derindi: Ayırmadan herkese saygı ve sevgi gösterirdi. Başkaları da bu nezakete karşılık verirler, ona saygı göstermeye uğraşırlardı. Mesela bir topluluğa girdiği zaman kendisine saygı duyarak ayağa kalkarlardı. Mevlana bunu istemezdi. Hele de kendisi için birini oturduğu yerden kaldırdıkları zaman bu hale çok üzülürdü. Mevlana’nın insana saygısına güzel bir örnek: Mevlana bir gün hamama gitmişti. Soyunup hazırlandı, yıkanma yerine girdi. Girdi, ama girmesiyle çıkması da bir oldu. Tekrar giyindi ve gitmeye hazırlandı. Sebebini sordular. Dedi ki: “Soyunup hamama girmiştim. Tellak beni görünce, bana yer açmak için bir şahsı, havuzun başından uzaklaştırdı. Benim yüzümden rahatsız edilen o kişiye karşı utancımdan o kadar terledim ki dayanamayıp dışarı çıktım!”
HİKAYE: FATİH’İN HOCASINA SAYGISI •29 Mayıs 1453 sabahı son hücum emri ile birlikte İstanbul Osmanlı'ya teslim olmuştu. Fatih, hocası Akşemsettin Hazretleri ile birlikte, coşkulu bir törenle İstanbul'a giriyordu. Bizans halkı ve kadınlar yollara dökülmüş, genç Fatih'i selamlıyor, üzerine çiçekler atarak onu tebrik ediyorlardı. Hatta Fatih İstanbul'a girerken, yer yer Bizans halkı öndeki "Akşemsettin"i padişah zannediyor, Akşemsettin "hükümdar arkada" işaretini yapınca, Fatih de edep, terbiye ve inceliği ile, şöyle karşılık veriyordu: "Evet, hükümdar benim, lâkin o da benim Hocamdır!"
PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED AİLE BÜYÜKLERİNİ SEVER VE SAYARDI Dinimiz insan ilişkileri hakkında pek çok güzel kural ortaya koymuş ve bunlar Peygamberimizin şahsında en güzel uygulamasını bulmuştur. Buna göre küçükler büyüklerine saygılı davranmalı, büyükler de küçüklere sevgi ve şefkatle yaklaşmalıdır. Büyüklere saygılı olmak denilince aklımıza öncelikle anne-babamız gelir. Peygamberimiz anne babaya iyilik etmeyi sevap kazandıran en hayırlı işlerden biri saymıştır. Peygamberimiz şöyle buyurur: “Üç dua kabul edilir: haksızlığa uğramış mazlumun duası, misafirin duası ve babanın çocuklarına duası.” Aile içindeki diğer büyüklere de saygılı davranmamız gerekir. Ağabeyimiz, ablamız en yakın büyüklerimizdir. Amca, dayı, hala, teyze anneanne dede ve diğer akrabalarımız saygı göstermemiz gereken kimselerdir
Peygamberimiz, kendisi doğmadan vefat ettiği için babasını hiç görmemiş, annesini küçük yaşta kaybetmişti. O, yetişmesinde büyük emeği olan dedesi Abdülmuttalip’i , amcası Ebu Talip’i ve sütannesi Halime’yi her zaman hayırla anardı. O, amcaları Hz. Hamza ve Abbas’a daima saygı gösterirdi. Peygamberimiz yalnız akrabadan olan büyüklere değil, yaşça büyük olanlara, yaşından dolayı saygı göstermeyi emretmiştir. Bir keresinde Peygamberimizi görmeye yaşlı bir adam gelmişti. Orada bulunan topluluk, yaşlı adama yer vermede gecikmiş , bunun üzerine Peygamberimiz: “Küçüklerimize merhamet etmeyen ve büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.” buyurmuştur.
Yaşları küçük olanlar, zamanla büyüyecek ve toplumun büyükleri olacaklardır. Yarın büyük olduğu için saygı görmek isteyenler, bugünden büyüklerine saygı göstermelidirler. Peygamberimiz şöyle buyurur: «Bir genç, yaşından dolayı bir ihtiyara saygı gösterirse ; Yüce Allah o gence, yaşlandığı zaman saygı gösterecek kimseleri mutlaka var eder»
'' Merhamet etmeyene, merhamet olunmaz"( hadis-i şerif ) Peygamber Efendimiz (sas) Çocukları çok severdi Çocuklara karsı çok şefkat ve merhametliydi Her konuda olduğu gibi "çocuk sevgisi'' konusunda da Müslümanlara en güzel örnek olmuştur. ‘ ' Her ağacın bir meyvesi vardır Gönlün meyvesi de çocuktur‘'' '' İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız . '' '' Merhamet etmeyene, merhamet olunmaz"( hadis-i şerif )
Sevgi ve saygı ilahi bir duygudur Sevgi ve saygı ilahi bir duygudur. Allah tarafından insanlara bahşedilmiş bir nimettir. Bu nimeti en güzel şekilde eda etmenin mekânı ailedir. Çünkü aile hem kan bağının, hem din bağının ve hem de kader bağının ortak olduğu tek kurumdur. Aile denince bireyler arasında ilişkilerin sıkı olduğu ve bağların bir demet bağı gibi bağlarla kenetlendiği çekirdek topluluktur. Eşler birbirine karşı sevgi ve muhabbetle yaklaşarak saygılı davranmalı, bu yaşantılarıyla hem Allah’ı razı etmeliler hem de geleceğin nesli olan çocuklarına örnek oluşturmalılar. Aksi takdirde bu dünyaları kendilerine zehir olduğu gibi ahretleri de cehennem olur. HAYDİ, SEVGİDEN VE SAYGIDAN TASARRUF ETMEYELİM!
Gerçek güç sevgi ile gösterilir.
Gerçek sevgi, iyilik gördüğünde artmayan, kötülük gördüğünde eksilmeyendir.
Aşk, her şeydeki iyiyi ve güzeli görebilmektir Aşk, her şeydeki iyiyi ve güzeli görebilmektir. Her şeye ibret nazarıyla bakıp ders alabilmek ve şükredebilmektir. Tebrizli Şems