III. Hafta Kutsal Metinlerde Dil Algısı
Tevrat’a göre Dil Algısı Tevrat’ta dilin ortaya çıkması hakkında şu bilgilere yer verilmektedir: Ve Rab Allah dedi: Adamın (Âdem’in)yalnız olması iyi değildir; kendisine uygun bir yardımcı yapacağım. Ve Rab Allah, her kır hayvanını ve göklerin ve her kuşunu topraktan yaptı; ve onlara ne ad koyacağını görmek için adama (Âdem’e) getirdi; ve adam (Âdem)her birinin adını ne koydu ise, canlı mahlukunun adı o oldu. Ve adam (Âdem)bütün sığırlara ve göklerin kuşlarına ve kır hayvanına ad koydu(Tevrat, Tekvin 2/18-20) Bu metinden de anlaşılacağı gibi, Allah her kır hayvanını, gökleri ve her kuşu topraktan yarattığını ve onlara ne ismini vereceğini görmek için onu Âdem’e getirdiğini ve Âdem’in koyduğu isimlerin tüm canlı mahlukatın ismi olduğu belirtilmiştir.
Bâbil Efsanesi de Tevrat’ta geçmektedir Bâbil Efsanesi de Tevrat’ta geçmektedir. Nemrut Tanrılık iddiasında bulunarak Bâbil Kulesi’ni gökyüzüne doğru yükseltmiştir. İsteği Tanrı’ya ulaşmaktır. Kule inşa edilirken, Tanrı buna çok kızar, zira bu girişimi kendisine karşı bir başkaldırı olarak algılar ve sonunda insanları birbirlerini anlayamayacakları birçok dille donatır, daha doğrusu onların dillerini birbirlerini anlamayacakları derecede karıştırır. Birbirlerini anlayamaz hale gelen Bâbiller, kulenin inşaatını durdurarak dünyanın değişik yerlerine dağılmak zorunda kalırlar. Böylece dünyanın değişik ulusları ve dilleri (anadilleri) oluşmuş olur(Tokyay, 2010: 74-75). İnal (2012, 34), bu efsaneye Tevrat’ta geçen şu ifadelerin temel teşkil ettiğini belirtmektedir. Ve Yehova Bunların hepsi tek kavim dedi. Konuştukları dil aynı, girişecekleri işi yarıda bırakcağa benzemiyorlar. Gelin de toprağa inelim, dillerini ayıralım şunların, birbirini anlamaz olsunlar.
. İncil’e Göre Dil Algısı Yuhanna İncili’nin ilk ayetlerinde “Başlangıçta Kelam vardı; kelam Allah’ta idi. Başlangıçta O Allah’ta idi. Her şey onun vasıtasıyla var oldu ve var olan hiçbir şey onsuz olmadı.” İfadesinde geçen kelam, farklı şekillerde yorumlansa da sözle, yani dil ile de ilişkisi vardır. İlk insanın konuşmayı nasıl öğrendiği, varlıklara nasıl isim koyduğu hususuna gelince, bu konuda Hıristiyan İlahiyatçılar da Tevrat’ta verilen bilgileri esas almaktadırlar. Çünkü onların kutsal kitap koleksiyonu arasında, Yahudilerin kutsal kitabı olan Tevrat da vardır. Başka bir ifadeyle onlar, Ahd-i Cedid dedikleri İncil yanında Ahd-i Kadim dedikleri Tevrat’a da kutsal kitap olarak inanıp ikisini birden Kitab-ı Mukaddes diye kabul etmektedirler. Dolayısıyla Ahd-i Kadim’deki bilgiler onları da bağlar (Aydar ve Ulutaş, 2010: 686-687).
Kur’an-ı Kerim’e Göre Dil Algısı Kur’ın-ı Kerim’de Bakara süresi 31. ayette “Allah, Âdem’e isimlerin tümünü öğretti” diye buyrulmakta ve Âdem’e isim koymayı Allah’ın öğrettiğini, Âdem’in de bu bilgi üzerine eşyaları isimlendirdiği görülmektedir. Dilin mucizevi ve insana Tanrı tarafından bağışlanmış olduğu inancını savunanlar, Tanrısal Bağış Hipotezini ortaya atmışlardır. İslam Aleminde Ebü’l- Hasan el-Eş’arî, Ebü’l-Kasım Abdullah el-Ka’bî, Muhammat b. El-Hasan İbn Fure gibi alimler Kur’an ayetlerini delil göstererek dillerin Allah tarafından Âdem’e ve onun vasıtasıyla insana öğretildiğini savunmuşlardır(Aydar, Ulutaş: 2012: 683-684). Batı’da da Sussmilch, De Bonald, D Maistre, De Lamennais, Gioberty gibi düşünürler, dilin insana Tanrı tarafından vahyedildiğini dile getirmişlerdir(Altonörs: 48-49). Mutezile mezhebine mensup Ebu Hâşim, her varlığa, onun manasına uygun isimleri insanların verdiğini dile getirerek İslâm alimlerinin görüşüne, yine İslami duruşunu dile getirerek karşı çıkmıştır(Ayder, Ulutaş, 2012: 684). Batıda ise başta Maupertüis, Herder, Renan ve Darwin olmak üzere birçok düşünür Tanrısal bağış hipotezine karşı çıkarak dilin semavi veya Tanrısal bir bağış olmadığını dile getirmişlerdir(Altonörs: 48-49). Renan (2011:68), her bölgesel dil ailesinin, her ırkın dehasından, uzun uzadıya gayretler ve deneme yanılmalar olmaksızın fışkırmıştır, demektedir. Burada üzerinde durulması gereken konu, Allah’ın Âdem’e dili öğretip öğretmemesi değil, Âdem’de dil öğretme ve öğrenme vasfının yaratılmış olmasıdır.