TÜRKİYE NÜFUSUNUN ÖZELLİKLERİ —Nüfus artışı yüksektir — Genç nüfus fazladır. — Aktif nüfus fazladır.(çalışabilecek nüfus). Çalışma çağındaki nüfustur. Çalışan nüfus ya da faal nüfus da denir. —İşsizlik oranı fazladır. — Sağlık, eğitim ulaşım sorunları yaşanmaktadır. — Nüfusun büyük bir kısmı tarım sektöründe çalışmaktadır. — Bağımlı nüfus fazladır
—Ortalama yaşam süresi azdır. —Kırsal kesimde kadın nüfusu fazladır.(göç nedeniyle) —Kentsel nüfus en fazla Marmara bölgesinde, kırsal nüfus en fazla Karadeniz bölgesindedir. —Kentsel nüfus fazladır(göç sonucu) —Tabanı geniş ve kenarları içe dönük nüfus piramidi Türkiye nüfus yapısını gösterir.
Nüfusun Yaş Grupları ve Cinsiyete Göre Dağılımı Nüfusun yaş gruplarına göre oranı, ülkenin gelişmişlik düzeyiyle ilgilidir. Gelişmiş ülkelerde doğurganlık oranı düşük, ortalama yaşam süresi uzundur. Bu nedenle gelişmiş ülkelerde çocuk ve genç nüfus oranı az, yaşlı nüfus oranı fazladır. Az gelişmiş ülkelerde doğurganlık oranı yüksek, ortalama yaşam süresi kısadır. Buna bağlı olarak bu ülkelerde çocuk ve genç nüfus oranı fazla, yaşlı nüfus oranı azdır.
2013 sayımına göre Türkiye toplam nüfusunun %24,6’sını 0-14 yaş grubunda bulunanlar oluşturmaktadır (Grafik 7.1). Bu durum, Türkiye’de doğurganlık oranının yüksek olmasından kaynaklanmaktadır. Fransa, İtalya ve İngiltere gibi sanayileşmiş ülkelerde, 0-14 yaş arasındaki nüfus oranı çok düşüktür
15-64 yaş grubundakilerin oranı ise %67,7’dir. Buna göre nüfusumuzun büyük bir kısmını genç yaştakiler oluşturmaktadır. Genç yaştakilerin toplam nüfus içindeki oranının yüksek olması doğum oranının yüksek, ortalama yaşam süresinin kısa olmasından kaynaklanmaktadır. 65 yaşın üzerinde olanların oranı %7,7’dir. Yaşlı nüfus oranının düşük olması da ortalama yaşam süresinin kısa olmasından kaynaklanmaktadır.
Nüfusun özelliklerinden biri de cinsiyete göre dağılışıdır. Türkiye’de kadın ve erkek nüfusu hiçbir yaş grubunda eşit değildir sayımına göre Türkiye nüfusunun %50,2’si erkek, %49,8’ü kadındır. Kadın ve erkek nüfusundaki eşitsizliğin başlıca nedenleri savaşlar ve göçlerdir. Türkiye’de savaş yıllarında, kadın nüfusu erkek nüfusundan fazla iken 1945 yılından sonra erkek nüfusunda artış görülmüş, kadın ile erkek nüfusu birbirine yakın değerlere ulaşmıştır
0-64 yaş grubunda kadın ve erkek sayıları arasında önemli bir fark yoktur; ancak erkeklerin sayısı biraz daha fazladır. 65 yaş ve üstü grubunda ise kadın sayısı daha fazladır. Bu durum kadınların ortalama yaşam süresinin daha uzun olmasından kaynaklanmaktadır. Madencilik, inşaat vb. ağır iş kollarında çalışan erkeklerin ortalama yaşam süresi kısadır. Bu da yaşlı nüfus içinde erkek nüfusun daha az olmasına neden olmaktadır
Nüfusun cinsiyete göre dağılışı, kır ve kente göre de değişiklikler göstermektedir. Şehirlerde erkek nüfusun oranı, kırsal kesimde ise kadın nüfusun oranı daha fazladır. Bunun nedeni; kırdan kente göç edenlerin önemli bir kısmını, erkek nüfusun oluşturmasıdır.
Nüfusun Faaliyet Kollarına Dağılımı Ekonomik faaliyetler ve bu faaliyetlerde çalışan insanların sayısı, ülkeden ülkeye ve zamana göre değişir. Çalışan nüfusun ekonomik faaliyetlere göre dağılım oranları bir ülkenin kalkınma düzeyini gösterir. Örneğin ABD, İngiltere, Norveç, Japonya ve İtalya gibi ülkelerle; Mali, Nijerya, Somali, Çin, Bangladeş gibi ülkelerde çalışan nüfusun ekonomik faaliyetlere dağılımı birbirinden farklıdır.
Tarihin ilk çağlarında tarım ve hayvancılığın temel ekonomik faaliyet olduğunu öğrenmiştik. Çalışan nüfusun temel ekonomik faaliyet kollarına dağılımı ülkelerin ekonomik ve sosyal yönden gelişmişliğini gösterir. Az gelişmiş ülkelerde tarım sektöründe çalışanların oranı fazla iken gelişmiş ülkelerde hizmet sektöründe çalışanların oranı daha yüksektir.
Tarım sektörü, gelişmemiş ülkelerde insanların çoğunluğunun hayatlarını sürdürebilmek için yaptığı faaliyetleri kapsar. Çünkü insanların çalışabileceği başka ekonomik faaliyet alanları ya yoktur ya da gelişmemiştir. Aşağıda verilen grafiklerde; Afganistan, Nepal ve Tanzanya örneklerinde olduğu gibi insanlar en çok tarım sektöründe çalışıyorsa o ülke gelişmemiştir diyebiliriz.
Sanayi Devriminden önce insan gücüne dayalı olarak yapılan dokuma, metal ya da deri işleme gibi birçok faaliyeti ikincil ekonomik faaliyetler grubunda değerlendirmek gerekir. Ancak bu dönemde üretim oldukça düşük olduğundan bu alanlarda yapılan üretim çok sayıda insanın ihtiyacını karşılamaktan uzaktır. Sanayi Devrimi ile insan gücünün yerini makinelerin almaya başlaması, üretim miktarını artırdığı gibi yeni ürünlerin ortaya çıkmasını da sağladı. Böylelikle daha fazla insanın ihtiyacı karşılanabilir hale geldi. Bu faaliyetlerde çok sayıda insanın çalışması, ülkenin sanayileştiği ve ekonomisinin geliştiği anlamına gelmeye başladı.
Bir ülkede ekonomik gelişmişliğin yanında sosyal gelişmişliği sağlayan bir de hizmetler sektörü vardır. Bu sektör, daha önce de belirtildiği gibi eğitim, sağlık, güvenlik, altyapı vb. alanlardan oluşur. Bu nedenle ekonomik yönden gelişmiş bir ülkede genel olarak hizmet sektörü de gelişmiştir. Bu gelişmişliğin bir göstergesi olarak ülkelerde kişi başına düşen doktor, öğretmen, polis vb. hizmet elemanının sayısı artar. Ülkelerin ekonomik gelişmişliklerinin yanı sıra sosyal yönden de gelişirler.
Aşağıda bazı ülkelere ait aktif nüfusun sektörlere göre dağılımı gösterilmiştir
Nüfusun Eğitim Durumu Nüfusun önemli özelliklerinden biri de eğitim durumudur. Bir ülkede her alanda eğitilmiş insan sayısının fazlalığı o ülke için önemli bir güç kaynağıdır. Bu nedenle ülkeler, insanların eğitime önemli miktarda kaynak ayırarak yatırım yaparlar. Gelişmiş ülkelerde nüfusun tamamına yakını okuma yazma bilir ve yükseköğrenim görenlerin oranı da fazladır. Bu ülkelerde eğitim için ayrılan kaynak büyüktür
Türkiye’de, Cumhuriyetin ilanından sonra eğitim görmüş insan sayısını artırmak amacıyla hızla yatırım yapılmıştır. O yıllarda okuryazar oranı çok düşüktü. Yeni alfabenin kabulü ile yandaki fotoğrafta görüldüğü gibi 1928 yılında okuma yazma seferberliği başlatılmıştır. Daha sonraki yıllarda ise eğitim alanında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze, nüfusumuzun okuryazarlık oranı artmış ve eğitim seviyesi yükselmiştir.
Günümüzde zorunlu eğitim süresi dört yıl ilkokul, dört yıl ortaokul ve dört yıl lise eğitimi olmak üzere toplam 12 yıldır. Ülkelerin gelişmesinde ve dünya ülkeleri arasında ön sıralarda yer alması iyi yetişmiş vatansever insanlarla sağlanabilir. Ülkemiz, Atatürk’ün başlattığı eğitim ve öğretim çalışmalarıyla bu yönde hızla ilerlemektedir.
Nüfusun Kır ve Kente Dağılımı Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de hızlı bir şehirleşme hareketi yaşanmaktadır. Cumhuriyetin ilan edildiği ilk yıllarda nüfusumuzun çoğu kırsal kesimde yaşamaktaydı. Günümüzde 1950’li yıllardan itibaren kent nüfusunda belirgin bir artış olmuştur yılında ise ilk kez kent nüfusu, kır nüfusu oranını geçmiştir yılında ise ilk sayım sonuçlarındaki kır ve kent nüfusu oranları yer değiştirmiştir.
Şehirlerdeki nüfus artışı doğal artıştan çok göçlerle olmaktadır. Kırsal kesimde özellikle tarımda makineleşme, ekilebilir arazilerin miras yoluyla parçalanması işsizliğe neden olmuştur. Kentlerin sahip olduğu geniş imkânlar, köyden kente göçü hızlandırmış, büyük kentler çok göç almıştır. Şehirleşme ülkemizin her yerinde aynı hızda olmamak- tadır. Bölgelere göre kent nüfusunun dağılışı değerlendirildiğinde, en çok kentli nüfusun Marmara Bölgesinde bulunduğu görülür. Bölgede kentli nüfusun fazlalığının temel nedeni sanayi faaliyetlerinin yoğun olmasıdır
TÜRKİYE’DE NÜFUS VE NÜFUS SAYIMLARI Ülkemizdeki nüfusun sayısı ve nüfusla ilgili veriler yapılan nüfus sayımları ile elde edilir. Bu sayımlar sonucunda, toplam nüfus, nüfusun yaş gruplarına ve cinsiyete göre dağılımı, okuryazar oranı, eğitilmiş nüfus durumu, işsiz sayısı, çalışan nüfusun iş kollarına göre dağılımı, köy ve kent nüfus sayıları belirlenir.
Türkiye’de ilk düzenli nüfus sayımı 1927’de, ikinci nüfus sayımı ise 1935’te yapılmıştır. Daha sonra 5 ve 0 ile biten yıllarda nüfus sayımı yinelenmiştir. En son nüfus sayımı 1990’da yapılmış ve daha sonraki sayımların 10 yılda bir yapılması kararlaştırılmıştır ve 2000 nüfus sayımlarının ardından Adrese dayalı nüfus kayıt sistemine geçilmiştir.
Türkiye'de Nüfus Sayımları ve Sonuçları Nüfusla ilgili bilgiler, genellikle nüfus sayımı sonuçlarından elde edilir. Bu sayımlarla nüfusun sayısı, meslek grupları, yaş durumu, eğitim, ailedeki nüfus sayısı, kadın - erkek nüfusu, nüfus artış hızı gibi bilgiler elde edilebilir. Türkiye'de ilk nüfus sayımı 1927 yılında, en son nüfus sayımı ise, 1997 yılında yapılmıştır – 1997 yılları arasında nüfus miktarı ve nüfus yoğunluğu devamlı artmıştır. Bu artış yaklaşık 5 kat olmuştur
Nüfus artış hızı 1940 lı yıllarda oldukça azalmıştır. Bu azalmada, İkinci Dünya Savaşı tehlikesi, asker nüfusunun artması, sağlık sorunlarının artması gibi sebepler etkili olmuştur yılındaki son sayımda ikinci önemli düşüş görülmüştür. Bu azalmada da, halkın eğitim seviyesinin yükselmesi, kent nüfusunun artması ve halkın bilinçlenmesi gibi faktörlerin etkili olduğu söylenebilir. En fazla nüfus artış hızı 1955 – 1960 yılları arasında olmuştur.