SİBER ÇAĞ SİBER GENÇLİK Prof Dr Süheyla Ünal İnönü Üniversitesi MALATYA
Bilgi akışı Gördüğümüz, duyduğumuz her şey kimliğimizi, düşünme, iletişim ve davranış tarzlarımızı şekillendirir Teknoloji sembolleri üretme ve manüple etmede gizil bir dönüştürücü güce sahiptir Bilgi yükü ve akışının yaşamımızı, giysilerimizi, tattıklarımızı, rüyalarımızı, hayallerimizi etkilemesi kaçınılmazdır
e-yaşam Yaşamımıza katılan sanal boyut, gerçekliği zaman ve mekânın ötesine taşıyarak yeni bir “zihin” yeni bir “yaşam tarzı” yeni bir “sosyal yapı” geliştirmemizi zorunlu kılmaktadır
Siber çağın çocukları Siber çağa doğan çocuklar doğar doğmaz ekranla, sanal dünyayla tanışmakta, zamanlarının önemli bir bölümünü o dünyada geçirmektedirler Zihni geçmiş çağlardan çok farklı bir bir işleyiş kazanmaktadır
Siber çağın çocukları Hemen ŞİMDİ KOLAY RENK ve ŞEKİL ETKİLEŞİM, HAREKET olsun istemektedir
Siber çağın çocukları Sözden çok imgeyle düşünmekte (bir resim binlerce sözcüğün yerini almakta) Dünyayı sanal oyunlar aracılığı ile tanımaktadır Sanal dünyada büyüsel düşünce hakimdir Herşey geri alınabilir Ölüm yoktur Herşey mümkündür Zaman ve mekan aşılmıştır Nesneler üzerinde hakimiyet, güçlülük sağlanmaktadır
Sağ beynin baskınlığı Kavramlar, analiz, neden sonuç ilişkisi ile düşünen sol beyin baskınlığını kaybetmekte (yavaş) İmgeler, duygular, içerik ve sentezle düşünen sağ beyin ön plana geçmektedir (hızlı)
Zaman ve mekan ötesi Değerlerin kaynağı olan zaman aşılmakta Zaman esnek kullanılmakta Aynı anda birçok işlem yapılabilmekte Yaşam tarzı bulanıklaşmakta Yaşam ritmini kaybetmekte Ölüm yadsınmaktadır
Akışlar çağı Hızla artan “malumat” artışı karşısında bireyin zihni çelinmekte, bir uyarana odaklanması güçleşmekte Beynin “aklı” temsi eden kısmı etkinliğini yitirmekte, uygun problem çözme stratejilerini devreye koyamaz hale gelmektedir Üst beynin denetimi azaldığından antisosyal davranış örüntüleri artmaktadır
Risk ve haz çağı Belirsizlik, riskler ve öngörülemezlik artmakta Risk/tehlike dengesi değişmekte Dışardan gelen risk ve tehlikeler kadar “kendi yarattığımız” riskler ve tehlikeler de şiddetlenmekte Başkalarına ne olduğu önemini kaybetmekte Hazza ulaşma yaşam amacı olmakta, kendini kontrol, özverili davranış kazanılamamakta
Antisosyal kişilik yapılanması Varkalım savaşında “bireycileşme”, “bencilleşme” hayata geçmekte Birlikte yaşanan insanlar “ötekileştirilmekte”, “şeyleştirilmekte” İlgi, sevgi ve şefkat duyguları kaybedilmekte Şiddet, sorun çözümünde öncelikle kullanılır hale gelmektedir
Çağımızın temel sorunları Anlam ve değerlerin yitimi “Sanal”ın, “gerçeğin” yerini alması Duyguların, aklın yerini alması Emeğin değersizleştirilmesi Kendini kontrol, kendini aşma gibi yaşam amaçlarının yerini hazzın alması Şiddetin çözüm yolu olarak sıklıkla kullanılır olması
Sanal dünya Sanal dünya, zihinlerimizi, günlük yaşamımızı, sosyal yapıyı yapılandırmada önemli bir etkiye sahip Gerçeklik, kimlik gibi temel yapıların harcında da büyük ölçüde yer alıyor Ama kaygan, kaypak ve güvenilmez bir zemin Bu kaygan zeminde varoluşu sürdürmek oldukça zor
Sanal dünya Ancak yaşamımızdan dışlamak da olası değil Kendimizi kaptırmadan, kontrolü yitirmeden yaşamımızda kolaylaştırıcı, zenginleştirici bir araç olarak kullanmayı başarmak gerek Bir ayağımız yere sağlam basmalı O nedenle aklı öncelememiz, binlerce yıllık bilgi birikimi olan değerleri, gelenekleri de korumamız gerekiyor
Sanalla gerçeğin işbirliği Yaşam hamurunun mayası olan geleneğin gelecekte de yaşatılabilecek bölümlerinin alıp dönüştürülmesi sağlıklı, huzurlu bir ortak yaşam için gerekli Sanal dünyayı bu amacı gerçekleştirmede araç olarak kullanmak mümkün Örneğin; şiddetin, acımasızlığın hüküm sürdüğü oyunlar yerine, sevginin, paylaşmanın değer kazandığı sanal oyunlar kurgulanabilir
Çözüm İşin sırrı kontrolü sağlamakta Sanal dünyada geçirilen zaman gerçek yaşamın önüne geçmemeli Gerçek yaşamın gecikerek gelen ama kalıcı olan ödüllerini, sanal yaşamın geçici hazlarına tercih etmeme alışkanlığı kazanmalı
Çözüm Özellikle çocukların ekran başında geçirdikleri zaman sınırlandırılmalı, fiziksel aktivitelere yönlendirilmeli Aile gelenekleri oluşturulmalı, ortak zaman etkinlikleri arttırılmalı Doğada geçirilecek zamanlar oluşturulmalı Sosyal sorumluluk duygusu geliştirilmelidir