Peygamber Efendimizin En Büyük Mucizesi
HZ.MUHAMMED ( SAV )
Peygamber Efendimizin En Büyük Mucizesi Peygamberimiz (sav)'in en büyük mucizesi, bir öğüt ve hidayet rehberi olan Kuran-ı Kerim’dir. Yüce Allah, bundan 14 asır önce, insanlara yol gösterici bir kitap olan Kuran-ı Kerim'i indirmiş ve tüm insanlığı ona uyarak kurtuluşa ermeye davet etmiştir. İndirildiği günden bu yana tüm çağlarda yaşayan her insan grubunun anlayabileceği, kolay ve anlaşılır bir dile sahip olan Kuran, benzersiz üslup özellikleri ve içerdiği hikmet ile Allah’ın alemlere indirilmiş sözüdür.
HZ.MUHAMMET ve Kuran-ı Kerim
Peygamber Efendimizin En Büyük Mucizesi İnsanlara rahmet olarak gönderilen Kuran’ı Kerim, Rabbimiz’in, “Oysa o (Kuran) alemlere bir zikr (öğüt, hatırlatma, hüküm ve üstün bir şeref)den başka bir şey değildir.” (Kalem Suresi, 52) ayetiyle bildirdiği üzere insanlar için hikmetli bir hatırlatma ve yol gösterici bir kitaptır. Kuran’ı Kerim’in hikmetlerinin en önemlilerinden biri sahip olduğu sade ve etkileyici üsluptur.
Peygamber Efendimizin En Büyük Mucizesi Allah, Kuran’ın bu üslubunu, “Andolsun Biz Kuran’ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık...” (Kamer Suresi, 22) ayetiyle haber vermiştir. Kuran’ın, edebi dilinin mükemmelliği, benzersiz üslup özellikleri ve içerdiği üstün hikmet, onun Allah’ın sözü olduğunun delillerindendir.
Peygamber Efendimizin En Büyük Mucizesi Kuran’ın bu özelliklerinin yanı sıra, Allah’ın sözü olduğunu tasdik eden pek çok mucizevi özelliği de vardır. Bu özelliklerden biri, ancak 20. ve 21. yüzyıl teknolojisiyle eriştiğimiz bazı bilimsel gerçeklerin, yaklaşık 1400 yıl önce Kuran’da bildirilmiş olmasıdır. Kuran’ın çeşitli ayetlerinde, son derece özlü ve hikmetli bir anlatım içinde aktarılan bazı bilimsel gerçekler, ancak son yüzyılların teknolojisi ile keşfedilmiştir. Kuran’ın indirildiği dönemde bilimsel olarak saptanması mümkün olmayan bu bilgiler, insanlara Kuran’ın Allah’ın sözü olduğunu bir kez daha ispatlamaktadır.
Kuran’ın indirildiği 7. yüzyılda, Arap toplumu bilimsel konular hakkında sayısız hurafeye ve batıl inanca sahipti. Evreni ve doğayı inceleyecek teknolojiye sahip olmayan Araplar, nesilden nesile aktarılan efsanelere inanıyorlardı. Örneğin, gökyüzünün dağlar sayesinde tepede durduğu sanılıyordu. Bu inanışa göre Dünya düzdü ve iki uçtaki yüksek dağlar birer direk gibi gök kubbeyi ayakta tutmaktaydı. Ancak Arap toplumunun tüm bu batıl inanışları Kuran’la birlikte ortadan kaldırıldı.