BESLENME GEREKSİNİMİ Prof. Dr BESLENME GEREKSİNİMİ Prof. Dr. Ayten DEMİR Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi
Temel insan gereksinimlerinden olan beslenme, sağlığın sürdürülmesi, geliştirilmesi ve hastalıkların önlenmesinde son derece önemli bir kavramdır.
SİNDİRİM SİSTEMİ Yenilen besinlerin çeşitli işlemlerle organizma tarafından kullanılabilir hale getirilmesini ve artık maddelerin organizmadan atılmasını kapsar.
Sindirim sisteminin aktiviteleri dört ana başlıkta toplanır: Beslenme Sindirim Emilim Boşaltım
Sindirim sistemi kanalı dört temel tabakadan oluşmuştur:
Sfinkter, sindirim sistemi organları arasında, kalınlaşmış sirküler kas lifleri ve mukoza katlarından oluşmuş yapılardır.
Sindirim Sistemi Sindirim sisteminin sinirsel kontrolünde, otonom sinir sisteminin son derece önemli bir yeri vardır.
Parasempatik sinirlerin uyarılması, mide- bağırsak hareketlerinin hızlanmasına ve sindirim salgılarının salınmasına neden olur. Sempatik sinir sisteminin uyarılması, sindirim salgılarının salınımını inhibe eder, mide-bağırsak hareketlerinin yavaşlamasına ve sfinkterlerin uyarılmasına neden olarak besinlerin hareketine engel olur.
Sindirim Sisteminde Yer Alan Organlar: Ağız Farenks Özofagus Mide İnce Bağısaklar Duodenum Jejenum İleum
Kalın bağırsaklar Asenden kolon Transvers kolon Desenden kolon Rektum Anal kanaldır. Karaciğer, safra kesesi ve pankreas işlevleri nedeniyle sindirim sistemine bağlıdır.
AĞIZ Ağızda maksilla ve mandibula kemikleri üzerine yerleşmiş olan dişler, besinlerin parçalanması ve öğütülmesinde önemli rol oynarlar
Diş; Taç Boyun Kök kısımlarından oluşur.
Ağızdaki tükürük bezleri
Tükürük, iki farklı tip sekresyon içerir: Seröz Sekresyon; içinde nişastanın sindirimi için gerekli bir enzim olan “pityalin” bulunur. Müköz Sekresyon; kayganlığı sağlar.
FARENKS Farenks, 10-14 cm uzunluğunda boru biçiminde bir yapıdır. Farenks üç kısımda incelenir; Nazofarengeal Orofarengeal Larengofarengeal
Bu sırada larenksin vokal kordları birbirlerine yaklaşır ve epiglottis geriye larenksin üst açıklığına doğru dönerek onu kapatır.
ÖZOFAGUS Sindirim sisteminin en dar yapısı olup 25 cm uzunluğundadır. İç yüzü mukoza ile kaplıdır, dışta longitudinal, içte sirküler kas liflerinden oluşmuştur. Mukoza hücrelerinden müküs salgılanır.
MİDE Mide, sindirim kanalının “J” harfi biçiminde genişlemiş yapısıdır. Özofagus, mideye “kardiyak orifis” ile açılır.
Mide, fundus, korpus ve antrum bölümlerinden oluşur Fundus, midenin kardiyak orifisinin üzerinde kalan kısmı, Korpus ise midenin esas parçasıdır.
İNCE BAĞIRSAKLAR Midenin pilorik sfinkterinden başlayıp“ileoçekal kapağa” kadar devam eder. İnce bağırsaklar “duodenum”, “jejunum” ve “ileum”dan oluşur.
PANKREAS Pankreas, 12-15 cm uzunluğunda, geniş bir baş kısmı ile gövde ve dar bir kuyruk kısmından oluşur
KARACİĞER Karaciğer, sağ üst abdomende yerleşmiştir ve üst kısmı göğüs kafesi ile çevrilidir. Karaciğer, diyaframın hemen altında, üstte akciğerle, altta mide, pankreas ve bağırsaklarla komşudur.
SAFRA KESESİ Safra kesesi, armut biçiminde bir yapı olup karaciğerin arka yüzünde bulunur. Safra kesesi, “fundus”, “gövde” ve “boyun” kısmından oluşmuştur. Boyun kısmı, duktus sistikus ile devam eder. Safra kesesinin kas tabakası oblik kas liflerini de içerir.
BESLENME “Beslenme”, gerekli olan besin öğelerinin vücuda alınması ve bunların vücut tarafından kullanılması olarak ifade edilebilen temel insan gereksinimidir. “Besin” ise, yiyeceklerde bulunan organik ve inorganik kimyasal maddelerdir.
Besinlerin organizmadaki başlıca görevleri; Isı ve enerji sağlamak, Vücut dokularının yapımı ve yenilenmesini sağlamak, Vücuttaki tüm metabolik süreçleri düzenlemek, Enzim, hormon gibi maddelerin yapımı için gereken yapısal maddeleri sağlamaktır.
Organizma, enerjisini yenilen besinlerden sağlar ve besinlerdeki enerji miktarı, “kalori” (kilokalori) cinsinden ifade edilir.
Enerji dengesinin “nötr” olduğu durumda, bireyin aldığı ve harcadığı enerji miktarı birbirine eşittir ve vücut ağırlığında değişiklik görülmez
Besin Öğeleri Su Karbonhidratlar Proteinler Yağlar Vitaminler Mineraller
Beslenmeyi Etkileyen Faktörler Gelişimsel Dönem Kültürel Yapı Din Ekonomik Durum Kişisel Tercih Sağlık Durumu
BESLENME GEREKSİNİMİNİN KARŞILANMASI Beslenme gereksinimini karşılamada kullanılan üç yol vardır. Oral yol (ağız), Sonda yolu, Parenteral yoldur.
Hastanın beslenme sorununun olması bakım ve tedavi süreçlerini de olumsuz etkiler. Hemşirenin bilmesi gereken en önemli nokta, hastanede yatan bireylerin beslenme gereksinimlerinin karşılanması yönünden risk altında olduğudur.
Diyet, Bireyin yediği yiyeceklerin nitelik ve niceliğini ifade eden bir kavramdır. Hastanede yatan birey normal ya da özel diyetlerle beslenebilir.
Normal diyet Besin gruplarında herhangi bir kısıtlama yapılmaksızın, bireyin tüm besin gruplarından yeterli miktarda almasına olanak sağlayan beslenmeyi içerir.
Özel diyetlerin kullanılış nedenlerinden bazıları şöyle sıralanabilir: Hastalıkların tedavisinde (hipertansiyon tedavisinde tuzsuz ya da az tuzlu diyet uygulanması gibi), Özel bir muayene ya da ameliyata hazırlık için (yumuşak diyet vb.), Sağlığın geliştirilmesi ve sürdürülmesinde (şişman bireylerde düşük kalorili diyet uygulanması gibi).
Özel diyetler bazen geçici bir süre için (bir öğün ya da bir hafta gibi) kullanılırken, bazı durumlarda da bireyin yaşam boyu bu özel diyete uyması zorunludur (hipertansiyonlularda tuzsuz diyet uygulanması).
Geçiş diyetleri; genellikle bir süre oral yoldan beslenemeyen hastalarda uygulanır ve hastanın yavaş yavaş oral yolla beslenerek, normal diyete geçişini amaçlar.
Sıvı diyet, “Rejim I (RI)” olarak da ifade edilir. “Açık sıvı” ve “koyu sıvı” diyet olmak üzere iki tipi vardır;
Açık sıvı diyet; şekerli çay, bol şekerli limonata, meyve suları, süzülmüş, limon ve tuz ilave edilmiş et ya da tavuk suyu gibi tamamen posasız ve sıvı yiyecekleri içerir.
Açık sıvı diyet alan hastaların günlük öğün sayısı, ortalama 7-8 kezdir (3 saatte bir). Ancak bu diyet tipi hastanın kalori gereksinimini tam olarak karşılayamadığından bu beslenme biçimi genellikle 1-2 gün sürer.
Koyu sıvı diyet; Koyu sıvı diyetin özelliği ise açık sıvı diyetteki yiyeceklerin bazılarının yerini süt, yoğurt ya da un çorbası gibi yiyeceklerin almasıdır. Ancak bunlar hastanın toleransına göre belirlenir. Koyu sıvı diyet hastanın kalori gereksinimini karşılamada yeterlidir.
Yumuşak Diyet: Yumuşak diyet, “Rejim II (RII)” olarak da bilinir. Sıvı diyetin içerdiği yiyeceklerin bazılarının yerine muhallebi, sütlaç, pirinç çorbası, haşlanmış patates, yumurta, komposto gibi yiyeceklerin yer aldığı diyet tipidir.
Yumuşak diyet alan hastalar genellikle günde 5-6 öğün beslenirler. Seçilen yiyecekler kolay çiğnenip, kolay sindirilebilen yiyeceklerdir.
DİSFAJİ Yutkunma zorluğudur. Başlıca Nedenleri: Kas çalışmasını etkileyen bazı hastalıklarda Bazı sinir sistemi hastalıklarında
Obstrüksiyona neden olan sorunlar, Şiddetli ağrı, Güçsüzlük Anksiyete
Belirtileri; Yemek yeme sırasında lokma yutulmadan önce öksürme, öğürme, Çiğneme güçlüğü, Ağzın tam açılamaması, Aşırı tükrük salınımı, Yutmayı takiben ses tonunda değişiklik, Konuşma sırasında ses tonunun yavaş ve güçsüz olması, Ağız, dil ya da dudakta anormal hareketler.
Başlıca komplikasyonları; Aspirasyon pnömonisi, Dehidratasyon, Beslenme bozukluğu, Kilo kaybı, Hastalarda yetersiz besin alımına bağlı malnutrisyon gelişebilir.
İŞTAHSIZLIK Hastaların birçoğunda görülen ve beslenmeyi engelleyen önemli bir sorundur.
Hastanın yemeği yedirilirken aşağıdaki noktalar göz önüne alınmalıdır: Hasta mümkünse oturur pozisyona getirilir. Bu pozisyon hem yer çekiminin etkisiyle yiyeceklerin mideye rahat ulaşmasını sağlar, hem de yiyeceklerin solunum yollarına aspire edilme olasılığını azaltır.
Yatar pozisyonda kalmak zorunda olan hastalar ise, yemek öncesi mümkünse lateral pozisyonlara alınarak aspirasyon olasılığı önlenmeye çalışılır. Güçsüz hastaların yemek için sarf edecekleri enerji miktarı azaltılmalıdır.
Yemek yedirilirken hastaya önce hangi yemekten başlamak istediği sorulmalı, hastaya yiyeceğin sıcak ya da soğuk olduğu verilmeden önce bildirilmelidir. Yemek hastanın ağzındaki lokmayı rahatça çiğneyip yutabileceği bir hızda yedirilmeli ve yedirme hızı konusunda hastanın görüşü alınmalıdır.
Su, meyve suyu vb. gibi içecekleri ne zaman içmek istediği sorulmalı, eğer hastanın özel bir tercihi yok ise katı yiyeceklerde her üç-dört lokmada bir içecekler verilmelidir. Hasta yemek yedirilirken aspirasyon, bulantı, kusma gibi sorunlar yönünden dikkatle gözlenmelidir. Yemek yedirilirken acele edilmemeli ve hasta ile ilgisini çeken konularda konuşulmalı, rahat bir ortam sağlanmalıdır. Yemek sonrası el, yüz ve ağız bakımı verilmelidir.
Nazogastrik Sondanın Görünümü
Nazogastrik sonda uygulamasında; sonda burun deliklerinin birisinden yerleştirilerek nazofarenks ve özofagus yolu ile mideye ulaşır.
TEŞEKKÜRLER