DİJİTAL (DSLR) Fotoğraf Makineleri
Son 30-40 yılda teknolojinin büyük bir hızla gelişmesi, başta elektronik ve iletişim sektörleri olmak üzere, bir çok sektörün de hızla gelişmesine ve yeni ürünler sunmasına neden oldu.
Cep telefonları, bilgisayarlar, internet gibi bu önemli değişikliklerden birinin de dijital fotoğraf makineleri ve dijital fotoğrafçılık olması kaçınılmazdı. Ve görüntü ilk defa 1975 yılında diğital olarak kaydedildi. O günden bu güne ise dijital fotoğrafçılık alanında bir çok gelişme ve yenilik yaşandı.
İLK DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNESİ
Görüntünün dijital olarak kaydedilmesi ve tekrar gösterilmesi Kodak’ta Mühendis olarak çalışan Steven Sasson ve bir grup teknisyen tarafından 1975 yılında gerçekleştirildi. Bunun için 1973 yılında Fairchild Semiconductor tarafından geliştirilen daha sonra CCD görüntü algılayıcılarına dönüştürülen yongaları kullandılar.
Kamera 3. 6 kg ağırlığında idi Kamera 3.6 kg ağırlığında idi. Görüntüler bir kaset içerisine siyah ve beyaz görüntüler olarak kaydedildi. görüntü 0.01 mega piksel (10.000 piksel) bir çözünürlüğe sahipti. Aralık 1975 yılında ilk görüntüyü çekmek ve kaydetmek için 23 saniye beklemek gerekmişti. 100 satır kayıt yapılan bu kasetteki görüntü 400 satırlık NTSC formatında ki bir televizyona aktarılarak izlenmişti.
Bu Prototip kamera üretimi için uygun değildi sadece bir teknik egzersiz olarak kaldı. 1978 yılında (US 4,131,919) kodu ile patenti alındı. Kodak bu prototipi 2001 yılına kadar kamuoyuna duyurmadı.
Önceleri piyasaya çıkan büyük boyuttaki dijital fotoğraf makineleri elektronik ve bilgisayar dükkanlarında görücüye çıktığında müşterileri pek fazla cezp etmedi. Ancak süre gelen yıllarda; teknolojideki gelişmelere paralel olarak dijital fotoğraf makineleri de hem estetik hem de boyut açısından kendini geliştirerek tüketicinin ilgisini çekmeye başladı ve eski analog fotoğraf makinelerinin yerini aldı.
“Still Video Kamera”lar ilk gerçek dijital kameralar için önemli bir adımdı. Bu tür kameralar, standart dijital kameraların da selefi sayılıyor.
1981’de ortaya çıkan ilk Sony Mavica (manyetik video kamerası), SLR biçiminde sunuluyordu ve değiştirilebilir lenslere sahipti. Cihaz, 570×490 çözünürlüğündeki NTSC sinyaline dönüştürüyordu ve bunları “Mavipacks” adı verilen manyetik disketlerde saklıyordu.
Dünyanın ilk dijital kamearası Fujix DS-1P Filmleriyle tanınan Fujix, 1988’de dünyanın ilk tüketiciye yönelik dijital kamerasını üretti. 400 kilopiksel CCD sensörüne sahip cihaz, dosyaları çıkartılabilir bellek kartlarında saklayabiliyordu. Fotoğrafı yakalamadan depolamaya ve bilgisayarda kullanmaya, tüm işlem dijitaldi. Avrupa’da ve ABD’de satılmayan, Japonya’da piyasaya sürülen cihazın ömrü oldukça kısa oldu.
Dycam Model 1 ise satın alabileceğiniz ilk dijital kameraydı Dycam Model 1 ise satın alabileceğiniz ilk dijital kameraydı. 1990’da Dycam’ın piyasaya sürdüğü kamerayı satın almanız çok daha mümkündü. Logitech Fotoman olarak da tanınan cihaz, 320×480 çözünürlüğünde 8bit gri fotoğraflar yakalayabiliyordu. Cihazın arkasında herhangi bir LCD ekranı yoktu ve fotoğrafı klasik yolla çekiyordunuz.
Nikon D1 çok şeyi değiştirdi. Kamera endüstrisinin önemli bir ismi tarafından üretilen Nikon D1, bu özellliğiyle dünyanın ilk dijital SLR’si idi. 1999’da piyasaya sürülen D1, CCD sensörü ile 2.74MP’lik görüntüler yakalayabiliyordu ve F serisi lenslerle uyumlu idi. Cihaz yüksek hassasiyeti, iyi SNR değeri ile övgü toplamıştı.
Şimdi eski fotoğraf makineleri ile yeni dijital fotoğraf makineleri arasındaki farkları ve neden büyük bir hız ile analogdan dijitale geçildiğine bir bakalım.
Fotoğraflarımızı tab ettirmeden hemen görebilmek, çekerken elimizi titretip bulanık çektiğimiz bir pozu hemen fark edip yeniden çekmek gibi beraberlerinde getirdikleri yenilikler bu hızlı geçişin nedenlerinin başında geliyor.
İnternetin günlük hayatımızın bir parçası olmasıyla, fotoğraflarımızı çektirdikten sonra laboratuvara gidip tab ettirmek ve ardından postayla sevdiklerimize ulaşmasını haftalarca beklemeye gerek kalmaması bu hızlı dönüşümün diğer bir nedeni.
Dijital fotoğraf makineleri analog veya filmli kameralara göre şu artı özelliklere sahiptirler: Çekilen resimleri renkli bir ekran da anında gösterirler, Tek bir hafıza kartı ile binlerce resmi saklayabilirler, filmli bir kamerada ise 24 ya da 36 pozda bir film değiştirmek gerekir.
İstemediğiniz resimleri silmeniz çok kolaydır, böylece saklama yerinden de tasarruf etmiş olursunuz. Bir dijital ortamdan diğerine kopyalanan resimlerde hiçbir veri kaybı olmaz. Resimler bilgisayar ortamına doğrudan aktarılır, herhangi bir görüntü tarayıcı gerekmez.
Herhangi bir renkli yazıcı kullanılarak fotoğraflar bastırılabilir. Genel olarak birçok kompakt kameranın sesli video çekme özelliği vardır. Pek çok dijital kamerada fotoğrafların doğrudan televizyona aktarılmasını sağlayan AV bağlantısı ve kablosu mevcuttur.
Birçok kompakt makine çektiğiniz resimleri kesme ve diğer düzenleme olanağı sunar. Ucuz kameralarda da yaygınlaşmaya başlayan titreşim önleme teknolojisi önceleri tripod gerektiren hassas pozların elle çekilebilmesini sağlar.
ISO hızı değişen hava koşullarına göre daha kolay ayarlanabilir ISO hızı değişen hava koşullarına göre daha kolay ayarlanabilir. Filmli makinelerde önce uygun ISO hızında film takmak gerekmektedir. 35mm filme oranla daha küçük algılayıcı formatı daha küçük lens, daha geniş zoom mesafesi ve daha büyük alan derinliği sağlar.
Renkli fotoğraflar kolaylıkla siyah beyaza dönüştürülebilir ve farklı etkiler eklenebilir. Özellikle yeni model makinelerdeki dahili GPS alıcı ve dijital pusula fonksiyonları çekilen fotoğrafların yönünü ve küresel konumu hassas şekilde kayıt altına alabilir.
Profesyonel, diğer bir deyiş ile DSLR fotoğraf makineleri, anlık görüntü ön izleme ve silme olanağına sahiptir. Işıklandırma ve kompozisyon kısa zamanda düzenlenebilir, bu da depolama alanının verimli kullanılmasını sağlar.
Dslr ürünlerde renk ve dosya yönetimi görüntü üzerinde oynama ve baskı gereçleri geleneksel film teknolojisine göre çok daha esnektir. Ancak ham dosyaların toplu halde işlenmesi en hızlı bilgisayarlarda bile zaman alabilir.