Mirza Fethali Ahundzade

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
ANLATIM TÜRLERİNİ SINIFLANDIRMA. Edebî türler veya metin türleri olarak bilinen yazılarda farklı anlatım birlikleri bir araya gelir. Bir hikâyede betimleme,
Advertisements

23 NİSAN 23 NİSAN NEDİR? 23 Nisan 1920′de Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi kuruldu.Türkiye Büyük Millet Meclisi 88 yıl önce.
İ bn-i haldun İbn Haldun 14. yy. da yaşamış en büyük tarihçilerden biridir. Aynı zamanda da bir Tarih felsefecisi ve toplum bilimcisidir. İbn Haldun.
1 K-3 AKAİD İLMİNİN GEÇİRDİĞİ MERHALELER A. Asrı Saadetteki Durumu Asr-ı Saadette itikadi konularda mutlak bir teslimiyet hakimdir. Peygamberimizin irşadının.
ROBOT.
Eğitim Kültür Alanında İnkılaplar 11.Milli Eğitim Tevhid-i Tedrisat(Öğretim Birliği Kanunu) ve Medreselerin Kaldırılması: (3 Mart 1924) Osmanlı Devleti’nin.
Metin içi özellikler metin dışı özelliklerle yakın ilişki içerisindedirler. Bunlar çeviri stratejilerinde kolaylıkla belirlenebilirler. Örneğin Felsefe.
PLATON NAMI DİĞER: EFLATUN
TANZİMAT EDEBİYATI 2. DÖNEM
MISIR UYGARLIĞI Mısır’da MÖ 3000 yıllarında Nil havzasında ortaya çıkmış bir uygarlıktır.
AHİLİ K Güçlü bir sivil toplum örgütü. ESKİ BİR SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜMÜZ; AHİLİK Bilindiği gibi Türklerin tarih sahnesine çıkışı neredeyse insanlık tarihi.
TÜRK KÜLTÜRÜNÜ OLUŞTURAN UNSURLAR VE TÜRK KÜLTÜRÜ
SIFIRIN TAR İ HÇES İ NESL İ HAN KAPLAN Haluk Bingöl CMPE 220-Fall 2010/ /11.
Tane Kavramının Öğretimi (Basamaklandırılmış Yönteme Göre)
SELANİK Mustafa Kemal Osmanlı devletinin iç karışıklıklar içinde bulunduğu ve çöküşünün hızlandığı bir dönemde 1881 de Selanikte doğdu babası alirıza efendi.
ERZURUM KONGRESİ (23 Temmuz-7 Ağustos 1919) TOPLANIŞ AMACI
ÖRGÜTSEL ADALET Adaletsizlik Nedir? Örgütlerdeki Adaletsizlikler?
 Kurultay (Kongre) Detay : Bir konuyu görüşmek üzere çeşitli ülkelerden gelen delegelerin katılImıyla gerçekleştirilen uluslararası toplantılara veya.
Öğretmeye bağlı, gerçekçi anlatım türlerinden biri olan günlükler, bir kişinin önemli ve kayda değer bulduğu olayları, gözlem, izlenim,duygu-düşünce.
SOSYAL GELİŞİM Öğr. Gör. İdris KARA.
HAZIRLAYAN Adı: Muhammed Soyadı: AYDIN No: 546 Okul: Darende İlköğretim Okulu KAYNAK: KAYNAK:
D E V L E T Y Ö N E T İ M İ OSMANLI DEVLETİ KÜLTÜR VE UYGARLIĞI.
OSMANLI İMPARATORLUĞU’NUN DEMOKRATİKLEŞME HAREKETLERİ
YAZI TÜRLERİ GURBET DUYMUŞ
Hikmet SIRMA.
Hazırlayan İSMAİL ŞAHİNER. SORU ÇÖZERKEN!!! Önce soru okunur. Daha sonra parça (metin) okunur. Önce soru okunur. Daha sonra parça (metin) okunur.
Çağdaş Türk sanatını konu alan birçok kaynakta, ulusal ve yöresel Türk resminin kurucusu ve öncüsü olarak nitelendirilen Turgut Zaim, 1906 yılında İstanbul`da.
Gezi Yazısı. Gezi yazısı bir yazarın gezdiği, gördüğü yerleri edebi bir üslûpla anlattığı bir yazı türü. Gezi yazılarından oluşan esere seyâhatnâme denir.
 Düzenli ordunun kurulması sırasında Çerkez Ethem’in TBMM’ye karşı isyan etmesini fırsat bile Yunanlılar, İngilizlerin de desteğini alarak Bursa’dan.
Nurullah Ataç.  21 Ağustos 1898’de İstanbul Beylerbeyi’de doğdu. 1957’de Ankara’da yaşamını yitirdi. Türk edebiyatında modern anlamda deneme türünde.
HAZIRLAYANLAR GÖZDENUR KAHRAMAN BETÜL SOLAKOĞLU MÜJGAN DİLEK.
CUMHURİYET ÖNCESİ GRAFİK SANATI GELİŞİMİ
MEKTUP.
B E D İ A C E Y L A N G Ü Z E L C E "Devrim, kadınların gözlerinde başlar. Bir kadın gözlerini deviriyorsa, bir şeyler değişecektir.’’
Metinlerin Sınıflandırması
KÖROĞLU KAYNAKÇA; HAZIRLAYAN; Miraç öksüz 10rdtvtkn-91.
BİR KAHRAMAN DOĞUYOR / Mustafa Kemal Atatürk’ün Öğrenim Hayatı
GÜNEY CEPHESİ MARAŞ ANTEP URFA DESTANLAŞAN DİRENİŞ SÜTÇÜ İMAM
Azeri Türklerinin Hızla Modernleşmesinde Rol Oynayan Faktörler
ATATÜRK ve HAYATI Öğrt. İbrahim BAYSAN.
GÖKTÜRK KİTABELERİ.
Sosyal Hizmet Meslek Etiği
Proje Oluşturma ve Yönetimi Bilişim Teknolojileri Öğretmeni
CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI
Proje Oluşturma ve Yönetimi
İstiklâl Marşı şairi. Asıl adı Mehmet Ragif olan Mehmet Akif 1873 yılında İstanbul'da doğdu. Annesi Emine Şerife Hanım, babası Temiz Tahir Efendidir. İlk.
MÜNAZARA.
İSLAMİYET  ETKİSİNDEKİ TÜRK EDEBİYATI (GEÇİŞ DÖNEMİ EDEBİYATI ) ( yy)
SERVETİFÜNUN EDEBİYATI
KARAHANLILAR SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENLİĞİ.
YEŞİLAY.
Din Dersi Paylaşım Portalı
ROMAN NEDİR? Yaşanmış ya da yaşanabilecek olayların, insanlar arasındaki ilişkilerin, insan psikolojisinin uzun bir şekilde yer ve zaman bağlamında anlatıldığı.
TÜRK VALİLERİNCE KURULAN DEVLETLER TOLUNOĞULLARI
Aşağıda verilen bilgileri (dönem / ulus – destan) eşleştiriniz.
SOSYAL BİLGİLER PERFORMANS ÖDEVİ DARENDE İLKÖĞRETİM OKULU
<<<<<<>>>>>>
EDEBİYATIN BİLİMLERLE İLİŞKİSİ
“Hayatın Ortağı Olmak…”
10. HAFTA TOPLUMSAL CİNSİYET.
Beden Eğitimi ve Spor Tarihi
Toplumsal CİNSİYET SİNEMA & GÖRME BİÇİMLERİ
7. SINIF 1. ÜNİTE Melek ve Ahiret İnancı.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
ZAMİRLER(ADILLAR) 6.SINIF.
Hicret Olayı.
HZ. MUHAMMED VE AİLE HAYATI
Yrd. Doç. Dr. Şükrü KEYİFLİ
Mülakat ( Görüşme ).
Abbasilerde Eğitim ve Öğretim
Sunum transkripti:

Mirza Fethali Ahundzade Temsilat Mirza Fethali Ahundzade

Annesiyle babası ayrılınca Feteli’yi annesinin amcası, tanınmış din adamı Ahund Ali Asgar, kendi yanında alıkoyarak tahsil ve terbiyesiyle bizzat meşgul olur; onu bir din adamı olarak yetiştirmek ister. Feteli bu yıllarda annesinin amcası ile birlikte Azerbaycan’ın birçok yerlerinde dolaşır, yayla ve köy hayatını yakından gözlemleme imkanı bulur. Bu gözlem ve intibalarını daha sonra yazacağı eserlerde bilhassa, tiyatrolarında zengin bir malzeme olarak kullanır.

1832’de Hacca giden Ali Asgar, yirmi yaşlarındaki Feteli’yi, tahsiline devam etmesi için Gence’de bırakır. Bir yıl kadar kaldığı Gence’de Feteli, devrin tanınmış şair ve hattatlarından Mirze Şefi’yle tanışır. Ondan “nestalik” dersleri almaya başlar. Kısa zamanda Mirze Şefi, Feteli’yi tesiri altına alır, telkinleriyle onun dinî tahsilini yarıda bırakmasına sebep olur. Mirze Şefi, cahil, menfaatperest din adamlarını “şarlatan” olarak kabul ediyordu.

1834 yılında Tiflis’e götürür, Kafkasya Umumî Valiliğine müracaat ederek, Feteli’nin “Şark dilleri mütercimi” vazifesine tayin edilmesini sağlar (1834). Hatta, ona Rusça öğretmesi için bir memur görevlendirilir. Feteli, çok zaman geçmeden Rusçayı mükemmel bir şekilde öğrenir. Valilikte diplomatik yazışmaları kaleme alan masada çalışır, mahkeme evrakını, çeşitli kanunları tercüme eder. Bu bakımdan Çarlık yönetiminin siyasetini, devlet düzenini çok iyi kavrar.

Rus devlet memurlarıyla, askerlerle, diplomatlarla -ki o zaman Osmanlı İmparatorluğu ve İran’ın da Tiflis’te konsoloslukları vardı- Tiflis’e gelip giden yabancılarla, Rus aydınlarıyla, Dekabristler gibi siyasî sürgünlerle de tanışır; bir kısmıyla yakın dostluklar kurar. Bu ortamın onun dünya görüşünün şekillenmesinde çok etkili olduğu şüphesizdir. Ahndzade görevinde “albay” rütbesine kadar yükseltilir.

1848’de Nasirüddin Şah’ın İran’da tahta çıkmasıyla Rus hükümetinin gönderdiği heyetin içinde yer alır. Bu seyahatin sonunda Kemalüddevle Mektupları’nı yazar. İran’da din adamlarının devlet idaresindeki rolünü çok iyi kavrar. 1850’den sonra tiyatro eserleri yazmaya başlar. 1859’da Temsilat adıyla bastırır. (6 komedi bir hikaye) 1857’den sonra alfabe layihası üzerine çalışır.

İslam dünyasının geri kalmasının, cehalete boğulmasının esas sebebi; okunması ve yazılması çok zor olan Arap alfabesidir. Latin harflerine geçme fikrini ilk defa 1873’te İstanbul’daki “Hakaik” gazetesine yazdığı bir mektubunda açıklar.

Ahundzade’nin temel prensip olarak pozitif düşünceyi, akıl ve mantığı mutlak ölçü olarak ele aldığı görülür. Onun bu tutumu, reformist kişiliğinin oluşmasında, Fransız ihtilalinden sonra Avrupa’da ortaya çıkan fikrî gelişmelerin doğrudan doğruya etkili olduğunu gçsterir. Çok iyi olan Rusçası ve daha az ölçüde bildiği düşünülen Fransızcası Avrupa bilim ve fikir hayatının kapılarını kendisine açmıştır.

1850-55 yılları arasında 6 komedi yazar Hikayet-i Molla İbrahimħelil Kimyager; Hikayet-i Mösyö Jordan Hekim-i Nebatât ve Derviş Mestelişah Cadugân-ı Meşhur; Hikayet-i Vezir-i Ħan-ı Lenkeran Hikayet-i Ħırs-ı Ġuldurbasan Hikayet-i Merd-i Ħesis Hacı Ġara Mürafie Vekillerinin Hikayeti

Temsilat Türkler ve Müslümanlar arasında ilk tiyatro eseridir. Ahundzade, bu piyesleriyle kudretli bir dramaturg olarak karşımıza çıkar. Piyeslerde tenkit hedefi olarak seçilen tipler, sosyal meseleler, onda büyük bir müşahede kudreti ve tahlilci bir zeka olduğunu gösterir. Bu eserleriyle, Azerbaycan’da nesir dilinin gelişmesinde, tiyatro hayatının hem nazarî hem de pratik olarak kurulmasında büyük rol oynar.

Komedilerinde, sosyal bozukluklar, hurafeler, cahil din adamları ve çıkarcı dervişler, saf, bilgisiz köy kadınları, eşkıyalığı yiğitlik gösterisi zanneden oba delikanlıları, “eski günler”deki talancılık, eşkiyalık ve hırsızlığın özlemini çeken “bey”ler, hanlık devrindeki saray entrikaları ve idarecilerin adaletsizliği, Tebriz’deki dava vekillerinin hilekarlık ve dolandırıcılığı, İran ve Rus hükümetlerinin zulmü, halka karşı acımasız tutumları, bu piyeslerde çok sert bir şekilde -bazan üstü kapalı- olarak tenkit edilir.

Ahundzade tiyatroyu, cemiyeti terbiye etmek, kötü alışkanlıkları, sosyal bozuklukları, insan tabiatındaki kötü ihtirasları ortadan kaldırmak yolunda yararlı bir vasıta görür. Yazılış tarihinden bir buçuk asırdan fazla bir zaman geçmesine rağmen, piyesleri, bugün bile değerini korumakta, sahnelerde ilgiyle seyredilmektedir. Çünkü, bugünün cemiyetinde bile geçerli olabilecek, insan. zaafları, sosyal bozuklukları genelleştirme başarısı göstermiştir.

Ahundzade’nin düşüncelerini, görüşlerini derli toplu bir şekilde fikrî bir eser olan “Kemallüddövle Mektubları ”nda görmek mümkündür. Bu eserin yazılışı, yayılması ve basımı bir hayli dikkat çekici hadiselerle doludur. Tiflis’te 1866-1867 yıllarında kaleme alınmıştır. Esas itibariyle Ahundzade’nin hayalinde canlandırdığı iki şahsın (İran şehzadesiyle Hindistan şehzadesinin) birbirlerine yazdıkları mektuplardan ve bu mektuplara başkalarının verdiği cevaplardan ibarettir.

Ahundzade’nin bu eserini; Voltaire’in “İngilizler Hakkında Mektuplar ” veya “Felsefî Mektuplar”ıyla Montesquieu’nün “Acem Mektupları” adlı eserlerin etkisinde kalarak yazdığı düşünülebilir. Kemalüddevle Mektubları, üslup ve kurgusu bakımından Voltaire’in eserine daha yakındır. Tabiî olarak Voltaire Hristiyanlığa, Ahundzade ise İslamiyete hücum etmiştir.

Aħ undzade’yi herşeyden önce böyle bir eser yazmaya sürükleyen, “dinin insan cemiyetinin ilerlemesine, yükselmesine ve gelişmesine mani olduğu” yolundaki kanaatidir. Sert ve açık tenkidin de yararına ve gerekli olduğuna inanmaktadır. Bu bakımdan insan ahlakının terbiyesi, cemiyetin yükselmesi yolunda “nasihatimiz” eserlerin hiçbir fayda vermeyeceğini düşünür. İnkılapçı düşünür kişiyi, düşünmeye sevkedecek sert ve acı uyarıların gerekli olduğuna inanmıştır.

Komedilerini, birçok mektubunu, özellikle Kemalüddevle Mektubları’nı bu sebeple yazar. Açık fikir tartışmalarının, ilerleme ve yükselme için birinci şart olduğunu düşündüğünden, bu mektupları sözü edilen tarzda yazıp, tanıdıklarına nüshalarını çoğaltarak göndermiş, İslam dünyasında din, cemiyet, insan hakkında, genel bir tartışmayı başlatmak istemiştir. Kendi deyimiyle o, İslam dünyasında “protestanizm emele getirmek” (gerçek bir reform yapmak) istiyordu.

Yani Avrupa’da olduğu gibi Doğu’da da dinî hayatta, sosyal ve siyasî düzende köklü reformlar yapmak, Ahundzade’nin en büyük emeliydi. Bunun gerçekleşebilmesi için de din adamları ve münevverler arasında çok geniş bir tartışmanın başlatılmasını gerekli görüyordu. İşte Kemalüddevle Mektubları’nı bu maksatla yazmıştır. Ahundzade, böyle bir tartışmada ilmin galip geleceğinden emindir.

Temsilat’taki Menfî Tipler İçtimaî bozukluklar, kötü ve zalim idareciler, sahtekâr din adamları, halkın sırtından kolayca para kazanmayı adet edinmiş esnaf, cehaletleri sebebiyle yanlış iş yapan halk tabakasından kimseler, saadetleri uğrunda aileleri ve cemiyetle mücadele eden genç aşıklar, mahdud dünya görüşleri sebebiyle, hurafelere bel bağlayan zavallı insanlar…

Komedi ve Mizahın Önemi Eskiyi yıkıp yerine yeni biçimi getirmek edebî eserlerde çoğunlukla mizah yoliyle yapılır. Karşı çıkılan mes’eleler çeşitli yönleriyle ele alınarak gülünç ve çirkin tarafları gösterilir. Komedi, hususiyetleri bakımından bu maksada en uygun edebî türdür. Ahundzade’nin de “komedi”yi seçmesi tesadüfî bir hadise değil, fikrî ve edebî gelişmesi bakımından tabiî bir neticedir.

Mesela Kimyager’de “nuhulular”, Hırs-ı Guldur-basan’da “terekemeler”, Hacı kara’da “köylüler” ve “yasavullar”, Murafaa Vekillerinde “dava vekilleri” bahsettiğimiz gruplardandır.

İdareciler Yazarımız bu imkanlardan da başarıyla yararlanmasını bilmiştir. Aldanmış Kevakib adlı hikayesinde ve Murafaa Vekilleri adlı komedisinde zaman ve mekanı değiştirerek gayesine ulaşmıştır.

Rus idareciler hakkındaki ilk tenkit, üstü kapalı bir şekilde Kimyager’de görülür. Molla İbrahim Halil, Haçmaz Dağları’nıda gümüş madeni buldum diye hükümete müracaat etmiş ve ruhsat almıştır. Halbuki yaptığı işin madencilikle alakası yoktur. Çarlık hükümeti, herhangi bir araştırmaya gerek görmeden madencilik ruhsatını vermiş ve dolayısıyla bir sahtekarın halkı daha kolaylıkla dolandırmasına sebep olmuştur.

İkinci komedi Mösyö Jordan’da son perde de Şehre Banu Hanım’la Mest Ali Şah arasındaki konuşmada İran idarecilerinin basit hareketleri ve vezir Mirza Ağa’nın askerlere maaş vermemesi gayet ustalıkla, bir münasip fırsat yakalanarak metne dahil edilmiştir.

Lenkeran hanının Veziri’nde satirik gülüş tamamen feodal idareye ve yöneticilerine çevrilmiştir. İlk bakışta bu komedi, “Hanlıklar” devri Azerbaycanını anlatıyor gibi görünse de; aynı zamanda yazarımızın yaşadığı günlerle alakası vardı. Eserin baş kahramanlarından olan Han’la Vezir’inin hususiyetleri, o devir çar memurlarınınkiyle aynıdır. Bu hususa daha önce de kısaca dokunmuştuk.

Rus memurları Divanbeyi: Çarlık zamanında hakimlere bu unvan verilmişti. Ahundzade’nin piyeslerinde görülen ilk rus idareci tipidir.

Din Adamları Ahundzade’nin eserlerinde tenkid edilen kimseler arasında din adamları, dervişler ve “cadû-ger”ler de önemli bir yer tutarlar. Bu tenkid, komedilerinden önce kaleme aldığı bazı manzumelerinde başlamış, piyeslerinde iyice açığa çıkmış, Yusuf Şah’ın Hikayesi’nde önemli bir yer tuttuktan sonra Kemalüddevle Mektupları’nda en sert şeklini almıştır.

Serbest Meslek sahibleri Yazarımızın ilk komedisi olan Kimyager ve Hacı Kara, bir yana bırakılırsa tacirlerin veya iş hayatiyle ilgili kimselerin diğer piyeslerde bir kahraman olarak ele alınmadığı görülür.

Dava Vekilleri

“Bey”ler ve Köylüler

Kadın Kahramanlar

19. yy.’ın Sonlarında Matbuat