Borçlar Hukuku Genel Hükümler 7.hafta
BORÇLARIN HÜKMÜ Borçların ifası TBK m. 83-111 İfa Edilmemesinin Sonuçları TBK m. 112-126 Borç İlişkilerinin Üçüncü Kişilere Etkisi TBK m. 127- 130 Bu hükümler daha çok sözleşmeden doğan borçlar bakımından uygulanır.
BORÇLARIN İFASI İfa, borçlanılan edimin yerine getirilmesidir. Para borçlarının ifası bakımından- ödeme- deyimi kullanılmıştır.
İFADA BORÇLUNUN ROLÜ Normal olarak borç borçlu tarafından ifa edilir. Borçlu ifayı bir üçüncü kişiye yaptırabilir mi? kendi yapacağı ifada yardımcı olarak üçüncü kişileri kullanabilir mi? TBK m. 83
Borcun borçlu tarafından bizzat ifasının gerekip gerekmediği bakımından TBK m. 83’deki esas uygulanacaktır. 1.Bizzat borçlu tarafından ifada alacaklının menfaati bulunan hallerde borçlu borcu şahsen ifa ile yükümlüdür. 2.Borcun borçlu veya üçüncü şahıs tarafından ifasının alacaklı için farksız olduğu hallerde borçlu borcun ifasını bir üçüncü kişiye bırakabilir. (verme borçlarında özellikle para ödenmesinde, yapma borçlarında borçlunun şahsının önem taşımadığı hallerde) 3. bazen borcun üçüncü kişi tarafından ifası taraflarca ifa biçimi olarak kararlaştırılmış olabilir. (akreditif) 4.üçüncü kişinin borçlunun haberi dahi olmadan borcu ifa edip edemeyeceği? Borcu sona erdirir mi?
BORÇLU TARAFINDAN İFADA GÖZÖNÜNE ALINACAK ESASLAR Edimin niteliğine göre, borçlunun ifa kasdının aranıp aranmayacağı belirlenmelidir. Örneğin yapmama borçlarında önemli olan borca aykırı davranılmamasıdır. bu hareketin iradi olup olmadığını araştırmakta fayda yoktur. Buna karşılık borcun ifası bir hukuki işlem yapılması şeklinde gerçekleşiyorsa, borçlunun ifa kasdıyla davranması yapılan işlemin ifa sayılması için zorunludur ve borçlunun fiil ehliyeti de önem taşır. Ifayı oluşturan hukuki işlem çok zaman bir tasarruf işlemi karakteri taşır ve bu işlemin geçerliliği için ayrıca tasarruf yetkisinin de bulunması gerekir.
ÜÇÜNCÜ KİŞİ TARAFINDAN İFADA GÖZÖNÜNE ALINACAK ESASLAR 1.Üçüncü kişinin borçlunun borcunu ifa ettiğinden söz edebilmek için, söz konusu borcu ifa maksadıyla davranmış olması şarttır. 2.Şayet ifayı bir maddi fiil değil de bir kazandırıcı işlem sağlıyorsa başkasının borcunun ifasından bahsedebilmek için sadece üçüncü kişinin ifa maksadıyla davranışı yetmez, borçlunun borcunun ifası olduğu hususunda anlaşmış olmaları gerekir.
3.şayet üçüncü kişi borçlunun borcunu ifa için borçluya ait bir hakta tasarruf edecekse, borçlu tarafından kendisine bir temsil yetkisi verilmiş olmalı veya sonradan onay verilmelidir. 4. çok zaman üçüncü kişi, borçluya karşı giriştiği bir taahhüt sonucu borçlunun borcunu alacaklıya ifa eder ve böylece kendi tahhüdünü yerine getirmiş olur. 5.üçüncü kişinin yer, zaman v.b bakımından usulüne uygun şekilde yapmak istediği ifayı alacaklı kabul etmezse aynen borçlunun ifasını kabul etmemiş gbi olur. (müteselsil borçlu- kefil sıfatıyla) (üçüncü kişinin ifasına borçlunun rızası yoksa?)
ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN İFASININ SONUÇLARI Kural olarak borç sona erer ve borçlu borcundan kurtulur; borca ait teminatlar da düşer. Fakat kanunun öngördüğü bazı hallerde bu sonuç doğmaz. Alacak hakkı kanun icabı üçüncü kişiye intikal eder, ifayı yapan üçüncü kişi alacaklıya halef olur. TBK m. 77- bağışta bulunmak maksadıyla borç ifa edilmişse ifa borcu sona erdirir ancak bağış teşkil etmesi için borçlunun onayı gerekir. Onay vermezse borçlunun malvarlığında sebepsiz zenginleşme oluşur. Bağış maksadı ve yükümlülük yok ise vekaletsiz iş görme söz konusu olur. Tatile giden komşunun elektrik faturasının ödenmesi
Eğer borcun ifası yer, zaman, tarz bakımından borçlunun muhtemel arzusuna uygun görülüyorsa ve onun geçerli bir yasaklamasına da aykırı değilse caiz olan vekaletsiz iş görme hükümleri uygulanacak aksi takdirde sebepsiz zenginleşme ve caiz olmayan vekaletsiz iş görme hükümleri uygulanacaktır.
HALEFİYET İfayı yapan üçüncü kişiye alacak hakkının geçmesine halefiyet denilmektedir. Alacak hakkı üçüncü kişiye geçer ancak borç ilişkisi tarafları arasında devam eder. Örneğin alım satım sözleşmesinden doğan satıcının satış bedeli alacağının halefiyet yolu ile bir üçüncü kişiye geçmesi halinde de satıcı alım satım ilişkisinin tarafı olarak kalır; satılanı teslim ve mülkiyeti nakil borcu ona aittir. Kanunda öngörülen halefiyet halleri dışında bir üçüncü kişinin alacaklının yerine alacak hakkını elde etmesi alacağın devri ile mümkündür. Alacağın devri 3. kişi ile alacaklı arasında yapılan bir sözleşme ile alacağı üçüncü kişiye geçirir. Halefiyette anlaşmaya gerek yoktur.
Kanunun halefiyeti kabul ettiği haller: Müteselsil borçlulardan birinin borcu ifa etmesi (md.168) Bölünemeyen borcun, birden çok borçlularından biri tarından ifası (md.85) Asıl borcun kefil tarafından ifa edilmesi (md.596) TBK m. 127- alacaklıya halef olma
TBK m. 127 TBK m. 127, borçtan kendisi sorumlu olmadan borcu ödeyen üçüncü kişiye iki halde halefiyet sağlamaktadır. Üçüncü kişinin borcu ödeyerek bu borç için rehin verilmiş olan ve üzerinde kendisinin bir ayni hakkı bulunan malı rehinden kurtarması halidir. Üçüncü kişi borçtan şahsen sorumlu olmamakla beraber, borç ödenmediği takdirde, ayni hak sahibi olduğu rehin konusu mal satılarak paraya çevrileceğinden, buna engel olmak için borcu ödemek istemesinde kendi çıkarı vardır. Halefiyetin tanındığı ikinci hal, bu kişinin alacaklıya halef olacağının borçlu tarafından alacaklıya beyan edilmesi halidir. Burada borçlu alacaklıya beyanda bulunmalıdır ve üçüncü kişinin ifasından önce yapılmalıdır.
Halefiyetin Hükmü Halefiyet alacaklıya ödenen alacağın kanun icabı üçüncü kişiye geçmesini sağlar. Alacak geçtiği için buna bağlı (feri) haklar (rehin, kefalet) ve alacaklının şahsına has olanların dışındaki öncelik (rüçhan) hakları da(alacağa ait imtiyazlar) üçüncü kişiye geçer. Borçlu da önceki alacaklıya karşı ileri sürebileceği def’ileri yeni alacaklıya karşı ileri sürebilir. Vekaletsiz iş görme ve sebepsiz zenginleşmeye dayanacak rücu hakkından daha teminatlı bir durum sağlar.
İFADA ALACAKLININ ROLÜ Borç, kural olarak alacaklıya veya alacaklının yetkili kıldığı bir kişiye ifa edilmek gerekir. Ancak, kanun alacaklının rızasına bağlı olmaksızın borcun bir üçüncü kişiye ifası imkanını istisnaen kabul etmiş hatta bazı hallerde de ifanın alacaklıya değil, başkasına yapılması zorunluluğunu düzenleyen hükümler koymuştur.
İFAYA ALACAKLININ KATILMASI SORUNU Bütün borçların ifasına mutlaka alacaklının katılması zorunlu değildir. Öyle borçlar vardır ki, bunlar alacaklı tarafından yapılacak herhangi bir fiile ihtiyaç duyulmaksızın ifa edilirler. –yapmama borçları, bahçedeki ağaçların komşunun manzarasını engellememesi için kesilmesi Buna karşılık verme ve yapma boçlarının çoğunda borcun ifa edilebilmesi alacaklının ifaya imkan sağlaması veya ifaya katılması ile mümkündür. Tamirat borcu Alacaklı ile borçlu arasında aynı konuda birden çok borç bulunması halinde ifanın hangi borca ait olacağı da esas itibariyle borçlu ile alacaklının anlaşmasına göre belirlenir. TBK m.101-102
Ifanın gerçekleşmesi için alacaklının katılmasına gerek bulunmayan hallerde, alacaklının ehliyet durumu ifaya etkili değildir. Buna karşılık, ifanın gerçekleşmesi için alacaklının da ifayı oluşturacak hukuki işleme katılması gereken hallerde alacaklının fiil ehliyetine sahip olup olmaması ifanın geçerliliğini etkiler.
ALACAKLININ YERİNİ TUTACAK KİŞİLER 1. Alacaklının Yetkili Kıldığı Kişiler Alacaklı ifaya kendi yerine katılması ve özellikle verilecek şeyi ifa olarak kabul etmesi için üçüncü kişiye temsil yetkisi vermiş ise temsilciye yapılan ifa geçerlidir. Alacaklı havale yaparsa (TBK m.555) bu takdirde borçlu ifayı üçüncü kişiye yaparak borcundan kurtulma imkanına sahip olur. Havale alıcısı ifayı kendi adına alır. Alacaklının borçluyu muhatap tutarak üçüncü kişi lehine poliçe veya çek keşide etmesi halinde
2.Alacaklının rızası aranmaksızın ifanın alacaklıdan başkasına yapılabilmesi imkanı Alacaklı mütemerrit ise yani ifayı haklı sebep olmadan reddederse veya kendisinin yardımı yahut katılması gereken hallerde bundan kaçınarak ifanın gerçekleşmesine imkan vermezse, borçlu alacaklının temerrüdü hükümlerinden yararlanır ve alacaklıya vereceği şeyi hakimin tayin edeceği yere tevdi ederek borcundan kurtulabilir. Alacaklı borçluyu icra yolu ile takip etmekte ise, borçlu borcunu icra dairesine ödeme imkanına sahiptir. TBK m. 186
3.İfanın alacaklıdan başkasına yapılma mecburiyeti Alacaklının arzusu uyarınca Alacaklı sözleşme yapılırken, borçlunun ifayı üçüncü kişiye yapması şartını kabul ettirmişse, borçlu taahhüdü uyarınca, ifayı üçüncü kişiye yapmakla yükümlüdür. Borçlunun önceden taahhüdü bulunmasa bile, havalede, borçlunun borcunu havale alıcısı bir üçüncü kişiye ifa etmesi kendisine daha fazla yük getirmiyorsa, borçlu ifayı bu tarzda yapmaya mecburdur.
Kanun gereği olarak Kocanın aile görevlerini ihmal etmesi halinde, hakim kocanın borçlularına borçlarının tamamını veya bir kısmını karıya ödemelerini MK m. 163 uyarınca emretmişse, borçlu bu emir uyarınca alacaklı kocaya değil, karıya yapacağı ifa ile borçtan kurtulur. Alacaklının tasarruf yetkisinin sınırlandığı hallerde, ifa alacaklıya değil başka yere yapılmak gerekir. Ör. İflas Asıl alacak üzerinde üçüncü kişinin intifa hakkı varsa, buna ilişkin faiz alacağı intifa hakkı sahibine ödenecektir.
İFANIN KONUSU Borçlu neyi borçlanmış ise onu ifa etmek zorundadır. Buna ifanın edime uygun olması prensibi denir. Buna karşılık, tarafların anlaşarak borçlanılan edimden başka bir şeyle ifanın gerçekleşmesini kabul etmelerine engel yoktur. ‘ifa yerini tutan eda’ Şayet taraflar ifadan önce borcun konusunu değiştirmişlerse, bu takdirde ifa yerini tutan eda değil, borç ilişkisini değiştiren bir sözleşme söz konusudur. Eğer borç ilişkisinde edim belirlenirken borçluya başka bir edimle ifa yetkisi tanınmışsa, bu takdirde asıl edimin yerini tutan ifa değil, bir edimi değiştirme yetkisi var demektir.
İFANIN KONUSU Şayet borçlanılan edimin ifası olarak bir alacak devredilmiş ise, ifa yerini tutan edanın bu şekline ifa yerini tutan devir denir. Çoğunlukla para borçlarında görülmektedir. Örneğin B A’ya olan 100.000 liralık borcunun ifası olarak Ü’de olan bir alacağını devretmeyi A’ya teklif eder ve A’da bu teklifi kabul ederse, B’nin Ü’deki alacağı A’ya devredilince B A’ya olan borcundan kurtulur.
Borçlanılan edim yerine alacaklıya bir şey verildiği veya bir alacak devredildiği zaman tarafların «ifa yerini tutan eda» hususunda mı yoksa «ifaya yönelik eda» hususunda mı anlaştıklarının belirlenmesi büyük önem taşır. Anlaşmanın ifaya yerini tutan eda olduğunun açıkça anlaşılmadığı hallerde ifaya yönelik edanın söz konusu olduğu öğretide kabul edilmektedir.
İFA YERİNİ TUTAN EDA /DEVİR İFAYA YÖNELİK EDA/DEVİR Borç derhal sona erer. İfa yerini tutan eda asıl edimden daha düşük dahi olsa alacaklı değer farkını borçludan isteyemez veya fazla olduğunda fazlayı da iade etmez. Ödemeye yönelik edada borçlu alacaklıya borcun ifasını sağlamak üzere bir şey vermekte ve alacaklının bunu paraya çevirmek suretiyle alacağını elde etmesi hususunda taraflar anlaşmaktadır. ifaya yönelik edada borcun sona ermesi verilen şeyin paraya çevrilmesi suretiyle alacaklının elde ettiği para ile tatmin edildiği oranda gerçekleşir. İfaya yönelik edada ise borç ileride o şey paraya çevrilince elde edilen para nispetinde sona ereceği için elde edilen para borcu karşılamazsa borçlu aradaki farkı ödemeye mecburdur ve fazla ise de borçlu aradaki farkın verilmesini talep edebilecektir.
KISMİ İFA Borçlu borçlandığı edimi bütün olarak ifa etmek zorundadır. Şayet edim niteliği itibariyle bölünmesi mümkün olmayan bir edim ise, zaten edimin özelliği gereği kısım kısım ifa söz konusu olmaz.
KISMİ İFA Edim niteliği bakımından bölünmeye elverişli olsa bile, alacaklı, borçlu tarafından yapılmak istenen kısmi ifayı kabul etmek zorunda değildir. TBK m. 84 – alacaklı temerrüdü söz konusu olmaz. Borcun tamamı için ifa etmemenin sonuçlarına tabi olur. Şayet bir sözleşmede yer alan ayrı edimler söz konusu ise her biri bağımsız olarak ifa edilebilir. Sözleşmede yer alan şeylerin gaye ve iktisadi fonksiyonları bakımından bir bütün teşkil edip etmediğine bakmak gerekir.
KISMİ İFA Bir para alacağında ana para ile faiz alacakları bakımından; faiz asıl alacağın fer’i ise de ayrı bir alacaktır ve bu sebeple faizin ödenmesi kısmi ödeme değildir. Borçlu prensip itibariyle alacaklı razı olmadıkça kısmi ifada bulunamazsa da , alacaklının borçludan ifanın bütününü talep etmeyip kısmi ifa talebinde bulunması mümkündür. TBK m. 84/2
KISMİ İFA Edimin niteliği bölünmeye elverişli olsa dahi, prensip, alacaklının kısmi ifayı kabule mecbur olmadığı yolunda ise, bazı hallerde alacaklı kısmi ifayı kabule mecburdur. 1.taraflar kısmi ifa yapılabileceğini önceden kararlaştırmışlarsa, alacaklı kısmi ifaya kabule mecburdur. 2.borç kısım kısım vadelere bağlanmış olup da henüz taksitlerin tamamı muaccel olmuş değil ise, alacaklı muaccel kısmın ifasını kabule mecburdur. 3.şayet alacağın bir kısmı tartışmalı ise, tartışmasız kısmın ifasını alacaklının kabule mecbur olduğu öğretide kabul edilmektedir. 4.bazı hallerde borçlunun arz ettiği kısmi ifayı reddetmek dürüstlük kuralına aykırı olabilir. 5.şayet özel hükümler kısmi ifaya izin veriyorsa, alacaklı kısmi ifayı kabule mecburdur. TTK m. 709/b.2
ÇEŞİTLİ EDİMLERİN ÖZELLİKLERİ 1. PARÇA BORÇLARINDA Borcun konusunun ferden belirlenmiş olduğu durumlarda ifanın konusu da o şey teşkil eder. İfa olarak verilecek şey herhangi bir otomobil saat veya tablo değil ferden belirlenmiş olan şeydir. Borcun konusu olan şey sözleşme yapılırken istenen niteliği taşımıyorsa alacaklı yanılma hükümlerinden; borcun doğumundan sonra bozulmuşsa kötü ifa hükümlerinden ve bazı sözleşmelerde ayıptan sorumluluk hükümlerinden yararlanır.
2.TÜR BORÇLARINDA TBK m. 86 Taraflar aksini kararlaştırmamış ve ifa konusu tayin yetkisini bir kimseye vermemişlerse çeşit borcunda ifa konusunu belirleme yetkisi borçluya aittir. Tür borcunu ifa edecek borçlu, orta nitelikten aşağı nitelikte şeyi ifa konusu yaptığı takdirde, alacaklı, borçlunun arz ettiği ifayı kabul etmeyebilir.
3.SEÇİMLİK BORÇLARDA Borcun konusunu birden çok edim teşkil edip de, bunlardan yalnız seçilecek birisinin ifası gerekiyorsa, seçimlik borç söz konusu olur. TBK m.87 Seçimlik borçlarda seçim hakkı tek taraflı bir beyanla kullanılır. Beyan karşı tarafa yöneltilecek ve ona varınca hüküm ifade edecektir. Seçimden sonra seçilen edim imkansızlaşırsa borç sona erer.
4.ALACAKLI VEYA BORÇLUNUN BİRDEN ÇOK VE BORCUN BÖLÜNMEYEN BİR BORÇ OLMASI HALİNDE Eğer kanun veya sözleşme gereği alacaklılar veya borçlular arasında teselsül varsa, borç ister bölünebilen ister bölünemeyen bir borç olsun teselsül hükümleri uygulanacaktır. TBK m. 162-169 Teselsül bulunmadığı takdirde TBK m. 85 Birden çok alacaklı varsa, her biri borcun ifasını isteyebilir. İfanın alacaklıların tümüne birden yapılması gerekir. Birden çok borçlu varsa, borçlulardan her biri borcun tamamını ifa ile yükümlüdür. İçlerinden biri borcu ifa edince borç sona erer.
5. PARA BORÇLARINDA TBK m. 99 Faiz, para alacaklısının bu paradan mahrum kaldığı süre için kendisine tanınan bir karşılıktır. TBK m. 101-102 Ancak bir hukuki işlem veya bir kanun hükmü (temerrüt faizi)faiz borcu doğuruyorsa para borçlusu faiz ödemekle yükümlü olur. Faiz alacağı ana paradan ayrı fakat ona bağlı bir alacaktır. Ana para alacağı doğmadıkça faiz alacağı doğmaz. TBK m. 104,131
Faiz Borcunun Miktarı TBK m. 88-Burada kastedilen ana para faizidir. Borçlu temerrüdü halinde TBK m. 120/2 Şayet sözleşmede kararlaştırılan faiz sınırı mevzuatla tayin edilen üst sınırı aşıyorsa anlaşma hükümsüz sayılmayıp, sadece faiz oranı üst sınıra indirilerek faiz hesaplanır. Ticari işlerde söz konusu olacak ticari faizler bakımından ise, TBK ile getirilen üst sınırlar söz konusu olmayacaktır. 3095 sayılı kanun m. 3/1 uyarınca «kanuni faiz ve temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep faiz- yani faize faiz- yürütülemez.» «birlikte faiz yasağı» TTK m. 8/2- istisna Yabancı para borçları bakımından sözleşmede daha yüksek bir oran kararlaştırılmadığı takdirde devlet bankalarınca o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden faiz yürütülecektir.
İFA ZAMANI 1. Bazen ifa zamanı bir borcun ifasının söz konusu olabileceği yegane zaman parçasını ifade eder. Toplantıda konferans verme borcu 2. bazen ifa zamanı bir borcun ifa edilebileceği yegane zaman parçasını değil, fakat tarafların ifa için kesin olarak kararlaştırdıkları zamanı ifade eder. ‘kesin vadeli işlemler’- TBK m. 124 3.TBK m. 90-borç muaccel olur. Alacak dava edilebilir, alacak için zamanaşımı işlemeye başlar. Vadeye bağlı borçlar- müeccel borçlar TBK m. 92/son 4. ifa zamanı, borçlunun borcu ifa yetkisine sahip olacağı zamanı ifade eder. Borçlu vadeye bağlı borçlarda vadeden önce ifa yetkisine sahip değildir. TBK m.96
BORCUN VADEYE BAĞLI OLMASI Prensip borcun vadeye bağlı olmamasıdır. Ya tarafların anlaşması ya işin mahiyeti veya bir kanun hükmü icabı söz konusu olur. TBK m.90
a.Tarafların Anlaşması Taraflar bir borcu doğumundan önce ve özellikle o borca ait akitle bir vadeye bağlayabilecekleri gibi, bu husustaki bir anlaşmayı sonradan da yapabilirler. Bir borcun sonradan vadeye bağlanmasına ve özellikle mevcut vadenin uzatılmasına tecil (erteleme) anlaşması denir. Asıl sözleşme şekle bağlıysa bu da o şekilde yapılmalıdır.
b. İşin Niteliği Borcun bir vadeye bağlılığı işin gereği de olabilir. Örneğin bir eser sözleşmesinde meydana getirilecek eserin yapılması için geçecek süre zarfında alacaklı eserin teslimini isteyemez.
c. Kanun Hükmü Borç, doğrudan doğruya kanunun bir hükmü tarafından vadeye bağlanmış olabilir veya vade hususunda adete atıf yapılmış olabilir. TBK m. 362
Vadenin Tayini Açıkça bir tarih belirlenebilir veya bir hesaplama ile bulunabilecek bir tarih de olabilir. Vade bazen ne zaman gerçekleşeceği bilinmeyen fakat mutlaka gerçekleşecek bir olaya göre belirlenmiş olabilir. Ör. Bir kişinin ölümü- belirsiz vade Vade için tayin edilen olay gerçekleşmesi kuşkulu bir olay ise- vade değil koşul söz konusu olur.
Vadenin Tayini Bazen vadeyi tayin yetkisi alacaklıya tanınmış olabilir. Bu hakkın kullanılmasına muacceliyet ihbarı denir. Muacceliyet ihbarı yapılınca mutlaka borç hemen muaccel olmaz. Çoğu kez ihbardan sonra bir süre tanınır. TBK m. 392 Vadeyi tayin yetkisi borçluya tanınmışsa, niteliği bakımından bir eksik borç söz konusu olur.
Vadenin Hesabı TBK m.91-93 Süre gün ile tayin edilmişse, borç sözleşmenin kurulduğu gün sayılmayarak sürenin son günü muaccel olur. 1 Nisanda yapılan bir sözleşmede borcun 10 gün sonra muaccel olacağı kararlaştırılmışsa vade ne zamandır.
Vadenin Hesabı Süre haftalar ile tayin edilmişse borç son haftanın sözleşmenin kurulduğu güne ismen uyan gününde muaccel olur. 14 Mayıs 2015 Perşembe günü yapılan bir sözleşmede borcun iki hafta sonra muaccel olacağı kararlaştırılmışsa vade ne zamandır?
Vadenin Hesabı Müddet ay ile veya sene, yarı sene ve senenin dörtte biri gibi birden çok ayları içeren bir zaman ile tayin edildiği surette borç, sözleşmenin kurulduğu gün ayın kaçıncı günü ise son ayın bunu karşılayan günü muaccel olur. 30 Kasım 2015’te sözleşme yapılmış ve borcun 3 ay sonunda muaccel olacağı kabul edilmişse vade hangi tarih olacaktır?
Vadenin Hesabı Yarım ay tabirinden 15 günlük süre anlaşılır. 20 martta yapılan sözleşme üç buçuk ay sonra muaccel olacaksa vade ne zamandır?
Vadenin Hesabı TBK m. 95 ek sürenin hesabı. Kanun saatle tayin edilen sürelerin nasıl hesaplanacağını belirtmemiştir. Öğretide saatle tayin edilen sürelerin dakikası dakikasına hesap edileceği kabul edilmektedir. Vadeyi tayinde süre hesap edilirken Pazar ve diğer tatil günleri hesaptan hariç tutulmaz. Buna karşılık sürenin son günü yani vade pazara veya kanunen tatil olarak kabul edilen bir güne rastlarsa vade kendiliğinde tatili izleyen ilk tatil olmayan güne geçer. TBK m.93
Vadede İfa Zamanı TBK m. 94- Yedek hukuk kuralı olduğunu unutma!!
İFA YERİ İfa yerinden başka yerdeki ifa teklifini alacaklı kabule mecbur değildir. Meğer ki, dürüstlük kuralı ifa yerinden başka bir yerde arz edilen ifayı kabul etmeyi gerekli kılsın.
İFA YERİNİN BELİRLENMESİ 1. Edimin niteliği gereği ifası yalnız belirli bir yerde mümkünse, zorunlu olarak borç ancak orada ifa edilebilir. Bir arsa üzerinde inşaat yapma borcu. 2.şayet edimin niteliği gereği belirli bir yerde ifa zorunluluğu yoksa, bu takdirde ifa yeri şu esaslara göre tayin edilir: a) ifa yeri tarafların açık veya örtülü anlaşmasına göre belirlenir. b) Bazı borçlar için ifa yerini kanunun bir hükmü belirtmiş olabilir. TBK m. 566 c) Tarafların anlaşması veya bir kanun hükmü yoksa TBK m.89’a göre belirlenir.
TBK m. 89 Para borçları alacaklının ödeme zamanında yerleşim yerinde ifa edilmek gerekir. Borç belirli bir şeyin verilmesine ilişkinse(parça borcu) bu şey sözleşmenin kurulması zamanında nerede bulunuyorsa orada teslim edilmesi gerekir. Bunlardan başka her borç, borcun doğumu zamanında borçlunun yerleşim yeri neresi ise orada ifa olunmak gerekir.
İFA YERLERİNİN SINIFLANDIRILMASI 1. Aranılacak Borçlar Borçlunun yerleşim yerinde veya malın bulunduğu yerde ifa edilecek borçlara denir. TBK m. 89/2 ve 3’te belirtilen ifa yerlerin bakımından durum böyledir. 2. Götürülecek Borçlar Alacaklının yerleşim yerine yahut ifa yeri olarak tayin edilen yere borçlu tarafından götürülecek veya masrafı ve hasarı borçluya ait olarak nakledilecek şeylere ilişkin borçlara denir. TBK 89/1- para borçları 3.Gönderilecek Borçlar bunlar ifa yeri bakımından aranılacak borçlar gibidir. Malın bulunduğu yer veya borçlunun yerleşim yeri ifa yeridir. Fakat borçlu masrafı ve hasarı alacaklıya ait olmak üzere malı, alacaklının göstereceği yere gönderme yükümlülüğünü üzerine almıştır.
İFANIN İSPATINI SAĞLAYACAK ÖNLEMLER Bir borcu ifa ettiğini ve böylece borçtan kurtulduğunu iddia eden borçlu, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Senede karşı tanıkla ispat yasağı HMK m. 201- (1) Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.
ALACAKLIYA YÜKLETİLEN YÜKÜMLER Borcunu ödeyen borçluya karşı alacaklı, makbuz verme, senedi iade etme, senedi iptal etme, ödemeyi senede yazma gibi yükümler altındadır. Bu yükümler birer borç teşkil etmediği için borçlu, makbuz verilmesi, senedin iadesi vb hususunda dava açamayacağı gibi, yükümün yerine getirilmemesi yüzünden uğradığı bir zararın tazminini de talep edemez. Alacaklı sadece yükümü yerine getirmemesinin borçluya sağladığı yetkilerin kullanılmasının sonuçlarına katlanır.
1. Makbuz Verme TBK m. 103 Alacaklı borçlunun talep ettiği makbuzu vermeyeceğini beyan ederse, borçlu ödemeyi alacaklıya yapmaktan kaçınabilir ve alacaklı temerrüdü hükümlerinden yararlanarak borçtan kurtulabilir veya alacaklının makbuz vermeyi kabul etmesini bekleyebilir. Bu yüzden borçlu temerrüde düşmüş sayılmaz. Borcun kısmen ödenmesi halinde de ödeme için makbuz verilecektir. Borcu borçludan başka bir şahıs ödediği takdirde, bu üçüncü şahsın da makbuz isteme hakkına sahip olduğu kabul edilmektedir.
2. Senedin İadesi/İptali TBK m.103 TBK m.105
3.Ödemenin Senede Yazılması TBK m.103/2
KARİNELER TBK m. 104 Senet iade edilmiş ise- borç sona ermiş sayılır. Anapara için makbuz verilmişse- faizlerini de almış olduğu kabul edilir. Dönemsel borçlarda bir taksit için makbuz verilmişse- önceki dönemlere ait edimler de ifa edilmiş sayılır.
İKİ TARAFA BORÇ YÜKLEYEN SÖZLEŞMELERDE İFA TBK m.97 İki taraflı sözleşmelerde karşılıklı borçların hangi sıraya göre ifa edileceği meselesi çözülmelidir.
1. Taraflardan birinin borcunu önce ifa etmesi gereken haller a) Taraflardan hangisinin borcunu daha önce ifa edeceğini taraflar kararlaştırmışlarsa, kararlaştırılan sıraya uymak gerekir. b) Taraflardan birinin borcunu daha önce ifa etmesi gerektiği kanun tarafından belirtilmiş ise, taraflar aksini kararlaştırmış olmadıkça kanunda öngörülen sıraya uyulacaktır. TBK m.314 c) bazen taraflardan birinin borcunu önce ifa etmesi gereği işin niteliği gereği olabilir. Ör: elektrik, su d) taraflardan birinin borcunu önce ifa etmesi gereği bir teamül icabı olabilir. Ör: lokantada önce lokantacı borcunu ifa eder.
2. Aynı zamanda ifa gereken haller Şayet, sözleşme, kanun, işin niteliği ve teamül, taraflardan birinin borcunu önce ifa etmesini gerekli kılmıyorsa, taraflardan hiçbiri diğerinden önce borcunu ifaya mecbur değildir; diğer bir ifade ile her iki tarafın borcu aynı zamanda ifa edilmek gerekir. TBK m.207/2
ÖDEMEZLİK DEFİ TBK m. 97 Ödemezlik defi taraflara karşı edim ifa edilinceye kadar hiç değilse ifası teklif edilinceye kadar kendi borcunu ifadan kaçınma imkanı sağlamaktadır. Ödemezlik defini kullanan kimse sözleşme bağlılığının bozulmasını istemiş olmaz. Sadece karşı edim ifa edilinceye kadar kendi borcunu ifa etmeyeceğini beyan etmiş olur.
Ödemezlik Definin Şartları a) bir karşılıklı sözleşme söz konusu olmalıdır. b) karşılıklı sözleşmeden doğan bütün borçlar için değil ancak karşılıklı borçlar yani biri diğerinin karşılı olan edimler için TBK m.97 uygulanabilir. c) karşılıklı her iki borç da doğmuş olmalı ve sona ermemiş olmalıdır. d) taraflardan birinin borcunu önce ifa etmesi gerekmemelidir. e) her iki tarafın alacağı da muaccel olmalıdır. f) karşı taraf borcunu ifa etmediği gibi, ifasını da teklif etmiş olmamalıdır.
Ödemezlik Definin Kullanılması İfa bir dava açılmadan talep edilirse, ödemezlik defi ifayı talep edene yöneltilecek bir beyanla kullanılabilir. Şekle bağlı değildir. Alacaklının talebi defin kullanılabileceği andan itibaren haksızlaşmış olur. Ödemezlik defi çok kere dava içinde kullanılır. Hakim kendiliğinden gözetmez. Defin kullanılamayacağını ispat davacıya düşmektedir.