DÖVİZ KURU SİSTEMLERİ Doç. Dr. Ahmet UĞUR
Döviz Kuru Sistemleri Döviz kuru sistemleri geleneksel olarak sabit, dalgalı ve ara sistemler olarak üçe ayrılmaktadır. Döviz kuru sistemlerinin bir ucunda serbest değişken veya dalgalı kur sistemi (freely fluctuating exchange rate system), diğer ucunda ise sabit kur sistemi (fixed or pegged exchange rate system) yer almaktadır. Ancak bu iki sistemde aşırı uygulamalardır, uygulamada doğal olarak bu iki aşırı sistemin belirli özelliklerini barındıran karma modellere rastlanılmaktadır.
Sabit Döviz Kuru Sistemi Sabit döviz kuru sistemi, ulusal para biriminin uluslararası likidite olma özelliğine sahip bir ülke parasına veya bir hesap birimine (çeşitli para birimlerinden oluşan döviz sepeti) bağlandığı döviz kuru sistemidir. Sabit kur sistemlerinin temeli, döviz kurunun belli bir düzeyde belirlenmesi ve piyasada arz ve talep gelişmeleri ne olursa olsun bu kur düzeyinin sürdürülmek istenmesidir Sabit döviz kuru sisteminde ulusal para ile yabancı para arasındaki değişim oranı parite kuru olarak isimlendirilir. Parite kuru, döviz kurunun piyasada olması istenen düzeyidir. Parite kurunun izlenmesi ve korunması merkez bankasının sorumluluğundadır, dolayısıyla sistem merkez bankasının müdahalesine açıktır.
Sabit Döviz Kuru Sistemi Piyasada oluşacak kurun parite etrafında belirli sınırlar arasında değişebilmesine izin verildiği sabit kur sistemine ayarlanabilir sabit kur sistemi denmektedir. Örneğin, Dolar/TL parite kuru 1$=2,00 TL olarak belirlenirse ve parite kurunun ±%1 oranında dalgalanmasına müsaade edilirse, piyasa kuru 1,98 TL ile 2,02 TL arasında dalgalanabilir. Piyasa kurunun alt destekleme kurunun altına düşmesi veya üst destekleme kurunun üzerine çıkması, merkez bankasının piyasaya müdahale etmesini ve piyasa kurunun tekrar belirlenmiş bant içine döndürülmesini sağlar.
Bu durumda üst sınır 1$=2,02 TL ve alt sınır 1$=1,98 TL 1$=2,00 TL (Parite kuru) Dalgalanma Marjı=±%1 Bu durumda üst sınır 1$=2,02 TL ve alt sınır 1$=1,98 TL Dolar alımı Dolar satımı Alt Destekleme Noktası Üst Destekleme Noktası Dolar Miktarı M 1,98 1,99 2,00 2,02 A T A1 Doların TL Kuru T1 Parite Kuru
Sabit Döviz Kuru Sistemi Sabit döviz kuru sisteminin etkinliği merkez bankasının gücüne bağlıdır. Merkez bankası uluslararası rezervler açısından kuvvetli ise piyasa kurunun parite kurundan uzaklaşmasına izin verilmeyecektir. Merkez bankasının piyasaya müdahale etkisinin sınırlı kalması yeni bir parite kuru belirlenmesini gerektirebilir. Piyasadan gelen aşırı döviz talebi piyasa kurunu üst destekleme kurunun üzerine taşır ve merkez bankası müdahalesi kuru aşağıya indirmekte yetersiz kalırsa ulusal paranın değeri yabancı para karşısında düşürülür, diğer bir ifadeyle devalüasyona gidilir. Örneğin, %10 devalüasyon yapılırsa yeni parite kuru 1$=2,20TL olur. Ulusal paranın yabancı para karşısında değer kazanması ise revalüasyon olarak tanımlanmaktadır.
Sabit Döviz Kuru Sisteminin Avantajları En önemli faydası enflasyonu düşürme ve ekonomiyi istikrara kavuşturmasıdır. Döviz kuru riskini azaltır.
Sabit Döviz Kuru Sisteminin Dezavantajları Sabit kur sisteminde paritenin devamlı olarak sabit tutulmasının zorluğudur. Merkez bankasının yeterli dış rezerve sahip olması gerekir. Sabit döviz kuru sisteminde bağımsız para politikası uygulamalarını ortadan kaldırmaktadır. Güven sorunu: Spekülatörler hükümetin sabit kuru sürdürmesinden şüphe duyarsa, hemen o paradan kaçıp sağlam paralara yönelirler. Bu ise, ulusal para üzerindeki baskıları daha da artırıp olası bir devalüasyonu kaçınılmaz kılar. Bir büyük yabancı ülke parasının uluslararası rezerv olarak tutulması, emisyon kazançları (seignorage) sorunu doğurur. Örneğin, TL sabit kurdan Dolara bağlandığında ABD, baskı maliyeti sıfıra yakın olan dolarlarla ithalatını finanse etmekte, böylece ithalatının değeri kadar emisyon kazancı sağlamaktadır. Türkiye ise, dolar rezervlerini artırabilmek için mal ve hizmet ihraç etmek ya da başka bir reel kaynak maliyetine katlanmak zorundadır.
Dalgalı Döviz Kuru Sistemi Döviz kurları, rekabetçi piyasa koşulları altındaki bir mal gibi, döviz piyasasında arz ve talep güçlerinin işleyişine bırakılmıştır. Uygulamada Merkez Bankaları az ya da çok piyasalara müdahale etmekte ve kuru kendi politika hedeflerine uygun şekilde belirlemektedirler. Piyasada döviz arzının artması dövizin fiyatını düşürmekte, dövize olan talebin artması ise dövizin fiyatını artırmaktadır. Dövizin fiyatının artması, bir birim döviz satın almak için daha fazla ulusal para ödenmesidir.
Dalgalı Kurun Avantajları Ulusal paranın gerçek değerini yansıtır. Döviz piyasasına hükümetlerin karışmadığı bir sistemde, döviz kurları arz ve talep dengesine bağlı olarak oluşacak ve dolayısıyla para gerçek değerini bulmuş olacaktır. Serbest değişken kur sisteminin en önemli özelliği, bu sistemde dış açık ve dış ödeme fazlalarının kendiliğinden serbest değişmelerle dengeye gelebilmesidir. Para politikası bağımsızlığı sağlar. Dış rezervlere ihtiyacı azaltır. Bu sistemde sabit resmi bir kur olmadığı için, merkez bankası döviz piyasasına müdahale yapma gereksinimi duymayacaktır. Olabilecek rezerv ihtiyacı yalnızca döviz arz ve talebi arasında görülebilecek geçici dengesizliklere bağlı ortaya çıkabilecektir.
Dalgalı Kurun Dezavantajları Dalgalı kur sistemi, kurların gelecekteki değişmeleri konusunda belirsizliğe yol açtığı için uluslararası ekonomik işlemlerde riskleri arttırmaktadır. Bunun anlamı dış ticaret ve uluslararası sermaye hareketlerinin bir bakıma kısıtlanması demektir. Eğer işadamları yapacakları dış alım veya satım işlemlerinin bedelini, önceden sağlıklı biçimde tahmin edemezlerse, bu durum onların dış ticaret işlemlerini caydırıcı bir etkiye sebep olacaktır. Maliyet enflasyonu oluşturur. Ulusal paranın değer kaybetmesi durumunda, dışarıdan ithal edilen malların ve hammaddelerin fiyatları yükselecektir. Bu işçileri reel gelirleri korumak maksadıyla ücret artışı talebinde bulunmaya itecektir. Diğer taraftan, paranın değer kaybı ile birlikte sanayide kullanılan yabancı hammadde ve yarı mamul fiyatları da aynı şekilde yükselecektir. Böylece bir yandan ücretlerin artışı, diğer yandan ithal mal girdileri fiyatlarındaki bu artışlar yurtiçi üretim maliyetlerini yükseltecektir. Sonuç olarak, tüm bunlara bağlı olarak ekonomi enflasyonist bir ortama sürüklenecektir. İstikrar bozucu spekülasyon. Ulusal paranın değerindeki bir düşmeyi, spekülatörler bunu ilerde daha büyük düşüşler olacağı şeklinde yorumlayarak, elindeki ulusal parayı satıp, daha sağlam paralara geçiş yapma yoluna gidebilirler. Bu durumda, ulusal para daha büyük değer kayıplarına uğramış olacaktır.
Yönetimli Dalgalanma (Managed Floating) Yönetimli kur sistemlerinde döviz kurları arz ve talep koşullarına bırakılmışlardır, ancak merkez bankasının kurlar üzerinde gözetimi ve müdahalesi söz konusudur. Önceden ilan edilmiş bir kur hedefinin olmadığı yönetimli dalgalanma rejiminde parasal yetki kurumu döviz kurundaki kısa dönemli dalgalanmaları azaltmak ve piyasadaki likiditeyi korumak amacıyla döviz kuruna müdahale etmektedir. Amaç, kısa süreli aşırı dalgalanmaları engellemektir. Döviz kurunu asıl belirleyen öğenin piyasa güçleri olması nedeniyle söz konusu müdahaleler döviz kurunun uzun dönemdeki eğilimini etkileyecek kadar büyük ölçekli değildir. Yönetimli dalgalanma hem serbest dalganan hem de sabit kur sisteminin belirli özelliklerini taşıyan karma bir uygulama niteliğindedir. Bu şekilde, her iki sistemin olumlu yönlerinin bir araya getirilmesiyle her iki sistemden de yararlanmak ve olumsuz yönlerden kaçınmak mümkün olmaktadır. Merkez bankası, kurların uzun vadeli trendini bozmadan kurlardaki kısa süreli aşırı dalgalanmaları gidermek için kullanılabileceği bir yöntem ise Rüzgara Karşı Durma politikasıdır.
Yönetimli Dalgalanma (Managed Floating) Rüzgara Karşı Durma politikası şöyle özetlenebilir: Döviz piyasasında kısa süreli bir talep fazlası ortaya çıkınca, merkez bankası bu talep fazlasının belirli bir oranı kadar (tümü değil) piyasaya döviz satışı yapacaktır. Bu sayede ulusal paradaki değer kaybı (kurlardaki yükselme) yumuşatılmış olmaktadır. Bunun gibi, kısa süreli bir döviz fazlası durumunda da piyasadan aynı oranda döviz satın alınarak ulusal paranın değerinde görülecek artış frenlenmektedir. Bu tarz bir politikanın uygulanması kurlardaki uzun dönemli trendi etkilemeden kısa süreli dalgalanmaların şiddetini azaltacaktır. Ayrıca söz konusu müdahaleleri gerçekleştirebilmek için doğal olarak merkez bankası yeterli miktarda döviz rezervine sahip olmak zorundadır.
Yönetimli Dalgalanma (Managed Floating) Dünya genelinde en yaygın kullanım alanı bulan sistemlerden biri olan yönetimli dalgalanmanın iki çeşidi vardır. Bunlar gözetimin amacına göre temiz ve kirli dalgalanmadır. Temiz dalgalanma sisteminde, sadece kısa süreli ve düzensiz dalgalanmaların ortadan kaldırılmasına yönelik olarak döviz kurlarına müdahale edilmektedir. Kirli dalgalanma sisteminde ise, döviz kurlarına müdahale ile ülkenin rekabet gücünün arttırılması amaçlanıyorsa, bu sistem kirli dalgalanma olarak adlandırılır. Dış piyasalarda rekabet gücünü yapay olarak arttırmak için döviz piyasalarına yapılan bu tarz müdahalelere “kirli dalgalanma” denilmektedir.
Aralık İçinde Dalgalanma (Floating within a Band) Bu sistemde kurların belirlenen bir aralık içinde serbestçe dalgalanmasına izin verilmektedir. Eğer kurlar belirlenen bandın dışına çıkarsa para otoritesi müdahale eder ve bandın genişliğini değiştirebilir. Merkez parite olarak belirlenen aralığın ortalama değeri kurlara bir belirlilik kazandırırken, kurların bu aralık içinde dalgalanabilmesi dışsal şokların etkisini azaltmaktadır. Aralığın genişliği daraldıkça sabit kur sistemine, genişledikçe dalgalı kur sistemine yakınsanır. Bu sistemde aralığın belirlenmesi bir problem niteliğini taşımaktadır. Çok dar belirlenen aralık istikrarsızlığı ve spekülasyonu beraberinde getirebilmektedir. Band aralığı daraldıkça sistemin kredibilitesi azalmaktadır. Bu sistem uygulamada sınırlarının genişliğine göre, dar aralık ve genişletilmiş aralık diye iki başlık altında incelenebilir.
Aralık İçinde Dalgalanma (Floating within a Band) Dar aralıkta döviz kuru, belirlenen oran etrafında örneğin (+/-) % l olarak değişir. Bu sistemde aralığın belirlenmesi çok önemlidir. Eğer aralık çok dar belirlenecek olursa spekülasyonlara ve istikrarsızlıklara neden olabilir. Eğer aralık yeterli oranda ise, sık sık kur değişikliklerine ihtiyaç kalmaz. Genişletilmiş aralık, milli paraların piyasa koşullarına göre potansiyel olarak kaydedebilecekleri değer kazanma ve kaybetme limitleri içinde dalgalanmasıdır. Genişletilmiş aralık sisteminin temel amacı, döviz kurunun kamu otoritesi tarafından başlangıç paritesi civarında tutulamayacağını varsayan spekülatörlerin istikrarı bozucu işlemlerini engellemektedir.
Kaygan Aralık (Sliding Band) Kaygan aralık sisteminde, aralık içinde dalgalanma sisteminden farklı olarak, aralığın ortalama değeri (merkez kur) sabitlenmemiştir. Bu ortalama değer belli olmayan sürelerle ayarlanmaktadır. Genelde yüksek enflasyon gözlenen ekonomilerde uygulama alanı bulan bir sistemdir. Kaygan kur sisteminde ayarlama süresinin ve sıklığının bilinmemesi piyasalarda belirsizliğe yol açabilmektedir.
Sürünen Bantlar (Crawling Band) Sürünen bantlar içinde değişken kur sistemi (exchange rates within crawling bands), ulusal paranın değerinin merkezi bir kur etrafında en az ± % 1’lik bir dalgalanma marjı içerisinde sürdürüldüğü ve merkezi kurun, seçilmiş sayısal göstergelerdeki değişikliklere göre (veya önceden ilan edilen sabit bir oranda) düzenli aralıklarla ayarlandığı bir kur rejimidir. Sürünen bant ya da yönlendirilmiş sabit aralık, merkez bankasının döviz kurunun açıklanan geniş bir bant etrafında hareket etmesini sağlamakla yükümlü olduğu bir kur rejimidir. Parite, temel değişkenler ile uyumlu olacak şekilde küçük miktarlarda düzenli olarak ayarlanmaktadır. Kurdaki değişim oranının belirlenmesinde geçmişe dönük (örneğin geçmiş enflasyon farklarına dayanan) veya geleceğe yönelik (örneğin, beklenen veya hedef enflasyon oranına dayanan) olmak üzere iki yaklaşım mevcuttur. Sapmalarda (dalgalanma aralığının dışına çıkılması durumunda) para otoritesi kura müdahale eder. Bant genişliği ise, sürünen merkezi kurun etrafında simetrik olabileceği gibi, alt ve üst yönlerde farklı genişliklerde (asimetrik) olabilir. Sürünen bant sistemin alışılmış sabit kur sistemlerinden farkı, kur üzerinde bir baskı oluştuğunda, gerekli ayarlamanın bir anda değil belirli aralıklarla ve sıklıkla yapılıyor olmasıdır. Ayrıca bu ayarlamalar arasında belirlenen limitler içinde dalgalanmasına da izin verilmektedir.
Sürünen Bantlar (Crawling Band) Sürünen bant sisteminin en önemli avantajı belirsizliği ortadan kaldırmasıdır. Sabit kurun hangi düzeyde olacağı önceden belli olduğu için ekonomik birimler davranışlarını buna göre ayarlayacaklardır. Bu sistemde kur taahhüdünün bulunması, para politikası üzerine bazı sınırlamalar getirmektedir. Para politikasının bağımsızlığı bant genişliğine göre değişir.
Sürünen Pariteler (Crawling Peg) Sürünen parite sistemi (crawling peg), ulusal paranın yabancı para(lar) karşısındaki değerinin, önceden ilan edilen sabit oranda veya belirli sayısal göstergelerdeki değişikliklere göre, periyodik bir şekilde ve küçük miktarlarda yeniden ayarlandığı bir kur sistemidir. Sürünen parite sisteminde ulusal paranın değeri sabitlenmiştir. Bu sabit değer, belirli aralıklarla ve küçük miktarlarda değiştirilmektedir. Döviz kurlarındaki artış oranı çoğunlukla fiyat endeksleri gibi objektif ölçülere bağlanmaktadır. Döviz kuru belirlenirken enflasyon farkı, ödemeler dengesi, büyüme hızı gibi temel makro değişkenler gösterge olarak kabul edilir. Bu nedenle bu döviz kuru rejimine göstergeye göre kur ayarlaması adı da verilir. Bu kur sisteminde, döviz kurlarında yapılacak değişikliğin hangi tarihte ve hangi oranda yapılacağı önceden bilinmektedir. Sürünen parite sisteminin temel hedefi, ekonomideki belirsizliğin azaltılmasına ve enflasyonun düşürülmesine yardımcı olmaktır. Bu sistemde merkez bankaları döviz kurunu önceden ilan edip sürekli küçük devalüasyonlar yapma yoluna giderek büyük devalüasyonlardan kaçınmayı amaçlarlar.
Sürünen Pariteler (Crawling Peg) Sürünen pariteler kur sistemi, sürünen sabit bantlar içinde dalgalı kur sisteminden daha katı bir yapıya sahiptir. Ayrıca, bu sistemde sürünen bantlar sisteminden farklı olarak bir dalgalanma aralığı yoktur. Bu nedenle, bu sistemde belirsizlikler daha azdır. Sabit kur üzerinde bir baskı oluşması halinde, gerekli ayarlamaların bir anda değil belirli aralıklarla ve sıklıkla yapılıyor olması bu sistemi diğer sabit kur uygulamalarından farklı kılmaktadır. Sürünen parite uygulamasının bir örneği “tablita sistemi”dir. Bu sistem, 1960 ve 1970’lerde Şili, Kolombiya ve Brezilya da uygulanmıştır. Sürünen parite sistemi 2000 yılı istikrar programıyla Türkiye’de uygulanmış, ancak 2001 yılının Şubat ayında yaşanan krizle birlikte bu uygulamadan vazgeçilmiştir.
Para Kurulu (Currency Board) Para kurulu sistemi, yerli paranın emisyonunun sabit bir kur üzerinden belirli bir rezerv paraya bağlandığı ve ulusal paranın ancak döviz karşılığı çıkartılabildiği (dolaşımda olduğu sürece de yabancı varlıklarla desteklendiği) bir sistemdir. Para kurulu sisteminde önceden belirlenen sabit kurun sürekliliği esastır. Para kurulu, kanunen, tedavüldeki kağıt para ve bozuk para miktarının %100’üne denk veya ondan biraz daha fazla (%105 veya %110’nu kadar) bir rezervi elinde tutar. Yüzde yüzün üzerinde rezerv tutmanın amacı, rezerv para cinsinden tutulan menkul kıymetlerin değer kaybına karşı bir korunma marjı oluşturmaktır. Para kurulunun kağıt ve bozuk para miktarını belirleme yetkisi ve ihtiyari para politikası izleme olanağı yoktur. Para kurulu tarafından yapılan tüm işlemler otomatik ve pasiftir.
Para Kurulu (Currency Board) Para kurulunda Merkez Bankası hiç bir özel ve kamu kuruluşuna (hazine ve bankalar dahil) kredi veremez. Para kurulu altında hükümet harcamalarının finansman kaynağı sadece vergiler ve borçlanmadır. Para arzının otomatik bir mekanizmaya bağlanması, ihtiyari para politikası izleme imkanın bulunmaması ve döviz kurunun sabitleştirilmesi, para kurulu sisteminde parasal disiplini sağlayan başlıca unsurlardır. Para kurulu siteminde merkez bankasının para yaratarak, bütçe açıklarını finanse etmesinin yasak olmasından dolayı mali disiplin sağlanmış olur.
Tam Dolarizasyon Dolarizasyon, ulusal paranın tedavülden kaldırılarak, baka bir ülke parasının yasal para olarak dolaşıma sokulduğu bir tür katı sabit kur uygulamasıdır. Dolarizasyon uygulamasına geçiş iki taraflı bir anlaşma veya tek taraflı bir karar ile gerçekleştirilebilmektedir. Dolarizasyon uygulamasıyla ulusal paranın terk edilmesi, diğer paralar karşısında ulusal paranın değerini gösteren bir döviz kurunun sürdürülmesi zorunluluğu da ortadan kaldırmaktadır. Diğer bir ifadeyle, dolarizasyon aslında “nasıl bir sistem kullanılarak döviz kurunun yönetileceği” sorusunu rafa kaldırmaktadır. Dolarizasyon’un kabulüyle para otoritesi para basma tekelini, parasını yasal para olarak kabul ettiği yabancı ülkeye devretmektedir. Bu döviz kuru rejimini seçen ülke Merkez Bankası, başka ülkenin parasını basamayacağı için bağımsız para politikası uygulama imkanını tamamen yitirmektedir. Merkez Bankasının para yaratma fonksiyonunun sona ermesi senyoraj gelirini de ortadan kaldırmaktadır. Bu uygulamada para arzı ödemeler bilançosuna göre otomatik bir şekilde belirlenmektedir. Diğer bir ifadeyle, ödemeler bilançosu fazlası para tabanında bir artışa yol açarken, ödemeler bilançosu açığı da bir azalmaya yol açacaktır.