1 Yaban Hayatı Bilgisi T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ORMAN FAKÜLTESİ ORMAN MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ Hazırlayan: Nail ÖZER Danışman: Doç Dr. Hamit AYBERK -Bahçeköy, AV VE AVCILIK ÜZERİNE
2 Neolitik Devrim: Gordon Childe ( ) Neolitik Devrim ya da Tarım Devrimi, insan topluluklarının ilk kez tarım yapmasıyla gerçekleşen ve bu toplumların sosyoekonomik yapılarında devrimsel dönüşümler yaratan süreçtir Bu geçiş, kabaca 2,5 milyon yıllık insanlık tarihinde çok önemli bir dönüm noktasına işaret etmektedir. Arkeolojik veriler, çeşitli bitki ve hayvan evcilleştirmelerinin dünya genelinde altı farklı bölgede, birbirinden etkilenmeksizin bağımsız olarak, 10 bin ile 7 bin yıl öncesinde gelişme gösterdiğini ortaya koymaktadır.
3 Bilinen en eski kanıtlar bu bölgelerin Güneybatı Asya, Güney Asya, Kuzey ve Orta Afrika ile Orta Amerika’nın, tropik ve subtropik kuşaklarında yer aldığını ortaya koymaktadır.
4 Sonraki bin yıl boyunca, o ana kadar insan toplulukların temel yaşam biçimini sürdüren küçük ve göçer avcı-toplayıcı gruplar, köy ve kasabalar kuran yerleşik topluluklara dönüştüler. Bu toplumlar, gıda maddesi olarak kullanacakları bitkileri yetiştirmekte uzmanlaşarak kendi doğal çevrelerini değiştirdiler. Doğada mevcut besin kaynaklarından yararlanırken artık, bu kaynaklar üzerinde hakimiyet kurdular. Kuşkusuz bu hakimiyet, oluşturdukları bilgi birikimi, kullanabildikleri teknoloji ve başta yağış olmak üzere bölgesel iklim koşulları tarafından belirlenen bir hakimiyetti.
5 Bir kişinin, tüketebileceğinden fazla gıda maddesi üretebilmesi (toplumsal artı ürün), nüfus artışına olanak sağladı, işbölümünü çeşitlendirdi, sanatın, mimarinin ve genel olarak kültürün gelişmesine olanak sağladı. Ayrıca toplumsal artı ürünün ortaya çıkması, özel mülkiyetin ortaya çıkmasına olanak sağladığı gibi yönetim biçimlerinin gelişmesini de zorunlu kılmıştır. Neolitik toplumların toplumsal artı ürün çıkarma kapasitesi yoktur. Bu tarıma dayalı neolitik toplumların, siyasi erki de içeren şekliyle tam gelişmiş örnekleri Orta Doğu’da günümüzden yıl öncesinden itibaren ortaya çıkan Sümer kentleridir. Bu kentler aynı zamanda tarih öncesi neolitik dönemin sonunu ifade ederler. Bu noktada tarihi yeniden yazan GÖBEKLİTEPE yıl geriden neolitik dönemi başlatmaktadır.
6 Neolotik Çağ Tanımı Taş Çağlarının sonuncusu olan Neolitik, Yeni Taş Çağı anlamına gelmektedir ve bazen Cilalı Taş Çağı olarak da adlandırılmaktadır. Ancak Neolitik Çağ’da yaşanan kültürel gelişmeler, taş aletlerdeki yeniliklerden çok daha fazlasıdır. Bu çağda tarım keşfedilmiş ve hayvanlar evcilleştirilmiştir. Neolitik, aslında başlangıç ve bitişi kesin tarihlerle sınırlanan bir dönem olmaktan çok tarımın başladığı ve hayvanların evcilleştirildiği bir kültür evresi olarak tanımlanabilir. Bu gelişmeler, dünyanın çeşitli yerlerinde farklı tarihlerde yaşanmıştır.
7 Tarıma geçilen bölgeleri ve tarımın yayılma hatlarını gösterir harita. Bereketli Hilal (günümüzden 11 bin yıl önce), Yangzi Nehri ve Sarı Nehir(günümüzden 9 bin yıl önce) and the Yeni Gine (9-6 bin yıl önce), Meksika (5-4 bin yıl önce), Amerika (5-4 bin yıl önce), Sahra altı Afrika (5-4 bin yıl önce), ABD doğu bölgeleri (4-3 bin yıl önce). EvreAlt EvreYıl (İ.Ö.) Çanak Çömlek Öncesi NeolitikÇanak Çömlek Öncesi Neolitik A (PPNA) Çanak Çömlek Öncesi Neolitik B (PPNB) Çanak Çömlekli Neolitik
8 Neden Neolitik Çağ? Sonrası mı? Homoerectus olduğumuz andan itibaren temel ihtiyaçlarımızı giderme ve avlanma (beslenme) genetiğimizde vardır.
9 Bilindiği üzere ahlâk, tarihsel olarak sürekli değişim halindedir. Yükselen değerler yönünde gelişme göstermesi halinde değişmeyen ahlâk ilkesi yoktur. Spartalıların özürlü doğan çocuklara uyguladığı davranış biçiminin, o devrin ahlâk değerleri ile bire bir kucaklaşmasını, içinde yaşadığımız topluma kabul ettirebilir misiniz? İşte bu aşamada etik devreye girerek bu davranışın salt iyi veya kötü olduğunu değil olayın köklerini irdelemek, nedenlerini araştırmak, bunların taraflılığını, sınıfsal yanlarını gün ışığına çıkarmak için çaba sarf eder. Bir anlamda topluma ışık tutarak insanların ahlâksal yönden yücelmelerine destek verir. Toplum bilincinin yeterince oluşmadığı koşullarda, sınırları göreceli kavramlar üzerine belirlenmiş toplumsal yargılar başta olmak üzere, yaşamı düzenlemek için yasama organları tarafından çıkartılmış kanunlar bile, son derece hassas bir denge üzerine kurulmuş ekosisteme istemeden de olsa tecavüz edebilmektedir. Eylemini ekosistem içinde yürütme zorunluluğu olan avcı bu olumsuz koşullardan cesaret almayacak, bunun tam aksine bu kötü gidişi önleme yolunda çaba sarf edecektir. ACABA ÖYLE Mİ YAPIYORUZ?
10 Özellikle tabiat şartlarına karşı çok duyarlı olan yaban hayvanlarının durumu bu konumdan en çok zarar görenlerdir. İşte bunun için
11 Özetle; yüksek ahlâki değerler taşıyabilmek ve insana özgü genetik mirasımız olan avcılığı evrensel değerlerle bezenmiş olarak gelecek kuşaklara aktarabilmek, “sürdürülebilir avcılığı temin maksadıyla her alanda sürekli eğitimi” gündemde tutmak, ana hedefimiz olmalıdır. Acımasız bireyler yerine, sorumluluğunun idraki içinde olan avcılara, Merhametsiz bir avcı kimliği yerine, şefkatli bir avcıya, Acımasız bir predetör yerine sağduyulu bir regülatöre, Kanunlara karşı çıkmayı marifet sayan bir kimlik taşımak yerine, arzu ve gereksinmelerini yasaların kendisine tanıdığı haklar çerçevesi içinde kullanan bir avcıya, Sistemin aksaklıklarından faydalanan oportünist (fırsatçı) bir avcı olmak yerine, sağduyu sahibi bir avcıya, Yerel göstergelerin veya yükselen değerlerin yerine, tüm dünyanın ve tüm zamanların kabul ettiği evrensel değerleri kendisine ilke edinmiş bilinçli avcılara şimdi, her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
12 “Kendisini büyüleyen hayvana ölüm getirecek olan davranışlardan önce her gerçek avcı, vicdanının derinliğinde bir sızı duyar. Avcılık bir canlıyı öldürmenin diğer canlıya zevk verdiği tek normal durumdur. Avcılığı spor olarak bir düzen getirip yönlendiren o kaçınılmaz eşitsizlik faktörünü kabul etmek bana daha ince bir gerçekçilik gibi geliyor. Ölçü olmayan yerde hiçbir şeyin erdemi yoktur. Avcı, öldürmek için avlanmaz, avlanmak için öldürür. Doğanın büyüleyici gizi, avcılığın gerçeğinde, canlılar arasında önlenemeyen hiyerarşide saklıdır.” José Ortega Y. Gasset Avcılık Üzerine
13 AVCILIĞIN BASAMAKLARI Farklı yaş gruplarına sahip avcıların sergiledikleri davranış biçimleri genellikle değişiktir. Avcının zaman içinde giderek incelik ve tecrübe kazanması, onun daha zor avların peşine düşmesine sebep olur. Günümüz antropologlarından Carleton Coon “bedensel ve akılcıl değişimin sağlanabilmesine yetecek sürenin henüz geçmemiş olduğunu” söylemektedir. Yani bizler, beden ve ruh olarak taş devri atalarımızdan farklılaşacak zamana henüz sahip olmadığımızdan onlara benzer durumdayız.
14 Wisconsin Üniversitesi profesörlerinden Robert Jakson ve Robert Norton tarafından 1970'li yıllar sonlarında 1.000'in üzerinde avcı ile görüşme sonucu gerçekleştirilmiş çalışma sonuçlarına göre, avcıların avla ilgili davranış gelişimleri beş ayrı basamakta gruplanabilmektedir.
15 1- ÖĞRENME BASAMAĞI 2- SINIRLARA ULAŞIM BASAMAĞI 3- TROFE BASAMAĞI 4- METOT BASAMAĞI 5- SPORTMENLİK BASAMAĞI
16 Öğrenme Basamağı'nın geçilmesi için gerekecek maksimum süre, formal eğitim almak koşulu ile en fazla 2 yıldır. Sınırlara Ulaşım Basamağı için de aynı sürenin geçmesi uygun olabilir. Avcının, Trofe Basamağı ve Metot Basamağı'nın gereklerini uygulayabilmesi için toplam 6 yıl gibi bir süreye ihtiyacı vardır. 10 yıllık bir avcı Sportmenlik Basamağı'nın sınırlarına ulaşmıştır. 30 senelik avcı olmasına rağmen av sohbetlerini “hâlâ, kaç tane vurduğu üzerine” koyulaştıran bir avcı varsa o ortamdan hızla uzaklaşılmalıdır.
17 1-ÖĞRENME BASAMAĞI Avcının ana amacı, nişan alma ve atışla ilgili becerisinin geliştirilmesi ve gelişmiş durumunu başarı ile çevresine gösterebilme çabalarını kapsar. 2- SINIRLARA ULAŞIM BASAMAĞI Ana amaç, yasal kurallarla belirlenen sınıra kadar ulaşmak için fazla av yapmak ve avcılık yeteneğini kendine ve yakın çevresine ispatlamaktır. Öğrenme basamağını geçen avcı, bu basamakta müthiş bir enerji sarf eder.
18 3- TROFE BASAMAĞI Bu basamakta ana amaç, rastgele bir av değil, avlanabileceğinden emin avlar arasında dikkatle seçilmiş, belirgin özelliği olan birinin avlanmasıdır. Bu özellik bazen göze çarpacak kadar fazla gelişmişlik (Büyük trofe) olabileceği gibi bazen de normal yaşama devam edemeyecek kadar güçsüzlük sergileyen bir hayvan da olabilmektedir. Bu noktada geçerli kural, belirgin olarak avcı tarafından üretilmiş değer yargılarıdır. Ava gitme sayısı azalırken rafine zevkler çoğalır. Kurulan yemek sofraları geçmiş yıllara göre belirgin bir gelişme göstermiştir. Geçmiş zaman dilimleri içersinde her türlü koşulda yemek yiyen avcı, şimdilerde seçicidir. Av sohbetlerinde geçmişe dönük özlem dolu söylemler ağırlık kazanmaya başlar. Avcının, avlağa sürekli olarak fotoğraf makinesi götürme arzusuna bu basamakta rastlanır.
19 4- METOT BASAMAĞI Avcı, beceri gerektiren ve dolayısıyla ava daha fazla kaçıp kurtulma olanağı sağlayan avlanma metotlarına yönelmektedir. Bu basamağa ulaşmış avcılar kullandıkları silahların kalibrelerini küçültürler. Örneğin 12 çaplı bir silah yerine 16 çaplı veya çok daha küçük çaplı silahlara (20 veya 36) kendi özgür iradeleri ile yönelirler. Avlanmaya gittiği bölgenin sosyal ve ekonomik değerleri hakkında bilgi toplama ihtiyacı bu basamakta başlar. Avlanma süresi, gün içinde olduğu gibi yıl içinde de kısalmıştır. Geçmişi sorgulamanın başlangıcı, metot basamağının son yıllarıdır.
20 5- SPORTMENLİK BASAMAĞI Bu basamakta, uzun yıllar boyu yürütülen ve avlarda üretilmiş ve geliştirilmiş değer yargıları, doğa ile ilgili denge kavramları, yaşama verilen değer, yaşam armonisi, doğa ve yaşam sevgisi gibi ana öğeler etken rol oynar. Bu basamağa ulaşmış avcılar avcılığın doğru kulvarlarda gelişimi, yaban hayatının doğal sürekliliğinin korunması gibi konularda zaman ve para harcamayı seçmektedirler.
21 5- SPORTMENLİK BASAMAĞI Doğa ile uzun yılları kapsayan diyalektiği, hayatın sadece kısa bir oyun olduğunu, kendisine yüklenen rolün önemini de ona öğretmiştir. Yaşamın yadsınmaz bir gerçeği olan ölümün, bir tetik düşürme süresi kadar kısa bir zaman dilimi içinde ona ulaşabileceğinin artık bilincindedir. Ardında bırakması gerekenleri, şimdilerde daha iyi algılayabiliyordur. Bu basamaktaki avcının ulaşmak istediği nihai hedef, geçmişteki kazanımlarının gelecek nesillere bir disiplin içerisinde aktarılmasını temin etmektir.
22 Ruhsatlı silahı, sahibi taşır ve kullanır. Mesuliyet ruhsat sahibine aittir. Silahını asla acemi, ehliyetsiz, alkollü, ceza ehliyeti olmayan ve 18 yaşından küçüklere silah verilmez! Tüfek baston değildir! Herhangi bir hayvanı net görmeden her kıpırdayan çalıya ateş etmeyin! Silah elde taşınır. Tüfek askınız varsa namlu yukarı bakacak şekilde taşınmalıdır. Evde kilitli dolapta, mühimmatından ayrı bir şekilde tutulur. Araçla taşınıyorsa özel taşıma çantasında bagajda taşınmalıdır. Mutlu olmak için cahil olmak gerekir! Tüfeğin emniyette olması tetiği kilitler, horozu değil. Sert bir darbe alan dipçik kısmı, tüfeğin ateşlenmesine sebep olabilir. Yeni alınmış bir tüfeğin bakım ve kullanım kılavuzunu mutlaka 6 ayda bir okuyun! Unuttuğunuz bir şeyler olabilir. Daha fazlasını ele geçirme arzusu, beraberinde daha çok mutluluk getirmez. Sadece ölüm ve yasal külfet getirir! “Tüfeği, Şeytan Doldurmaz! Bilgisizlik ve Dikkatsizlik Doldurur.”
23 HAYVAN HAKLARI (HAYTAP: Hayvan Hakları Federasyonu) Hayvan hakları, hayvanların insancıl muamele görmelerini sağlayan haklar. Özellikle hayvanların tıbbi ve kozmetik deneylerde kullanılması, derisi için öldürülmesi, eğlence için avlanması ve hayvancılık sektöründe uygunsuz alanlarda yetiştirilmesi, hayvan hakkı ihlalleri olarak tanımlanmaktadır. İnsan Hakları var da Hayvan Hakları yok mu?
24 Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi, 15 Ekim 1978 tarihinde Paris'teki Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Merkezi'nde düzenlenen bir tören ile ilan edildi. Bu metin, 1989 yılında Hayvan Haklar Birliği tarafından tekrar düzenlenerek 1990 yılında UNESCO Genel Direktörü'ne sunulmuş ve aynı yıl halka açıklanmıştır. Türkiye'de hayvan hakları 2004 yılında 5199 sayılı yasa ile koruma altına alınmıştır. Hayvanların, doğanın onlara tanıdığı yaşama haklarını korumak için gerekli hükümler yasal güvenceye alınmış ve bu hükümleri ihlal edenlere çeşitli cezalar verilmesi öngörülmüştür.
25 AV VE YABAN HAYATI YÖNETİMİ Türkiye’de av ve yaban hayatı Orman ve Su işleri Bakanlığı adına Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından yönetilmektedir. Yaban hayatı kendi kuralları olan bir birlikteliktir. Bu birlikteliğin doğal dengesi bitki ve hayvan türleri arasındaki rekabet oluşturmaktadır. İnsanoğlu eşit koşullarda olmayan müdahalesi ile bu dengeyi bozabilmektedir(Antropojen etkisi). Bu nedenle, av ve yaban hayatı yönetim planlarının yaban hayatının sürdürebilmesi için insan baskısının asgariye indirilmesini hedeflemiş ve ekosistem taşıma kapasitesi üzerindeki hayvanları tespit ederek faydalanmaya sunmayı amaçlamıştır.
26 AV VE YABAN HAYATI YÖNETİMİ TC yüzölçümü km’ dir. %3’ü Avrupa kıtasında (Trakya), kalanı ise Asya kıtasındadır. Fauna ve flora açısından komşu ülkelerin neredeyse toplamını geçmektedir. Nüfusunun %65’i şehirde yaşamaktadır. Yaklaşık nüfusu ise 75 milyon kişidir.
27 SULAK ALANLAR VE GÖÇMEN KUŞLAR Ülkemizin sulak alanları ha 3000 civarında sulak alanın 135’i uluslar arası sözleşmelerle korunmaktadır. Batı Palearktik ve Afrika arasında her yıl hareket eden milyonlarca göçmen kuşun 3 büyük göç yolundan ikisi bizim ülkemizden geçmektedir ’den fazla yırtıcı kuş Doğu Karadeniz bölgesinden Çoruh Nehri üzerinden geçer! Doğu Anadolu’daki sulak alanlara iniş yapar! (Tabi kaldıysa…)
28 BİR KARŞILAŞTIRMA: FRANSA-TÜRKİYE
29 BİR KARŞI LAŞTIRMA FRANSA-TÜRKİYE
30 BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK 11000’DEN FAZLA BİTKİ (3000’İ ENDEMİK) 165 MEMELİ 472 KUŞ 716 BALIK 141 SÜRÜNGEN KITA AVRUPA’SINDA BİTKİ VE 500 KUŞ türü olduğu düşünülürse, yüzölçümü Dünya’nın % 0.1’ine tekabül eden Türkiye’nin biyolojik çeşitliliği çok fazladır.
31 BİR BAYKUŞ HİKAYESİ Baykuşlarda yavrulara yuvada ana bakar. Baba ise sürekli çevreden fare avlayıp yuvaya getirir. Ana da bu fareleri parçalayıp yavrulara yedirir. Eğer baba ölecek olursa ana ve yavrular yuvada açlıktan ölür. Eğer ana ölürse baba sürekli yuvaya fare yakalayıp getirir, ancak bunları parçalayıp yediremediği için yavrular açlıktan ölür. Çocuklarınızın açlıktan ölene kadar evde sizi beklediğini düşünün! Baykuşlar; sürekli fare, akrep, böğü gibi canlıları toplayıp yakalar, bunların çoğalmasına engel olurlar. Böylelikle insan için çok daha sağlıklı bir çevre oluşmasına katkıda bulunurlar. Baykuşların uğursuz olduğu fikrine asla kapılmayın! Çevrenizi haşarattan kurtarmak istiyorsanız ona daha çok sahip çıkın.
32 KUŞLAR Dünya üzerinde kadar kuş türü vardır. Türkiye’ de bu güne kadar 472 kuş türünün yayılışı kaydedilmiştir. Üç büyük göç yolunun ikisi ülkemiz üzerinden geçmektedir. Dünya ortak mirası olan yaban hayatına sahip çıkmak için Bern, CITES, Ramsar gibi pek çok uluslar arası sözleşmeye imza attık. MAK tarafından alınan kararla 472 tür içinden sadece Ek Liste III’te yer alan 31 kuş türünün avına belli sürede ve sayıda izin verilmektedir.
33
34
35 MEMELİLER Dünya üzerinde 5000’den fazla, Türkiye’de ise 165 kadar memeli türü yaşamaktadır. Bunlardan 6 tanesi Türkiye’ye özgüdür. Yedi adedinin avlanmasına izin verilmektedir.
36
37 AV TURİZMİ İzinleri acenteler kanalıyla gerçekleştiriliyor. 10 günlük özel izinli sürelerle av yapılıyor. Türkiye’de özel izinle avına izin verilen büyük av hayvanları: Ursus arctors: Ayı Canis lupus. Kurt Sus scrofa: Yaban Domuzu Cervus elaphus: Kızıl Geyik Dama dama: Ala Geyik Capreolus capreolus: Karaca Gazella marica: Ceylan Gazella gazella: Dağ ceylanı Rupicapra rupicapra: Çengel Boynuzlu Dağ keçisi Capra aegagrus: Yaban Keçisi Ovis gmelinii: Yaban Koyunu Ovis gmelinii anatolica: Anadolu Yaban Koyunu
38 BEŞ BÜYÜK AV SİZCE HANGİ HAYVANLAR OLABİLİR?
39 Beş Büyük Av Loxodonta africana: Afrika fili Diceros bicornis: Kara Gergedan Syncerus caffer: Afrika Mandası Panthera leo: Aslan Panthera pardus: Leopar Ek olarak zürafa, sırtlan ve su aygırı da listeye dahil edilebilir. Tabii ki Şimdi YASAK!! ve KORUMA ALTINDA
40 AV VE YABAN HAYATI YÖNETİMİ DKMPGM 7 daire, 41 şube müdürlüğü; Taşra teşkilatı15 bölge müdrlüğü, 81 il müdürlüğü, 10 milli park müdürlüğü ve 105 şeflik bulunmaktadır. Toplam 1784 personel çalışmaktadır sayılı kanun kapsamında uygulayıcı olarak, Orman ve Su İşleri Bakanlığı; Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, özel avlak sahipleri ve avcı kuruluşlarından seçilen üyeler Merkez Av Komisyonun almış olduğu kararlar çerçevesinde gerçekleştirir.
41 Avına izin verilecek ve korunacak türlerin belirlenmesi Av hayvanı gruplarına göre bölgesel avlanma sezonunun belirlenmesi Avcı başına tür bazında avlanma miktarının belirlenmesi İzin verilen avlanma yöntemlerinin belirlenmesi Avlanma zamanı ve izin verilen günlerin belirlenmesi
42 Ülkemizde Orman ve Su iŞleri Bakanlığı’nca 12 memeli ve 134 kuş av hayvanı olarak belirlenmiştir sezonu için 7 memeli ve 31 kuş türünün MAK kararları doğrultusunda yerli avcılar tarafından avlanmasına izin verilmiştir. İzin gün ve saatleri şöyledir: Çarşamba, Cumartesi, Pazar ve resmi tatil günlerinde gün doğumundan bir saat önce ve batımından bir saat sonraya olan ki sürede avlanma izni verilmektedir. Büyük memelilerin avına, av turizmi kapsamında Orman ve Su İşleri Bakanlığı izin vermektedir.
43 1.Avcılık 2.Sportif olta balıkçılığı 3.Atmacacılık 4.Fotoğrafçılık FOTOĞRAFÇILIK Ödülleri 3500TL, 2500TL,1500TL, Mansiyon (on adet) 750TL, Sergileme (elli adet) 100 TL Ülkemizdeki avcılık anlayışı 4 ayrı kolda gelişmektedir;
44 1.Ödülü: Giray Kocaman Carpa aegagrus: Yaban keçisi, Tunceli Mazgirt
45 2. Ödülü: Ömer Furtun Canis lupus: Kurt, Bolu Dörtdivan
46 3. Ödülü: Taner Yılmaz Natrix natrix: Küpeli Yılan, Antalya
47 Mansiyon Ödülü Alan Fotoğraflar
48 KAYNAKÇA www. wikipedia.com “Türkiye’nin Av Hayvanları” DKMPGM Yayınları Cep Kitapçığı “Türkiye’de Av ve Yaban Hayatı” DKMPGM Yayınları Tanıtım Kitabı “Yeşil Mavi” Teknik Bülten 2014 Tür Koruma Özel Sayısı DKMPGM Yayınları
49 Dinlediğiniz için teşekkürler…