OSMAN HAMDİ BEY ÜLKEMİZE MÜZECİLİK
2009 8.SINIF SBS SINAV SORUSU 6. Yukarıdaki tablo 1906 yılında Osman Hamdi Bey tarafından yapılmıştır. Tablonun adı “Kaplumbağa Terbiyecisi” dir. Bu tabloyla ilgili aşağıdaki cümlelerden hangisi kişisel düşünce içermektedir? A) Duvara yansıyan ışık pencereden gelmektedir. B) Pencerenin üstündeki duvarda çatlaklar vardır. C)Adamın elleri arkasındadır ve bir ney tutmaktadır. D) Sağdaki iki kaplumbağa yapraklara yaklaşmaktadır.
Müze Nedir? Kültürel ya da tarihsel değeri olan nesnelerin toplanarak sergilendiği yerlere müze adı verilir. Müzeler, toplumların bilim ve sanat ürünleri ile yer altı ve yer üstü zenginliklerini sergilemek amacıyla oluşturulmuş kurumlardır. Yüzyıllar boyunca toprak altında saklı kalmış tarihî eserlerin gün ışığına çıkarılarak sergilenmesi, toplumu oluşturan bireylerin geçmişi daha iyi tanımalarına olanak sağlar. Ayrıca müzeler, toplumu aydınlatmak amacıyla insan soyunun gelişimi, doğa olaylarının oluşumu ve teknolojinin geçirdiği değişim gibi konularda araştırmalar yapan bilimsel merkezlerdir.
Müzenin Amacı Müzeler, tarihin eski dönemlerinde yaşamış toplumları bilim ve sanat açısından inceleyerek, hem günümüzü hem de geleceği aydınlatmak amacını taşıyan kurumlardır. Müzelerde bulunan nesnelerin anlam ve önemi müze içinde ve dışında yazılı ve sözlü olarak, ayrıca rehber eşliğinde yapılan gezilerle açıklanır. Böylece, ziyaretçilerin müzede yer alan eserler hakkında ayrıntılı bilgi edinmeleri sağlanır. Sergiledikleri geçmişe ait eserlerle, ülkelerin ulusal değerlerinin oluşmasına önemli katkılarda bulunan müzeler, aynı zamanda etkin katılım ve kalıcı öğrenmeyi sağlayan eğitim kurumlarıdır.
Tarihte Müze Müzecilik,kavram olarak 17.yüzyılda ortaya çıkmıştır.İlk müze yapısı İtalya'daki Uffizi Galerisi'dir.İlk bilim müzesi olarak ise,1683 de Oxford Ashmolean Müzesi kurulmuştur.1819 da Madrid Prado Müzesi,daha sonra Berlin,Hermitage ve Belvedere Müzeleri ile Amerika'da Philadelphia ve Charleston Müzeleri açılmıştır.Müzecilik konusuna bilimsel yaklaşım,20.yüzyılın ilk çeyreğinde,teknolojinin katkısı ile gerçekleşmeye başlamıştır.
Türkiye'de Müzecilik Müzedeki yapıtların saklanması, korunması ve sunulması için gerekli teknik bilgileri içeren bilimsel çalışma alanına müzecilik adı verilir. Müzecilik; müzenin kurulması, müzede yer alan eserlerin kimin tarafından ne zaman yapıldığının belirlenmesi, sınıflanması, gerekliyse onarılması ve ısı, nem gibi dış etkenlerden korunması gibi konularda faaliyet gösterir. Ülkemizde müzecilik, 19. yy. ortalarında başladı. 1846 yılında, Sultan Abdülmecit'in emri ile, bazı eski eserler ve eski silâhlar Aya İrini Kilisesi'nde toplandı. Daha sonra1868 yılında, Ali Paşa'nın sadrazamlığı sırasında, bu kilise ve içerisindeki eserler "Müze-i Hümâyûn" adı altında ilk müze olarak açıldı. Bu dönemde Maarif Nezareti, Osmanlı Devleti sınırları içerisinde bulunan tüm tarihî eserlerin İstanbul'a gönderilmesi konusunda bir emir yayınladı. 1881 yılında, Osman Hamdi Bey müze müdürü olunca, gerçek anlamda müzecilik çalışmaları başladı. Osman Hamdi Bey 1883 yılında eski eserlerin yurt dışına çıkışını önleyen "Eski Eserler Kanunu"nu hazırladı. Yine bu dönemde, Anadolu'daki kazılar denetim altına alındı. Müzecilik, özellikle Atatürk'ün ilgisiyle, Cumhuriyet Dönemi'nde büyük önem kazandı. Atatürk'ün emri ile, bir yandan yeni müzeler kurulurken bir yandan da bazı tarihsel anıt ve yapılar müze olarak kabul edildi. Yine bu dönemde, müzecilik ayrı bir bilim dalı olarak ortaya çıktı. 1945 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel, bugün Anadolu'yu bir açık hava müzesi durumuna getiren önemli çalışmaların temelini attı. Ülkemizde son yıllarda, müzecilik alanında önemli çalışmalar yapılmaktadır. Bugün yurdumuzun her ilinde ve ilçelerimizin bazılarında halka açık müzeler yer almaktadır.
Osman Hamdi Bey (30 Aralık 1842-24 Şubat 1910) Osmanlı ve batı kültürleriyle eğitilerek yetişmiş bir teknik ve siyaset adamı olan Sadrazam İbrahim Edhem Paşa'nın en büyük oğludur. 1842 tarihinde İstanbul'da dünyaya geldi. İlkokul öğrenimini Beşiktaş'taki bir okulda yapan Osman Hamdi, 1856 yılında Maarif-i Adliye okuluna başladı. 1860 yılında hukuk öğrenimi için Paris'e gönderildi. Bu öğrenimi yanında, o devrin ünlü ressamlarının atölyelerinde çalışarak iyi bir resim eğitimi gördü. 1869 yılında ülkesine döndüğünde Bağdat İli Yabancı İşler Müdürlüğü görevini genç yaşında üstlendi. 1871'de İstanbul'a dönünce Saray Protokol Müdür Yardımcılığına getirildi. Devletin üst kademelerinde çeşitli görevler yapan Osman Hamdi Bey 11.9.1881 tarihinde İmparatorluk Müzesi (Müze-i Hümayun) Müdürlüğüne atandı. Bu göreviyle kendi yaşamında olduğu gibi, Türk müzeciliğinde de yepyeni ve verimli bir dönem açılmış oldu. 1883'de Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisini (Güzel Sanatlar Okulu) kurarak bu okulun müdürlüğünü de üstlendi. 1884 yılında eski eserlerin yurt dışına çıkarılmalarını yasaklayan ve o gün için Türk müzeciliği ve eski eserlerin korunması bakımından büyük bir adım olan Asar-ı Atîka Nizamnamesi'ni çıkararak uygulamaya koydu. Osman Hamdi Bey Nemrud Dağı, Lagina Tapınağı ve Sayda'da kazılar yaptı. Sayda kazısında bulduğu ve arkeoloji dünyasının baş yapıtları kabul edilen, aralarında İskender Lahti'nin de bulunduğu lahitler ve diğer eserlerin sergilenmesi için, büyük bir ileri görüşlülükle ilk Türk müze binası olan bugünkü İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin 1881 yılında temelin attı ve 1891'de hizmete açtı. Müzecilik çalışmaları ile birlikte resim çalışmalarını da sürdüren Osman Hamdi Bey doğu anlayışı ile yaptığı figürlü kompozisyonları ile Türk resim sanatının başarılı bir temsilcisi oldu. Resimleri yerli ve yabancı birçok müze ve koleksiyonlarda yer almaktadır. Osman Hamdi Bey 24.2.1910 tarihinde İstanbul Kuruçeşme'deki yalısında hayata gözlerini kapadı.
TÜRBE TEMASI
KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ
SİLAH TACİRİ (SEYFİ KATI)