2. Nezaket
Nezaket, insanlara nazik ve ince davranmak, görgü kurallarına uymak gibi anlamlara gelir. Nezaket sahibi insan sadece kendini düşünen değil, toplum kurallarına ve insanların haklarına da uygun davranan kimsedir.
Çevresine karşı duyarlı ve ince düşünceli olarak hareket eder Çevresine karşı duyarlı ve ince düşünceli olarak hareket eder. Çevresindeki insanlar onun söylediği sözlerden, yaptığı hareketlerden incinmez. Çünkü nazik insan kaba saba davranarak çevresindekilerin kalbini kırmaz.
Peygamber Efendimiz nezaket bakımından da insanların en üstünüydü Peygamber Efendimiz nezaket bakımından da insanların en üstünüydü. Sadece ailesine ve yakınlarına değil, çevresindeki herkese karşı nazikti. Söz ve davranışlarında çok kibar ve ağırbaşlıydı. Günlük konuşmalarında, evde, sokakta, insanlar arasında adaleti sağlarken, hataları düzeltirken ince düşünür ve buna göre davranırdı.
Kimseyle kızarak konuşmaz, birinin bir yanlışını düzeltecekse o kişinin ismini söylemeden bütün topluluğa hitaben, “Bana ne oluyor ki ben sizi şöyle yaparken görüyorum.” diyerek suçu işleyen kişi sanki kendisiymiş gibi davranırdı. Hata yapan kişilerin, kimse fark etmeden, hatalarını düzeltmelerine fırsat verirdi. Kimseye hakaret etmez, onları azarlamaz, kimseyle kaş göz işaretiyle dalga geçmezdi.
Hz. Muhammed (s.a.v.) Müslümanlara kaba saba olmamayı ve güvenilir bir insan olmayı tavsiye ederdi. “Bir gün sahabenin birinin sorduğu, ‘Ya Resûlallah, İnsanların en hayırlısı kimdir?’sorusuna Peygamber Efendimiz, ‘Dilinden ve elinden Müslümanların güvende olduğu kimsedir.’şeklinde cevap vermiştir.”
Peygamberimiz, “Kullarıma söyle en güzel sözü söylesinler Peygamberimiz, “Kullarıma söyle en güzel sözü söylesinler...” diyen Rabb’imizin sözlerini her zaman uygulamış, sözlerini seçerek güzelce söylemiştir. “Yarım hurmayla da olsa cehennemden korunun. Onu bulamazsanız güzel sözle cehennemden korunun.” buyurarak güzel sözün insan için dünyada ve ahirette kazanç olacağını bildirmiştir.
Peygamberimiz insanlar arası ilişkilerde saygıyı ön planda tutmuş, bir olayı büyüklerinden önce anlatmak isteyen genç bir sahabeyi uyararak sözü büyüklerine bırakmasını hatırlatmıştır.
Peygamber Efendimizin nezaketini onu yakından tanıyan, hizmetinde bulunan Enes b. Mâlik bize ayrıntılarıyla anlatmıştır. Enes’in çocukluğu ve gençliği Peygamberimizin yanında geçtiğinden Enes insanlara nasıl davranacağını ve daha birçok görgü kuralını Efendimizden öğrenmiştir.
Peygamber Efendimizin dönemindeki insanların bazıları nezaket kurallarını bilmiyor, bazen de unutuyorlardı. Efendimiz onları davet ettiğinde gelirler, saatlerce gitmezlerdi. Böyle zamanlarda Peygamberimiz onlara asla gidin demez, dolaylı bir şekilde rahatsızlığını belli ederdi.
Onlar da Efendimizin tavrını fark edince giderlerdi Onlar da Efendimizin tavrını fark edince giderlerdi. Peygamber Efendimiz çevresindeki insanlara sadece ibadet ilkelerini değil, hayatı güzelleştiren görgü kurallarını da öğretiyor ve onlara örnek oluyordu.
Evine girdiğinde “Esselâmü Aleyküm” diyerek selam verir, ailesi de “Ve aleykümüsselâm ve rahmetullahi ve berekâtühü” diyerek selamını alırlardı. Sonra Peygamberimiz, “Nasılsınız?” diye hal hatır sorar, onlar, “Allah’a hamd olsun, iyiyiz. Anamız babamız feda olsun, siz nasılsınız Ya Resûlallah?” dediklerinde, Peygamberimiz, “Allah’a hamd olsun, ben de iyiyim.” buyururlar, Allah katında insanların en değerlisinin, karşılaştıklarında ilk selam veren olduğunu söylerdi.