Ekonomik kalkınma, büyüme ile birlikte ortaya çıkan yapısal değişimler sürecidir. Ekonomik kalkınma, büyüme ile birlikte bir toplumda eğitim,sağlık ve beslenme olanaklarının yaygınlaştırılması ve iyileştirilmesi, mevcut üretim faktörlerinin miktarının yanı sıra kalitesinin artırılması, toplumun temel ihtiyaçlarla donatılması, bölgesel ve uluslararası gelişmişlik farklılıklarının giderilmesi, toplumsal ve bireysel kararlarda duygusallığın yerine akılcılığın ön planda tutulması ve sosyo-kültürel dokunun geliştirilmesi sürecidir. Her hakkı saklıdır. İ.BARAY - H.A.EGELİ - M.TUNÇ-B.KARŞIYAKALI
KALKINMANIN TANIMI Kalkınma belirli bir durumdan daha iyi bir duruma yönelen dinamik bir harekettir. Kalkınma, düşük fert başına gelir (per capita income) düzeyinden, yüksek fert başına gelir düzeyine ulaşmaktır. Kalkınma bir yapı (structure) değişikliği, yani bir yapıdan diğerine geçiştir. Kalkınma, toplumsal davranışlarda, alışkanlık ve değer yargılarında bir değişmedir. Kalkınma , reel gelir artışıdır. Kalkınma, eğitim anlayışının değişmesidir. Kalkınma yeni bir üretim fonksiyonu olup, emeğin verimini artırmaktır. Her hakkı saklıdır. İ.BARAY - H.A.EGELİ - M.TUNÇ-B.KARŞIYAKALI
Mal ve Faktör Piyasası Yapısı Ekonomik Yapı Öğeleri Üretim Yapısı Mal ve Faktör Piyasası Yapısı Talep Yapısı Üretim Fonksiyonu Piyasaların Altyapısı İhtiyaçların Yapısı Rekabet ve Tekelleşme Eğilimleri Demografik Özellikler Altyapı Donanımı Tüketim Kalıpları İşbölümü ve Uzmanlaşma Arz ve Talep Esnekliği Değer Yargıları Mülkiyet Yapısı İç Piyasaların Yeterlilik Düzeyi Gelir Düzeyi Üretim Deseni Rekabet Yapısı Firma Ölçekleri Sektörel ve Bölgesel Bağlantılar Mal, Hizmet ve Faktör Fiyatları Bütünleşme ve Globalleşme
Kalkınma tanımlarının çelişik yönleri Üretilen mal ve hizmet miktarının artışı, yüksek bir refah düzeyinin göstergesi olmayabilir. (Bugün FBDG’i $37.691 (2011) olan ABD’de bile milyonlarca insan evsiz olup, sokaklarda yaşamaktadır. 2011 yılında Türkiye’de FBDG’in $5.741 olduğu düşünüldüğünde sonuç daha çarpıcı bir hal almaktadır.) Tüketilen mal ve hizmet miktarının artışı, yüksek bir refah düzeyinin göstergesi olmayabilir. (Günümüz azgelişmiş ülkelerinde (AGÜ) (LDC, Less-Developed Countries) gösteriş-etkisi (Demonstration-Effect) ile tüketim, aşırı tüketim kalıpları, yanlış inanç ve değer yargıları ve israf, kalkınmanın önemli engelleyicileri arasında yer alır). Üretim faktörlerinin miktarsal artışı veya ekonomik kaynakların çokluğu kalkınma için yeterli değildir. (Günümüzde AGÜ’lerin çoğunun sahip olduğu ekonomik kaynaklar, gelişmiş ülkelerinkinden (GÜ) (DC,Developed-Countries) fazladır. AGÜ’ler,kaynak zengini; ancak organizasyon fakiri olduklarından bu zenginlikten yararlanamamaktadırlar). Her hakkı saklıdır. İ.BARAY - H.A.EGELİ - M.TUNÇ-B.KARŞIYAKALI
Kalkınma tanımlarının çelişik yönleri (devam) Tüm kalkınma tanımlarının ortak özelliği, insana yönelik (for human) olmasıdır. (Her ülke aynı dünyada bulunduğundan kalkınma, insan içindir. Ne var ki, günümüzde kalkınma süreçlerinde GÜ’ler, AGÜ’ler üzerindeki politik ve ekonomik baskılarını artırmaktadırlar. 18. ve 19.yüzyıldaki doğal kaynaklara dayalı klasik sömürgecilik anlayışı, bugün yerini çağdaş sömürü anlayışına terk etmiş bulunmaktadır). Büyüme ile birlikte ortaya çıkan her yapısal değişim kalkınma değildir. (Kalkınmadan söz edebilmek için yapısal değişim sürecinin toplum yararına ortaya çıkması gereği vardır. Örneğin büyüme hızı pozitif olduğu halde toplumda fırsat eşitsizlikleri yaygınlaşıyor, gelir dağılımı bozuluyor, demokratik hak ve özgürlükler kısıtlanıyor ise, bu ekonomi büyümekte; ancak kalkınamamaktadır). Her hakkı saklıdır. İ.BARAY - H.A.EGELİ - M.TUNÇ-B.KARŞIYAKALI
BİR BİLİM OLARAK KALKINMANIN ÖZELLİKLERİ KalkInma çok-yönlü (multi-diciplinary, inter-diciplinary) bir bilim dalıdır. KalkInma, hetorojen (hetorogenous) bir bilim dalıdır. Kalkınma, insan ve toplum yararına bir bilim dalıdır. Kalkınma, yalnızca sayısal (niceliksel,quantitative) olmayıp, aynı zamanda niteliksel (qualitative) boyutlu bir bilim dalıdır. Kalkınma, -her bilim dalında olduğu gibi- kendine özgü bir terminolojiye sahiptir. Kalkınma, henüz kuramsal (teorik) bütüncüllüğe sahip olmayan bir bilim dalıdır. Her hakkı saklıdır. İ.BARAY - H.A.EGELİ - M.TUNÇ-B.KARŞIYAKALI
KALKINMANIN AMAÇLARI Fert başına düşen geliri arttırmak. Ekonomik bağımsızlığı sağlamak. Fert başına düşen geliri arttırmak. Yaşamsal ihtiyaçları karşılamak. Ekonomide sürekli ve dengeli bir reel gelir artışını sağlamak. Daha fazla boş zaman yaratarak insan yaşa- mını uzatan ve kolaylaştıran bir yaşam anla- yışını sağlamak. Toplumsal kültür değerlerin geliştirilmesini sağlamak. Çağdaş teknolojik gelişmelerin toplum tara- fından kullanımını sağlamak. Her hakkı saklıdır. İ.BARAY - H.A.EGELİ - M.TUNÇ-B.KARŞIYAKALI
GELİŞMİŞLİK - AZGELİŞMİŞLİK TRAJEDİSİ FBDG BÜYÜME HIZI (%) SENEGAL $ 700 6.1 1.2 $ 18000 AVUSTRALYA SORU 1: Halen Senegal % 6.1 ve Avustralya %1.2 oranında büyürken Avustralya hiç büyümezse, Senegal $ 18000 FBDG düzeyine kaç yıl sonra ulaşır ? log(1+rS) log(YA/YS) YA = YS (1+ rS)t t = log(18000/700) t = 55 yıl t = (2053 yılında !!) log(1+0.061) Her hakkı saklıdır. İ.BARAY - H.A.EGELİ - M.TUNÇ
GELİŞMİŞLİK - AZGELİŞMİŞLİK TRAJEDİSİ FBDG BÜYÜME HIZI (%) SENEGAL $ 700 6.1 1.2 $ 18000 AVUSTRALYA SORU 2: Halen Senegal % 6.1 ve Avustralya %1.2 oranında büyürken, bu büyüme sürerse, Senegal $ 18000 FBDG düzeyine kaç yıl sonra ulaşır ? log(YA/YS) YA(1+rA)t = YS (1+ rS)t t = log(1+rS) - log(1+rA) log(18000/700) t = = 69 yıl. log(1+0.061) - log(1+0.012) Her hakkı saklıdır. İ.BARAY - H.A.EGELİ - M.TUNÇ
GELİŞMİŞLİK - AZGELİŞMİŞLİK TRAJEDİSİ SORU 3: Halen Senegal % 6.1 ve Avustralya %1.2 oranında büyürken, bu büyüme sürerse, 10 ve 30 yıl sonra iki ülke arasındaki gelişmişlik farkı ne kadar olur ? 1996 2006 2026 SENEGAL $ 700 $ 1265 $ 4136 AVUSTRALYA $ 18000 $ 20280 $ 25745 FARK $ 17300 $ 19015 $ 21609 Her hakkı saklıdır. İ.BARAY - H.A.EGELİ - M.TUNÇ
KALKINMANIN GEREKLİLİĞİ Fakirlik, insanlık tarihi kadar eskidir. Ancak kalkınmanın doğuşuyla birlikte yeni olan, insanların fakirliği bir “alın yazısı”olarak kabul etmek istememeleridir. Günümüzde fakirlik, evrensel bir sorun olarak dikkati çekmektedir. Dünyanın bir çok ülkesinde insanlar açlıktan ölmekte ve acılar içerisinde yaşam sürdürmekte iken, bazı ülkelerde “tüketim çılgınlığı” yaşanmaktadır. Bu nedenlerle, kalkınma biliminin açıkça vurguladığı gibi yaşlı dünyamızda açlık ve tokluk yan yana bulunmakta; açlık çekenler giderek bu adaletsizliğe artan bir tepki gösterirken, diğerleri de belki açlık çekmemekte ama açların ne yapacağından endişe duyarak uyuyamamaktadırlar! Her hakkı saklıdır. İ.BARAY - H.EGELİ - M.TUNÇ
KALKINMANIN ÖLÇÜLMESİ Net KalkInma Hızı = Büyüme hızı - Nüfus artış hızı (NKH) (DY/Y) ( r p ) DY/Y > r p û NKH > 0 DY/Y = r p û NKH = 0 DY/Y < r p û NKH < 0 Bir ülkede NKH = 0 olduğu durumda DY/Y = r p = %2 ve sermaye/hasıla katsayısı (v) = 4 ise ;milli gelirden yatırımlara ayrılan pay (I/Y) = v . (DY/Y) I/Y = 4 . (0.02) = % 8 olur. NKH=0 ; DY/Y = r p = %3 ve v = 4 ise ; I/Y = 4 . (0.03) = % 12 Görüldüğü gibi, bir ekonomide nüfus arttıkça net kalkınma hızının =0 olduğu durumda bile, milli gelirden yatırımlara ayrılacak payın artması gerekmektedir. Her hakkı saklıdır. İ.BARAY - H.A.EGELİ - M.TUNÇ-B.KARŞIYAKALI
SATIN ALMA GÜCÜ PARİTESİ (SGP) (Purchasing Power Parity-PPP) SGP, ülkeler arasındaki fiyat düzeyi farklılıklarını ortadan kaldırarak, farklı para birimlerinin satın alma gücünü eşitleyen bir değişim oranıdır. SGP, belirli bir mal ve hizmet sepetinin satın alınabilmesi için gereken ulusal para tutarlarının oranı şeklinde hesaplanmaktadır. Bu oran kullanılarak farklı para birimlerine dönüştürülen harcamalar, satın alınan mal ve hizmet hacmindeki farklılıkları yansıtarak, ülkeler arasında gerçek anlamda karşılaştırılabilir veriler sağlamaktadır. Her hakkı saklıdır. İ.BARAY - H.A.EGELİ - M.TUNÇ-B.KARŞIYAKALI
SATIN ALMA GÜCÜ PARİTESİ (SGP) (Purchasing Power Parity-PPP) →Döviz kuru paranın satın alabileceği döviz (ABD Doları, Euro vb.) miktarını gösterir. SGP ise paranın satın alabileceği mal ve hizmetin miktarını gösterir. →Döviz kuru kullanılarak yapılan karşılaştırmalar ülkeler arası fiyat düzeyi farklılıklarını ve kur politikası farklılıklarını da kapsadığı için uluslararası gelişmişlik karşılaştırmalarında güvenilir sonuçlar vermezken, SGP kullanılarak yapılan karşılaştırmalarda fiyat düzeyi farklılıklarından arındırılmış güvenilir sonuçlar elde edilir. →SGP hesaplamalarında, döviz kurlarının belirlenmesinde doğrudan rol oynayan faiz ve sermaye hareketleri gibi çeşitli ekonomik değişkenler dikkate alınmaz. Bu nedenle bu iki kavram birbirini tamamlamakla birlikte birbirinin yerine kullanılamaz. Her hakkı saklıdır. İ.BARAY - H.A.EGELİ - M.TUNÇ-B.KARŞIYAKALI
Her hakkı saklıdır. İ.BARAY - H.A.EGELİ - M.TUNÇ-B.KARŞIYAKALI
İNSANİ GELİŞMENİN ÖLÇÜLMESİ Birleşmiş Milletler’de oluşturulan ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) adını taşıyan birim tarafından 1990 yılından başlayarak İnsani Gelişme Raporu (Human Development Report) yıllık olarak yayınlanmaktadır. Bu raporda ülkeler arası sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeylerini karşılaştırmak için İnsani Gelişme Endeksi (Human Development Index - HDI) adı verilen bir endeks geliştirilmiştir. Endeks değeri şu şekilde hesaplanmaktadır: Ortalama Yaşam Ümidi→Yaşam Beklentisi Endeksi(P) Eğitim Süresi Ortalaması→Eğitim Endeksi (E) Okullaşma Oranı→ GSYİH (SGP-$)→ GSYİH Endeksi (Y) --------------------------------------------------------------- İnsani Gelişme Endeksi Her hakkı saklıdır. İ.BARAY - H.A.EGELİ - M.TUNÇ
Bu endeks değerine göre ülkeler dört farklı grupta yer almaktadır. HDI = f (P,E,Y) Bu endeks değerine göre ülkeler dört farklı grupta yer almaktadır. Çok yüksek insani gelişmişlik düzeyindeki ülkeler (Norveç, Avusturalya, Hollanda, Birleşik Arap Emirlikleri, Yunanistan) (İlk 47 ülke) Yüksek insani gelişmişlik düzeyindeki ülkeler (Uruguay, Peru, Brezilya, İran, Türkiye) (48. ve 94. ) Orta insani gelişmişlik düzeyindeki ülkeler (Ürdün, Cezayir, Türkmenistan, Filistin) (95. ve 141.) Düşük insani gelişmişlik düzeyindeki ülkeler (Kenya, Myanmar, Senegal, Orta Afrika, Ethopya) (142. ve 187.) 2011 İnsani Kalkınma Raporu’nda yer alan ülkeler insani kalkınma indeksi değerlerine göre değerlendirildiğinde ilk 5 sırada şu ülkeler yer almaktadır: Norveç (0,943), Avusturalya (0,929), Hollanda (0,910), ABD (0,910) ve Yeni Zelanda(0.908). Türkiye (0.699) ile 187 ülke arasında 92. sırada yer almıştır. Türkiye yüksek insani gelişmişlik düzeyindedir. Her hakkı saklıdır. İ.BARAY - H.A.EGELİ - M.TUNÇ
YOKSULLUK Mutlak Yoksulluk; İçinde yaşadıkları toplumda, kabul edilebilir asgari bir yaşam standardının altında olanlar mutluk yoksulluk kategorisindedir. Asgari yaşam standardı=geçinebilecek bir gelir (fiziksel varlığını sürdürebilecek gelir-kalori miktarı, barınma ve giyim) Dünyanın en fakir ülkesi olan Hindistan’ın verileri ele alınarak hesaplanan yoksulluk geliri günde 1 $’ın altında elde edilen gelir düzeyidir. Geliri ile günlük kalori miktarının en fazla %80’ini karşılayabilenler FAO ve WHO tarafından ultra yoksul olarak tanımlanmaktadır. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 959 TL., yoksulluk sınırı ise 3.125 TL. dir (TÜRK-İŞ). ASGARİ ÜCRET: 886, 50 KURUŞ (2012 İLK ALTI AYINDA) Her hakkı saklıdır. İ.BARAY - H.A.EGELİ - M.TUNÇ-B.KARŞIYAKALI
Mutlak yoksulluğun artma nedenleri: YOKSULLUK Mutlak yoksulluğun artma nedenleri: Kimi ülkelerdeki yavaş ve/veya istikrarsız büyüme ve karşılaşılan krizler Kimi ülkeler tarafından izlenmeye çalışılan iktisadi modeller Kamu politikalarındaki başarısızlık Göreli Yoksulluk; Bireyin, ailenin ya da toplumsal grupların içinde bulundukları toplumda yeterli beslenebilmesi, en azından alışılmış ve ortak kabul edilmiş sosyal ve kültürel faaliyetleri yerine getirebilmesi ve içinde bulunduğu toplumun ortalama yaşam standardını sürdürebilmek için gerekli kaynaktan yoksun olmasıdır. Göreli yoksulluk tanımı, temel fiziksel ihtiyaçların yanı sıra toplumsal ihtiyaçlar da dikkate almaktadır. Ayrıca, mutlak yoksulluk tanımından faklı olarak içinde bulunulan toplumun ortalama yaşam standardı dikkate alınır. Göreli yoksulluğun ölçülmesi genellikle bir ülkenin ortalama geliri referans alınarak hesaplanmaktadır. Göreli yoksul olanlar, ortalama gelirin belli bir oran altında gelir İle yaşayan nüfusu kapsamaktadır. (Türkiye’de Bu oran DPT tarafından ortalama gelirin %50’sinin altı olarak belirlenmiştir.)
Gelir Dağılımındaki Eşitsizliğin Ölçülmesi: GELİR DAĞILIMI Geleneksel iktisat teorisinin gelir dağılımındaki eşitsizlik ile büyüme arasındaki ilişkiye bakışı, eşitsizliğin büyüme için gerekli bir teşvik aracı olduğu ve büyüme açısından olumlu sonuçlar yaratacağı şeklindedir. Gelir Dağılımındaki Eşitsizliğin Ölçülmesi: Yoksulluk Oranı ve Kafa Sayım Oranı: KSO= Geliri Yoksulluk Sınırının Altında Kalan Kişi Sayısı/ Toplam Nüfus Bu oran uygulamada en çok kullanılan veri olmakla birlikte yoksulluğun niteliği ve derinliği ile ilgili bilgi veremez. 2. Yoksulluk Açığı (Poverty Gap Index-PGI) Bu endeks yoksul insanların sayısını ve ne kadar yoksul olduklarını dikkate almaktadır. Buna ek olarak yoksulluğun derinliğini de ölçmeye çalışan Foster-Greer-Thorbecke Endeksi (FGT) ve Sen Endeksi (Amartya Sen) de uluslararası literatürde kullanılmaktadır. 3. Lorenz Eğrisi ve Gini Katsayısı Lorenz eğrisi gelirin bireysel dağılımındaki eşitsizliği göstermede kullanılan bir eğridir. Lorenz eğrisinin eşitsizliği ölçmede kullandığı değerin adı Gini katsayısıdır. 0 ile 1 arasında değerler alan Gini katsayısı, 0 olduğunda mutlak eşitlik 1 olarak hesaplandığında mutlak eşitsizliğe işaret eder. Gini Katsayısı= A/(A+B)
KUZNETS’İN TERS-U EĞRİSİ Eşitsizlik Kişi başına gelir Kuznets (1955) çalışmasında kakınmanın ilk dönemlerinde ülkenin hem ekonomik büyümesinin hem de gelir eşitsizliğinin artacağını, kalkınma sağlandıktan sonra bu ilişkinin ters yönde gelişeceğini ifade etmiştir. GİNİ KATSAYISI 1994 0,49 2006 0,428 2002 0,44 2007 0,406 2003 0,42 2008 0,405 2004 0,40 2009 0,415 2005 0,38 2010 0,402 İsveç 0,25 ABD 0,410