İŞSİZLİK
İŞSİZLİK İşsizlik tanımı bütün bu farklılıklara rağmen bazı ortak özellikleri içerebilir. Bireyin isteği dışında ve cari ücret düzeyinden iş aradığı halde iş bulma imkanından yoksun olması hali en genel ifadeyle işsizliği açıklamaktadır. Bu açıklama aynı şekilde açık işsizlik kavramını da ifade etmektedir. Ancak, açık işsizlik tanımı içinde oldukça farklı kavramların bir arada bulunuşu, işsizlik konusunda başka yardımcı kavramlara ihtiyaç duyurmaktadır.
İşsizlik teriminden sadece gayrı iradi işsizliği anlıyoruz İşsizlik teriminden sadece gayrı iradi işsizliği anlıyoruz. Cari ücret düzeyinde çalışmaya razı olduğu halde iş bulamayan insana gayri iradi (iradi olmayan) işsiz denir. Az gelişmiş ülkelerdeki gizli işsizlik, devrevi bunalımların neden olduğu konjonktürel işsizlik, mevsimlik işsizlik ve teknolojik ilerlemelerin neden olduğu teknolojik işsizlik hep gayri iradi işsizliğin çeşitleridir. Bu işsizliğin nedeni, ya sadece talep yetersizliği yada hem talep hem sermaye donanımı (teçhizatı) yetersizliğidir. Nedeni ne olursa olsun, bu tür işsizliğe sadece işçiler tarafından alınacak önlemlerle, örneğin işçilerin daha az ücret ile çalışmaya razı olmaları ile, çare bulunamaz. Sorunun ekonominin bütünü göz önüne alınarak çözülmesi zorunludur.
Buna karşılık iradi (ihtiyari) işsizlik, cari olandan daha yüksek bir ücret istendiği yada varolandan daha iyi iş koşulları arandığı için iş bulunamamasıdır. İhtiyari işsizliği gerçek bir işsizlik sayamayız. Çünkü bu gibi işsizler yürürlükteki (cari) koşullarla çalışmaya rıza gösterdikleri takdirde hemen iş bulabileceklerdir.
İradi işsizlik İradi işsizlik şu durumlarda ortaya çıkmaktadır: 1- İş Arama Eylemindeki Eksiklik 2- Gerçek Dışı İş Bekleyişleri 3- Aşırı Ücret Özlemi 4- Mevsimlik veya Kısa Süreli İş Tercihleri 5- İşçi Devrinin Ortaya Çıkması
1- İş Arama Eylemindeki Eksiklik: Kayıtlı işsizin aktif olarak iş arama-eylemi göstermemesidir. Bu durumda kişinin çalışmak istemediği, çalışmaya ihtiyacı olmadığı düşünülmektedir. Ancak burada iş arama eyleminin neden ortaya çıkmadığının açıklanmasında yarar vardır. İşgücü piyasasında birçok kez nitelik ve davranışlarına uygun iş aranmış ve bulunamamışsa kişilerin yok olduğunu bildiği bir iş için enerji ve paralarını harcamasını beklemekte uygun değildir. Bu güdü ile iş aramayı durdurmuş işsizler “ümidi kırılmış işçiler” olarak adlandırılmaktadır. Bu nedenle, ekonominin durgunluk içinde bulunduğu dönemlerde gücendirme etkisiyle, işgücü piyasasında iş bulamayacağı için aktif olarak iş aramayan her işsiz; iradi işsiz olarak adlandırmakta yanlış olmaktadır.
2- Gerçek Dışı İş Bekleyişleri: Kişinin sahip olduğu nitelik ve nitelik düzeyine uygun bir işi değil de başka nitelikler isteyen bir işe talip olması ve bunu elde edememesi durumunda ortaya gene iradi işsizlik çıkmaktadır. Kişinin niteliğine uygun bir iş olup olmadığı nasıl belirlenecektir? Bunun için eski çalışmış olduğu işin nitelik ve davranışlarına bakılabilir. Yeni iş ile arasındaki farklılıklar incelenebilir. Örneğin, önceki işi mühendisken, yarı nitelikli bir tamir işi ile ilgilenmesinde, uygun iş durumu yoktur. Bu durumda işsiz mühendisin yeni işi kabul etmemesi halinde iradi işsizlikten söz edilemez. İradi işsizliğin olabilmesi için, eski işi yarı nitelikli bir tamirci iken, mühendisin yapması gereken nitelikteki bir işe talip olunması buna sahip olunamadığı için işsiz kalınmış olması gerekmektedir.
3- Aşırı Ücret Özlemi: Uygun ücret düzeyi beklentisinin daha üzerinde bir gelirle çalışmayı arzulayıp iş bulamamasıdır. Buradaki güçlük uygun ücret düzeyinin nasıl değerlendirileceğidir. Objektif kriter, beklenen ücreti çalışmak istediği ortalama ücrete ilişkilendirmektedir. 4- Mevsimlik veya Kısa Süreli İş Tercihleri: Ortalama geçerli çalışma süresinin kabul edilmemesi, daha kısa süre çalışmayı arzulayıp iş bulunmamış olması durumunda iradi işsizlik doğmaktadır. 5- İşçi Devrinin Ortaya Çıkması: İşverenin bir eylemi olmadan başka bir iş aramak için işyerinden isteği ile ayrılanlardır
İŞSİZLİK ORANI VE İŞSİZLİK İşsizlik, çalışma gücü ve arzusunda olup ve cari ücret düzeyinde çalışmaya razı olup da iş bulamayan işgücünün varlığıdır. İşsizlik, işsizlikle ilgili bilginin toplandığı hafta işi olmayan, işe hazır; iş arayıp bulamayan (örneğin son 4 hafta) kişiler olarak tanımlanabilmektedir. İşsizlik oranı iş bulamayan işgücünün toplam işgücüne oranıdır. İşsizlik oranı=[işsiz sayısı/işgücü]*100
İktisatta en sık kullanılan ayrıma göre, işsizlik genel olarak ikiye ayrılır. İşsizliğin birinci türü gizli işsizlik, ikinci türü ise açık işsizliktir. Ayrıca açık işsizliğin geçici işsizlik, yapısal işsizlik ve teknolojik işsizlik gibi çok türü bulunmaktadır. Bir ekonomideki işsizlik genellikle burada sayılan işsizlik türlerinin tümünden yada en az bir kaç tanesinden oluşmaktadır. Bu yüzden çok önemli bir ekonomik ve toplumsal sorun olan işsizliğe çözüm düşünülürken, ekonomide hangi işsizlik türlerinin varolduğu tespit edilerek, bunların her biri için gereken önlemler alınmalıdır. Gerçekten yukarıda sıralanan işsizlik türlerinin nitelikleri incelendiği zaman bunların hem görünümlerinin, hem önemlerinin hem de ortadan kaldırılmaları için gereken önlemlerin birbirinden çok farklı olduğu kolaylıkla ortaya çıkacaktır.
Gizli İşsizlik Açık İşsizlik Geçici İşsizlik Yapısal İşsizlik Teknolojik İşsizlik Konjonktürel İşsizlik Mevsimlik İşsizlik
Gizli işsizlik , bir kişinin açık bir şekilde işsiz görünmemesine rağmen, gerçekte üretime hiç bir katkısının olmamasını ifade eder. Özellikle tarım sektörü ve kamu sektöründe yaygın şekilde gizli işsizlik olduğu söylenir. Örneğin Türkiye’de 2011 itibariyle toplam istihdamın % 25,5'i tarım, %19,5‘i sanayi, %7’si inşaat ve %48,1’ i hizmetler sektöründe istihdam edilmektedir. Oysa tarımın istihdamdaki payı gelişmiş ülkelerde %5'ler civarında kalmaktadır. Yine gelişmiş ülkelere göre daha az etkin piyasalara sahip olan az gelişmiş ülkeler açısından gizli işsizlik önemli bir olgudur.
Gizli işsizliğin varolduğu durumda, işsiz niteliği taşıyan işgücü düşük de olsa, bir gelir elde ettiği ve verimlilik sağlamasa da, çalışıyor gözüktüğü için bu işsizlik türü sosyal sorunları önlerken ekonomik sorunlar doğurmaktadır.
Açık İşsizlik Bu başlık altında sıralanan tüm işsizlik türlerinde işgücü, çalışma istek ve gücüne sahip olduğu ve ayrıca geçerli ücret düzeyinde çalışmayı kabul ettiği halde çalışacak bir iş bulamamakta yani istihdam edilememektedir. Ancak bazı açık işsizlik türlerinde işsiz kalma süresi çok kısa bazılarında çok uzun olabilmektedir. Ayrıca, yine bazı açık işsizlik türleri ekonomide yaygın olarak yaşanırken, bazılarında sadece bir veya birkaç sektörde görülmektedir. Açık işsizlik türleri arasındaki bu farklılık aşağıda sözü edilen işsizlik türlerinin tanımlarında kolaylıkla görülecektir.
Geçici İşsizlik Arızi işsizlik ismini de alabilen bu işsizlik türü her ekonomide çok zaman varolan bir durumdur. Geçici işsizlik, işçinin hangi nedenle olursa olsun iş yerini veya işini değiştirmek amacıyla bir süre işsiz kalması durumudur. Geçici işsizliğin her ekonomide oranının % 1 veya % 2 olduğu kabul edilebilir. Bu yüzden sözü edilen işsizlik türü önemli bir sorun oluşturmaz. Geçici işsizlik, işgücü piyasasındaki olağan hareketlilikten dolayı ortaya çıkar. Ekonomi tam istihdamda iken dahi bu tarz işsizliğin ortadan kaldırılması mümkün değildir. Bazı insanlar ilk defa işgücüne dahil olur ve iş ararlarken, bazıları da işlerini değiştirirler. Bazı firmalar işçi çıkarırken bazıları yeni işçiler almakta, bazı firmalar kapanırken yenileri kurulmaktadır.
Yapısal İşsizlik Bu işsizlik türü, ekonominin yapısından kaynaklanmaktadır. Eğer bir ekonomide üretim faktörlerinin birini oluşturan emek oransal olarak fazla buna karşılık özellikle sermaye yetersiz ise, bu ekonomideki üretim faktörleri miktarı arasındaki oransızlık yapısal işsizliğe neden olacaktır. Yapısal işsizlik bazen de, bir ekonomide ortaya çıkan yapısal değişmeden doğabilir. Örneğin, bir ülke, dış ticarette çok avantajlı iken, uluslararası ticaret hacminde bir daralma olur ve bu daralma süreklilik kazanırsa sözü edilen ülkede yine yapısal bir işsizlik görülebilir. Bu işsizlik türü bir ekonomide genellikle çok yaygın olarak görüldüğünde ortadan kaldırılması oldukça zordur.
Teknolojik İşsizlik Teknolojik gelişme ve modernleşme sonucunda üretimde; çok zaman daha az emek kullanılmasının mümkün olduğu ve az emek kullanımının maliyetleri düşürebildiği bilinmektedir. Bu yüzden, eğer bir ülkede geliştirilen yeni teknolojiler, üretimde maliyetleri düşürürken daha az emek kullanımı gerektiriyorsa, bu ülkede teknolojik gelişmeye bağlı olarak işsizlik ortaya çıkabilir. Bu işsizlik türüne teknolojik işsizlik adını verebiliriz. Bu işsizlik türü ekonomiyi çok önemli boyutlarda etkilemektedir. Ancak teknolojik gelişme verimlilik artışı yoluyla üretimi ve gelirleri arttırarak sonuçta yeni yatırımlar yapılmasına neden olursa, yaratılan yeni istihdam olanakları, teknolojik işsizliğin ortadan kalkması konusunda etkili olabilir.
Konjonktürel İşsizlik Bu işsizlik türü konjonktüre bağlı olarak çıkar. Bilindiği gibi, her ülkede veya genel olarak dünya ekonomisinde, ekonomik faaliyetler oldukça düzenli dalgalanmalar gösterir. Bu dalgalanmalar genel olarak dört aşamadan oluşur. Birinci ,aşama ekonomik faaliyetlerin canlanması biçiminde görülür. İkinci aşama ekonomik faaliyetin en üst düzeye çıkması durumudur. Üçüncü aşamada durgunluk ve kriz kendini gösterir. Dördüncü aşamada ise ekonomik faaliyetlerde daralma başlayarak, bu çöküntü ekonomik faaliyetlerin en alt düzeye inmesine kadar devam eder.
Bilindiği gibi talep yetersizliği başlı başına bir işsizlik kaynağıdır Bilindiği gibi talep yetersizliği başlı başına bir işsizlik kaynağıdır. (Yetersiz talep, üretimin kısılmasına, yatırımların durmasına ve istihdamın gerilemesine yol açar.) Konjonktürel işsizliğin ortaya çıkışı aslında kapitalist üretim biçiminin yarattığı bir doğal sonuç olarak kabul edilebilir. Özellikle yığınlara yönelik büyük hacimli üretim ve bu üretim düzeyinin gerçekleşebilmesi için, aşırı özendirilmiş bir tüketim mekanizması bulunmaktadır. Şayet tüketim aşırı biçimde özendirilmezse, ekonominin istihdam kapasitesi zayıflayacaktır. Anlaşılacağı gibi sistemin halkalarından hiç birinin kopmaması gerekmektedir.
Aynı zamanda tamamen dışarıdan (exojen) gelen etmenler toplam talep seviyesini azaltılabilir. Örneğin kamu harcamalarındaki kısılma, kötü hasat yıllarının getirdiği gelir kaybı, petrol gibi önemli girdi fiyatlarının yükselmesi, üretim ve istihdam seviyesini azaltan etmenler olabilir.
Mevsimlik İşsizlik Belirli mevsimlerde bazı üretim dallarında işgücü talebinin artması veya azalması mevsimlik işsizliği ortaya çıkarmaktadır. Mevsimlik işsizlik en çok, tarımsal üretim ve inşaat sektöründe kendisini göstermektedir. Ayrıca, ülkelerin gelişmişlik düzeylerine göre tarım ve inşaat sektörlerinde doğal koşullara bağlılık farklı olduğu için, mevsimlik işsizliğin boyutları ve önemi de ülkelerin gelişme düzeyine göre farklılaşmaktadır. Gerçekten mevsimlik işsizlik geri kalmış ülkelerde büyük önem taşırken gelişmiş ülkelerde önemini yitirmektedir. Bu yüzden mevsimlik işsizliğin ortadan kaldırılması için, ekonomik gelişmenin hızlandırılması gereklidir denilebilir.
İŞSİZLİK SÜRESİNİN BELİRLEYİCİLERİ Bir kişinin işsiz kaldığı ortalama zaman uzunluğunu gösteren işsizlik süresi ekonomik dalgalanmalara ve işgücü piyasasının yapısal özelliklerine bağlıdır. Ekonominin durgunluk dönemlerinde iş bulmak zorlaşırken genişleme dönemlerinde işçiler daha kolay iş bulabilmektedir. İş bulma kurumlarının varlığı veya yokluğu, işgücünün demografik bileşimi, işsizlik sigortasının varlığı gibi durumlar işsizlik süresini etkiler. İşgücü piyasası etkin bir şekilde işliyor ve iş bulma kurumları işsizler ile işgücü taleplerini karşılaştırabiliyorsa işsizlik süresi kısalır.
İŞ ARAMA SÜRECİ VE İŞSİZLİĞİN SÜRESİ Tam rekabet modelinin iki temel varsayımı, alıcı veya satıcıların tekel gücünün olmaması ile tam bilgi varsayımıdır. Bu ikinci varsayım ekonomik birimlerin piyasadaki tüm talep ve arz koşulları hakkında enforme edilmelerini ve tüm denge fiyatları konusunda bilgi sahibi olmalarını gerektirmektedir Oysa ki gerçek hayatta tam ve mükemmel bilgi varsayımı geçerli olmayıp bilginin üretimi ve elde edilmesi üretim kanunlarına bağlıdır, yani bilgi de bir maldır ve maliyeti vardır. Bilginin daha hızlı elde edilişi maliyetini de arttırmaktadır.
Tam bilgi varsayımının geçersizliği kabul edilince, piyasalarda bir arayış sürecinin geçerli olduğu söylenebilir. Satıcılar ve alıcılar ilk teklif edilen fiyatı kabul etmeyip daha iyi bir fiyat için araştırma yapmakta ve satım yada alım kararlarını bekledikleri maksimum yada minimum anlaşma fiyatına göre vermektedirler. Tam ve mükemmel bilgi olduğu zaman, sadece bir tek denge fiyatı oluşacaktır. Araştırma süreçleri teorisini işgücü piyasasına uyarlamak işsizliğin neden uzun sürdüğünü açıklamada bize yardımcı olacaktır. Teori, işsizliğin en azından bir ölçüde işçilerin rasyonel davranışlarının sonucu olduğunu ima etmektedir.
İŞSİZLİĞİN SÜRESİ Ücret Katılığı: İşsizliğe alışılması yada iş bulma umudunun yitirilmesi de işsizlik süresini uzatan diğer nedenler olarak düşünülmelidir. İşsiz birisi çalışmak istediği ve düşük bir ücreti de kabul ettiği halde işsiz kalmaya devam ediyorsa bunun nedeni ücret katılığıdır. Yani işsiz kişi, işverenin vermeyi kabul edebileceği bir ücrete razı olduğu halde, gerek asgari ücret düzenlemeleri gibi yasal, gerekse de sendikaların baskısı gibi kurumsal nedenlerle işsiz kalmaya devam edebilmektedir. Kamu otoritelerinin ücretlerin denge düzeyine kadar düşmesini engelleyen bir asgari ücret belirlemeleri, firmaların ücretleri düşürerek daha fazla işçi çalıştırmasına engel olur.
Özellikle vasıfsız işçilerin ve gençlerin ücretleri, genel olarak, vasıflı ve tecrübeli işçilere göre daha düşüktür. Çoğu genç ve vasıfsız işçi asgari ücretle çalıştığı gibi, bazıları mümkün olursa daha düşük ücrete razıdırlar. Fakat asgari ücret düzenlemeleri buna engel olur ve işsizlik süresini uzatır. Yapılan ampirik çalışmalar asgari ücret düzenlemelerinin amacına ulaşmaktan çok uzak olduğunu göstermektedir. Bunun yerine devletin iş bulma kurumlarını etkinleştirmesi, teknik eğitime ağırlık verilmesi ve öğrenim döneminde iş tecrübesi kazandırmaya yönelik stajların kapsamının genişletilerek ciddiyetle uygulanması önerilmektedir. Ücret katılığının bir diğer nedeni sendikaların pazarlık gücünün yüksek oluşudur. Genel olarak sendikalar işsizliği önlemekten çok yüksek ücret elde etme amacıyla toplu pazarlık masasına oturmaktadır.
İçeridekiler-Dışarıdakiler Olgusu: Ekonomide bir olumsuz durum yada kriz yaşandığında çalışanların bir kısmı işlerini kaybetmektedir. Zamanla bu insanlar becerilerini ve yeteneklerini kaybetmektedir. Bir süre sonra ekonomik faaliyetler yeniden canlandığında, bir süre işsiz kalanlar eski işlerine geri dönememektedir. Çünkü o sırada çalışmakta olanlar (içeridekiler) işsizlerin (dışarıdakilerin) yeniden işe alınmalarına karşı çıkmakta; kendilerince daha yüksek ücret ödenirse daha fazla çalışacaklarını söylemektedir.
Etkin Ücret Hipotezi: Genel olarak çalışanlar arasında kaytarma Etkin Ücret Hipotezi: Genel olarak çalışanlar arasında kaytarma. görevden kaçma eğiliminin olduğu ileri sürülmektedir. Bunu önlemenin en iyi yolu ücretlerin yükseltilmesi, kaytaranların hemen işten çıkarılması olduğu savunulmaktadır. Bu durumda işten kovulduklarında daha düşük ücretle çalışmamak için kişiler daha fazla çalışmaya yönelmektedir. Bu durum ayrıca işe alınacakların sayısının kısıtlı kalmasının bir nedenidir.
DOĞAL İŞSİZLİK ORANI Doğal işsizlik oranı, bütün işsizliğin geçici ve yapısal olduğu işsizlik ortamıdır. Doğal işsizlik oranı emek ve mal piyasalarının dengede olduğu eksik istihdam ortamıdır. Doğal oranda, enflasyon istikrarlıdır. Yani enflasyon hızlanma yada yavaşlama yönünde herhangi bir eğilim göstermez. Yüksek enflasyon oranının önlenmesi ön planda tutulan bir modern ekonomide, işsizliğin doğal oranı katlanılabilecek en düşük oranıdır. Doğal oranın anlaşılabilmesi için iki önemli nokta vardır: Birincisi, doğal oran sıfır değildir. Yüksek istihdam düzeyine ulaşmış bir ekonomide bile önemli sayıda insan işsiz olabilir.
Doğal oran bir ülkede enflasyonun kabul edilemez bir orana yükselmesi riskini içermeyen en düşük işsizlik oranıdır. Ekonomi tam istihdamdayken, yani potansiyel ve fiili GSMH birbirine eşit iken ölçülen işsizliğe doğal işsizlik oranı denir.
Doğal işsizlik oranı neden değişir? Demografik değişmeler: Doğal işsizlik oranının değişmesinin birinci nedeni emek gücünün demografik yapısının değişmesidir. Emek gücü içinde gençlerin, göç edenlerin ve kadınların katılımı artmaktadır. Bir zamanlar emek gücü içinde yetişkin erkeklerin işsizlik oranı en yüksekken, emek gücü içinde yetişkin erkeklerin oranı düşme eğilimindedir.
İzlenen Kamu Politikalarının Etkileri: Bazı iktisatçılara göre, hükümetlerin insancıl politikaları doğal işsizlik oranının yukarıya kaymasına neden olmaktadır. İşsizlik sigortası insanlar için bir güvence ortamı sağlayarak iş arayanların daha yavaş hareket etmelerine neden olmaktadır. Ayrıca, insanlar düşük ücretli işleri kolaylıkla reddedebilmektedir. Böylece işsizlik oranı daha yüksek olmaktadır. İşsizlik oranı diğer kamusal transfer harcamalarından ve insanların refah düzeylerinin yükselmesinden de kaynaklanmaktadır.
Doğal işsizlik oranı kavramını literatüre kazandıranlardan birisi olan Friedman, doğal işsizlik oranını, herhangi bir andaki reel ücretler üzerinde değişme baskısı yaratmayan işsizlik düzeyi biçiminde bir denge kavramı olarak tanımlamaktadır. Bu işsizlik düzeyinde reel ücretler genel olarak normal bir oranda artar, ki bu artış sermaye birikimi ve teknolojik ilerleme gibi nedenlerle işgücü verimliliğindeki artışa bağlıdır. Daha düşük bir işsizlik düzeyi, işgücüne talep fazlası olduğunun ve reel ücret üzerinde yukarıya doğru bir baskı olduğunun işaretidir. Bu nedenle doğal işsizlik oranı, enflasyonu hızlandırmayan işsizlik oranı, NAIRU (Non-Accelerating Inflation Rate of Unemployment)olarak da adlandırılır.
Doğal İşsizlik Oranının Yükselmesi Ekonomik dalgalanmalar üzerindeki tartışmalarımız doğal işsizlik oranı hipotezi üzerine inşa edilmiştir. Buna göre toplam talepteki dalgalanmalar çıktı ve istihdamı sadece kısa dönemde etkiler. Uzun dönemde ekonomi klasik model tarafından tanımlanan hasıla, istihdam ve işsizlik düzeylerine geri döner. Doğal oran hipotezi, ekonomistlerin, işsizliğin uzun süre doğal oranından farklı olmayacağı varsayımından hareketle ekonomideki kısa ve uzun dönem gelişmeleri ayrı ayrı incelemelerine olanak sağlar. Ancak 1980'lerde ve 1990'larda işsizliğin kalıcı şekilde artmış olması doğal işsizlik oranının yukarıda belirtildiği üzere zamanla artış göstermesi, doğal oran hipotezinin sorgulanmasına yol açmış ve toplam talebin hasıla ve istihdamı uzun dönemde bile etkileyebileceği öne sürülmüştür.
Acaba doğal işsizlik oranını azaltmak için ne gibi önlemler alınabilir Acaba doğal işsizlik oranını azaltmak için ne gibi önlemler alınabilir? Bu konuda iktisatçılar aşağıdaki önerileri getirmektedir: Emek piyasasıyla ilgili enformasyonu iyileştirmek, Eğitim programları düzenlemek, Devletin iş arayanların son olarak başvuracakları merci olmasını sağlamak.