BEDESTENLER Bedesten eskiden alışveriş hayatının nabzının attığı, üstü kapalı içinde alışveriş yapılan, ince uzun çarşılardır. Her bedesten de onu korumakla yükümlü 12 kişilik bir koruyucu ekip vardı. Bunlara «bölük başı» denirdi. Bedesten her sabah duacı başı denilen bölük başlarından biri tarafından açılır, akşamları da gene törenle kapanırdı. çok değerli mallar, perşembe günleri öğle namazından önce satılır, bu sırada önemli kişiler de gelir ve halk her yanı doldururdu. Bedestenlerde alış veriş yapan esnafa tacir anlamına da kullanılan «hacegan» denilirdi.
KAPALIÇARŞI Kapalıçarşı, İstanbul kentinin merkezinde yer alan dünyanın en büyük ve en eski kapalı çarşılarından biridir. Kapalıçarşı'nın temeli 1461 yılında atılmıştır. Dev ölçülü bir labirent gibi, 30.700 metrekarede 66 kadar sokağı, 4.000 kadar dükkâna sahiptir. Adeta bir şehri andıran, bütünü ile örtülü bu alan zaman içerisinde gelişip büyümüştür. İçinde son zamanlara kadar 5 cami, 1 mektep, 7 çeşme, 10 kuyu, 1 sebil, 1 şadırvan, 24 kapı, 17 han vardı. Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmıştır. 15. yüzyıl'dan kalan kalın duvarlı, bir seri kubbe ile örtülü eski iki yapının etrafı sonraki yüzyıllarda, gelişen sokakların üzerleri örtülerek, ekler yapılarak bir alışveriş merkezi haline gelmiştir. Geçmişte burası her sokağında belirli mesleklerin yer aldığı ve bunların da, el işi imalatının sıkı denetim altında bulundurulduğu, ticari ahlak ve törelere çok saygı gösterilen bir çarşı idi. Her türlü değerli kumaş, mücevherat, silah, antika eşya, konusunda nesillerce uzmanlaşmış aileler tarafından, tam bir güven içinde satışa sunulurdu. Geçen yüzyılın sonlarında deprem ve birkaç büyük yangın geçiren Kapalıçarşı eskisi gibi onarılmışsa da, geçmişteki özellikleri değişikliğe uğramıştır. Bütün dükkânların genişliği aynı olacak şekilde inşa edilmiştir. Her sokakta ayrı ürünün ustaları loncalar halinde bulunurdu (yorgancılar, terlikçiler vs.) Satıcılar arasında rekabet kesinlikle yasaktı. Hatta bir usta, tezgâhını dükkânın önüne çıkarıp kalabalığa göstererek ürün işleyemezdi. Ürünlere devletin belirlediğinden yüksek fiyat konulamazdı.
KERVANSARAY Kervansaraylar ilk defa 10. yüzyılın sonlarına doğru Selçuk Hanları tarafından Orta Asya'da yaptırılmıştır. Önceleri askeri savunma için düşünülmüş, zamanla artan ticaret ve dini ihtiyaçları karşılaması için genişletilmiştir. Selçuklu Döneminde ticari yol ağı üzerinde kervanların akşamları güvenli bir şekilde konaklamaları ve ihtiyaçlarını görmeleri için sultan hanı da denilen kervansaraylar yapılmıştır. Büyük ticaret yolları üzerinde kurulmuş olan Selçuklu kervansaraylarının aralarındaki uzaklıklar, deve yürüyüşü ile günde dokuz saat, yani 40 kilometre esas tutularak saptanmıştır. Çevrelerindeki yüksek duvarlarla korunan ve barış zamanlarında pazaryeri olarak da iş gören bu kervansaraylar savaşta kale olarak da kullanılırdı. Selçuklu kervansarayları üç genel tipe uygun olarak yapılmışlardır. Bunlar, yazlık denilen avlulu, kışlık denilen kapalı ve her iki türün birleştirilmesinden oluşan karma tiplerdir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde şehirlerdeki hanlar ticaret ve konaklamak için yapılmış gelir getirici vakıf yapılarıdır.
Kervansaraylar Anadolu’da Selçuklu saltanatının kudretini gösteren yapılardır. Başka eserlerde olduğu gibi, kervansarayların da planları ve bazı süsleme motifleri Karahanlı, Gazneli ve Büyük Selçukluların Ribat adını verdikleri daha önceki Türk kervansaraylarına dayanmaktadır. Fakat Anadolu’da Sultan Han veya Han adını alan kervansaraylar artık tamamıyla gelişmiş bir kesme taş mimarisi ile anıtsal eserlerdir. Dini yapılarda zaman zaman tuğla zaman zaman taş ve tuğla karışımı kullanılmışsa da Kervansaraylar (Hanlar) yalnızca taştandır.
AKSARAY
Kervansaraylar, Anadolu Selçuklu mimarisinin sarayları andıran çok büyük ölçülere ulaşmış en gösterişli anıtlarıdır. İtalyan Gotik katedrallerini andıran bu muazzam yapılar, Ortaçağ’da Anadolu’nun en önemli kervan yolları üzerinde, ticaret, sosyal yardım aynı zamanda kültür kurumlarıdır. Bunların hepsi Selçuklu Sultanları ve onların vezirleri tarafından 13. yüzyıl boyunca yaptırılmıştır. Birçoğunda hamam, cami, kütüphane ve yolcularla hayvanların ihtiyacını karşılayacak hekim, veteriner ve her çeşit tamir için ustalar bulunuyordu.
Sınıflandırma Kervansaraylarda "açık" ve "kapalı" bölümlerin varlığı ölçüt olarak kullanılmıştır, buna göre de; 1-Yalnızca kapalı kısmı olan "hol" hanlar, 2- Hem açık, hem kapalı kısmı olan hanlar, 3- Yalnızca açık kısmı olan "açık bölüm" hanlar olarak üç grupta sınıflanmıştır. Bu gruplamadan ayrı olarak iç içe iki plandan oluşan "eşodaklı" hanlar da, farklı bir tip olarak tanımlanmıştır. İşlev ağırlıklı tipolojiye göre ise kervansaraylar; yalnız barınak kısmı olan hanlar, barınak ve servisleri olan hanlar olarak iki temel gruba ayrılmaktadır.
Nevşehir-Sarıhan
Denizli- Akhan
Uşak Adana
Kaynakça: Oktay ASLANAPA «Türk Sanatı»