Kur’ân’ın ve kâinatın dilinden İSLÂM İNANÇ İLMİHALİ ÜMİT ŞİMŞEK YİRMİ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Kitaplara iman: 2 | Kur’ân mucizesi
Kur’ân’ın inişine hazırlanan toplumun özellikleri Özgürlük Ümmîlik Hafıza Belâgat Şiddetli ihtiyaç
Kur’ân’ın inişine hazırlanan toplumun özellikleri Kur’ân inmeye başladığı zaman, onu karşılamaya, korumaya ve yaşamaya hazır insanlar buldu
Değişmeyen, değiştiren kitap Kur’ân’ı okuyanlar: Her milletten, her seviyeden, her çağdan, her meşrepten insanlar Kelimesine ve harfine varıncaya kadar herkesin elinde aynı kitap
Değişmeyen, değiştiren kitap Cahil, vahşî, inatçı bir toplumda, o toplumun fertleri eliyle bir nesil içinde bir medeniyet kurdu o toplumu medenî milletlere lider yaptı
Kur’ân’ın bütünlüğü Farklı zamanlarda, farklı ihtiyaçlar karşısında, farklı şartlar altında farklı nüzul sebepleriyle farklı muhataplara hitaben çok çeşitli konularda inmesine rağmen harikulâde bir bütünlük ve âhenk içinde
İnanç birliği Farklı seviyelerde, farklı toplumlardan, farklı çağlardan, farklı kültürlerden insanlar arasında İlâhî hakikatlere dair telâkki birliği sağlamış sapasağlam bir itikadı yerleştirmiştir
Usandırmaması Okuyana, dinleyene huzur verir Binlerce defa okunsa ve dinlense usandırmaz
Kur’ân’dan çıkanlar Akaid esasları İbadetler Kanunlar Ahlâk ilkeleri
Hitabının şümulü Her sınıftan, her seviyeden insanlar Hükümdarlar ve köleler Âlimler ve cahiller Zenginler ve yoksullar Yönetenler ve yönetilenler Genç-yaşlı, kadın- erkek Her milletten insanlar Her çağdan insanlar
İ’câz-ı Kur’ân “Ona Rabbinden âyetler indirilseydi ya” dediler. Sen de ki: Âyetler Allah katındadır. Ben ise apaçık bir uyarıcıyım. Kendilerine okunan kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmedi mi? İman edecek bir topluluk için, hiç kuşkusuz, onda bir rahmet ve öğüt vardır. ANKEBUT, 29:50-51
İ’câz-ı Kur’ân Yoksa onlar “O şairin biri; bekleyelim, zaman içinde helâk olur gider” mi diyorlar? De ki: Bekleyedurun; ben de sizinle beraber bekliyorum. Bunu akılları mı söyletiyor, yoksa onlar sırf bir azgınlar güruhu mu? Yahut “Onu kendisi uydurdu” mu diyorlar? Doğrusu, buna onlar da inanmazlar. Doğru söylüyorlarsa, onun gibi bir söz getirsinler. Gerçekten düşünüp taşındıkları için böyle bir sonuca mı varıyorlar? Yoksa bu sözler, onların azgınlığının eseri mi? TÛR, 52:30-34
İ’câz-ı Kur’ân Onların “Kur’ân’ı ona bir beşer öğretiyor” dediklerini Biz biliyoruz. Oysa Kur’ân’ı kendisine yakıştırdıkları kimsenin dili yabancı, Kur’ân ise apaçık Arapçadır. NAHL, 16:103
İ’câz-ı Kur’ân Onlar “Yok, bu karmakarışık rüyalardan ibarettir. Yok, kendisi uydurdu. Yok, o bir şairdir,” dediler. “Değilse, bize, tıpkı öncekilere gönderilenler gibi bir âyet getirsin.” Onlardan önce helâk ettiğimiz beldelerden de hiçbiri inanmamıştı. Şimdi bunlar mı inanacak? ENBİYA, 21:5-6
İ’câz-ı Kur’ân Sana vahyettiklerimiz ancak Rabbinden bir rahmet ile korunur. Gerçekten de senin üzerinde Onun pek büyük lütfu vardır. De ki: Bu Kur’ân’ın benzerini getirmek için bütün insanlar ve cinler toplanıp da birbirine yardımcı olsalar, yine de onun benzerini getiremezler. İSRÂ, 17:87-88
İ’câz-ı Kur’ân Yoksa “Onu kendisi uydurdu” mu diyorlar? De ki: O zaman, Allah’tan başka kimi yardıma çağırabiliyorsanız çağırın ve uydurma şeylerle dolu da olsa, ona benzer on tane sûre getirin — iddianızda doğru iseniz. Size cevap veremezlerse, bilin ki o Allah’ın ilmiyle indirilmiştir ve Ondan başka tanrı yoktur. Artık hakka teslim oluyor musunuz? HÛD, 11:13-14
İ’câz-ı Kur’ân Yoksa “Bunu o uydurdu” mu diyorlar? De ki: O zaman Allah’tan başka kimi çağırabiliyorsanız çağırın da onun bir sûresinin benzerini getirin — eğer doğru söylüyorsanız. YUNUS, 10:38
İ’câz-ı Kur’ân Eğer kulumuza indirdiğimiz kitap hakkında bir kuşkunuz varsa, siz de onun benzeri bir sûre getirin. Allah’tan başka bütün yardımcılarınızı da çağırın — eğer iddianızda doğru iseniz. Bunu yapamazsanız — ki yapamayacaksınız — kâfirler için hazırlanmış, yakıtı insanlar ve taşlar olan bir ateşten sakının. BAKARA, 2:23-24
İ’câz-ı Kur’ân Kur’ân’ın benzerini getirin Tamamının olmasın, on sûresinin benzeri olsun On sûre de olmasın, bir sûre olsun Hakikatle değil, isterse yalan dolanla dolu olsun
İ’câz-ı Kur’ân Ne oluyor onlara ki öğütten yüz çeviriyorlar? Sanki ürkmüş yaban eşekleri, Aslandan kaçıyorlar! MÜDDESSİR, 75:49-51
İ’câz-ı Kur’ân Ey yalanlayıcı sapıklar! O zakkum ağacından yiyeceksiniz. Karınlarınızı onunla dolduracaksınız. Üstüne de kaynar su içeceksiniz. Susamış devenin içişiyle içeceksiniz. VÂKIA, 56:51-55
İ’câz-ı Kur’ân İnkâr edenler, “Bu Kur’ân’ı dinlemeyin; okunurken şamata çıkarın,” dediler. “Böylelikle ona üstün gelirsiniz.” Biz o kâfirlere şiddetli bir azap tattıracak ve yaptıklarının en kötüsüyle onları cezalandıracağız. İşte Allah düşmanlarının cezası ateştir. Âyetlerimizi bile bile inkâr etmelerine karşılık, orası onların ebediyen kalacakları yurtlarıdır. O zaman inkâr edenler “Rabbimiz,” derler. “Cinlerden ve insanlardan bizi saptıranları bize göster ki onları ayaklarımızın altına alalım da en aşağılıklardan olsunlar.” FUSSILET, 41:26-29
İ’câz-ı Kur’ân On dört asır boyunca sayısız insanların dilinde Milyonlarca insan onu ezberliyor Onun hakkında ve ondan alınan ilhamla yazılan kitapların sayısını bilen yok Onun irşadıyla yetişen fazilet sahibi kimselerin sayısını bilen yok
“Şeytanla Münazara” Şeytanın bir hilesi: “Tarafsız ol, Kur’ân’ı beşer kelâmı farz et” Beşer kelâmı farz etmek, tarafsızlık değil, şeytanın taraftarlığıdır
“Şeytanla Münazara” Kur’ân’ın Allah kelâmı olduğuna dair bütün delilleri yok farz ettikten sonra, bütün o delillerin kuvvetinde tek bir delil bulmak gerekir
“Şeytanla Münazara” Allah ile beşer arasında orta yer olmaz “Ne Allah kelâmı de, ne de beşer kelâmı; ortada farz et” Allah ile beşer arasında orta yer olmaz
“Şeytanla Münazara” “Peki, ya insanları etkilemek için ‘Bunu Allah gönderdi’ demiş olamaz mı?” Allah adına yalan söyleyen bir adam, en büyük yalancılığı irtikâp etmiş olur Birbirine yakın olanlar birbirini taklit edebilir İnsanlık âleminde sayısız ahlâk ve fazilet timsali isimleri armağan etmiş olan bir kitabın kendisi bir yalancının eseri olamaz
“Şeytanla Münazara” Muhammed aleyhissalâtü vesselâmı nasıl bilirsiniz? “Doğru sözlü, yüksek ahlâklı birisi”
“Şeytanla Münazara” Öyleyse Kur’ân için de Allah kelâmı demeye mecbursunuz. Yoksa, o, insanların en yalancısı olmuş olur
“Şeytanla Münazara” Üstelik bu kadar büyük bir yalana insanlık âleminin en akıllı ve faziletli kimseleri de yüzyıllar boyunca inanmış ve hilesini asla anlamamış demek olur
“Şeytanla Münazara” Bir kitap getirip de “Bu Allah kelâmı” diyen kimse ya minare başında, ya da kuyu dibindedir; ortada olamaz
İlmî i’câz Kur’ân’ın sözünü ettiği varlık ve olaylardan bazıları: Güneş, Ay, Dünya, gezegenler, yıldızlar, uzay, mevsimler, gece, gündüz, dağlar, denizler, yanardağlar, kıt’alar, fay hatları, embriyo, insanın yaratılış aşamaları, örümcek, sivrisinek, karınca, arı, bal, süt, yörüngeler, gölgeler, yağmur, bulut, rüzgâr, şimşek, dolu, yeraltı suları, akarsular, deltalar, parmak izi, cinsiyet, bitkilerin cinsiyeti, eşyanın çift yaratılışı, konuşma...
İlmî i’câz M.S. 7’nci yüzyılda ümmî bir zâtın elinde beliren bir kitapta, böyle yüzlerce konuya temas edilmesi, sonraki yüzyıllar içinde erişilecek bilgilere ters düşen bir ifadenin bulunmaması, arada geçen zamanlarda da hiçbir asrın bu ifadeleri kendisine yabancı bulmaması büyük bir mucizedir.
İlmî i’câz Kur’ân’ın birçok âyetinde ise, ancak zaman içinde anlaşılacak bazı mânâlara işaret edilmiş, fakat bu da, o mânâların anlaşılmasından önceki asırlara yabancı gelmeyecek bir üslûp içinde yapılmıştır.
İlmî i’câz Böylece, Kur’ân, her zamana sonsuz mânâlarından nasipler dağıta dağıta bütün çağlar üzerindeki hakimiyetini devam ettiriyor.
İlmî i’câz sivrisinek mucizesi 2:26 atmosfer basıncı 6:125 ağır bulutlar 7:57 firavunun cesedi 10:92 aşılayıcı rüzgârlar 15:22 arı ve bal mucizesi 16:68-69 bitki çiftleri 22:5 cumulonimbus bulutları 24:43 yürüyen dağlar 27:88 zerrenin küçüğü 34:3 yeraltı su kaynakları 39:21 genişleyen kâinat 51:47 demirin indirilmesi 57:25 parmak izi 75:3-4 yarıklarla dolu yer 86:12 ham petrol 87:4-5
Gaybî i’câz Geleceğe ait haberler Geçmişe dair haberler âhiret haberleri dünya haberleri Geçmişe dair haberler
Gaybî i’câz Geçmişe dair haberler İşte bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Yoksa, onlar Meryem’in bakımını kim üstlenecek diye kur’a çekerken sen onların yanında değildin. Onlar tartışırken de sen yanlarında değildin. ÂL-İ İMRÂN, 3:44 Bunlar gayb haberleridir ki, sana vahyediyoruz. Yoksa, onlar bir araya gelip de tuzaklarını kurarken sen onların yanında değildin. YUSUF, 12:102
Dünya ve Kur’ân On dört asır önce bir gün, cehalet ve vahşet karanlıkları içindeki Dünyaya bir nur indi: Göklerde ne var, yerde ne varsa, hepsi Allah’ı hamd ile tesbih eder.
Dünya ve Kur’ân O nur ile âlemler aydınlandı, herşey canlandı, insanlar kendilerini bir dost meclisinde buldu.
Dünya ve Kur’ân İnmeye başladığı andan itibaren, indiği şekliyle, hiç bozulmadan, hiç durmaksızın okunan kitap
Dünya ve Kur’ân Herhangi bir anda, Dünya milyonlarca dille Kur’ân okuyor
Dünya ve Kur’ân Bir Müslüman, hayatı boyunca onun sadece Fatiha’sını yüz binlerce defa okuyor
Dünya ve Kur’ân Dilinde Kur’ân ile Güneş etrafında 30 km/sn Samanyolu merkezi etrafında 250 km/sn hızla uçarak kâinatı dolaşan bir gezegen
İnternet adresleri iman_ilmihali@googlegroups.com utesav.org.tr facebook.com/yazarumitsimsek