TEVFİK FİKRET
Yaşamı Ailesi, Öğrenimi 24 Aralık 1867 günü İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Hüseyin Efendi, Çankırı’dan ayrılıp İstanbul’a yerleşmiş Ahmet Ağa’nın oğlu idi. Sonraki yıllarda Osmanlı Devleti’nin Hama, Nablus, Akka, Urfa, Halep mutasarrıflıklarında bulundu.
Yaşamı Hac ziyaretine giden annesi Refika Hanım, 1879’da dönüş yolunda kolera nedeniyle ölünce Tevfik Fikret, 12 yaşında öksüz kaldı. Babası, saraya jurnal edilerek Arabistan’a sürgüne gönderildiği için kız kardeşi ile kendisinin bakımını anneannesi ve büyük yengesi üstlendi.
Henüz çocukken annesini kaybetmek, onu hayatı boyunca etkiledi. 19 yıl sürgünde kalan babası da sürgünden hiç dönemedi ve orada öldü.
Öğrenimi 93 Harbi yenilgisinden sonra öğrenimine Galatasaray Sultanisi’nde devam etti. 11 yıl öğrenim gördüğü okulunda devrin önemli edebiyatçılarından Recaizade Ekrem, Muallim Naci, Muallim Feyzi gibi seçkin öğretmenlerin öğrencisi oldu. Öğretmenlerinin teşviki ile yazdığı ilk şiiri, Tercüman-i Hakikat‘de yayımlandı. Okulu 1888 yılında birincilikle bitirdi.
Memuriyet Yaşamı Mezun olduğu yıl, Hariciye Nezareti İstişare Odası katibi olarak işe başladı. Mehmet Tevfik, kısa bir süre sonra geçtiği Maarif Mektubi Kalemi’nden bir yıl dolmadan istifa ederek ayrıldı. İstifası sırasında, gecikmiş maaşlarının ödenmesini maaşı hak etmediği gerekçesiyle reddetti.
Tanınışı Bu olay, onun dürüstlüğünü efsane haline getirdi. Sadaret Mektubi Kalemi’nde kısa bir süre çalışmıştır. 1889 Ağustos’unda İstişare Odası’nda tekrar muavin olarak göreve başladı. Bir yandan da Yüksek Ticaret Okulu’nda Fransızca ve Türkçe dersleri vermekteydi
Mekteb-i Sultani'de Öğretmenlik Osmanlı Lisanı Öğretmenliği Sınavını kazandı. 1892’de çok sevdiği Mekteb-i Sultani’ye atanması ile yaşamında yeni bir dönem açıldı. Hükümetin bütçede kısıntı yapıp memur maaşlarını yüzde on kesmesine tepki olarak 1895'te okuldan ayrıldı, inzivaya çekildi.
Servet-i Fünun Dergisi 1895'te Recaizade Ekrem, Fikret'i bir bilim dergisi olan Servet-i Fünun'un sahibi Ahmet İhsan ile tanıştırdı ve onları dergiyi bir edebiyat dergisi haline getirmeye ikna etti. Dergi, Tevfik Fikret yönetiminde çıkmaya başladığı 256. sayıdan itibaren bir edebiyat dergisi haline geldi. Şair, 1895 yılının Haziran ayında oğlu Haluk'un doğumuyla baba oldu.
Yönettiği derginin etrafında yenilikçi bir grup aydın toplanmıştı Dergi, bu sanat topluluğuna ismini verdi. Bu ekolde Fikret'in yanı sıra Halit Ziya, Cenap Şahabettin, İsmail Safa, Mehmet Rauf, Samipaşazade Sezai, Hüseyin Cahit, Ahmet Şuayip, Hüseyin Siyret gibi adlar bulunuyordu.
Zamanı Sultan Abdülhamit'in aydınlar üzerinde büyük baskı uyguladığı bir dönemde kurulan topluluk, siyasal eylemlerden uzak görünüyordu. 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı'nda Türkler‘ in büyük bir zafer kazanmasından etkilenerek kahramanlık ve zafer şiirleri yazdı. "Yenişehir Gazilerine" isimli şiirinde dünyaya meydan okudu.
Çalışma Hayatı Tevfik Fikret, 1896 yılı sonlarında Robert Koleji‘nde Türkçe dersleri vermeye başlamıştı. Bu görevi ölümüne dek sürdürdü. Okul dışında kalan tüm zamanını dergiye veriyordu. O günlerde dostu İsmail Safa’nın evinde okuduğu Abdülhamit karşıtı bir şiiri, gözaltına alınmasına yol açtı. Evi arandı, söz konusu şiir bulunamayınca birkaç gün sonra serbest kaldı.
Etkileşimi 1900 yılında ilgiyle karşılanan ilk kitabı "Rubab-ı Şikeste (Kırık Saz)"'ı yayımladı. Tevfik Fikret, Ahmet İhsan ile dergi yönetiminde uyuşamadığı için ertesi yıl topluluktan ayrıldı. Artık sadece Robert Koleji‘nde öğretmenlikle meşguldü.
Ricası üzerine Servet-i Fünun‘ un yönetimini Hüseyin Cahit üstlenmişti. Birkaç ay sonra Servet-i Fünun, Hüseyin Cahit'in Fransız İhtilali üzerine bir çevirisi yüzünden kapatıldı ve grup tamamen dağıldı.
II. Meşrutiyet Meşrutiyet'in ilanı, Tevfik Fikret'in inzivadan çıkmasını sağladı. Selanik'teki İttihat ve Terakki yönetiminin isteği üzerine Meşrutiyet'in İlanı'ndan 13 gün önce "Millet Şarkısı" adlı marşı yazmıştı. "Rücu" manzumesini "Sis" ile bir arada Tanin'in ilk sayfasında yayımlamıştı. Tanin, İttihat ve Terakki'nin yayın organı haline getirilmek istenince gazeteden ayrıldı.
İnziva Tevfik Fikret, Mekteb-i Sultani Müdürlüğü sırasında Darülfünun'da edebiyat dersleri de vermekte idi. 1910’da bu görevinden de ayrılıp yeniden Aşiyan'da inzivaya çekildi Yalnızca Robert Koleji‘ndeki derslere devam etti.
Eserleri 1900’de yayımladığı "Rubab’ın Cevabı" adlı bir diğer şiir kitabında halkın acılarını konu edinen şiirler vardı. Bu kitapta yer alan “Tarihi Kadim’e Zeyl” adlı ünlü şiiriyle Mehmet Akif’in kendisine yönelttiği suçlamalara yanıt verdi.
1912’de, Trablusgarp Savaşı nedeniyle Meclisin feshedilmesine karşı öfkesini "Doksanbeşe Doğru" adlı şiirinde ifade etti. Bu şiiri, Nüzhet Sabit’in çıkardığı Vazife Dergisi’nde yayımlandı. Eleştirilerine, devrin yolsuzluklarını dile getiren “Han-ı Yağma”, yanlış bir kararla I. Dünya Savaşı’na girilmesini yeren “Sancak Şerif Huzurunda” şiirleriyle devam etti.
Son Yılları Bu olumsuz tepkiler şairde büyük bir moral çöküntüsüne sebep oldu ve sağlığı bozuldu. Modern bir okul açmak, yeni bir edebiyat dergisi çıkarmak gibi projeleri vardı. Bozulan sağlığı nedeniyle bunları gerçekleştiremedi. Son yıllarında çocuk şiirleri yazmakla meşgul oldu.
Ölümü Yalın bir dille ve hece ölçüsüyle yazdığı bu şiirleri 1914’te yayımlanan "Şermin" adlı kitapta topladı. Kitaba, genç yaşta ölen kız kardeşi Sıdıka'nın kızı ve eğitimci Mustafa Satı Bey'in kurduğu Yuva adlı okulun öğrencileri ilham vermişti. Geçirdiği bir ameliyat sonrasında 19 Ağustos 1915’te hayatını kaybetti.
Son Zamanları Son haftalarda sık sık Aşiyan'a gelen, şairle yakın dostluk kurup portrelerini yapan Mihri Müşfik Hanım, Tevfik Fikret'in yüzünün ve sağ elinin kalıbını aldı. Bu, Türkiye'de bilimsel olarak hazırlanan ilk maske çalışmasıdır
Edebî Kişiliği Önce Sanat için sanat ardından toplum için sanat anlayışını benimsemiştir. Şiirlerinde uygarlık ve özgürlük gibi konuları işlemiştir. Parnasizmden etkilenmiştir.. Nazım şekillerinden ağırlıklı olarak sone ve Terza Rima kullanmıştır.
Kullandığı yabancı sözcük ve kalıplar nedeniyle yazı dili oldukça ağırdır. Çocuk şiirlerinden oluşan Şermin adlı kitabı dışında tüm şiirlerini aruz ölçüsü ile yazmıştır. Nazım şekillerinde ve şiirin yapısında yaptığı değişikliklerle şiir dilinin düzyazıya yaklaştırmada rol oynamıştır.
Eserleri Rübab-ı Şikeste(Kırık Saz) (1900) Tarih-i Kadim (1905) Haluk'un Defteri (1911) Rubabın Cevabı (1911) Şermin (1914) Hasta Çocuk
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ ZİYA EREN EĞİTİM FAKÜLTESİ TÜRKÇE ÖĞRETMENLİĞİ KAZIM EMRE TUNÇ