DOĞU CEPHESİ Asırlarca Anadolu’da kurulan Türk Devletleri’nin egemenliği altında, ulusal kültürlerini özgürce yaşayan Osmanlı Devleti’nde “Milleti Sadıka” olarak tanımlamayı hak edecek kadar devlete bağlı yaşayan Ermeniler, 19.yüzyıldan itibaren, Rusya ve İngiltere’nin kışkırtmaları sonucunda ayaklanmaya başladılar.
I. Dünya Savaşı’nda Doğu Anadolu’nun bir bölümünü işgal eden Ermeniler Bölgede Türklere yönelik katliamlara da katıldılar. Ermenilerin bu tutumu Osmanlı Hükümeti’nin 1915 mayısında çıkardığı TEHCİR YASASI ile savaş alanı olmayan Suriye’ye göç ettirilmesine neden oldu.
Rusya’da çarlık rejimini yıkan Bolşevikler Kars, Ardahan, Batum’da dahil olmak üzere bölgeden çekildiler.Osmanlı Devleti’nin bölgeye müdahale edememesinden yararlanan Ermeniler Erivan başkent olmak üzere Ermenistan Devleti’ni kurdular.(28 mayıs 1918)
Ermenistan Devleti Mondros Ateşkes Antlaşmasına bağlı olarak Osmanlı Devleti’nin siyasi ve askeri otoritesinin işlevsizleşmesinden yararlanarak Kars ve çevresini işgal etti.
İşgallerini Doğu Anadolu’nun iç kesimlerine doğru yaygınlaştırmaları üzerine TBMM 15. kolordu Komutanı Kazım Karabekir’e Doğu taarruzunu başlattı.Ermeniler mağlup edilerek Kars, Sarıkamış, Gümrü işgalden kurtarıldı. Ermenilerin isteği üzerine GÜMRÜ ANTLAŞMASI imzalandı (2-3 Aralık 1920)
GÜMRÜ ANTLAŞMASI Doğu sınırı Aras Nehri-Çıldır Gölü hattına kadar uzanacak. Ermenler işgal ettikleri yerlerden çekilecek ve Kars’ı TBMM’ye verecekler. Ermeniler Türkiye’ye karşı düşmanca harekette bulunmaktan vazgeçecek ve toprak talebinde bulunmayacaktır. Ermenler Sevr’i tanımayacaklardır.
GÜMRÜ ANTLAŞMASININ ÖNEMİ: TBMM Hükümeti’nin uluslar arası alanda kazandığı ilk askeri ve siyasi başarısıdır. Bu antlaşma ile Misak-ı Milli’nin doğu sınırı gerçekleşmiştir. Ermenistan TBMM Hükümeti’ni tanıyan ilk doğu devleti olmuştur. Ermenilerle yapılan savaş sona ermiş, doğu sınırımız güvenlik altına alınmış. Bunun üzerine buradaki birliklerimiz Güney ve Batı Cephesi’ne aktarılmıştır.