Yönetim Kuramları ve Temel Yönetimin Yaklaşımları
Yönetimin bir disiplin olarak ortaya çıkması F Yönetimin bir disiplin olarak ortaya çıkması F. Taylor’un 1911 yılında Bilimsel Yönetim adlı kitabı Taylor’ göre çalışan bir kişi makinenin hareketsiz bir parçasıdır ve iyi programlanmadığı zaman verimsizleşir. Bu nedenle çalışan kişilerin etkili şekilde denetlenmesi gerekir. Taylor, verimliliğin nasıl arttırılabileceği ve çalışanların nasıl güdülendirilebileceği sorusu ile ilgilenmiştir.
H. Fayol (1841-1925) ise yönetimi planlama, örgütleme, emretme, koordinasyon ve kontrol alt süreçleri altında gruplandırmıştır. Günümüz yönetim uygulamaları büyük ölçüde Fayol sınıflamasına dayanmaktadır M. Weber (1864-1920) ise ideal örgüt yapısını kavramsallaştırmaya çalışmış ve altı temel boyut sahip olan bürokrasi modelini geliştirmiştir.
Taylor, Fayol ve Weber klasik yönetim yaklaşımının temelini oluşturmuşlardır. Bu yaklaşıma göre yönetici, elinde bulundurduğu insanlardan azami verimi elde edecek şekilde bir düzen (organizasyon) ve iş bölümü oluşturarak hedeflere ulaşır.
1930’lu yıllardan itibaren, E. Mayo, A. Maslow, F. Herzberg, D 1930’lu yıllardan itibaren, E. Mayo, A. Maslow, F. Herzberg, D. McGregor gibi düşünürler tarafından yapılan araştırmalar, insanı harekete geçirmek için mekanik düzenlemelerin yeterli olmadığı ortaya çıktı. Yönetimin sadece işletmenin kurucularına hizmet etmediği, çalışan bireylerin ve grupların amaç, arzu ve ihtiyaçlarının, moral ve motivasyonlarının da önemli olduğu, bunları dikkate almaksızın örgütsel amaçların etkili ve verimli bir şekilde gerçekleştirilemeyeceği öne sürüldü.
1950’lerden sonra örgütün en temel ve kritik unsurun insan olduğu kabul edilmeye başlandı. Örgütün bireylerin ihtiyaçlarını sağlamak için var olması gerektiği ortaya çıktı.
Örgütün etkililiği için bireylerin ihtiyaçlarının bireylerin ihtiyaçlarının karşılanması gerektiği öne sürüldü. Bunun için Maslow’un geliştirdiği “ihtiyaçlar teorisine” baş vuruldu.
İnsan ihtiyaçları aşağıdan yukarı fizyolojik, güvenlik, ait olma, sayılma, ve kendini gerçekleştirme olmak üzere beş kategoriye yerleştirilir. Maslow’a göre doyurulmayan ihtiyaçlar bireyin davranışlarına egemen olur. Bir üst sıradaki ihtiyaçlar alttakiler doyurulduğu zaman hissedilir.
Modern psikoloji de yönetim konusunu ele aldı. M. P Modern psikoloji de yönetim konusunu ele aldı. M. P. Follett (1941) örgütlerde çatışmanın zararlı bir eylem olarak görülmemesi gerektiği, bunun fikir ayrılıklarından kaynaklandığı ve örgütün yararına olacağını ifade etti.
Yönetime katkı sağlayan bir diğer teori ise genel sistem teorisidir. L Yönetime katkı sağlayan bir diğer teori ise genel sistem teorisidir. L. Bertalanffy (1951) sistemi, her birini etkileyen karmaşık ve etkileşimli unsurların bütünleşmiş bir topluluğu olarak tanımlamıştır. Sistem teorisinin birleştirici ve bütünleştirici bir özellik taşımaktadır. Sistem düşüncesine göre bütün parçaların toplamından daha fazlasıdır. Sistematik davranış, her bir parçanın ne yaptığından ziyade, bir parçanın diğerleri ile nasıl etkileştiğiyle ilgilidir.
Yönetim yaklaşım ve modelleri Amaç odaklı yönetim (sorun odalı, sonuç odaklı): yönetim etkinliklerinin çoğunluğunu bürokratik işlemler ve mevzuata uymak için yapılan çalışmalar oluşturur. Yapılan iş üzerinde gerekli sürenin harcanıp harcanmadığı ve sonucun elde edilip edilmediğine bakılır.
Süreç odaklı yönetim: bu yönetim anlayışında sonuçtan çok üretime odaklanarak süreci amaca uygun hale getirmek hedeflenilmektedir. Sorunun kaynağı olarak kişi değil süreç görülür. Yanlışı kimin yaptığı değil yanlışın neden ortaya çıktığı üzerine odaklanılır.
Otokratik yönetim: Baskıcı bir yönetimdir. Güç yöneticinin elinde toplanır. Dayanağı yasalar ve makamdır. Yönetici en iyi bilen, astlarınca izlenmesi gereken bir otorite olarak astlar ise pasif zorlanmayınca çalışmayan, denetlenmesi gereken kişiler olarak görülür.
Koruyucu yönetim: Bireylerin kendilerini güvende hissetmelerini, yaptıkları işen tatmin olmalarını hedefleyen bir yönetim anlayışıdır. Kurumun amaçlarından çok çalışanların gereksinimlerini karşılama ön planda tutulur. Böylece çalışanların kuruma bağlanakları ve güçlerini kurumun amacını gerçekleştirmek için harcayacakları varsayılmaktadır.
Destekçi yönetim: Birey özgeçmişi, değerleri, kurumdan beklentileri ve deneyimleriyle tanınır ve yönetici kendisini geliştirmesi için ona önderlik eder. Birlikçi yönetim: Birlikte çalışmaya, takım çalışmasına dayalıdır. Çalışmaların üretken bir şekilde devam etmesi için bürokratik işlemlerin kaldırılmasına, bireylerin ihtiyaçlarının karşılanmasına ve onların iş dışında uğraşmalarını gerektirecek sorunların çözülmesine çalışılır.
Yapısal modeller: Örgütün yapısının oluşturulmasına öncelik verilir Yapısal modeller: Örgütün yapısının oluşturulmasına öncelik verilir. Taylor ve Weber’in düşünceleri ile özdeşleşmiş modeldir. Davranışsal modeller: Birey örgütün en değerli varlığı olarak görülür. Birey psikolojik ve toplumsal güdüleyiciler yoluyla verimli olabilir.
Durumsal modeller: Bir kuruma göre en iyi örgüt modeli ya da en iyi yönetim biçimi yoktur. En iyi örgüt modeli örgüte uygun olan, en iyi yönetim biçimi ise yönetilenlerin niteliğine uyandır. Belirsizliğe bağlı modeller: belirgin bir yapıdan çok değişen bir yapıdadır. Demokratik modeller: Katılıma dayalı modellerdir.