9.Sınıf Hz. Muhammed’in Hayatı

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Allah’ın Huzurunda Olma Bilinci
Advertisements

AHLAK, MANEVİYAT ve MANEVİ HAYAT
Hz. Muhammed’in Sözleri
KUR'AN-I KERİM NASIL BİR KİTAPTIR?
MELEKLERE İMAN A) MELEKLERİN TARİFİ
AHLAKİ TUTUM VE DAVRANIŞLAR
HASED. Bir nimeti hakkıyla elde etmiş bir insandan O nimetin kopup gitmesini istemektir. Kıskanmak, çekememek. HADİS "Mü'min gıbta; münâfık haset eder."
BAHÇELİEVLER MÜFTÜLÜĞÜ KUTLU DOĞUM PROGRAMINA HOŞ GELDİNİZ
"Bacımın İffeti Batmakta Rezilin Gözüne.
Hz.muhammed’in ahlakı.
HZ. MUHAMMED GÜVENİLİR BİR İNSANDI
HAYÂ ve İFFET
4. Sınıf 1. Ünite 1.2. Allah’a Şükür

HASED-GIYBET.
Sözünde Durmak Dürüst ve Güvenilir Olmak
ALLAH İLE İLETİŞİM YOLLARI
İBADET - TEMİZLİK İLİŞKİSİ
ADALET.
İffetin Önemi ve Değeri
İlköğretim DKAB Dersi 4. Sınıf 5. Ünite Sunusu
Sevgi, Dostluk ve Kardeşlik
KURAN VE YORUMU 10. SINIF 4. ÜNİTE pedagojiformasyon.com.
Temel Eğitici Nitelikleri
İSLAM ESASLARI (İSLAMIN ŞARTLARI)
4. SINIF II. ÜNİTE: TEMİZ OLALIM
KUL HAKKI BAŞKALARINA ZARAR VERMEK:
7.5.ÜNİTE DİN VE GÜZEL AHLAK
Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi Dersi 11. Sınıf 1. Ünite
KAZA VE KADERE İMAN.
NAMAZ Görmedin mi? göklerde ve yerde bulunan herşey; güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların bir çoğu Allah´a hakikaten secde ediyorlar.
2. Ünite: İslam’da İman Esasları
KURANIN TEMEL KONULARI
AİLEM VE DİN pedagojiformasyon.com.
DEĞERLER EĞİTİMİ MART HAKSIZ KAZANÇTAN UZAK DURMAK.
HZ. MUHAMMED (s.a.v.) HAKKI GÖZETİRDİ
TOPLUMSAL DAYANIŞMA İBADETİ OLARAK SADAKA
GÜZEL SÖZ VE DAVRANIŞLAR İLE İLGİLİ HADİS VE AYETLER
İBADET KONUSUNDA BİLGİLENELİM
Sorumluluk Bilinci.
3. Kardeşler Arasındaki İlişkiler
2. Çocukların Anne Babaya Karşı Sorumlulukları
4. İbadetlere Devamlılığı
2. Nimete Şükür (Besmele ve Hamd)
İNSANIN PAYLAŞMA VE YARDIMLAŞMA İHTİYACI
1. Anne Babanın Çocuklara Davranışı
2. İnanca Bağlılığı.
4. İyiliğe Karşılık Beklememek
Rasulullah (sav) buyurdular ki ;
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Hazırlayan: İsmail TÜRKMENOĞLU
4. Kendimize Karşı Sorumluluklarımız :
Peygamberlere Gelen İlahi Mesajların Ortak Amaçları
İnsan İradesi ve Kader İnsanı diğer varlıklardan ayıran en temel özellikler, -akıl -irade AKIL, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden, doğruyu yanlıştan ayırt.
4. Küçükleri Sevmek, Büyükleri Saymak
Paylaşma ve Yardımlaşma
ADALETİN DİNİMİZDEKİ YERİ
Hacer ÖZKAN DKAB2.
HZ. MUHAMMED (s.a.v.) HAKKI GÖZETİRDİ
HZ. MUHAMMED (s.a.v.) HAKKI GÖZETİRDİ
HZ. MUHAMMED (s.a.v.) HAKKI GÖZETİRDİ
Haydar Akın Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
Kutlu Doğum Haftası Programı. Her kim benden sonra unutulan sünnetimi yaşatır ise beni sevmiş olur.Kim de beni severse benimle beraber olur. Hz. Muhammed(s.a.v)
«Rabbim beni terbiye etti, terbiyemi de güzel kıldı.»
ORUÇ İBADETİ 7. SINIF 2. ÜNİTE RAMAZAN AYI VE ÖNEMİ RAMAZAN AYI VE ÖNEMİ.
ALLAH’IN KULLARINI KONTROL ve DENETİMİ
Bugün neler öğreneceğiz?
Bugün neler öğreneceğiz?
RIYAZU’S SALIHIN BUNYAMIN YILDIZ
Sunum transkripti:

9.Sınıf Hz. Muhammed’in Hayatı 3.Ünite Haya ve İffet 9.Sınıf Hz. Muhammed’in Hayatı

Ne Dersiniz? Dört şey bütün peygamberlerin sünnetlerindendir: Utanma duygusu, güzel koku sürünmek, dişleri temizlemek ve evlenmek.” (Tirmizi, Nikâh, 1) “Yukarıdaki hadis size neler düşündürmektedir. Düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.

Haya ve İffet “İnsanı tertemiz, günahsız ve en güzel şekilde yaratan Yüce Allah, onun, tıpkı yaratılışında olduğu gibi tertemiz yaşamasını istemektedir. İşte bu nedenle hayâ ve iffet dinimizde önem verilen başlıca değerlerdir. Rabb’imiz Kur’an-ı Kerim’de iffeti korumayı müminlerin özellikleri arasında saymaktadır.(Mü’minûn suresi, 5. ayet.) İnsanların hayâlı ve iffetli yaşamasını emreden Rabb’imiz, Kur’an’da adını zikrettiği tüm peygamberleri ve bir peygam-ber annesi olan Hz. Meryem’i hayâ ve iffetin en güzel örnekleri olarak takdim etmektedir.

Haya ve iffet Peygamberlik zincirinin son halkası olan Hz. Muhammed (s.a.) hayâ ve iffetin en mükemmel örneği olarak görevini tamamlamıştır. Onun örnek yaşantısı ve sözleri eşsiz bir hazine olarak müminlerin önünde durmaktadır. Hz. Muhammed bir hadisinde iffet ve hayânın önemini şöyle vurgulamaktadır:

Haya ve iffet “Siz bana altı şeyi garanti edin, ben de size cennete girmeyi garanti edeyim: Konuştuğunuzda doğru söyleyin. Söz verdiğiniz zaman sözünüzü tutun. Size bir şey emanet edildiğinde emanete riayet edin. Allah’ın yasakladığı günahlardan uzak durmak suretiyle iffetinizi koruyun. Harama bakmaktan sakının. Ve elinizi haramlara dokunmaktan koruyun” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 323) Bu hadisiyle Hz. Peygamber, insanların ancak hayâ ve iffet ölçüleri içerisinde bir hayat yaşamaları sayesinde kurtuluşa erebileceklerini ifade etmektedir.

1. Hayânın Önemi ve Değeri Resulullah şöyle buyurmuştur: “Allah’tan gereği biçimde hayâ edin!” Bunun üzerine “Ey Allah’ın Peygam-beri!” dedik, “Zaten hayâlı davranıyoruz elhamdülillah!” Buyurdu ki: “O sizin anladığınız utanma hissi değildir! Allah-’tan gereği biçimde hayâ etmek demek; baş ve başta bulunan organlarla, karın ve karnın içerisine aldığı organları her türlü günah ve haramlardan korumak... daima hatırlamaktır...

Ne Dersiniz Kim bu şekilde davranırsa Allah’tan gereği biçimde hayâ etmiş olur.” (Tirmizi, Sıfatü’l-Kıyâme, 24) Yukarıdaki hadiste anlatılmak istenen nedir? Tartışınız. Hayâ – iman - amel ilişkisi hakkında sizin düşünceleriniz nelerdir? İfade ediniz.

1.Hayanın önemi ve değeri Sözlük anlamı itibariyle utanma, sıkılma duygusu anlamına gelen hayâ, terim olarak Allah inancı ve bu inanç-tan kaynaklanan sorumluluk duygusu sebebiyle kötü, ahlak dışı ve günah olan şeylerden kaçınmak demektir. Bu duygudan hareketle söz ve davranışlara dikkat etme-ye de edep adı verilir. Hayâ insanın doğasında bulunan bir duygudur.

Hayanın Önemi ve değir İnsan yaratılışı gereği kötülüğe ve günah olan davranışlara değil, bilakis iyiliğe, edepli ve erdemli davranışlara eğilimli bir varlıktır. Hayâ insanı olgunlaştıran, basit, değersiz ve sonucunda pişman olunacak davranışlar yapmaktan alıkoyan bir özelliktir. Hayâ duy-gusu sayesinde insan, Allah’a ve insanlara karşı mahcup olacağı hâl ve hareketlerden uzak durur.

1. Hayanın önemi ve değeri Peygamber Efendimiz, her konuda olduğu gibi hayâ konusunda da Müslümanlar için en güzel örnektir. O hayâ konusunda son derece duyarlıydı. İstenmeyen bir durumla karşılaştığında veya istemediği bir şeyi gördüğü vakit mahcubiyetin-den dolayı hemen yüzü kızarırdı. (Buhari, Edeb, 72) .

1. Hayanın önemi ve değeri Yanında bulunanlar, Allah’ın elçisinin bu tavrından, yapılan davranışın uygun olmadığı-nı anlardı. Hz. Peygamberin hayatının önemli bir bölümünü geçirdiği Mekke’de edep ve hayâya uygun olmayan kimi davranışlar yaygınlık kazanmıştı. Peygamber Efendimiz böylesi adet ve davranışlardan her zaman uzak durmuştur. Peygamber olduktan sonra da müminleri bu tür hareketlerden uzak durmaları konusunda ikaz etmiştir.

Nitekim, bir keresinde açık alanda gusleden birini görmüştü Nitekim, bir keresinde açık alanda gusleden birini görmüştü. Hemen minbere çıktı. Allah’a hamd ve sena ettikten sonra: “Allah halimdir, hayâ sahibidir, ayıp ve kusurları örter. Hayâ ve örtünmeyi sever, sizden biriniz gusledeceğinde kapalı yerde gusletsin.” buyurdu. (Nesai, Gusül ve Teyemmüm).

1. Hayanın önemi ve değeri Allah Resulü, insanların kusurlarını asla yüz-lerine vurmazdı. Bir konuda uyarı yapması gerektiğinde kusur sahibinin adını anmadan genel ifadelerle konuşurdu. O gıybet etmez, yanında gıybet edilmesine de müsaade etmezdi. İnsanların birbirlerinden laf taşıma-larını hoş karşılamazdı. Çünkü o, hayâ duygu-sunu kötü olan her şeyden uzak durma ve iyi olan şeylere yönelme olarak görüyor, Müslü-manlara da bu konuda yol gösteriyordu.

1.Hayanın önemi ve değeri “Utanma (hâya) duygusunu kaybettiysen istediğin her şeyi yap.” (Muvatta, Kasru's-Salât, 15) Yukarıdaki hadis, hayâ duygusunun davranışlar üzerindeki etkisi konusunda sizlere neler düşündürmektedir? Ne Dersiniz?

1. Hayanın önemi ve değeri Peygamber Efendimiz hayâyı imanla ilişkilendirmekte, hayâ ve imanın ayrılmaz bir bütün olduğunu belirtmektedir. O, bu konuda, “Gerçekten hayâ ile iman bütün olarak her ikisi birbirine bağlıdır.Bunlardan biri kaldırılınca, diğeri de kalkar.” (Buhari, Edebü’l-Müfred,445) buyurmaktadır.

Bu hadisten de anlaşılacağı üzere hayâ ile iman bir birine sımsıkı bağlıdır. Birincisinin olmadığı yerde ikincisinin de ortadan kalkması gibi bir tehlike söz konusudur

1. Hayanın önemi ve değeri Hz. Peygamber bir keresinde hayâsından (utangaç-lığından) dolayı arkadaşlarının eleştirdiği ve kınadığı bir adama rastladı. Peygamberimiz, utanıp sıkıldığı için arkadaşı tarafından azarlanan bu kişinin davranışının güzel bir davranış olduğunu vurgulayarak; “Şu hayâlı kardeşini bırak! Çünkü hayâ imandan-dır!” buyurmuştur. (Buhari, Edep, 77) Hz. Muham-med (s.a.), fıtratının bir gereği olarak mahcubiyet

1. Hayanın önemi ve değeri hisseden kimsenin bu hâlini beğenip takdir ederek, onu bundan vaz geçirmek isteyen-lere engel olmuştur. Hayâ duygu-su hem in-sanın yaratılışından gelen bo-zulmamış tabiatının, hem de imanın bir gereği olarak ortaya çıkar. Kişi Allah’a karşı hissettiği sorumluluk duygusu sebe-biyle, Kur’an’ın ve Hz. Peygamberin kötü ve çirkin olarak nitelendirdiği söz ve davranışlardan uzaklaşır.

1.Hayanın Önemi ve Değeri Bu duygu sebebiyle işlediği günahlarından tövbe eder ve günah olan davranışlara yaklaşmamaya çaba sarf eder.

Düşünelim “Edep bir tac imiş nur-i Hüda’dan Giy ol tacı emin ol her beladan” Günümüz Türkçesiyle: “Edep, Yüce Allah’ın nurundan bir tacdır Onu giyen her beladan uzak olur” Yukarıda yer alan ve söyleyeni bilinmeyen beyitte vurgulanmak istenen temel düşünce nedir? Konuyla ilgili düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız

Tartışalım Dilimizde sıkça kullanılan;“Allah’tan utanmayan kuldan da utanmaz.” sözü ile anlatılmak istenen nedir? Arkadaşlarınızla tartışınız.

1. Hayanın önemi ve değeri Toplum hayatında hayâ duygusuyla ve edeple davranmanın önemine sürekli vurgu yapan ve bu konuda bizlere daima örnek olan Peygamber Efendimiz, kimseyi rahatsız etmemek için yapılan küçük davranışların bile çok önemli olduğunu belirtmiştir. Bir gün Hz. Peygamber, dostlarıyla oturmuş sohbet ediyordu. Dostları peygamberimize çeşitli sorular

soruyor ve aldıkları cevaplarla bilgi dağar-cıkları daha da gelişiyordu. Bu esnada yanlarına üç kişi geldi. “...Birisi sohbet halkasında boşluk buldu ve oraya oturdu. Diğeri arkada bir yere oturdu. Üçüncüsü de ayrıldı gitti. Bunun üzerine Resulu-llah şöyle dedi: “Bu kişilerin durumunu haber vere-yim mi?” “Evet, ey Allah’ın Resulü!” dediler. Pey-gamberimiz buyurdu ki: “Boşluk bulup oturan kişi; bu (ilim meclisine) sığındı, Allah onu kabul etti.

1. Hayanın önemi ve değeri Arkalara oturan, hayâ ile hareket etti ve Allah da ona merhamet etti. Ayrılıp giden ise burayı terk ettiği için Allah da onu terk etti”.(İbn Hanbel, V, 218) Hadiste bahsi geçen kimselerden ikincisi; yani kimseyi rahatsız etmemek için arkada bulduğu boşluğa oturan kimse, bu hayâlı davranışından ötürü, Peygamberimizin de belirttiği gibi Allah’ın rahmetini kazanmıştır. Üçüncü kimse ise kibirli davranıp ortamı beğenmemezlik ederek; muh-temeldir ki rahatca oturacak bir yer bulamaması sebebiyle orayı terketmiş ve tepki çekmiştir. Kibir iman ve hayâ ile bağdaşmayan bir özelliktir.

1.Hayanın önemi ve değeri Gururdan, kibirden uzak durmak ise edep ve hayânın gereğidir. Toplum hayatının sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için uyulması gereken bazı ahlak kuralları vardır. Toplumun huzuru ve mutluluğu için zorunlu olan bu kuralların ortaya çıkmasında hayâ duygusu-nun büyük etkisi vardır. Edep ve hayânın olma-dığı yerde ahlaklı olmaktan da söz edilemez. Bu nedenle Peygamber Efendimiz hayânın, utan-gaçlığın olmayacağı bir zamana erişmekten Allah’a sığınmıştır.

Utanma, sadece başkalarının yanında iken geçerli olan bir özellik değildir. İnsan tek başınayken de hayâ duygusunun gereğine uygun davranışlar sergilemelidir. Allah’ın daima kendisini görüp gözettiğini, yaptığı her işe meleklerin şahitlik edeceğini bilerek hareket etmelidir. Dolayısıyla kişi yalnızken de edep ve hayâ ile bağdaşmayan davranışlardan kaçınmalıdır. Tek başına bile olsa giyim kuşamına dikkat etmeli, vücudun zaruri olarak örtülmesi gereken yerlerini örtmeye özen göstermelidir. Peygamberimiz “Allah kendisinden utanılmaya insanlardan daha layıktır.”8 buyurarak bu konuda Müslümanları duyarlı davranmaya yönlendirmiştir.

Hayâsızlık insanın sahip olduğu değerlerin zamanla yok olup gitmesine sebep olur. Peygamber Efendimiz, hayâ duygusu yok olmuş insanların güvenirlik ve merhamet özelliklerini kaybedeceklerini, bunun sonucunda da toplumda hoşlanılmayan kimseler olacaklarını anlatmıştır. (İbn Mâce, Fiten, 27)

O, hayâlı davranan kişilere müjde vermiş, kötü davranışta bulunan insanlara da uyarıda bulunmuştur. Hz. Peygamber bu konuyla ilgili bir hadisinde, “Hayâ imandandır, iman edenin yeri ise cennettir. Kötü söz konuşmak insanlara sıkıntı verip incitir, sıkıntı verip inciten kimselerin yeri de cehennemdir.”(Tirmizi, Birr ve Sıla, 65) buyurmuştur.

2. İffetin Önemi ve Değeri Hayâ, iffetlilik, az konuşma (dilini tutma),... iyi anlayış (fıkıh) imandandır. Bunlar ahi-rette (mükâfatı) artıran, ... şeylerdendir. Edebsiz konuşma, kaba davranma, cimrilik ise münafık-lıktandır... (Darimi, Mukaddime, 43) Yukarıdaki hadiste anlatılmak istenen düşünce nedir? Düşüncelerinizi paylaşınız. Ne Dersiniz?

2. İffetin Önemi ve Değeri Ahlaken temiz olmak, ar, namus, gibi anlamlara gelen iffet, terim olarak, Allah’ın yasakladığı şeylerden nefsi alıkoymak anlamına gelir. Bu kavramın Kur’an’da kullanılan bir anlamı da, fakirliğini ve zaruretini gizleyip çok muhtaç bir hâle düşmedikçe durumunu kimselere açmamaktır.

Kur’an’da: “(Sadakalar) kendilerini Allah yoluna adayan, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremeyen fakirler içindir. İffetlerinden dolayı (dilenme-dikleri için), bilmeyen onları zengin sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın. İnsanlardan arsızca (bir şey) istemezler. Siz hayır olarak ne verirseniz, şüphesiz Allah onu bilir.”(Bakara suresi, 273. ayet.)

buyrulmaktadır. Bu kimseler iffet sahibi oldukları için durumlarını insanlara bildirmekten çekinmektedirler. Onların bu hâlinden hem Yüce kitabımız hem de Peygamberimiz övgüyle bahsetmektedir

Kur’an-ı Kerim’de: “Şüphe yok ki Müslüman erkeklerle Müslüman kadınlar, mümin erkeklerle mümin kadınlar, itaat eden erkeklerle itaat eden kadınlar, sadık erkeklerle sadık kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, mütevazı erkeklerle mütevazı kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkeklerle ırzlarını koruyan kadınlar,

Allah’ı çok zikreden erkeklerle Allah’ı çok zikreden kadınlar var ya, işte onlar için Allah bir mağfi ret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” (Azhab suresi, 35. ayet.) buyrulmaktadır. Irzlarını koruyan erkek ve kadınlar için büyük bir mükâfatın vaad edilmiş olması iffet konusunun bir

Müslüman için ne kadar önemli olduğunu gös-termektedir Müslüman için ne kadar önemli olduğunu gös-termektedir. Kur’an’da Peygamberimize hita-ben şöyle denilmektedir: “Ey Peygamber! Mü-min kadınlar, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşma-mak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, ... elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, hiçbir iyi işte sana karşı gelmemek konusunda sana biat etmek üzere geldikleri zaman, biatlarını

kabul et ve onlar için Allah’tan bağışlanma dile kabul et ve onlar için Allah’tan bağışlanma dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Mümtehine suresi, 12. ayet.) Görüldüğü üzere Peygamberimizin biatlarını kabul edeceği insanların söz verdikleri hususlardan biri de iffetli

davranmaktır. Hz. Peygamber, ahlaksızlık, fuhuş vb davranmaktır. Hz. Peygamber, ahlaksızlık, fuhuş vb. kötülüklerin yaygın olduğu bir ortamda dünyaya gelmiştir. Ancak o bu tür fenalıkların hiç birisine bulaşmamıştır. Peygamber olmadan önce de iffetin, temiz ahlakın ve güvenilirliğin sembolü olarak, içinde yaşadığı toplumda gıpta edilen birisi olmuştur.

Hz. Muhammedin Peygamber olduktan sonra insanlardan talep ettiği hususlardan biri de iffetli olmalarıydı. Mekke’nin fethi sırasında Müslüman olan Ebu Süfyan, Müslüman olmadan önce Bizans Kralı Heraclius ile görüşmüştü. Bizans Kralı, Peygamberimiz hakkında birtakım sorular sormuş, o da bunlara cevap vermişti.

Müslüman olduktan sonra Ebu Süfyan bu konuşmayı şöyle nakletmiştir: “Heraclius (Hirakl) Ebu Sufyan’a: ‘Ben sana Mu-hammed ne tavsiye ediyor? diye sordum. Sen namaz kılmayı, doğru olmayı, iffetli olmayı, ahde vefayı, emaneti yerine teslim etmeyi tavsiye ettiğini söyledin’ dedi. Ve sözünü şöyle sürdürdü: “İşte bunlar bir peygamberin özellikleridir.” (Buhari, Şehâdât, 28).

Ensar'dan bazı kişiler Resululluh (s. a. )'tan (bir şeyler) istediler Ensar'dan bazı kişiler Resululluh (s.a.)'tan (bir şeyler) istediler. O da onlara verdi. Sonra tekrar istediler yine verdi. Yanındaki tüke-nince: "Yanımdaki malı sizden asla gizle-mem. Kim iffetli olmak isterse, Allah onu iffetli yapar. Kim de elindeki ile yetinirse, Allah onu zengin yapar. Sabretmeye gay-ret edene Allah sabır ihsan eder. Hiç bir kimseye sabırdan daha geniş bir ihsanda bulunulmamıştır" buyurdu. (Ebu Davud, Zekât, 28) Yukarıdaki hadiste anlatılmak istenen nedir? Arkadaşlarınızla konuşunuz. Düşünelim

İslam’a göre ekonomik imkânları kısıtlı da olsa insanların iffetli davranmaları kendi-leri için daha hayırlı olacaktır. Hz. Muham-med (s.a.); “Kim başkalarına muhtaç ol-mak istemezse Allah o kimseyi, kimseye muhtaç etmez. İffetli kalmak isteyeni de Allah iffetli kılar. Kim ihtiyacına yetecek biçimde bir yaşantı isterse Allah da onu kimseye muhtaç etmez. Kırk dirhemi ol-duğu hâlde kim dilenirse o ihtiyacı olma-dığı hâlde dilenmiş olur” buyurmaktadır (Nesai, Zekât, 89).

Bu hadise göre insanın kana-atkâr olması, elindekiyle yetinmesi iffetin bir gereğidir. Kişi böyle davrandığı sürece Allah’ın onun iffetini korumasına yardım edeceğini vurgulayan Peygamberimiz, insanın haysiyetine yakışanın da bu olduğunu bize hatırlatmaktadır.

Ömer b. Hattab (r. a. ) anlatıyor: Bizler bir gün Resulullah (s. a Ömer b. Hattab (r.a.) anlatıyor: Bizler bir gün Resulullah (s.a.)’in yanında otururken bir adam geliverdi. Elbisesi bembeyaz, saçları simsiyahtı. Üzerinde yolculuk belirtileri de yoktu, bizden hiçbiri de onu tanımıyordu. O kimse Peygamberimizin yanına kadar gelip oturdu dizlerini dizlerine dayadı, ellerini dizlerinin üzerine koyarak

sırasıyla İslam ve imanın ne olduğunu sordu sırasıyla İslam ve imanın ne olduğunu sordu. Efendimiz soruları cevaplayınca doğru söyledin diyerek ardından, “İhsan (iyilik) nedir? Bana onu anlat” dedi.

Resulullah (s.a.): “İhsan; görüyormuşçasına Allah’a ibadet edip kulluk yapmandır. Sen onu görmüyorsan da o seni mutlaka görmektedir” buyurdular...” (Nesai, İman ve Şerâiuhû, 5). Sizce Allah tarafından sürekli görüldüğünü bilmenin insan davranışlarına ne gibi bir etkisi olabilir?

Allah’ın Huzurunda Olma Bilinci Mümin hayatının her anını Allah’ın daima kendisini görüp gözettiği bilinciyle yaşamalıdır. O, günlük hayatın her alanında; yeme-içme, çalışma, alış veriş ve aile hayatı, vb. durumlarda bir gün Allah’a hesap vereceğini dikkate almalıdır. Hz. Muhammed (s.a.), hayatını bu bilinç üzere yaşamış ve bu konuda bizlere en güzel örnek olmuştur. Bu hâl ve bilinç üzere

yaşamaya dinimizde ihsan adı verilir yaşamaya dinimizde ihsan adı verilir. İhsan sözlüklerde iyilik etme, iyi davran-ma, bağışlama, bağışta bulunma, bağışla-nan şey, lütuf, inayet, atıfet gibi anlamlara gelmektedir. İhsanı Allah’ın lütuf ve inaye-tiyle daima iyilik üzere yaşamak şeklinde anlamak mümkündür. Hz. Muhammed’in Cibril hadisi diye meşhur olan hadiste tanımladığı şekliyle ihsan; insanın Allah’ı

görüyormuşçasına ona ibadet etmesidir görüyormuşçasına ona ibadet etmesidir. İbadeti yalnızca belirli vakitlerde belirli ritüelleri yerine getirmek olarak anlamamak gerekir. İbadeti, Allah’a inanıp teslim olmuş bir kul için hayatın her anını kapsayan eylemler bütünü olarak anlamak lazımdır. Buna özen gösterildiğinde ihsan mertebesine ulaşmak yani gerçek

anlamda iyiliğe ermek mümkün olabilir anlamda iyiliğe ermek mümkün olabilir. Rabb’imiz bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Kim “ihsan” derece-sine yükselerek özünü Allah’a teslim ederse, onun mükâfatı Rabb’inin katındadır. Artık onlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir” (Bakara suresi, 112).

Peygamber Efendimiz, insan için yalnızca inanıp iman etmenin yeterli olmadığını, kişinin kendisini her zaman Allah’ın huzurunda hissederek yaşamasının en doğru yol olduğunu hatırlatmaktadır. İnsan ruhen ve bedenen tam bir teslimiyetle Allah’a bağlanmalı ve daima bu şuurla hareket etmelidir.

Sonuç olarak ihsan, hayatımızda karşılaştığımız bütün meselelerde bir mümin sorumluluğu içerisinde hareket etmektir. İhsan, Müslümanın bütün söz ve işlerinde duyarlı davranmasıdır. Yapılan her işi sorumluluk bilinciyle güzel yapmaya çalışmak, iyilik hâli üzere olmak Müslüman için olmazsa olmaz bir değerdir.

“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'ın ve Resulü'nün çağrısına uyun ve bilin ki, Allah kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, onun huzurunda toplanacaksınız.” (Enfâl suresi 24). - “O, kullarının üstünde mutlak hakimiyet sahibidir. O, hüküm ve hikmet sahibidir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır” (En’am suresi 18).

- “Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah'a mahsustur - “Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah'a mahsustur. Bütün işler ona döndürülür. Öyle ise ona kulluk et ve ona tevekkül et. Rabb’in yaptıkla-rınızdan habersiz değildir.” (Hud suresi 123) Yukarıdaki ayetleri ihsan kavramı açısından değerlendiriniz. Düşündüklerinizi arkdaşlarınızla paylaşınız.

İnsanlarla olan ilişkilerimizde de biricik ölçü yine ihsan olmalıdır İnsanlarla olan ilişkilerimizde de biricik ölçü yine ihsan olmalıdır. Yapılan iyiliklerin yalnızca Allah rızası için olmasının gerekliliğine de işaret eden Peygamberimiz bu konuda şöyle buyurmuştur: “İnsanlar bize iyi davranırsa onlara iyilik yaparız, şayet kötü davranırlarsa onlara kötülük yaparız diyen kimselerden olmayın.

Kendinizi, insanlar iyi davranırsa onlara iyilikle mukabele etmeye, şayet kötülük yaparlarsa onlara aynıyla karşılık verme-meye alıştırın”.(Tirmizî, Birr, 63 ) Hadiste; iyilik yapanlara iyilikle karşılık veren, ancak kendisine kötülük yapıldığında kötülük yapmaktan çekinmeyen kimselerin, Efendimiz tarafından kınandığı hiçbir zaman akıldan çıkarılmamalıdır.

Kültürümüzde sıkça dile getirilen “İyiliğe karşı iyilik er kişinin kârıdır, kötülüğe karşı iyilik her kişinin kârıdır” sözü Peygamber Efendimizin bu hadisinin toplumumuzda güzel bir şekilde içselleştirilmiş olduğunun bir göstergesidir. Kur’an’da örnek gösterilen bilge bir şahsiyet olan Hz. Lokman’ın (a.s.) oğluna verdiği öğüt, iyilik yapmada, ihsana uygun davranmada bir

Müslüman için temel ölçü olmalıdır: “Yavrum Müslüman için temel ölçü olmalıdır: “Yavrum! Şüphesiz yapılan iş bir hardal tanesi ağırlığında olsa ve bir kayanın içinde, yahut göklerde ya da yerin içinde bile olsa, Allah onu çıkarır getirir. Çünkü Allah en gizli şeyleri bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır”. (Lokman suresi, 16. ayet. )İnsanın iyilikle yapması, ihsana uygun.

davranışlar sergilemesi için, Allah’ın her şeyden haberdar olması yeterli bir sebeptir. İhsan kişinin Allah’ın gözetimi altında olduğunu bir an bile aklından çıkarmadan yaşamasıdır