KADIN FİLOZOFLAR
“Filozoflar şimdiye kadar dünyayı sadece erkeklere göre yorumladılar “Filozoflar şimdiye kadar dünyayı sadece erkeklere göre yorumladılar.Fakat onun insanlık bakımından değiştirebilmesi kadınca da yorumlanmasını gerektirir.” Irmtraud MORGNER
ANTİKÇAĞ’DAKİ KADIN FİLOZOFLAR -Miletli ASPASİA -Mantineal DİOTİMA -Hipparchia -Arete Ve Lais -İskenderiyeli HYPATİA
Antikçağ’da kadınların felsefe okulları açtıklarını ve zamanın ünlü filozoflarına dersler verdiklerini görüyoruz.
Miletli ASPASİA Sokrates’in hocasıdır.Sokrates diyalog yöntemini Aspasia’dan öğrenmiştir.
Mantinealı DİOTİMA Sokrates’in hocasıdır.
İskenderiyeli HYPATİA Antikçağ’ın sonlarının en etkili bilginidir. ‘Özgürlüğü savunan’ ilk kadındır. Tarihte bilinen ilk kadın matematikçidir. Sonradan “cadı avı” olarak anılacak olan kanı susamışlık derecesine varan kadın düşmanlığının ilk kanlı kurbanı olmuştur. Onun ölümü,Roma imparatorluğunun Hıristiyanlaşmasını kesin işareti,”pagan” felsefenin son bulması anlamına gelir.
AGORA FİLMİNDEN GÖRÜNTÜLER
Ortaçağ’da Kadının Yeri; Ortaçağ kadınlara çok büyük baskıların yapıldığı bir çağ olarak tanınmıştır. Kilise egemendi.Bilim ve felsefe ile uğraşan kadınlar cadı olarak anılıyordu. Kadınlarının kendi çağlarının kültürel hayatının etkin şekilde katılma olanakları çok azdı.Çok az olanaklardan biri olan manastıra girmekle bu katılımı sağlayabiliyorlardı.
Ortaçağ Filozofları; Hildegard von Bingen Mechthild von Magdeburg Katharina von Siena Christine de Pizan
Mechthild von Magdeburg “Aptallık, kendi halinden memnundur; bilgelik soruları sormakla bitiremez.”
Katharina von Siena “ İnsan iradesi özgürdür; insanın kaderi önceden belirlenmiş değildir.”
Christine de Pizan İlk Fransız kadın yazardır.
Rönesans - Reform İtalyan rönesansı süresince yani antikçağ kültür geleneğinin “yeniden doğuşu” ile,14. ve 15. yüzyılda yeni bir kadın tipi “Virago” kültürlü “erkek kadın” tipi ortaya çıktı. Rönesans felsefi tarihi bakımından hiçbir yeni sistemin ortaya çıkmadığı bir geçiş dönemi sayılır. Rönesans bütünüyle alındığında kadınlar için oldukça geriye atılmış büyük bir adımdı.Antikçağın düşünce dağarcığının yeniden doğuşu bu çağın kadın düşmanı düşüncelerinin de rönesansı olmuştur.
“ Cadı takipleri” adı verilen davalar yüzünden bir milyondan fazla kadın işkenceye uğradı ve yakıldı.”
RÖNESANS’IN FİLOZOFLARI İsotta Nogarola Tullia D’Aragona Teresa von Avila
Isotta Nogarola “Havva ile Adem’in Günahının Eşitliği ya da Eşitsizliği Hakkında Diyalog”
Tullia D’aragona “Aşkın Sonsuzluğu Üzerine Diyalog” adlı eseri Platonik diyalogun yeniden keşfi olarak görülür.
Teresa von Avila ‘Vida’ adlı eseri Montaigne’in keşfettiği düşünülen deneme formunun ilk örneğidir.
AYDINLANMA ÇAĞI Aydınlanma Çağı olarak adlandırılan tarihsel dönem, Aydınlanma felsefesinin 18. yüzyılda doğup benimsenmeye başladığı dönemdir Bu çağda kadınlar hala eskiden olduğu gibi, mal edinme, özgürlük ya da düşüncesini serbestçe söylemek hakkından yoksundu. Aydınlanmanın birkaç erkek kuramcısı, örneğin Jean De Condorcet kadına da eşit haklara sahip olma olanağı verilmedikçe devrimin amacına ulaşmayacağını ileri sürmüştür Bilgi teorisinin iki düşünme yolu , aydınlanma felsefesinde egemen rol oynar.Rasyonalizm Almanya ve Fransa’da onun yolunu hazırlamıştır
Fransız devriminin ideali olan “özgürlük,eşitlik,kardeşlik” hiçbir şekilde kadınlar için geçerli olmayınca “kadınlar yeniden ocak başına gönderildi.”onlar erkeklere hizmet etmeli annelik rolüne yoğunlaşmalıydılar anlayışı vardı. Düşünsel romantik akım felsefenin büyük sistemler kurma geleneğinden ayrıldı.Romantik akım zaman bakımından aydınlanmanın son zamanlarıyla kesişip Alman idealizm felsefesiyle yapılan hesaplaşmalar içinde oluşmuş ve gelişmiştir. Kadın ve erkek romantikler aydınlanmacıların ideali olan hoşgörü ve eşitliği silmek istemiyor,duygularla beslemeyi istiyorlardı.
Mary Astell Mary Wollsonecraft Olympe de Gouges
Mary Astell “Eğer Tanrı kadının anlayış yeteneğini kullanmasını istemeseydi, ona bunu vermezdi; çünkü o hiçbir şeyi boş yere yapmaz.”
Mary Wollsonecraft İlk kez İngiltere’de kadınların toplumsal hakları üzerine bir kitap yayınladı. Böylece feminizmin temelleri atılmış oluyordu.
Olympe de Gouges ” Kadının idam sehpasına çıkma hakkı var; aynı şekilde bir konuşma kürsüsüne hakkı da verilmeli ona…”
Bettina von Arnim Hedwig Bender Karen Horney Rosa Mayreder
19.Yüzyılın sonlarında Aydınlanmanın başlangıçlarındaki kadının da erkek gibi akıl yeteneğine sahip olduğu düşüncesi silinerek,geleneksel kadın imgesine geri dönüldü.Bu durum,kadın haklarını savunanların harekete geçmesine neden oldu.
Rosa Mayreder “Kadınların ne olduğu ancak onların ne olmaları gerektiği önceden belirlenmezse bilinebilir.”
Karen Horney Freud’un feminism karşıtlığını ilk eleştirenlerdendir.
20.yy’da Varoluşçuluk felsefesi, Fenomenoloji, Analitik felsefe gibi felsefe akımları egemen olmuştur.
Dönemin önemli düşünürlerinden biri Hannah Arendt’tir.
Simone de Beauvoir “Benim için bir düşünce, teorik bir şey değildir; o yaşanır ya da teori olarak kalır ve geçerli değildir.”
Sartre ile üniversitede tanışmış ve ölünceye kadar onunla yaşamıştır.