Birinci Söz www.risalecocuk.com By Hamra.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
D.A.D.A.
Advertisements

Değişkenler.
EKİP ÇALIŞMASI.
Atatürk’ün Çocukluk Anıları
KARIYER PLANLAMA Levent VURGUN Yrd.Doç.Dr..
DÖRDÜNCÜ SÖZ.
ARKADAŞ VE DOST KAVRAMI
Dün daha, Yirmi yaşındaydım Yaşamla eğleniyor, Çok fazla zamanım olduğunu sanıyordum Ama farkında değildim ki zaman, Parmaklarımızın arasından kayıp.
GÖZLERİN(Nazım Hikmet)
HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ
BİSMİLLAH HER HAYRIN BAŞIDIR
4. Sınıf 1. Ünite 1.2. Allah’a Şükür
Sunuindir.blogspot.com YAPIM EKLERİ
GÜL'E DAİR ....
ÇAYIROVA İNSANA HİZMET DERNEĞİ
Kolayla ş tırıcı Mutluluk ipuçları…. Dostundan gelen kötülü ğ e iyilikle kar ş ılık ver. Dostundan/dü ş manından gelen iyili ğ e daha güzeli ile kar ş.
RUBAI.
MUSTAFA KEMAL' İ DÜ Ş ÜNÜYORUM Mustafa Kemal' i dü ş ünüyorum Yeleleri alevden al bir ata binmi ş A ş ıyor yüce da ğ ları, engin denizleri Altın saçları.
ADI:TUĞBA NUR SOYADI:KÖKTEN SINIF:6/B NUMARA:1101
PAYLAŞMA VE YARDIMLAŞMA İBADETİ OLARAK ZEKAT VE SADAKA
RUHLAR ALEMİ bilgidagi.com.
SERBEST OKUMA METİNLERİ
İP HİKAYESİ.
YAPI(PLAN).
SİGARA VE ALKOLÜN ZARARLARI
BEŞİNCİ SÖZ.
K İ M L İ K. “Cem, 16 Eylül 2009 seninle kar ş ıla ş mamızın 10. yılına giriyoruz. Kalbi(m/n) 33 ya ş ında, tenim 64 … Doktorlar, kalp naklinden sonra.
5. SINIF 1. ÜNİTE ALLAH İNANCI.
SORULAR.
MÜLAKAT (GÖRÜŞME) Ünlü kişileri çeşitli yönleriyle tanıtmak veya toplumu ilgilendiren önemli bir konuyu aydınlatmak için ünlü kişi yahut uzmanlarla.
GÖNÜL KÖPRÜSÜ.
 Yoklu ğ un varl ığı n ate ş ten g ö mlek yoklu ğ un ondanda k ö t ü m ü mk ü n de ğ il senle g ü lmek yoklu ğ un ondan da k ö t ü. bu belay ı a ş k.
Sürtünme.
Kim olduğunu Başına gelen Değil, Senin hareket Tarzın belirler, .
GÜNCEL DE Ğ ERLER ÜRET İ P YA Ş IYORUM….  Ça ğ ımızın problemlerinden biri olan payla ş ma konusunda ben ne yapabilirim? Bu sorunun cevabını bulmaya.
Rüyamda yaratıcı ile bir konuşma geçti aramızda
AİLE VE İLETİŞİM AİLE VE İLETİŞİM.
Hayat Bilgisi 1.Sınıf.
Çevremizdeki Canlılar
Hazırlayanlar Müge Çagman G. Pınar Sıdal
Sevgili Peygamberimiz
 İNSAN KİMDİR ???? Bir fabrika düşünelim çok sipariş almış ürün yetiştirmesi gerekiyor.
M.E.B - HİZMET VAKFI PROTOKOLÜ
GERÇEK TEŞEKKÜRÜ EDEBİLİYORMUYUZ
Meâli Şerifi: Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla De ki: "O, Allah'tır, tektir. 2. Allah sameddir (hiçbir şeye muhtaç değidir ama her şey O’na muhtaçtır.).
Kur'an Aklımızı Kullanmamızı İster. Konuyla ilgili ayetler: 1- "Acaba onlar herhangi bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar? Yoksa kendileri mi yaratıcıdırlar?
BESMELENİN SIRRI.
NEFSİNİ BİLEN RABBİNİ BİLİR
1 TBMM’NİN AÇILIŞI 23 NİSAN TBMM'nin Açılışı ve Çalışmaları Osmanlı Mebusan Meclisi'nin, İ stanbul'un i ş gali ile çalı ş amaz duruma dü ş mesi.
HAZIRLAYAN VE SUNAN: HAYATİ İBRAHİM GÜVEN. HOŞGELDİNİZ… Konuşmamı ülkemizde misafir ettiğimiz sayın temsilcilere hoş geldiniz diyerek başlamak istiyorum.Ayrıca.
1 ZAMİRLER Dil, kısa, öz anlatımı sever. Konuşurken, yazarken gereksiz, sevimsiz tekrarlardan kaçınmak için, daha önce anılan bir ismin yerine, onu karşılayacak.
BAĞLAÇ. BAĞLAÇ  Eş görevli sözcükleri, söz öbeklerini, cümleleri birbirine bağlayan ya da çeşitli anlam ilgileri kuran sözcük veya söz öbekleridir. Başlıca.
Hikmet SIRMA.
ZAMIRLER(ADILLAR). ZAMİR (ADILLAR) İsimlerin yerine kullanılan sözcüklerdir. Bütün zamirler sıfatlardan farklı olarak isim çekim eki alabilir.
İBADET VE NAMAZ EY İNSANLAR! İBADET EDİN. (BAKARA SURESİ, 21)
MELEKLERE İMAN.
İSRAF VE İKTİSAT.
Niçin Yaratıldık?
Helal ve Haram.
İNSAN NİÇİN YARATILDI?.
İBADET VE NAMAZIN MANASI
Öldükten sonra tekrar dirilme ve Âhiret hayatı niçin vardır?
MANA-YI HARFİ NEDİR?.
Diğergamlık nedir?. Kendisinin ihtiyacı olduğu halde başkasını kendi nefsine tercih etme duygusu, Cömertliğin bir üst derecesi ve hatta ondan da daha.
Dürüst, “do ğ ru” kimse anlamına gelir Dürüstlük içtenlik, do ğ ruluk, açıklık, do ğ rudanlık gibi ki ş ilik özelliklerine sahip olmaya i ş aret eder.
ÇARŞAMBAYI SEL ALDI. HİKAYE Çar ş amba Ovasında, Ye ş il Irma ğ a kadar uzanan Abdal deresinin kıyısındaki köylerden birinde, yoksul bir ailenin o ğ.
MevlanaCelalettin-i Rumi
UHUVVET Prof. Dr. Şadi Eren.
Sunum transkripti:

Birinci Söz www.risalecocuk.com By Hamra

Ey kardeş! Benden birkaç nasihat istedin. Sen bir asker olduğun için, askerlik temsilâtiyle, sekiz hikâyecikler ile birkaç hakikati nefsimle beraber dinle. Çünkü, ben nefsimi herkesten ziyâde nasihate muhtaç görüyorum.

Vaktiyle sekiz âyetten istifade ettiğim "Sekiz Söz"ü, biraz uzunca, nefsime demiştim. Şimdi, kısaca ve avâm lisânıyla nefsime diyeceğim. Kim isterse beraber dinlesin.

Bedevî Arab çöllerinde seyahat eden adama gerektir ki, bir kabîle reisinin ismini alsın ve himâyesine girsin -tâ şakîlerin şerrinden kurtulup, hâcâtını tedârik edebilsin. Yoksa, tek başıyla, hadsiz düşman ve ihtiyacâtına karşı perişan olacaktır.

İşte böyle bir seyahat için iki adam sahrâya çıkıp gidiyorlar. Onlardan birisi mütevâzi idi; diğeri mağrur. Mütevâzii, bir reisin ismini aldı; mağrur almadı. Alanı her yerde selâmetle gezdi. Bir kâtıü't-tarîka rast gelse, der: "Ben filân reisin ismiyle gezerim." Şakî def' olur, ilişemez. Bir çadıra girse, o nâm ile hürmet görür.

Öteki mağrur, bütün seyahatinde öyle belâlar çeker ki, tarif edilmez. Dâimâ titrer, dâimâ dilencilik ederdi. Hem zelîl, hem rezil oldu.

Aczin ve fakrın hadsizdir. Düşmanın, hâcâtın nihayetsizdir. İşte, ey mağrur nefsim, sen o seyyahsın. Şu dünya ise bir çöldür. Aczin ve fakrın hadsizdir. Düşmanın, hâcâtın nihayetsizdir.

Mâdem öyledir, şu sahrânın Mâlik-i Ebedîsi ve Hâkim-i Ezelîsinin ismini al. Tâ bütün kâinatın dilenciliğinden ve her hâdisâtın karşısında titremeden kurtulasın.

Evet, bu kelime öyle mübârek bir defînedir ki, senin nihayetsiz aczin ve fakrın, seni nihayetsiz kudrete, rahmete rabt edip, Kadîr-i Rahîmin dergâhında aczi, fakrı en makbul bir şefaatçi yapar.

Evet, bu kelime ile hareket eden, o adama benzer ki: Askere kaydolur. Devlet nâmına hareket eder. Hiçbir kimseden pervâsı kalmaz. Kanun nâmına, devlet nâmına der. Her işi yapar, her şeye karşı dayanır.

Başta demiştik: "Bütün mevcudât lisân-ı hal ile, "Bismillâh" der." Öyle mi? Evet. Nasıl ki, görsen; bir tek adam geldi, bütün şehir ahalisini cebren bir yere sevk etti ve cebren işlerde çalıştırdı.

Yakînen bilirsin, o adam kendi nâmiyle, kendi kuvvetiyle hareket etmiyor. Belki o bir askerdir, devlet nâmına hareket eder, bir padişah kuvvetine istinad eder.

Öyle de, her şey Cenâb-ı Hakkın nâmına hareket eder ki, zerrecikler gibi tohumlar, çekirdekler, başlarında koca ağaçları taşıyor, dağ gibi yükleri kaldırıyorlar. Demek her bir ağaç "Bismillâh" der; hazîne-i rahmet meyvelerinden ellerini dolduruyor, bizlere tablacılık ediyor.

Her bir bostan, "Bismillâh" der, matbaha-i kudretten bir kazan olur ki, çeşit çeşit pek çok muhtelif leziz taamlar, içinde beraber pişiriliyor.

Her bir inek, deve, koyun, keçi gibi mübârek hayvanlar "Bismillâh" der, rahmet feyzinden bir süt çeşmesi olur. Bizlere Rezzâk nâmına en latîf, en nazîf, âb-ı hayat gibi bir gıdâyı takdim ediyorlar.

Her bir nebat ve ağaç ve otların ipek gibi yumuşak kök ve damarları "Bismillâh" der, sert olan taş ve toprağı deler, geçer. "Allah nâmına, Rahmân nâmına" der; her şey ona musahhar olur.

Evet, havada dalların intişârı ve meyve vermesi gibi, o sert taş ve topraktaki köklerin kemâl-i sühûletle intişâr etmesi ve yer altında yemiş vermesi; hem şiddet-i hararete karşı aylarca nâzik, yeşil yaprakların yaş kalması, tabiiyyunun ağzına şiddetle tokat vuruyor. Kör olası gözüne parmağını sokuyor.

Ve diyor ki: "En güvendiğin salâbet ve hararet dahi emir tahtında hareket ediyorlar ki, o ipek gibi yumuşak damarlar, birer asâ-i Mûsâ (a.s.) gibi, emrine imtisâl ederek taşları şakk eder.

ince nâzenin yapraklar, birer âzâ-yı İbrâhim (a.s.) gibi, Ve o sigara kâğıdı gibi ince nâzenin yapraklar, birer âzâ-yı İbrâhim (a.s.) gibi, ateş saçan hararete karşı, âyetini okuyorlar."

Mâdem herşey mânen, "Bismillâh" der, Allah nâmına Allah'ın nimetlerini getirip bizlere veriyorlar. Biz dahi, "Bismillâh" demeliyiz. Allah nâmına vermeliyiz. Allah nâmına almalıyız. Öyle ise, Allah nâmına vermeyen gàfil insanlardan almamalıyız.

Suâl: Tablacı hükmünde olan insanlara bir fiyat veriyoruz. Acaba, asıl mal sahibi olan Allah ne fiat istiyor? Elcevap: Evet, o Mün'im-i Hakikî, bizden o kıymettar nimetlere, mallara bedel istediği fiat ise, üç şeydir: Biri zikir, biri şükür, biri fikirdir.

Başta "Bismillâh" zikirdir. Ahirde "Elhamdülillâh" şükürdür. Ortada, bu kıymettar hârika-i san'at olan nimetler Ehad, Samed'in mu'cize-i kudreti ve hediye-i rahmeti olduğunu düşünmek ve derk etmek fikirdir.

Bir padişahın kıymettar bir hediyesini sana getiren bir miskin adamın ayağını öpüp hediye sahibini tanımamak ne derece belâhet ise, öyle de, zâhirî mün'imleri medih ve muhabbet edip Mün'im-i Hakikîyi unutmak, ondan bin derece daha belâhettir.

Böyle ebleh olmamak istersen; Allah nâmına işle, vesselâm. Ey nefis! Böyle ebleh olmamak istersen; Allah nâmına ver, Allah nâmına al, Allah nâmına başla, Allah nâmına işle, vesselâm.