MİLLİ GELİR VE İSTİHDAM TEORİSİ
İstihdam Geniş anlamda istihdam, üretim faktörlerinin gelir sağlamak amacıyla kullanılması veya çalıştırılmasıdır. Dar anlamda istihdam ise, üretim faktörlerinden sadece emeğin gelir elde etmek amacıyla kullanılması veya çalıştırılmasıdır. Bir ulusal ekonomide istihdam düzeyi ile milli gelir arasında, aynı yönlü olmak üzere sıkı bir ilişki vardır. Diğer değişkenler sabitken, istihdam düzeyi arttıkça, o ekonominin ürettiği mal ve hizmet miktarı da (yani milli geliri de) artacaktır, aksine istihdam düzeyi düştükçe reel milli gelir de azalacaktır. O halde bir ülke sahip olduğu üretim faktörlerinin ne kadar çoğunu çalıştırabiliyorsa, üretilen toplam ürün miktarı, ya da milli gelir o kadar çok olacaktır. Kuşkusuz istihdam düzeyindeki artış ile milli gelirdeki artış her zaman aynı olmayabilir.
Üretim Kapasitesi Üretim kapasitesi veya üretim potansiyeli, bir ulusal ekonominin üretebileceği mal ve hizmetler miktarının üst sınırı olarak ifade edilir. Üretim kapasitesi büyüklüğünü belirleyen faktörler: Q = f (N, R, K, T) Q- Ulusal ekonominin üretim kapasitesi, N- Ekonominin sahip olduğu işgücü, R- Ekonominin bilinen doğal kaynakları, K- Ekonominin sahip olduğu sermaye stoku, T- Üretimde kullanılan teknoloji ve bilgi düzeyi Bu tanım doğrultusunda; Y = f (N, R, K, T) olduğu söylenebilir. Q = N * Pn Pn- Emeğin ortalama verimi
İstihdamla İlgili Kavramlar Tam istihdam, bir ekonomide bütün üretim faktörlerinin üretime katıldığı durumdur. Eksik istihdam, bir ekonomide üretim faktörlerinden sadece bir kısmının üretime katıldığı durumdur. Aşırı istihdam, bir ekonomide mevcut üretim faktörlerinin tümü çalıştığı halde, üretilen mal ve hizmet miktarının toplam talebi karşılayamadığı durumdur.
İşsizlik İstihdam edilenler, ilgili dönemde ekonomik faaliyete katılan (Kâr, yevmiye veya ücret karşılığı veya ücretsiz olarak.) veya böyle bir işle bağlantılı 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerdir. İşsizler, ilgili dönemde istihdam halinde olmayan (Kâr karşılığı, yevmiyeli, ücretli veya ücretsiz olarak hiçbir işte çalışmamış ve böyle bir işle bağlantısı da olmayan) ve iş arayan 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerden oluşur (çalıştırılamayan emek faktörü). İşgücü (sivil işgücü), istihdam edilenler ile işsizler toplamıdır. işgücü = istihdam edilenler + işsizler nüfus = işgücü + işgücünde olmayanlar İşsizlik oranı, işsizler sayısının işgücüne bölümüdür işsizlik oranı = işsizler / istihdam edilenler İşgücüne katılım oranı, işgücünün 15 ve daha yukarı yaştaki kişilere (çalışma yaşındaki nüfus) oranıdır. işgücüne katılım oranı= işgücü / çalışma yaşındaki nüfus
İşsizlik Türleri İradi işsizlik Cari ücret düzeyinde ve mevcut çalışma koşullarında, çalışmak istemeyenlerin meydana getirdiği işsizliğe iradi işsizlik denir. Gayri iradi işsizlik Bir kısım işçilerin, ücret düzeyinde ve mevcut çalışma koşullarında çalışmayı kabul ettikleri halde iş bulamamaları durumudur. Friksiyonel (Arızi veya geçici) işsizlik Daha iyi çalışma imkanları ve daha yüksek ücret elde etmek amacı ile işçilerin yer ve meslek değiştirmelerinden doğan işsizliktir. Konjonktürel işsizlik Ekonominin alçak konjonktür dönemlerinde (depresyon) yaşanan işsizlik türüdür. Mevsimlik işsizlik Mevsimlik dalgalanmalar (doğal koşullara, toplumun alışkanlıklarına ve yerleşmiş geleneklerine bağlı olarak) nedeniyle ortaya çıkan işsizlik türüdür (tarım, turizm, inşaat…)
İşsizlik Türleri Yapısal (strüktürel) işsizlik Bir ülkenin ekonomik yapısında, ya da toplam talebin yapısında meydana gelen değişmelerin neden olduğu işsizliktir (Örnek: tarım ekonomisinden sanayi ekonomisine geçiş). Teknolojik işsizlik Üretimde, emeğin yerine makine ikame edilmesi (yerleştirilmesi) nedeniyle ortaya çıkan işsizlik türüdür. Gizli işsizlik Üretim teknolojisi değişmemek koşulu ile herhangi bir üretim dalında çalışmakta olan işgücünün bir kısmının buradan alındıkları halde, eğer üretimde herhangi bir azalma olmuyorsa, bu durumda o faaliyet kolunda gizli bir işsizlik vardır denir. Bu işsizlik, daha önce bahsettiğimiz işsizlik türlerinden çok farklıdır. Çünkü kimin işsiz olduğu belli değildir. Çünkü herkes çalışıyor görünmektedir. Fakat bunlardan bir kısmının üretime katkısı yoktur. Diğer bir ifadeyle, gizli işsizlerin marjinal verimliliği sıfırdır.
İşsizlik ile Enflasyon Arasındaki İlişki ve Philips Eğrisi İktisat literatüründe yer alan yaygın kanaate göre işsizlikle enflasyon arasında bir değiş-tokuş ilişkisi vardır. Buna göre, bir ekonomide işsizliği azaltmak amacına yönelik olarak alınan toplam talebi artırıcı önlemler enflasyon oranını yükseltmekte, aksine enflasyon oranını düşürmek için alınan önlemler de işsizliği artırmaktadır. Bu durum ekonomiyi yönetenleri bir ikilemle karşı karşıya bırakmaktadır. Bu görüşü ortaya atan ve grafiksel olarak gösterimini gerçekleştiren ise Yeni Zelandalı iktisatçı A.W. Philips”dir.
Philips Eğrisi Şekil 1 Enflasyon Oranı (%) KD Philips Eğrisi UD Philips Eğrisi 6 2 1 4 İşsizlik Oranı (%)