Bu çalışma küresel perspektifte ve Avrupa birliği ekseninde bir kavram ve olgu olarak yerelleşmeyi konu almaktadır. Bu çerçevede kamu yönetimi anlayışında meydana gelen çağdaş gelişmeler üzerinde durulmakta ve değişen ekonomik, toplumsal, siyasal, kültürel ve teknolojik koşulların ışığında, yönetimde yerelleşmenin gereklilik düzeyi tartışılmaktadır. Uygulamada ülkelerin merkeziyetçi yönetim yapılarını terk ederek adem-i merkeziyetçi bir kamu yönetimi sistemine doğru attıkları adımların bu metinde, yerelleşme adına gerçekleştirilen kurumlaşma çabalarının tanıtılması amaçlanmıştır.
Günümüzde kamu yönetimi alanında tüm dünyada kuram ve uygulamada çok önemli ve köklü değişimler yaşanmaktadır. Değişim üç temel eksende kendini göstermektedir. İlki devlete bakış açısındaki değişme, ikincisi yönetimde yerelleşme ve sivilleşme, diğeri de özel kesimdeki yönetim mantığını ve tekniklerini kamu yönetiminde yerleştirmedir.
Devlete ilişkin siyaset ve yönetim teorisinde yeni bir bakış açısı gelişmiştir.Yeni sağ politikaların devletin küçültülmesi öngörüsüne dayanan bu yeni yaklaşım, devletin merkezi boyuttaki zorunlu sorumlulukları dışında yer alan kamusal hizmetlerden çekinmesine savunmaktadır.yeni kamu yönetimi anlayışı ‘ katalizör ’ bir devlet öngörmekte,’ buyurucu devlet ‘ten ‘yol gösterici devlet ‘e doğru bir dönüşümü hedeflemektedir.’ hiyerarşik yönetim ‘den ‘ rekabetçi yönetim ‘e doğru gelişen söz konusu anlayış ‘ süreçler ‘den çok ‘ sonuçlar ‘a odaklanmıştır.
İkinci değişim ekseni,kamu yönetimi sistemlerinde merkeziyetçilikten adem-i merkeziyetçi yapılara doğru yaşanan dönüşümdür.Yerelleşme olarak adlandırılan bu dönüşüm iki temel’e dayanır: ‘yerelleşmiş’ ve ‘sivilleşmiş’ bir kamu yönetimi. Yerelleşmenin gerçekleşmesi büyük ölçüde sivilleşmeyle ilintili olduğundan,her iki olgu birlikte ele alınmakta ve biri diğerinin ön koşulu olarak değerlendirilmektedir.
Üçüncü değişim ekseni,geride bıraktığımız yüzyılın sonlarına doğru yönetim kuramının yeniden şekillenmesiyle,birtakım yeni tekniklerin ve uygulamaların işletme yönetiminden kamu yönetimine uzanan bir eksende tüm yönetim örgütlenmelerinde ve süreçlerinde etkilerini hissettirmesidir.
Küreselleşmenin etkilerinin her sahada görüldüğü ve değişimin alabildiğine hızlandığı yeni bin yılın başında kavramların,kurumların,ideolojilerin ve hemen her şeyin dönüşüme uğraması karşısında yönetim paradigması ve ciddi bir değişim yaşamaktadır. Kamu yönetiminin hizmet politikaları ve uygulamalarına doğrudan yansıyan bu paradigma dönüşümü,kamusal hizmetleri ve bunların görülmesine ilişkin yöntem ve yaklaşımları yeniden kurgulamakta ve kamusal alan yönetiminin;yerinden yönetim ağırlıklı,saydam,hesap verebilir,vatandaş odaklı ve katılımcı bir eksende oluşmasını öngörmektedir.
Çağdaş dünyada kamu yönetimi anlayışı ve uygulamasında son yıllarda gelişen yaklaşımları tutum,değişim rüzgarlarının kamu yönetimine yansıyan yönlerini dikkate alarak dört başlık altında toplamaktadır. a. Devletin küçültülmesi ve etkinleştirilmesi b. Siyaset-yönetim dengesinin yeniden kurulması c. Şeffaf ve dürüst yönetim d. Merkeziyetçilikten uzaklaşma eğilimidir Merkeziyetçilikten uzaklaşma eğilimi dünya ölçeğinde değişimin esas doğrultularından biri olarak belirmekte, öte yandan kamu hizmetini halka yaklaştırma ve demokratik bir yönetime ulaşma düşüncesi yatmaktadır.
Kamu yönetiminin genel sorunları incelendiğinde şu konuların ön plana çıktığı söylenebilir: a.Güçlü merkeziyetçi yapı, b.Yönetimde dışa kapalılık ve gizlilik, c.Hantal yapı ve kırtasiyecilik, d.Demokratik katılımcı pratiklerdeki eksiklikler.
Yirmi birinci yüzyılın eşiğinde ulus-devletler,otoritelerini sarsan bu değişim karşısında iki olgunun yoğun etkisiyle karşı karşıya kalmışlardır.bu iki fenomen küreselleşme ve yerelleşmedir. ilkinde,ulus-devletin makro otoritesinde oluşan aşınma ve ulusal otoritenin uluslar arası kurumlara ve statülere devredilmesi anlatılmak istenirken,ikincisinde devlet otoritesinin daha alt düzeylere,yerel birimlere devredilmesi söz konusu edilmektedir.ikinci kavram,yani yerelleşme içeriği itibariyle,bu çalışmanın kapsamı dikkate alındığında ön plana çıkmaktadır.
Yerelleşme,günümüzde uluslar arası ve ulusal gündemden düşmeyen bir olgu olarak gözlenmektedir. Örneklendirmek gerekirse uluslar arası sermaye ile yerel topluluklar,merkez bürokratları ve politikacıları ile yerel politikacılar konuya gerçektende değişik bakış açıları ve beklentilerle eğilmektedirler. Yerelleşmeyle ilişkili kavramlar çevre sorunlarına yerelleşme ve güçlü yerel yönetimler noktasında yeni bakış açıları,doğa eksenli çevre yönetimi, metropoliten alan yönetimi sürdürülebilir kalkınma ve sürdürülebilir yaşam ile kentleşme ilişkisi,globalleşme sürecinde kentleşme ve kentlileşme,post-modern kentler,göç yönetimi ve yerelleşme ön plana çıkan yönetişim,e-belediye,dijital kentler,yurttaş odaklı yönetim gibi kavramlar ve yaklaşımlar bugün gündemde tutulan konuyla ilgili başlıca nosyonları betimlemektedir.
Katılımcılık,özerklik,çoğulculuk ve adem-i merkeziyetçilik yeni yüzyılın devlet anlayışına ve kamu yönetimi uygulamasına damgasını vurmakta,bu kavramların topluca anlatımı olan yerelleşme hemen tüm dünyada üzerinde durulan ve kabul gören bir kavram olmaktadır.Günümüzde devlet yönetiminde ve taşra yönetim düzeninde adem-i merkeziyetçilik,çağdaş yönetim anlayışının odak noktası olmuştur. Adem-i merkeziyetçi devlet,merkezi yönetimin görev ve fonksiyonlarının büyük bir bölümünü diğer yönetim birimlerine devreden devlet demektir. Bu yönetim birimleri başta yerel yönetimler olmak üzere taşra kuruluşları,meslek kuruluşları ve gönüllü kuruluşlardır.
Demokrasinin gelişmesi yönetim-yönetilen bütünlüğünün sağlanması ve etkin bir kamu yönetimi düzeninin kurulmasında yerelleşme,geçerli bir yol olarak görülmektedir. Yerelleşmenin evrensel nitelikteki unsurlarının çatısı altında,doğal olarak,her ülke kendi koşulları ve gereksinimleri doğrultusunda bunun ayrıntısını ve kendi öznel uygulamasını belirleyecektir. Büyük demokrasilerin sağlıklı işleyebilmesi için küçük demokrasilerin kurulması,bunun içinde yerel demokrasilerin hayata geçirilmesi ve güçlendirilmesi gerekmektedir.Bilindiği gibi batı demokrasilerin kökeninde kent devletleri vardır.Siyaset,Avrupa da önce kentte ortaya çıktı ve orada olgunlaştı.Kentsel olgu olan yerel yönetimler demokratik sistemin temelini oluştururlar. Von Hayek’in dediği gibi,yerel yönetimlerin yaygın ve güçlü olmadığı hiçbir yerde demokrasi iyi işlememiştir.