Haydarpaşa garından bir görünüm
Bir kent, bir kültür ve bir hayat tarzı demektir Bir kent, bir kültür ve bir hayat tarzı demektir. Yeryüzünde insanlık nerede bir kent kurmuşsa, orada bir kültür ve bir yaşam biçimi doğar. Bu durum milletten millete değiştiği gibi, aynı zamanda, bir ülkenin içinde şehirden şehire de değişen zenginlikleri önümüze serer. Aynı ülkenin içinde, bir şehirden diğerine geçtikçe, belirgin bir şekilde değişen kültürlerle, geleneklerle, hayat tarzlarıyla karşılaşırız.
Bir dünya kenti ise, önümüze, benzeri olmayan zenginlikler serer Bir dünya kenti ise, önümüze, benzeri olmayan zenginlikler serer. Özellikle, İstanbul gibi tarih boyunca çeşitli uygarlıkların, üstelik dev uygarlıkların kavşak noktasında bulunmuş ve asırlarca çeşitli inançlara ve geleneklere sahip insanları barındırmış bir kentin dünyada bir Benzedrine bulunması mümkün değildir. Böyle bir şehir, tarihiyle, tarihten kalan yadigarlarıyla, kurumlarıyla, halkıyla, gelenekleriyle, kendi başına bir medeniyet olur, öylece dünyada yerini alır.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak, işte böyle bir medeniyet mirasını korumak ve yaşatmak gibi bir sorumluluğu, tarih, bizim üzerimize yüklemiş bulunuyor. Bununla beraber, bir dünya kentine, medeniyetlerin kavşağında muhteşem bir dünya güzelliğine ve kültür zenginliğine karşı sorumluluk ve yükümlülüklerin sadece yerel bir belediyeden beklenemeyeceği de açıktır. Bu gezegen üzerindeki tarih ve kültür varlıklarıyla ilgili bir endişe taşıyan herkesin ve her kurumun, bu dünya güzeli kent ile ilgili olarak da mutlaka düşünebileceği ve yapabileceği bir şeyler vardır. Bundan önce ise, herkesin, bu kent hakkında derli toplu bir bilgi sahibi olmak hakkı gelir.
Osmanlı Devletinin diğer birkaç şehrindeki küçük istisnalar hariç tutulacak olursa külliyeler İstanbul'a özgü yapı kompleksleridir ve İstanbul'da hem şehircilik anlayışının hem de şehir hayatının en önemli öğesi olmuşlardır. Özellikle büyük külliyeler, Bizans döneminde de şehrin en önemli kısımlan olan alanlara inşa edilmiş; kent bu külliyelerin etrafında gelişmiş, şehir hayatı bu külliyeler civarında sürmüş ve kentin görünümünü bu külliyeler şekillendirmiştir.
Belgrad ormanından yeşil bir manzara
Kelimelerle ölçülemeyen bir görüntü
İmparator Teodosyus devrinde M. S İmparator Teodosyus devrinde M.S. 393 yılında şehrin en büyük meydanı olarak inşa edilmişti. Ortasındaki dev boyutlu zafer takının üzerinde yer alan bronz boğa başlarında dolayı buraya “Form Tauri” meydanı denilmişti. Üzerinde İmparatorunda heykeli yükselen zafer takından birkaç mermer blok ve sütun kalıntıları bulunmuşken, kuzeydeki abidevi çeşmeden eser kalmamıştır. Şehrin bu en büyük çeşmesini Valens su kemeri beslerdi. Kuzeyde, Fatih’in yaptırdığı ilk sarayın yerinde İstanbul Üniversitesi bulunmaktadır. Üniversite girişi abidevi kapı ve bahçedeki yangın kulesi 19 yy. yapılarıdır. Meydanı süsleyen ve adını veren 15 yy. Beyazıt camii kalabalık ve hareketli kapalı çarşının komşusu olup, buraya ait külliyeden günümüze medrese, hamam ve dükkanlar kalmıştır.
Ayasofya müzesinin güzel bir görünümü
İdari olarak Beyoğlu'nun bir parçası olan Galata, Tophane, Azapkapı ve Galata Kuleleri arasında kalan yerleşim bölgesinin adıdır. Osmanlı, Haliç'e "Haliç-i Dersaadet", Boğaz'a ise "Haliç-i Bahri Siyah" (Karadeniz Boğazı) derdi. Galata Haliç'le Boğaz'ın kesiştiği noktadır.
İstanbul üniversitesi
Boğaz girişindeki kayalık üzerine kurulmuş küçük, şirin bir kuledir Boğaz girişindeki kayalık üzerine kurulmuş küçük, şirin bir kuledir. İstanbul’un sembollerinden birisidir. Tarih içinde gözetleme kulesi, deniz feneri olarak kullanılmış, Boğaz girişini belirten bir mihenk noktasıdır. Geçen yy.daki görüntüsünü koruyan kule turizme tahsis edilmiş lokanta ve seyir balkonu ile servis vermektedir. Suların, karasevdanın ve söylencelerin gizemini taşıyan Kız Kulesi, istanbul'un en romantik ve gizemli mekanlarından biri. Alımlı, sevdalı ve denizin ortasında bir başına, yapayalnız...
Türk ve İslam dünyasının en ünlü anıtlarından birisi olan Sultan Ahmet Camii İstanbul’a gelen herkes tarafından hayranlıkla ziyaret edilir. Klasik Türk Sanatının bir diğer örneği olan bu Sultan Camii orijinal olarak 6 minare ile inşa edilen tek camidir. Bulunduğu yer tarihi İstanbul şehrinin daha erken yapılmış diğer önemli eserleri ile çevrilidir. İstanbul şehrinin en güzel manzarası denizden görülür. Bu şahane manzarada caminin silueti yer alır. Şöhreti “Mavi Camii” olarak bilinen eserin asıl adı I. Sultan Ahmet Camiidir.
İstanbul’u Dinliyorum İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı; Önce hafiften bir rüzgar esiyor; Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda Sucuların hiç durmayan çıngırakları; İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı.
Benden öncede sana aşık olanlar vardı Benden sonrada oldular Benden öncede sana aşık olanlar vardı Benden sonrada oldular. Ne aşklar yaşandı sende, Ne aşklar son buldu yine sende. Hiçbir güzel senin kadar sevdiremedi kendini, Hiçbir sevgili unutturamadı seni. Rüzgarın birbaşka eser akşamlarında Sonbahar bir başka sarıdır yapraklarında Yedi tepen gelinlik giyer kışlarında Çiçekler erken açar erik ağaçlarında Yazı yaşayamaz olsamda kıyılarında Sen benim ilk ve son aşkımsın İSTANBUL.
Boğaziçi köprüsü Asya kulesinin dikili olduğu Beylerbeyi Bizans’tan beri saraylara tahsis edilmiş güzel bir semttir. Beylerbeyi sahil sarayı 1861-1865 yıllarında, eski ahşap bir sahil sarayının yerinde Sultan Abdülmecit tarafından yaptırılmıştı. Cephe ve iç dekorasyonda Doğu ve Türk motifleri, Batı süs öğeleri ile birlikte kullanılmıştır. 3 katlı yapı harem ve selamlık bölümlerini ihtiva eden 26 oda ve 6 salondan ibarettir. Otantik mobilyalar, halılar, perdeler ve diğer eşyalar olduğu gibi korunmuşlardır. Denize bakan cephe süsleri, bakımlı bahçe ve orta bölümdeki havuzlu salon ile spiral merdivenler dikkat çeken yerlerdir. Arka yamaçta bir büyük havuz, teraslar ve türünün güzel örneği at ahırları yer almıştır. 1970 li yıllara kadar kullanılan eski ana yol bir tünel iler saray bahçesinin altından geçerdi. Sahilde iki küçük seyir köşkü bulunan sarayda devlet misafirleri de ağırlanırdı. Müze- saray yıl boyu ziyarete açıktır.
İSTANBUL BOĞAZIN`DAN MUHTEŞEM GÖRÜNÜM
YEREL YÖNETİMLER PROGRAMI SON Tahir GÜLFİDAN YEREL YÖNETİMLER PROGRAMI 2003-06