Kamuoyu Oluşturma Başlayalım
Kamuoyu Kavramının Kökeni Kavram üzerinde net bir uzlaşmak yoktur. Kamuoyu kavramı Latince’deki “Publicus” ve “Opinion” sözcüklerinden türetilmiş ve batı dillerine girmiştir. Fransızca’da : Opinion Publique İngilizce’de : Public Opinion Almanca’da : Offentliche Meinung Ülkemizde ilk zamanlar : Efkar-ı Umumiye, Amme Efkarı, Halk Efkarı, Kamu Efkarı
Kamu ve Oy Nedir? Kamuoyu sözcüğü “Kamu” ve “Oy” sözcüklerinin birleşmesi ile oluşmuştur. Kamu: “Bir ülkedeki halkın bütünü, halk, amme”, “Topluluk oluşturucu ortak çıkarlar çevresinde oluşan ve üyeleri bu ortak çıkarlar konusunda karar birliğine ulaşmak için etkileşimde bulunan toplumsal kesim.” Oy: “Bir toplantıya katılanların, bir sorunla ilgili birkaç seçenekten birini tercih etmesi, rey.”
Kamuoyu Nedir? “Bir konuyla ilgili halkın genel düşüncesi, halkoyu.” “Halkın çıkarını ilgilendiren bir konu hakkında toplumun genelinin düşüncesine kamuoyu denir”
Kamuoyu Kavramının Tarihçesi 1588 yılında Fransa’da Montaigne tarafından Fransızca olarak “I’opinion publique” 1741 yılında İngilizler 18 ve 19. yüzyıllarda bazı ülkelerde şehirleşme, endüstrileşme, demoktarikleşme, medyanın yaygınlaşması ve okur yazarlık oranında görece bir artış yaşanmıştır. Bu da kamuoyu olgusunu beraberinde getirmiştir.
Eski Yunan’da Kamuoyu Kamuoyu ilk kez Antik Yunan (İ.Ö.500-300) döneminde yaşanan demokrasi ortamında ortaya çıktığı söylenebilir. Oy kullanabilme hakkı toplumda küçük bir azınlığı oluşturan yurttaşlara aittir. Yönetim ilk zamanlar sadece soyluların egemenliğindeydi. Antik Yunan’daki siyasal rejimin bir gereği olarak toplumun yurttaşlar kesimi, bir taraftan kendi şehir devletlerinin sınırları içindeki sorunlar hakkında diğer yandan da diğer devletlerle ilişkiler konusunda çeşitli kararlar almak durumundaydılar. Yaşanan bu süreç Antik Yunan’daki yurttaşların kamu yaşamına ilişkin olarak kapsamlı görüşlere sahip olmalarına yol açmıştır. Bunun bir sonucu olarak da dönemin siyasal yaşamına egemen olan yurttaşlar arasındaki genellik ve açıklık ilkeleri, bu toplumsal kesim içinde yer alan bireylere ve gruplara ait görüşlerin birbiriyle etkileşime girerek ortaklaşa bir ifadeye dönüşmesine olanak vermiştir.
Kamuoyu Görüşü Bir düşüncenin kamuoyu görüşü olarak ortaya çıkabilmesi için, Bir topluluğu ya da grubu ilgilendiren bir sorunun varlığı, Bu topluluktaki ya da gruptaki kişilerin iletişim içinde olması, Tek tek kişilerin değil, grubun ortaklaşa sahip olduğu düşüncenin açıklanması,
Bilim İnsanlarının Kamuoyuna Bakış Açıları Kamuoyu Araştırmaları Ölçüm Teknikleri Toplumsal Yaklaşım Sosyal Siyasal Psikolojik
Kamuoyu Çalışmaları 20. yüzyılda kamuoyu konusundaki çalışmalar üç temel yönde gelişmiştir (Atabek ve Dağtaş, 1998). (1) Lowell’in etkili çoğunluk kuramı, (2) Lasswell’in siyaset biliminde psikolojiyi esas tutan iktidar kuramı, (3) Albig’in öncülüğünü yaptığı grup kavramı üzerine dayanan sosyolojik kuramdır.
Lawrence A. Lowell’ın etkili çoğunluk kuramı Lawrence’a göre belli bir konuda belirli bir kamuoyundan söz edilebilir. Ancak bunun bir koşulu vardır. Hem çoğunluğun hem de azınlığın kanaatlerinin açıklanması gerekir. Herkesi içeren kamuoyu olamaz. Dolayısıyla bir görüş kamuoyu olarak kabul edilebilir ama bu görüşün yurttaşların büyük çoğunluğu tarafından kabul edilmesi zorunludur. Elbette, kamuoyundan söz edilebilmesi için azınlıkta kalanların baskı altında kalmadan, çoğunluğun görüşlerini paylaşmaları gerekmektedir. Ayrıca, kamuoyunun demokratik bir rejimde herkese açık olması gerekmektedir.
Lasswell’in İktidar Kuramı, Harold D. Lasswell’e göre, siyasal güç ile bireylerin değer yargıları arasında bir ilişki bulunmaktadır. Lasswell, kamuoyunu yaratan düşüncelerin temellerini kişilerin psikolojilerinde aramaktadır. Siyasal iktidar, azınlık olan seçkinlerin elindedir. Bu seçkinler toplum üzerinde etkili olmayı denemektedirler.
Albig’ın Sosyolojik Kuramı Albig ise kamuoyunu sosyolojik açıdan incelemiştir. Albig’e göre ise kamuoyu, herhangi bir gruba dahil bireylerin tartışmalı bir konuda birbirleri üzerine karşılıklı etkileşimleri sonucu ortaya çıkan kanaatleridir. Grup içinde her an için egemen kanaat var olmakla birlikte, grup üyelerinin ileri sürdükleri başka fikirler de vardır.
Günümüzde.. Günümüzde ise kamuoyunun ne olduğu ve nasıl öğrenilebileceği konusunda iki hâkim görüşün varlığından söz edilebilir. Kamuoyu, bireysel düşüncelerin bir yığınıdır ya da kamuoyu araştırmacılarının ölçmeye çalıştığı şeydir. İkincisine göre ise çeşitli sorunlar hakkında kamuoyunun görüşü anket yöntemiyle tam olarak ortaya konulamaz. Bunun yerine birey kanaatlerinin biçimlendiği ve açıklandığı kolektif süreçlerin incelenmesi gereklidir. Çünkü kamuoyu, karşılıklı etkileşimin ve iletişimin bir ürünüdür.
Günümüzde Çağdaş toplumlarda bireyler, görüşlerini çeşitli gruplar ya da örgütlenmeler aracılığıyla dile getirirler. Daha açık bir ifadeyle günümüz toplumlarında kamuoyu tepkisi daha çok ikincil grupların oluşturduğu örgütlenmeler aracılığıyla ortaya konur.
“Kamuoyu Oluşturma” Kavramı Kamuoyu oluşturmak ya da yaratmak, bir düşünceyi yaygınlaştırmak ve halkın dikkatini o düşünce etrafında toplamak ve yoğunlaştırmak anlamlarına gelmektedir.
Kamuoyu Oluşturan Araçlar
Kamuoyu Oluşturma Kamuoyu Yaratıcıları %5’i Orta Tabaka: Aktif Kişiler Nüfusun %20’si Halk Yığınları:Pasif Kişiler Nüfusun %75’i
Kamuoyunun Oluşturulması Medya aracılığıyla “kamuoyunun oluşturulması”, aslında özgür ve demokratik toplumlarda kanaatlerin yönlendirilmesi anlamına gelmektedir. Demokratik rejimlerde kamuoyu, serbestçe oluşmaktadır. Demokratik olmayan rejimlerde ise kamuoyu oluşturulmaktadır. Serbest bir kamuoyunda haber ve düşünceler özgürce yayılabilir ve tartışılabilir. Ancak bunun için, tüm temel hak ve özgürlüklerin sağlandığı bir hukuk düzenine gereksinim bulunmaktadır. Böyle bir ortamda, başta haberleşme ve ifade özgürlüklerinin de aynı hukuk düzeni içerisinde garantiye alınması gerekli görülmüştür. Bu doğrultuda sağlıklı kamuoyu oluşumunun üç koşulu şöyle sıralanmıştır: Bireylerin doğru haber almalarıdır. Bu da özgür iletişim ortamına bağlıdır. Diğer ikisi ise aldıkları bilgileri duygularından uzak, akıllarıyla değerlendirmeleri ve çıkar sağlama umuduyla kamu işlerine yakın bir ilgi göstermeleridir.
Kamuoyu Oluşturulmasına Bir Örnek CNN 1989 yılında Çavuşesku’nun düşürülmesinde önemli rol oynamıştır. Temaşvar kentinde 20.000 kişinin öldürüldüğü haber olarak verilince, Romen halkı ayaklanmayı hızlandırmış, kamuoyu oluşturulmuş ve Çavuşesku ile karısı yakalanarak öldürülmüştür. Yeni hükümet kurulmuş, ancak bundan sonra haberin çok abartılı olduğu anlatılmıştır. Dünya siyasetinde, Romanya’nın içişlerinde büyük değişmeler olduktan sonra ancak CNN özür dilemiştir.
Örnek Çok partili dönemin başlangıcı olan 1946 seçimleri, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)den ayrılan milletvekillerinin kurduğu Demokrat Parti’nin (DP) 456 milletvekilliğinden 64’ünü kazanması sonuçlanmıştır. 1950 yılındaki seçimleri de 487 üyelikten 408DP’nin böylesine büyük bir zafere ulaşmasında basının önemli rolü vardır. ’ini alan DP kazanmıştır. Dönemin gazetecilerinden İlhami Soysal DP’nin basınla ilişkilerini şöyle anlatıyor. “Basın CHP iktidarının baskıcı tutumundan bunalmıştı. 1946 yılında DP tek parti diktatörlüğüne alternatif olarak ortaya çıktığında basın büyük bir şevkle ve heyecanla destek verdi.” Basın, Demokrat Parti’yi 1950-1960 arasında iktidar yapacak ortamın hazırlanmasında, kamuoyu oluşturmak adına önemli bir rol üstlenmiştir. Aynı basın, Demokrat Parti tarafından maddi olarak desteklenen gazeteciler dışında 27 Mayıs 1960 darbesinin oluşmasında da önemli katkılar sağlamıştır. 27 Mayıs hareketinden sonra yönetime el koyan Milli Birlik Komitesi üyelerinin hepsi, verdikleri demeçlerde bu eylem için esin ve fikirleri Türk Basınından aldıklarını açıklamışlardır.
Suskunluk Sarmalı Kuramı Suskunluk sarmalı kuramı (spiral of silence), Alman sosyolog Elisabeth Noelle-Neumann tarafından 1974 yılında geliştirilmiştir. Kuram özünde, insanların azınlıkta olduklarını hissettiklerinde neden düşüncelerini açıklamaktan çekindiklerini açıklamaktadır.
Suskunluk Sarmalı Kuramı Noelle-Neumann kuramın nasıl ortaya çıktığını şöyle anlatır: “Hipotezi her şeyden önce 1960’ların sonu 1970’lerin başındaki öğrenci olaylarına borçluyum; belki özellikle bir kız öğrencime. Ona bir gün amfinin önünde rastladım. Yakasında Hristiyan Demokrat Parti’nin bir rozeti vardı. ‘Sizin Hristiyan Demokrat Partili olduğunuzu bilmiyordum’ dedim. ‘Değilim zaten’ dedi. ‘Rozeti, Hristiyan Demokratik Partili olmanın nasıl olduğunu merak ettiğim için taktım’ dedi. Öğleleyin yeniden karşılaştığımızda yakasında rozet yoktu. Nedenini sordum. ‘Rozeti çıkarmak zorunda kaldım; öyle korkunçtu ki’ dedi”.
Suskunluk Sarmalı Kuramı İnsanlar belli bir görüşü benimsemede yalnız olduklarını düşünüyorlarsa bunu açık olarak dile getirmekten kaçınırlar; ancak bu görüşlerinin paylaşıldığını ya da destek göreceğini düşünüyorlarsa çevrelerindeki diğer insanlarla bu görüşleri hakkında konuşurlar. Birey belli bir görüşün toplumda ne kadar geçerli olduğunu saptamada kitle iletişim araçlarını bir ölçüt olarak kullanabilir. Benimsediği görüş bu araçlarda yeteri düzeyde yer almıyor, dile getirilmiyorsa, bunun yeterince kabul gören bir görüş olmadığı sonucuna varır. İletişim araçlarının hemen hepsi az ya da çok tekelci bir şekilde aynı kanıları dile getirme eğiliminde olup insanları toplumdaki kanı iklimine ilişkin çoğu kez yanlış bir görüntüyle baş başa bırakmaktadırlar. Buradan hareketle belli bir görüşe sahip birçok insan, toplumdan, bulunduğu çevreden dışlanma korkusuyla görüşünü savunamayacaktır. Suskun kalındıkça bu görüş olduğundan daha az yaygın ve geçerli sayılacak ve bu durum ise bir suskunluk sarmalının oluşmasına neden olacaktır. Genel-geçer görüşlerden farklı görüşleri olan insanlar giderek seslerini duyurmada daha az istekli olacak ve iletişim araçlarının görüşü giderek baskın ve doğru olarak algılanacaktır.
Baskın düşünce ortamının; eş deyişle toplumda egemen olan çoğunluğun görüşünün bireysel olarak nasıl algılandığını belirleyen iki önemli unsurdan biri medya, diğeri de kişiler arası iletişimdir. Noelle- Neumann bu durumu şöyle açıklar: “Düşünce ortamının belirlenmesi iki kaynaktan çıkar: Bireylerin kendi yaşam alanlarında anında gözlemde bulunması ve kitle iletişim araçlarının gözüyle dolaylı gözlemi. Eğer belirli bir görüş kitle iletişim araçlarını sürekli meşgul ediyorsa, bu durum, medyanın bakış açısının fazlasıyla onaylanması ile sonuçlanmaktadır.”
Suskunluk sarmalı açısından “dışlanma tehdidi” önemli bir unsurdur Suskunluk sarmalı açısından “dışlanma tehdidi” önemli bir unsurdur. Noelle-Neumann bu düşünceyi, grup dinamikleri konusunda yapılan araştırmalardan elde etmiştir. Örneğin Cartwright ve Zander’e göre grup, grup normlarına aykırı davranan bireyleri önce ikna etmeye çalışır. İkinci aşamada, dışlamakla tehdit eder. Son aşamada ise gruptan dışlar.
Sonuç olarak.. Kişiler, diğer insanların ne düşündüklerini anlamak için medyanın yayınlarını takip ederler. Böylece medya, insanların düşüncelerinin oluşmasında oldukça güçlü etkilere sahiptir.