DEĞİŞEN DÜNYADA KADIN Prof Dr Süheyla ÜNAL İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD
Bilgi çağı Son 20 yılda çok şey değişti Değişimin gücü inanılmaz, teknoloji her şeyi dönüştürmekte Yaşamımıza katılan sanal boyut, gerçekliği zaman ve mekânın ötesine taşıyarak yeni bir “zihin” yeni bir “yaşam tarzı” yeni bir “sosyal yapı” geliştirmemizi zorunlu kılmaktadır
Bilgi çağında yaşam İçeriğin önemi azalmakta Toplumsal yaşamda özel istekler artmakta Birçok ağa kısmi üyelikler, sanal cemaatler oluşmakta Uzun mesafeli, geçici “online” ilişkiler gelişmekte Doğrudan ilişkiler azalmakta, yabancılaşma ve yalnızlaşma artmakta
Akışlar çağı İletişim teknolojisi “zaman” ve “yer” kavramlarına “akışkanlık” kazandırmakta Yaşamın temposu giderek hızlanmakta Belirsizlik ve riskler artmakta Dışardan gelen risk ve tehlikeler kadar kendi yarattığımız riskler ve tehlikeler de şiddetlenmekte Başkalarına ne olduğu önemini kaybetmekte Hazza ulaşma öncelik kazanmaktadır
“Bireyselleşmeden” “bireycileşme” Birlikte yaşadığı insanları “ötekileştirme” ve “şeyleştirme” Bencilce bireyselleşme, antisosyalliğe kayma Aile kurumunda, akrabalık bağlarında gevşeme, dağılma Ailenin stresli durumlarda bireye destek ve tampon olma işlevinin giderek azalması Yabancılara karşı ilgi ve şefkatin azalması
Düş ve arzu piyasası “Şimdi”nin ve “arzulara yönelmenin” baskınlığı yaşam tarzına ağırlığını koymakta Anlamlar ve değerler markalara yüklenmekte Manevi ihtiyaçların “piyasalık” olmakta satılık maceralar piyasası, sevgi ve şefkat piyasası, kafa rahatlığı piyasası …
Kullan-at Serbest piyasa ekonomisinin gereği olarak, yeni mallara yol açmak için eski malların hızla tasfiye edilmesi gerekmektedir Bu da “kullan-at” tarzı tüketim kalıbının tüm yaşam alanlarına hakim olmasına yol açmaktadır Kimlikler “imajlara” ve “markalarla özdeşleşmeye” indirgenmektedir
Değişim “Anlam” ve “kimlik” birlikte gelişen süreçlerdir “Birey” ve “toplum” birlikte oluşan yapılardır Birey ve toplum kimliklerinin gelişimi birbirine paralel giden olgulardır Aile/birey, aile/toplum arasındaki sınırlardaki değişimler bireyi, aileyi ve toplumu da hızla dönüştürmektedir
Toplumsal değişim Kurumsuzlaşma nedeniyle bireylerin önündeki yol haritaları, kurallar, rehberler önemini kaybetmekte Daha önceki hak ve görevler, roller ve sorumluluklar değişmekte Kaotik yapı ve ilişkiler artmakta Güven verici bağlar çözülmekte Aile limanı kaybedilmektedir
Ailede değişim Güç çatışmaları, baskınlık çabası aile içi çatışmaları arttırmakta Duygusal ihtiyaçların karşılanması becerisi azalmakta Kadının özgürleşmesi ile çekirdek aile ve “yuva” anlayışı kaybedilmekte Çocuğun sosyalizasyonu anneden bakıcılara, eğitiminin urumlara kaymasıyla ailenin çocuk üzerindeki eğitici rolü kaybedilmektedir
Ailede değişim Evlenme, boşanma, düşük yapma gibi aile ile ilgili birçok konu ve davranış üzerinde geleneksel referanslar giderek etkisini kaybetmekte Aile üzerinde sosyal kontrolün kaybı ile çocuklar ve kadınlara sağlanan sosyal destek azalmaktadır
“Ev”de değişim Fiziksel birlikteliğin “aile olmada” koşul olmaktan çıkması ile parçalanma hızlanmakta, ailenin kurumsal niteliğini kaybetmekte Teknolojik gelişimler ve internetin, evin işlevlerini değiştirmekte Hem kadının, hem erkeğin rolleri yaşamın hızlı temposu içinde hızla değişmek zorunda kalmaktadır
Kadının rollerinde değişme Kadının iş yaşamında etkin olmak için gerekli olan saldırganlık, rekabet, akılcı düşünme, risk alma, cesaret gibi özellikler kazanmasıyla cinsel kimlikler, sosyal roller eşitlenmekte, aynılaşmaktaktadır
Kadın kimliğinde değişim Üreme için çiftleşmenin gerekmemesi aile yapısını değiştirmekte Cinsel davranış, cinsel eş seçimindeki özgürlüklerin artışıyla de facto ilişkiler yeni aile tipleri yeni çocuk yetiştirme stilleri gelişmektedir
Bireyde değişim Siber çağa doğan çocuklar doğar doğmaz ekranla, sanal dünyayla tanışmakta, zamanlarının önemli bir bölümü o dünyada geçmektedir Zihni geçmiş çağlardan çok farklı bir bir işleyiş kazanmakta, sözden çok imgeyle düşünnmektedir
Çağın bireyi İnsan algısını hızla dönüştüren enformasyon akışının içine doğmuş, internet’i tanıyıp benimsemiş Özgürlüğüne düşkün Sadakatsiz ve tatminsiz Kendilerini iyi ifade eden ve tercihlerini açıkça ortaya koyan Sosyalliği ve çalışmayı pek sevmeyen Hızlı tüketen, çabuk sıkılan, maymun iştahlı
Çağın bireyi Hemen ŞİMDİ olsun KOLAY olsun RENKli ve ŞEKİLli olsun ETKİLEŞİM ve HAREKET olsun isteyen bireydir
Çağın bireyi Kendini kontrol, kendini aşma Özverili davranış Paylaşma, işbirliği İlgi, sevgi ve şefkat duygularını yeterince kazanamamakta Şiddeti sorun çözümünde öncelikle kullanılır hale gelmektedir
Çağın bireyi Ekran bağımlısı Mahremiyet duygusunu giderek kaybeden, (arkadaşlarına söyleyebilecekleri / gösterebilecekleri her şeyi, tüm dünyaya da söyleyen / gösteren) Tüketime kaynak bulmak için kısa yoldan zengin olmak, bir “fikir” bulup yırtmak saplantısı içinde Anlam ve değer yitimine uğramış bir bireydir
İki şehrin hikayesi Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü; akıl çağıydı, budalalık çağıydı; inanç çağıydı, inançsızlık çağıydı da; ışık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi; umudun baharıydı, çaresizliğin kışıydı; her şeye sahiptik önceleri ve hiçbir şeyimiz yoktu sanki; hani cennete gidecektik hepimiz, oysa şimdi cehennemdeyiz… Charles Dickens
Değer aktarıcısı olarak kadın Yaşam hamurunun mayası kadın aracılığı ile sonraki kuşaklara iletilen kültür ve gelenektir Geleneğin gelecekte de yaşatılabilecek bölümlerinin alıp dönüştürülmesini kadın sağlayacaktır Çocuklarına gerçek yaşamın gecikerek gelen ama kalıcı olan ödüllerini, sanal yaşamın geçici hazlarına tercih etmeme alışkanlığını, başka insanlara olan duyarlılığı, merhamet ve özveri duygularını anne kazandıracaktır
Kadının değişmemesi gereken özellikleri Değişim rüzgarı her şeyi değiştirse de, kadının değişmemesi gereken bazı değerleri, bazı özellikleri vardır; Güzel, güleç ve zarif olmak Yeni bir yaşamı korumak, kollamak Yaşamın sürmesini öncelemek Yüreğinin sesini dinlemek Başkalarını sevindirmekle sevinmek
İşte o zaman değişim bizi değil, biz değişimi yönetmiş olacağız